Maskeliymiş Aylinmiş Hadi Ordan

Sabah sabah gözümü açar açmaz yine yağmur ile selamlaşıyoruz. Böyle yağmurlu havaları hep sevmişimdir ancak önceden de belirttiğim gibi beni ıslatmadığı takdirde (: Böyle havada Yaşar’ın yeni albümünü de dinlemenin keyfini fazlasıyla çıkartıyorum. Hoş bir albüm olmuş tavsiye edilir. Bir de burnum akıyor, boğazım acıyor, öksürüyorum; herhalde grip oldum ): Salgın mıymış neymiş şu günlerde? Umarım fazla etkili olmadan çekip gider virüs kardeşler (: Gelelim normal hayatımıza. Efem dün internette “Maskeli Aylin” olarak bilinen genç bir kızın videosunu izledim. Kız müzik eşliğinde dans ediyor, soyunuyor. Buraya kadar tamam da bir olay var ki gülmekten kendimi alıkoyamadım. Kız bu videoyu paraya ihtiyacı olduğu için çekmiş. Benim izlediğim birinci bölümüymüş, ikinci bölümü ise internetten satılıyormuş. Kız “paraya ihtiyacım olduğu için yaptım ne yani kötü yola mı düşseydim” demiş. Ah şekerim ah sen kendini hangi yolda sanıyorsun ki :D. Üstelik Türk medyası da bu kıza destek çıkıyormuş. Allahım sen bizim aklımızı koru! Üstelik kızın videosu Youtube’un popüler videoları arasında. Yanlış anlaşılmasın videonun tamamını izlemedim. Sadece merakımdan dolayı ufak bir kısmını şey ettim (: Unutuyordum Wpdestek.com da sitem hakkında bir yazı yazmış şurada. Wpdestek.com ekibine bu ince hareketlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bana gelince yazının başında da belirttim az hasta gibiyim, bilgisayarıma yeni format atmama rağmen beni çıldırtıyor, yeni maceralar yaşamaya devam ediyorum. Bir de ablamın mp3 krizi tutmasa ne güzel olacak ama elden ne gelir hayatın tadı, tuzu, biberi bunlar.

Evim Evim Güzel ve internetim

Kimi zaman bazı nedenlerden dolayı birkaç gün ev dışında, hatta şehir dışında bulunmak zorunda oluyorsunuz. Bu zaman dilimlerinden birisi de bayramlardır. Bayramlarda akrabalarınız eğer yaşadığınız yerden farklı bir yerdeyse mutlaka “bayramlamak” için gidersiniz. Tabi onlar da sizin uzun yoldan geldiğinizin farkındadırlar yani ceplerinizi doldururlar. Ancak bu benim gibileri pek kesmiyor. internetsiz, bilgisayarsız birkaç gün inanın bana sigara içemeyip de çıkdıran insanlar gibi koydu. Birinci gün tamam da ikinci gün adeta duvarlara tırmandım :). Ahh ahh bir dizüstü bilgisayarım olsaydı böyle mi olurdu? Elbette olmazdı. Karar verdim yakında tarihlerde bir dizüstü almaya. Şöyle bize yakışanından, janjanlısından falanından filanından. Maddi yönünü de düşündüm. Bundan sonra sadece cuma namazlarını değil, bütün öenmli gün ve tarihteki namazları değerlendireceğim :). Tabi ki onunla olacak iş değil çalışmak lazım çalışmak !!! Güzel, sıkı bir tatilin ardından bugün iş başına geçecek herkes. Gerçi kimileri dünden başladılar bile. Hmm bu arada artık yakın zamanda et görmek istemiyorum. Özellikle ızgara çeşitlerini asla :D. Hiç sevmediğim bamya, patlıcan ya da pırasayı tercih ediyorum artık. Bayram sonu hasılatları güzeldi, tatlılar da pek bi şekerliydi. Evet bu kadar serbestlik yaşadık ama bir ton iş şimdi beni bekliyor. Bitmesi gereken dört tane proje ellerimden öper, yaptığım ve yapacağım tasarımlar da artı bonus olarak haneye geçen diğer işlerim. Zor yani işim. Gerçi kimin kolay ki. Bayram gününde bile çalışmış elalem hem de hasta hasta :(. Neyse konudan konuya sıçramayalım en iyisi. Şimdi hava soğuk olsa da, ayaklarımı hissetmesem de, tatilde söz verip görüşmeye gelmeyenler olsa da, AÖF dersleri beni beklse de, 2007’de biletime amorti bile vurmasa da internetime ve bilgisayarıma kavuştuğum için mutluyum. Öğrencilere iyi dersler, çalışanlara hayırlı işler diliyorum…

2007’ye Girmişiz Pehhh

Bayramların en sevdiğim yanlarından birisi arkadaşlarım ile toplanmama, görüşmeme imkan vermesidir. Bazıları “satış” yapsa da çoğunluk sağlandığı için hoş oluyor. Bayramın ilk günü yani dün arkadaşlarım ile doyasıya gezdik, eğlendik, güldük, güldürdük… Tam anlamı ile harika bir akşam yaşadık hepimiz. Önce araba gezintisi arkasından “Balıkçılar” sefası ilaç gibi geldi (Balıkçılar; Alanya’da gençlerin akın ettiği bir mekan). Zaten böyle bir ortamda birşeyler içmek için çok ciddi ya da çok cesur olmalısınız. Tam yudumunuzu aldığınız esnada birisi patlatıveriyor bir espri, olan size oluyor. Burnunuzdan bile içtiğiniz şeyden geliyor :D. Gözleriniz sulanıyor, mideniz ağrıyor ve en kötüsü çevredeki dişicanlar hayretle sizi izliyor. Hmm benim başıma gelmedi ama karşımdakilerin başına geldi. Eve gelince yeni yıla girmeye az kalmıştı. Yılbaşı için herhangibir yere gitmemiş, televizyon da izlememiştim. Sadece atılan havai fişekleri izlemek ve mahalledekilerin coşkulu kutlamalarını izlemekle yetindim. Şimdi bilmiyorum merak ediyor musunuz ama 2007 yılına kod yazarak girdim :). Yeni yılda kardeşimden istediğim ilk şey dişlerimin arasında maden çalışması yapmak için kürdan oldu. MSN üzerinden ilk konuştuğum Pelin hocam oldu. 2006’nın son mesajını ablam çekti (: 2007 yılında ilk Orhan Gencebay’ın yeni albümünü dinledim… Hoş bir albüm mutlaka dinleyin (ıyy demeyiniz lütfen). Arada kaynamadan birkaç gün Alanya dışında olacağımdan dolayı en geç Perşembe gününe kadar güncellemer aksayabilir, mazur görün beni. Efem, 2006 yılında beni üzen, satış koyan herkesi kınıyorum. Yine de herkese teşekkür ediyorum. Tabi ki 2007’den beklentilerimizi saymazsak olmaz. Akaryakıta zamın yapılmadığı, Beşiktaş’ın şampiyon olduğu, Ajdar’ın televizyonlara çıkmadığı, bilgisayar dergilerine indirimin yapıldığı, ADSL hızının tavan yaptığı, kontör ücretlerinin 100 kontör=1YTL tarifesine uydurulduğu, elektriklerin sık gitmediği, ablanızın sigarayı bıraktığı, dişicanların arabalardaki sinyalizasyonun ne işe yaradığını çözdüğü ve en önemlisi h-yaman.com‘un gişe rekorları kırdığı bir yıl geçirmeniz dileğimle… 2007 muhtar adayınız ve aynı zamanda interneti lüzumsuz kullananlar cemiyeti başkanı h-yaman :).

Çöken Windows’a Pehhh

insanın iki tane işletim sistemi kullanması ne kadar güzel diye düşünüyorum bazen. Sabah en sakin halinizde bilgisayarın başına geçtiniz büyük bir heyecanla ve güç düğmesine basarak çalıştırdınız. Windows açılışta böyle donup kalıyor ve siz sinirden çılgına dönüyorsunuz. Sonra birkaç reset attıktan sonra da dosya eksikliği hatası vererek “boot” bile yapmıyor :(. Bilgisayarda benim gibi çok önemli bilgileriniz varsa hard diski ya söküp bir başka bilgisayarda yedekleme yapacaksınız ya da kullandığınız ikinci işletim sistemini açıp “pehhh” diyeceksiniz. Ben ikincisini yapanlardanım. Dün bilgisayarım bana yukarıda anlattığım gibi bir sürpriz yapınca çareyi Pardus altından yedek almakta buldum. Verilerimin yedeklerini aldıktan sonra gecenin 1’ne kadar devam eden bir Windows kurma çılgınlığı yaşadım. Şimdi herşey güzel gibi ancak kurmadığım programları çok. Çünkü isimlerini hatırlamıyorum :). Bu yüzden akşam ne MSN’ye takılabildim, ne Fifa oynayabildim (fifa da gitti). Ancak normal hayatımız devam ediyor. insancıklar bayram için şehir dışına birer birer gidiyorlar. Soğuk havalar hala devam etmekte. Hmm bir de bazı forumlarda benim adıma üyelik alıp rastgele mesajlar yazan kişilikler varmış. Kendilerine bu hareketlerinden dolayı madalya takacağım yakında. Bugün bayramda harçlık verecek kişilerin adreslerini tespit edeceğim ve liste çıkaracağım. Son olarak ocaktaki çay kaynadığı için yazımı burada kesmek zorundayım kendinize iyi bakın anacım :).

Huuuhh (Camda Buhar Oluşturma Şeysi)

Dün bahsettiğim soğuklar hala bizi terk etmedi ve donarak geçirdiğimiz evrimi tamamlamak üzereyiz. Gerçi ben alıştırdım sayılır. Atkı, bere, kaban üçlüsü ile pek soğuk işlemiyor. Gerçi bunları giydiğim zaman dış görünümüm iki kart artıyor. Daha da kötüsü ingiliz Ajanları’na benziyorum. Sıcak bir yere girdiğimiz zaman “ohh be” diyoruz Avea reklamında oynamışcasına. Dün bir tane teyze evimizin yanındaki ekmek fırınına gelmiş ve yarım saat çıkmamış. Sebebi sorulunca “burası ne güzel, sıcacık” demiş. Güzel ülkemin güzel insanları işte… Dişicanlar zaten ayrı bir alem bu soğuk konusunda. Dün bir abla gördüm öyle bir giyinmişti ki Sibirya’da bile öyle dolaşabileceğini düşünüyorum şu anda. incecik, yazlık kıyafetle bu havada dolaşılır mı? Demek ki dolaşılırmış. Ben şurda banyoya gidip traş olmaktan korkarken elalem dışarıda transparan giyinip şekil yapıyor. Traş dedim de aklıma geldi. Bu aralar pek sakalımı kesmiyorum. Doğal olarak evde anne faktörü ile karşılaşıyorum. Birazcık uzanyınca zorlamalar, tehditler arka arkaya geliyor. Mecburen kesmek zorunda kalıyorsunuz. Aynı dün sabah da annem traş olmamı istemiş ve bu soğuktan tırsarak ben gelen bu emire itaat etmemiştim :). Ancak baktım rahat bırakılmıyorum mecburen traşımızı olduk. Dakikaya tam olarak tutmadım ancak 2,5 dk kadar sürdü. Kesik yok ama yüzümün çeşitli bölgelerinde kalıntılar var. Efem benim diyeceklerim bu kadar. Yazmaktan ve eşzamanlı soğuktan dolayı ellerimi hissetmiyorum. Gidip sobanın boralarına sarılacağım. Kendinize cici bakınız.

Donarak Evrim Geçirmekteyiz

Alanya ve çevresi birkaç gündür soğuk havalrın etkisinde. Ancak öylbe böyle bir soğuk hava değil. Şu an güneş yeni yeni doğmakta ancak inanın ki yeni günün başlamasını hiç istemiyorum. Dışarı buz gibi çünkü. Soğukun derecesini size şöyle anlatabilirim; dün teyzemin bir tanesi battaniye ile dolaşıyordu. Çekmiş üzerine pembe renkli cicili bir battaniyeyi dolanıp duruyor :). Aslında bu yeni bir kış modasının başlangıcı olabilir, hoş bir proje. Dışarıya çıktığınız anda soğuk ile savaşmaya başlıyorsunuz. Zaten birkaç kat giyinmediyseniz “huuuuuh” diye elinizi ısıtıyorsunuz (: Tek sorun üşümek değil. Motorsikletiniz zor çalışır, arabalar anti-friz koymadığı için çalışmaz. Babacanın birisi gelir “abi araba çalışmadı da bir el atıver” şeklinde yardıma muhtac insanlar gibi konuşur. Şu anda olduğu gibi klavye ile yazı yazarken ellerinizi bir müddet sonra hissetmezsiniz. Sabah yüzünüzü yıkamak için musluğu açmanız ile kapatmanız aynı anda gerçekleşir. Çünkü o suyu yüzünüze çarmaktan gerçekten korkarsınız (: Arkadaşınızı dışarıya gitmek için ikna edemezsiniz (baş harfi Yiğit).

Continue reading

ilaçlar

Sabah kalktınız ve boğazınıza şiş sokulmuşcasına acıyor. Bu durumda birkaç yöntem yapılır. Birincisi pastil emerek acıyı en aza indirmek, diğeri sıcak su, çay vb. sıvıları almak bir de böyle boğazlanıyor gibi lavaboda böğürmek :D. Tabi ki son yöntem oldukça kaba bir davranışı temsil ediyor ancak böyle yapanlar vardır mutlaka. Hatta dün bi babacan gördüm adam yolda yürürken yere sümkürüp içini boşalttı (ıyy). Böyle babacanları kınamaktan başka yapılacak birşey yok. Neyse konuyu dağıtmayalım sabah kalktığımda eğer boğazım ağrıyorsa portakal aromalı pastil ilk tercihimdir. Çocukluğumdan beri severim böyle şeker tipli ilaçları. Benim zaman-ı evvelde yemek yeme problemim vardı. Yani eskiden böyle her saat çalışan bir değirmen gibi değildim, çok az yerdim. Onun için bol bol vitamin haplarından alırdım ve işte o haplar çok hoşuma giderdi. Jelibon gibiydi tatları. Bir de şuruplar olurdu. Öksürük şuruplarından bahsetmiyorum onların alayı acı :(. O tarif ettiğim şuruların tadı da bir güzel olurdu ki sormayın. Şişeyi dikmek isterdim hep ama annemin karşı çıkması ile bu olay içimde hep ukte kalmıştır. Hazır ilaçlardan açıldı konu devam edelim ablamın da bir ağrı kesici hapı var. Geçen hafta tatmıştım :D. O da vitamin hapları gibi çok lezizdi. Hmm acaba zat-ı alleri bu yazıyı okuduktan sonra bir daha istesem verir mi :D? Şimdi bu ilaç mevzusuna nerden girdik hepiniz merak ediyorsunuzdur. Boğazım çok acayip acıyor. Sesimde herhangibir problem yok maşallah, mehter takımının tamamı bağırsa öyle ses çıkmaz :D. Bu aralar grip salgını almış başını gidiyor ve son kurban ben olabilirdim. Ancak daha önce de bahsettiğim gibi ben hastalıkların virüslerini terbiye ettim ve her cuma namaza götürüyorum onları :D. Evet, sabah sabah bu kadar muhabbet yeter. Daha kalmayı isterdim elbette ancak yapılmayı bekleyen işler var. Ha az kalsın unutuyordum evlere temizliğe de gideceğim bundan sonra. Şu geride bıraktığımız hafta içinde anladım ki çok iyi temizlik yapıyorum :D. Neyse vaktim doldu kendinize iyi bakın, dışarı çıkarken üstünüze başınıza transparan şeyler yerine adam gibi soğuk ile mücadele edebilecek şeyler giyin.

Teknoloji Kimin Umrunda?

Hep diyorum şu Alanya’nın huyundan mıdır suyundan mıdır bilmem insanları çok acayip? Alanya Belediyesi tarafından caddeleri izlemek amacı ile güzel güzel kameralar döşenmişti sağa sola. Bu kameraların görüntüsünü de internet üzerinden izleyebiliyorsunuz. Buraya kadar gayet güzel. Ancak bu olayı abartıp iletişim aracı olarak kullananlar var. Memleketindeki bir tanıdığına telefon açan ve sonra kameranın karşısına geçip gülümseyen bir aile gördüm geçen gün gazetede. Bu aile için denecek tek söz var “kimin umrunda teknoloji”. Bundan sonra haftanın belli günleri ben de oraya gidip canlı canlı kendimi göstereceğim :D. Yalnız bu kamera olayı bazı durumlarda çok hoş olmayabiliyor. Mesela kız arkadaşınız ile yürüyorsunuz ve o anda kız arkadaşınızın babası kamerayı canlı canlı izliyor. Sonunu ben bile düşünemiyorum :D. Bana gelince tüm enteresanlığım devam ediyor. Dün sabahtan akşama kadar “Dertler benim olsun” şarkısını dinledim. Hatta dinlemekle kalmayıp dinlettirdim (ablam, komşular, arkadaşlar vs.). ingilizce kursum bütün hızı ile devam ediyor. Her ne kadar “she” derken karşılığını sınıfta gösteremesek de gidip geliyorum derslere. Hmm faydası da olmuyor değil :D. Yiğit ile yaptığımız kokoreçci turlarından canı çekenler varmış. Gelin abicim Alanya’ya götürmezsem adiyim (götüreceğim dedim hesabı ödeyeceğim demedim) :D. Böyle neşeli göründüğüme de aldanmayın. Derdim çok. Uludağ’da kar yok, buraya yağmur yağmıyor, internet yavaş, Beşiktaş yine yenilmiş… Neyse en büyük derdimiz bunlar olsun. Bir de aklıma gelmişken söyleyeyim Mayıs ayında Finlandiya’da yapılacak olan 2007 Eurovision yarışmasına Türkiye’den bizleri oynatan sonra Gaffur’un da dansı ile desteklediği “Çakkıdı” şarkısının sahibi Kenan Doğulu katılıyormuş. Şimdiden başarılar diliyorum. Eminim ilk üçün içinde yer alacağız. Bu yazıya başlamadan önce aklımda o kadar çok şey vardı ki yazacak, şimdi hiçbirini hatırlamıyorum :D. Heyecandan olsa gerek onun için af eyleyin efenim!

Dertler Benim Olsun

Yeni bir gün, yeni olaylar ve yeni saçmalıklar ile karşınızdayım her zamanki gibi. Bu gün geç uyanmak istedim ancak iki tane dişicanın birbirine bağırmaları yüzünden uyku keyfim istediğim gibi olmadı ve yine her zamanki gibi erkenden kalkmak zorunda kaldım. Ne geliyorsa başımıza bu tür dişicanlardan geliyor zaten. Akşam bilgisayarımda çaldığım arabesk şarkılar ile bütün apartmana konser vermişim :D. Daha önceden Orhan Babadan da dinlediğimiz “Dertler Benim Olsun” isimli parçayı Ebu Gündeş yorumu ile dinlemiştim. MSN’deki arkadaşlar da bu duruma hayret ettiler ancak gerçekler gizlenemez değil mi? Çıkarın içinizdeki arabeskçi çocuğu. Hatta bu olayı abartıp hafta sonu jilet partisi verelim. Ben Permatik firmasına 4 koli jilet siparişini verdim gerisi size kalmış. Bir de geçen gün Yiğit ile iskele caddesinde otururken aç parantez o sırada oturmuyor kokoreç yiyorduk 😀 kapa parantez son model bir tane Passat sahibi babacan bu mizkle yani “Dertler benim olsun” ile geçip gidiyordu. Adama o kadar gülmüştüm ki sormayın. Ama şimdi aynı şeyi ben de yapmak istiyorum. Son modem bir araba ve sonuna kadar açılmış setin sesi pehhh :P. Pardus CDlerinin siparişleri yavaş yavaş elime geliyor. Birkaçı hazır diğerlerini de bugün akşam kopyalayacağım ilgili arkadaşlara duyrulur.

Sıkıntım Var!!!

Çok sıkıcı bir pazar günü geçirdiğimi itiraf etmekten başka çare yok. Saat 11’den akşam 4’e kadar bilgisayarın karşısında tünemiş kuşlar gibi durarak geçirilen bir pazar günü ne kadar güzelse benimki de o kadar güzel geçti :D. Yalnız bu geçen süre zarfında beni çıldırtan bazı şeyler dikkatimi çekti. Mesela telefonumun bitmek üzere olan şarjı. Aldığım günden bu yana iyice bitmeden şarja tekrar takmıyorum telefonumu. Ancak bazı zamanlarda son çizgiye geldiğinde beni bir korku sarıyor. Acaba tam lazım olacağında biter mi? Kapanır mı? Bu sorunları yaşamamak için de evden çıkamdan önce hep doldurmak isterim şarjımı. Ancak o son çizgi öyle bir inat eder ki bazen bir türlü bitiremezsiniz şarjını. Dün gece ben de tek çizgiye inmiş olduğunu görünce biraz oynayayım dedim telefonla. Ama inat etti ya kapanmaz. Yapmadığım kalmadı son çizgi için. Müzik dinledim, anlamsız videolar çektim, ücretsiz hatları aradım kaç defa. Yarım saate yakın çabalarım sonucunda kapanmasını sağladım. Tüm bunlar gece yarısı, uykudan önce yaşandığı için sanki savaş kazanmışım gibi sevindim :D. Telefonumu şarja takıp huşÃ» içerisinde bir uykuya daldım.

Continue reading