Piksellerim Ölmüş

Karı koca ilişkisi yaşadığım ve geçen sene aldığım perfect panel monitörümde birkaç tane pixel ölmüş. Kimin öldürdüğü hakkında bir bilgiye ulaşamazken Philips güvencesini fazlası ile yaşadım. Her ne kadar Alanya servisinde çalışan çok bilmiş eleman benimle birşeyleri iddia etse de Philips monitörümü değiştiriyor. Benim monitörüm 19″ idi. Yenisi üretimde olmadığı için 22″ verecekler. Neyse kısmet artık. Gelişmeleri buradan aktarırım yine.

Continue reading

Mart’a Giriş

Koskoca 29 günü geride bırakıp Mart ayının cazibedar günlerine kavuşmuş oluyoruz. Aslında Mart ayından korkmaya başladım ben. Zira Mart ayında oluyor bütün terslikler hayatımda. Mesela bknz geçen sene kara böcükler mertebesinde kötü olaylar yaşamıştım. Onun için Mart ayında pek çok kez dikkatli olmam gerekmekte. Bir de bütün eş dost bu ayda doğmuş. Ekonomimi çok ciddi açıdan mahvediyor. Annem, kardeşim (ikisi aynı gün), dayım, ablam 🙂 Allah bol kazançlar vere de ekonomik olarak allak bullak olmayalım 😀

Continue reading

Hayatımın Akışından Bir Seyir

Son günlerde bazı sağlık sorunlarından ötürü siteye yazı giremedim. Maşallah turp gibiyim şu an bir sorun yok. Hayatım ise pek bir yoğun seyrediyor. Özellikle özel yaşamımdaki gelişmeler dalgalı kurları aratmayacak bir mertebeye sahip. iniş, çıkışlar ve arkasından hep çıkışlar filan derken pek bir mutluyum son günlerde. Buna bilgisayar için aldığım çalışma koltuğunun verdiği rahat ve pişik olma tehlikesinin atlatılması da eklenince daha bir mutlu oluyor insan. Bir süre projelere ve bilgisayar başında geçirdiğim/geçireceğim zamana kısıtlama getirmek zorundayım.

Continue reading

Yaşantımın Son Dilimine Dair

Sabahın köründe, horozların daha göbek kaşıdığı, bizlerin ise afyon patlatma çabaları içinde olduğumuz vakitte şu Kral TV’de ne kadar enteresan müzikler çalıyor bilemezsiniz. Sabahın 7’sinde ismail YK çalınır mı be anam. Yani çıkıp ben söylesem ondan daha iyiydi. Öte yandan D-Smart üzerinde şu an yayına devam eden Animal Planet ise daha da ilginç şeyler yayınlamakda. Yine sabahın o vaktinde maymunlarda üremeyi yayınlıyor terbiyesizler. Çoluk çocuk va, Allah muhafaza görseler durum nasıl açıklanır?

Continue reading

Bayram Mübarekleme Şeysi

Acısıyla, tatlısıyla bir Ramazan ayını daha geride bırakmış bulunuyoruz. Dişicanların çıldırık vaziyetlerinden, amcaların bunamış hallerinden ve ağzı kokan kişicanları bir kenara bırakıp sabah bayram telaşı içinde olacağız. Bu sene yine bayram tatilimi Paris’de yapamıyor olsam da büyüklerimin yanında geçirmekten de büyük zevk alacağım. Malum bayramlar bir anlamda finansal yolların açıldığı, piyasanın hareketlendiği günlere dönüşüveriyoruz. Bayram arkası yiyeceğimiz kokoreçlerin karşılıklarını böyle bayramlarda topluyoruz 🙂

Continue reading

Yeni Üst Resim ve Kilosal Gelişmeler

Sonbahara girdiğimiz şu günlerde sitemi de mevsim normallerine çekmek için elimden gelen çabayı göstermeye çalışıyorum. Uzun süredir aklımda olan üst resmi değiştirme olayı gerek halet-i ruhiyemin dibe vuruşundan gerekse vakit bulamamdan dolayı bir süredir erteleniyordu. Dün biraz vakit ayırıp birşeyler yapmaya çalıştım. Haykıran vatandaşa gelince her ne kadar beni temsil ediyor desem de herifin enini, boyunu kendime göre bir türlü ayarlayamadım 😀 Azıcık uzun ve çalı tipli oldu ama nihayetinde resimdir. ilerleyen günlerde bir de duvarkağıdı çalışması gelebilir bu mevsimle ilgili. Gelelim günlük hayatımıza…

Continue reading

Huhh (Camda Buhar Oluşturma Şeysi)

Birkaç gün öncesine kadar badem ağaçlarının şaşırıp çiçek açtığı, ayıların mevsimi şaşırıp kış uykusundan kalktığı ve buna benzer birçok olayın yaşandığı ülkemizde son günlerde inanılmaz hava şartları etkili olmaya başladı. Kar, yağmur ve Alanya’da olduğu gibi sadece soğuk hava. Ev dışında ceket, atkı, bere ve diğer kışlık malzemelerle, ev içinde de battaniye ile bütünleşiyorsunuz (şahsen ben öyleyim). Cama huhh dediğiniz anda isminizi yazabileceğiniz bir alan oluşturabiliyorsunuz ve belki de işin en güzel yanı bu. Gerçi isminizi yazarken anneniz görürse bir taarruza maruz kalabiliyorsunuz ki bu hiç hoş değil :). Bir de böyle soğuk havalarda arabalar çalışmaz ya; işte macera asıl o anda başlıyordur. Araba çalışmaz ve arabanın sahibi babacan yoldan her geçene “ya araba çalışmadı da bi el atıverin” şeklinde diyaloglara girer. Zaten birkaç kişi arabayı itekliyorsa korkulacak bir durum yok, çevreden her gören arabanın arka tarafına yapışır ve büyük bir topluluk arabayı itekler. Tabi araba çalışır çalışmaz o arabaya kalmış ama vatandaş bu vazifesini güzelce tamamlar. Eğer araba iteklenmesine rağmen çalışmıyorsa çok bilmiş babacanlar çıkar aradan. “Aç bakalım motor kaputunu” diye emreder araba sahibine, kaput açılır babacan birkaç yeri kurcalar ve “ya bunun içinde bir yerde arızası var, en iyisi tamirci çağıralım” der. Tabi bu esnada araba sahibi içinden, bildiği bütün küfürleri ederek babacanla akraba olur :).

Continue reading

Fotoğraflarla Kokoreç Keyfi

Artık caddelerde sokaklarda yürüyemez, hatta kokoreç yerken bile rahat duramaz olduk. Çok ünlü olduğum için paparazziler peşimi bırakmıyorlar (inanmayın lütfen). Akşam yine Yiğit ile birlikte mekanımıza gidip kokoreç yiyelim dedik. Hasta olduğum için acılı acılı pek de güzeldi. Ancak Yiğit efendi benim gibi masumane bir kişiliğe karşı hazırlıklı gelmişti. Tam lokmaları ağzıma alırken cebinden çıkarttığı dijital kamerası ile patlattı flaşları. Mekanımızı merak edenler için şuradan göstereyim. Pek bir güzeldir kokoreçleri. Daha sonra yemek maceramız başlar ve ilk ısırığı almam ile vahşi Yiğit‘in bunu belgelemesi bir olur. Yiğit efendi bunlar yetmezmiş gibi siparişleri getiren kişicana hatıra fotoğrafı çekmesini istedi. O da şu işte. Birinci hangi arada bitti onu bilmiyorum ama ikinciye başlamıştım. Gayet doğal ve sakin bir ısırık atıyordum ki yine çekmişler beni. Ama bu kadarı yeter desem de çıkışta yine çektiler. O fotoğrafı da şöyle belgeledikten sonra kafamdan planlar kurmaya başlamıştım. intikamım kötü olacaktı. Ve oldu da. Yiğit‘i “peşmerge” diye tabir edilen bir biçimde çektim. O halini görmez ister misiniz bilemem ama şuradan göz atabilirsiniz. Bu fotoğraflardan sonra kokoreçci keyfimiz biter, yağmurlu bir akşamda hasta bir genç ve yanında enteresan bir kişilik yürüyerek uzaklara doğru giderler. Eve geldiğimde soğuktan soba ile bütünleşip nane limon içmekte buldum çareyi. Şimdi ise hastalığımın iyice grip denen denyoya çevrildiğini hissediyorum. Allah bana acil şifalar versin efem. Hasta olanlara da şifa versin, ablamı da unutmasın (: Şimdilik bana müsade yarın ve ilerleyen günlerde hoş yazılar ile karşınızda olacağım. Ha unutmadan, bu sitede MSN şifre kırma yöntemleri anlatılmaz. Ayrıca sitem diyanet işlerinin bir şubesi değildir, lütfen dini sorularınızı başka yerlere sorunuz. Kısa zaman sonra daha doğrusu bu fotoğrafların yankısı dinince “h-yaman Irak” ile karşınızda olacağım. Bizden ayrılmayın, esen kalın (kapanış da haber bülteni gibi oldu haaa pek bir asortik yani :D)

Teknoloji Kimin Umrunda?

Hep diyorum şu Alanya’nın huyundan mıdır suyundan mıdır bilmem insanları çok acayip? Alanya Belediyesi tarafından caddeleri izlemek amacı ile güzel güzel kameralar döşenmişti sağa sola. Bu kameraların görüntüsünü de internet üzerinden izleyebiliyorsunuz. Buraya kadar gayet güzel. Ancak bu olayı abartıp iletişim aracı olarak kullananlar var. Memleketindeki bir tanıdığına telefon açan ve sonra kameranın karşısına geçip gülümseyen bir aile gördüm geçen gün gazetede. Bu aile için denecek tek söz var “kimin umrunda teknoloji”. Bundan sonra haftanın belli günleri ben de oraya gidip canlı canlı kendimi göstereceğim :D. Yalnız bu kamera olayı bazı durumlarda çok hoş olmayabiliyor. Mesela kız arkadaşınız ile yürüyorsunuz ve o anda kız arkadaşınızın babası kamerayı canlı canlı izliyor. Sonunu ben bile düşünemiyorum :D. Bana gelince tüm enteresanlığım devam ediyor. Dün sabahtan akşama kadar “Dertler benim olsun” şarkısını dinledim. Hatta dinlemekle kalmayıp dinlettirdim (ablam, komşular, arkadaşlar vs.). ingilizce kursum bütün hızı ile devam ediyor. Her ne kadar “she” derken karşılığını sınıfta gösteremesek de gidip geliyorum derslere. Hmm faydası da olmuyor değil :D. Yiğit ile yaptığımız kokoreçci turlarından canı çekenler varmış. Gelin abicim Alanya’ya götürmezsem adiyim (götüreceğim dedim hesabı ödeyeceğim demedim) :D. Böyle neşeli göründüğüme de aldanmayın. Derdim çok. Uludağ’da kar yok, buraya yağmur yağmıyor, internet yavaş, Beşiktaş yine yenilmiş… Neyse en büyük derdimiz bunlar olsun. Bir de aklıma gelmişken söyleyeyim Mayıs ayında Finlandiya’da yapılacak olan 2007 Eurovision yarışmasına Türkiye’den bizleri oynatan sonra Gaffur’un da dansı ile desteklediği “Çakkıdı” şarkısının sahibi Kenan Doğulu katılıyormuş. Şimdiden başarılar diliyorum. Eminim ilk üçün içinde yer alacağız. Bu yazıya başlamadan önce aklımda o kadar çok şey vardı ki yazacak, şimdi hiçbirini hatırlamıyorum :D. Heyecandan olsa gerek onun için af eyleyin efenim!

Dertler Benim Olsun

Yeni bir gün, yeni olaylar ve yeni saçmalıklar ile karşınızdayım her zamanki gibi. Bu gün geç uyanmak istedim ancak iki tane dişicanın birbirine bağırmaları yüzünden uyku keyfim istediğim gibi olmadı ve yine her zamanki gibi erkenden kalkmak zorunda kaldım. Ne geliyorsa başımıza bu tür dişicanlardan geliyor zaten. Akşam bilgisayarımda çaldığım arabesk şarkılar ile bütün apartmana konser vermişim :D. Daha önceden Orhan Babadan da dinlediğimiz “Dertler Benim Olsun” isimli parçayı Ebu Gündeş yorumu ile dinlemiştim. MSN’deki arkadaşlar da bu duruma hayret ettiler ancak gerçekler gizlenemez değil mi? Çıkarın içinizdeki arabeskçi çocuğu. Hatta bu olayı abartıp hafta sonu jilet partisi verelim. Ben Permatik firmasına 4 koli jilet siparişini verdim gerisi size kalmış. Bir de geçen gün Yiğit ile iskele caddesinde otururken aç parantez o sırada oturmuyor kokoreç yiyorduk 😀 kapa parantez son model bir tane Passat sahibi babacan bu mizkle yani “Dertler benim olsun” ile geçip gidiyordu. Adama o kadar gülmüştüm ki sormayın. Ama şimdi aynı şeyi ben de yapmak istiyorum. Son modem bir araba ve sonuna kadar açılmış setin sesi pehhh :P. Pardus CDlerinin siparişleri yavaş yavaş elime geliyor. Birkaçı hazır diğerlerini de bugün akşam kopyalayacağım ilgili arkadaşlara duyrulur.