Yuvaya Döndüm

Bir haftalık aradan sonra yeniden bilgisayarımın başına geçebildim sonunda. iş sebebi ile şehir dışına çıkacağımı bir hafta önce duyurmuştum ve ben yokken birkaç makalem yayınlandı. Her zaman olduğu gibi yine yayın danışmanın Cem site ile ilgilendi. Ben yokken site birkaç saldırı almış ki en üzücü nokta bu oldu benim için. Acaba birilerinin damarına mı bastım yoksa meyve veren ağaç taşlanıyor mu? Umarım bir daha olmaz. Şimdi dönelim bana :D. Bilgisayarsız bir hafta çok anlamsızdı benim için. Günde sadece 2 saat internet imkanı vardı ki o kadarcık zamanda MSN’de mi konuşacaksın, siteye mi gireceksin e-postaları mı okuyacaksın… Geçen haftanın benim için tek güzel yanı Kurtlar Vadisi Terör’ün başlamış olması. Her yaşıtım gibi ben de Kurtlar Vadisi’ni keyifle izlerim. Bilgisayarımın başına geçtiğimde şöyle sanal alemdeki kıpraşmalara göz attım. Oldukça fazla gelişme yaşanmış ben yokken. Gittim geldim fakat değişmeyen bir şey var. O da internet hızı. Giderken bıraktığım internet kağnı gibiydi, geldim yine aynı :). Bugün pazar olmasına rağmen oldukça erken kalktım. Birazdan kahvaltı için hazırlanacağım çünkü ev ahalisinden kimsecikler yok :). Şöyle bir melemen mi yapsam diye düşünüyorum ama bir taraftan da üşeniyorum. Kahvaltıya çağıracak olan bir dişican veya kişican varsa tekliflerini kabul edebilirim. Haa unutmadan; geçenlerde Cinealanya ile ortak bir çalışmamız vardı hatırlarsanız. Sitemi referans göstererek Cinealanya üyeliği gerçekleştiren ziyaretçilerimiz bedava bilet almaya hak kazanacaktı. Maalesef sitemden sadece bir kişi gidip üye olmuş ve bedava bilete hak kazanmış. Gönül isterdi ki daha fazla kişiye bilet dağıtabilseydik. Neyse bir dahakine inşallah diyorum. Detayını şuracıktan inceleyebilirsiniz. Bugün eğer Yağız efendi satış yapmazsa uzun uzun zaman önce gittiğim sinemaya tekrar gideceğim arkasından da bi yemek fasılı yapabiliriz :D. Özlemişim ablamı, sitemi, günlük yazmayı, bilgisayarımı, yavaş internet bağlantımı, Ferrari 360 Spider maket arabamı, yani kısacası yaşantımı. Yuvaya döndüm, mutluyum 😀

Telekommuş internetmiş, Pehh

Birkaç gün önce bir Telekom yetkilisi internette sorun olmadığı söylemiş, ben de onu öpmüştüm :). Dün akşam sadece 2.7 MB’lık bir dosyayı yaklaşık 20 dk’da indirdim. Bağlantı hızım 256. Gerçi 256’ya çıktığını hiç görmedim ama paket ismi o :D. Hatta daha da inandırıcı olsun diye şuraya resmini bile koydum. Şimdi internette sorun var mı yok mu? Telekom’a göre yine sorun yok çünkü müşteri hizmetlerini aradığım zaman karşıma çıkan dişican (ilk defa dişican çıktı) bağlantılarda hata olmadığını, normal hızında olduğunu söyledi, tamam dedim galiba problem bende. Telefonu kapatıp arkadaşlarıma tek tek sordum; cevapları onların da aynı oldu yani “çok yavaş”. Telekom’a söylenecek iki çift laf var ama burda pek hoş durmaz :D. Dün bir enteresan olay da Skykhan‘ın başına gelmiş. Gökhan’ın o kadar emek verdiği, haftalarca uğraştığı, kendine özgü temasını birkaç kendini bilmez çalmışlar ve sanal hırsızlıkta son noktaya imzalarını atmışlar. Ne diyebilirim ki? Yazıklar olsun. Kusura bakmayın ama biz bu zihniyetle bırakın teknoloji alanında ilerlemeyi, geri geri gideriz. Önce insan olmak lazım sanırım, önce saygılı olmak, emeğe saygı göstermek lazım. Yazımın yavaş yavaş sonlarına yaklaşırken veda satırlarımı yazayım. Sevgili dişicanlar ve muhterem kişicanlar, önümüzdeki hafta boyunca iş için şehir dışına çıkacağım ve tam bir hafta sanal alemde pek görünemeyeceğim. Merak etmeyin önceden hazırladığım makaleler gün gün yayınlanacak yani yazılardan ayrılmayacaksınız. Fırsat buldukça “günlük” de yazacağım. Site sizlere emanet, hem siteye hem de kendinize iyi bakın ben yokken. Pai (ayrılma şeysi).

Yağmur Bir Gün Daha

Yağmurlu bir Alanya sabahıyla merhaba efem. Öncelikle bir hatırlatmayla yazıma başlamak istiyorum. Arkadaşlar burası bir arkadaşlık sitesi değildir. Yani yorumlarınızı yazarken kızlarla tanışmak istediğinizi yazıp en altına da msn’im şu diye adresinizi yazmayınız. Siz de farkındasınızdır ki bu yorumlarınıza h-yaman ambargo koymaktadır. Göstereceğiniz ilgi için şimdiden teşekkür ederim. Efem çevrenizde gördüğünüz anda sinirinizi yükselten, her gördüğünüzde içinizden binbir düşüncenin geçtiği insanlar var mı? Ben kendi adıma cevaplayayım; benim var. Mesela buradaki sinemaların sahibi. Adamı gördüğüm zaman dövme isteği uyanıyor içimde. Acaba diyorum sorun bende mi? Yok değil. Çünkü kime sorduysam hemen küfürü yapıştırıyor arkasından :D. Dün Cinealanya’nın kurucularından Serkan abi ile Pizza keyfini yaşadıktan sonra sinema sitelerini geziyorduk. Buradaki o sinemanın sitesine de baktık, bakmaz olaydım. Karnımız ağrıdı gülmekten :). Alanya’da iki şubeli bir sinemasınız, sinemaya ilgi büyük, sizden başka sadece bir tane sinema var ki o da çok uzak ve siz tutup MS Word’de site yapıyorsunuz. Mucks (alnından öpme şeysi) diyorum başka birşey demiyorum. Büyük ihtimalle bu siteyi orda çalışanlardan biri yapmıştır ama insan azıcık paraya kıyıp adam akıllı bir site yaptırır değil mi? Ya da hiç olmasın madem. Şimdi sinema sahibine neden kızdığımı az çok anlamışsınızdır herhalde :).

Continue reading

Yeni Üst Resim

Sabahın erken saatlerinde yine bilgisayarın başındayım her zamanki gibi. Masamın üzerinde, önümde akşam içtiğim sahlep bardağı hala orada duruyor kirli kirli :). Aslında ben eskiden çok düzenliydim, nolduysa bu bilgisayar denen oyuncakla tanıştıktan sonra oldu. Sadece o kirli bardak olsa iyi ya; onun yanında kablolar, cdler ve daha bir çok malumat var :D. Gerçi şöyle düşündüğümde benim gibi olan arkadaşların hepsi böyledir. Skykhan bile bir zaman odam çok düzenli diye bir yazı yazmış, resmini de çekmiş koymuştu. Ama monitörün altındaki kirli kağıt mendilleri görmüştüm :D. Sanmayın ki internetin bu kesimindeki insanlar çok düzenli; hiç değil. al birini vur ötekini derler ya aynen öyle. Bugün Alanya’da yağmur var. Akşam toplanıp karar alan bulutcanlar gece bizler mışıl mışıl uyurken yapma opersayonu yapmışlar. Şu an yağmasa da her an yapabilecek bir görüntü var. Dün kardan filan bahsetmiştim ya, etmez olaydım. Şanlıurfa’da karda kayıp düşen sayısı 91 kişi olmuş ve televizyonda izlerken mecburen gülüyorsunuz. Neyse onu bırakalım ben size birşey anlatayım. Dün bir dişican gördüm ki akıllara zarar; saç, göz, yüz her taraf boya (filli boya :)), bir kutu parfümü üzerine bolşaltmış ve bunun yanında bir de acaip giyinmiş ki sormayın. Dişicanı gördükten 5 dk sonra dişican gittiği istikametin tersinden gelmekteydi bu sefer ve üstü başı perişan bir şekilde dönüyordu. Ordan geçen yaşlı bir babacan sordu “hayırdır kızım ne bu hal” diye. Ben de azıcık kulak misafiri oldum, dişicanı azıcık köpek kovalamış da :D. Kız kaçarken düşmüş. Şimdi düşünüyorum da o kadar koku bende olsa aynı şekilde beni bile kovalardı, kaldı ki dişican!!! Eveet asıl mevzuya geleyim. Gördünüz mü ya da fark ettiniz mi bilmiyorum da sitemin üst resmini değiştirdim. Önce mavi yapmıştım ve sanki pembe daha uyumlu oldu gibi. Eğer maviyi koymamı düşünüyorsanız Turkcell 4047’ye SMS atın :D. Şaka bir yana mavi olanı koymamı isterseniz yorumlarda belirtebilirsiniz. Her yazıda olduğu gibi yine sona geldik. Karda kaymadığınız, yağmurda ıslanmadığınız bir gün geçirmeniz dileğiyle…

Huhh (Camda Buhar Oluşturma Şeysi)

Birkaç gün öncesine kadar badem ağaçlarının şaşırıp çiçek açtığı, ayıların mevsimi şaşırıp kış uykusundan kalktığı ve buna benzer birçok olayın yaşandığı ülkemizde son günlerde inanılmaz hava şartları etkili olmaya başladı. Kar, yağmur ve Alanya’da olduğu gibi sadece soğuk hava. Ev dışında ceket, atkı, bere ve diğer kışlık malzemelerle, ev içinde de battaniye ile bütünleşiyorsunuz (şahsen ben öyleyim). Cama huhh dediğiniz anda isminizi yazabileceğiniz bir alan oluşturabiliyorsunuz ve belki de işin en güzel yanı bu. Gerçi isminizi yazarken anneniz görürse bir taarruza maruz kalabiliyorsunuz ki bu hiç hoş değil :). Bir de böyle soğuk havalarda arabalar çalışmaz ya; işte macera asıl o anda başlıyordur. Araba çalışmaz ve arabanın sahibi babacan yoldan her geçene “ya araba çalışmadı da bi el atıverin” şeklinde diyaloglara girer. Zaten birkaç kişi arabayı itekliyorsa korkulacak bir durum yok, çevreden her gören arabanın arka tarafına yapışır ve büyük bir topluluk arabayı itekler. Tabi araba çalışır çalışmaz o arabaya kalmış ama vatandaş bu vazifesini güzelce tamamlar. Eğer araba iteklenmesine rağmen çalışmıyorsa çok bilmiş babacanlar çıkar aradan. “Aç bakalım motor kaputunu” diye emreder araba sahibine, kaput açılır babacan birkaç yeri kurcalar ve “ya bunun içinde bir yerde arızası var, en iyisi tamirci çağıralım” der. Tabi bu esnada araba sahibi içinden, bildiği bütün küfürleri ederek babacanla akraba olur :).

Continue reading

Güzel Haberler

Benim için güzel, sizin için hoş haberlerle yeniden birlikteyiz efem. ilk olarak Cinealanya‘dan Serkan Abinin bedava bilet ve afiş kampanyasını duyurayım. Bildiğiniz gibi pazar günü Cinealanya‘yı tanıtan bir yazı yazmıştım ve bunun akabinde Serkan Abi de duygulanıp buradan gidip üye olanlara bedava afiş ve sinema bileti sözü vermişti. Sistem şu şekil işleyecek, benim sitemi referans vererek oraya üye olduğunuzda çekilişe hak kazanacaksınız. Bunu da sağlamak için üye olurken adres kısmına “h-yaman” olarak not düşmeniz yeterli olacak.

Continue reading

Macera Devam Ediyor

Yine sabahın köründe, horozlar bile ötmeden, birtakım nebatat uyanmadan, hamam böcekleri ortalıkta dolaşmaya başlamadan, simitler çıkmadan, gazeteler dağıtılmadan, MSN listemde çevrimiçi kişi sayısı sadece 12 iken bilgisayarın başına geçtim. Şu sıralar yapacak iş çok olduğundan sadece birkaç saatlik uyku ile yetinmeyi biliyor, dünyayı ben kurtaracakmışım gibi gün boyu deli gibi çalışıyorum. Selocan gibi hissediyorum kendimi yahu; böyle bilgisayar başında yaldır yaldır filan :). Gün içinde de sadece çalışsak iyi ya bir çok maceraya da ev sahipliği yapıyorum. Kafayı yedirten dişicanlar, kendini birşey sanan kişicanlar ve tabiki kaytan bıyıklı babacanlar; hepsi beni çıldırtmak için organize olmuşlar sanki. Dün trafikte ilerlemekteyken önümdeki dişican yeşil ışık yanmasına rağmen bir türlü gaza basmıyor ve sinir katsayı oranımı ölçüyordu. Gökten vahiy mi geldi yoksa başka birşey mi oldu bilmiyorum gaza basıyor, yavaş yavaş ilerliyor fakat trafik diye birşey bırakmıyordu. Sonra az dikkatli bakınca anladım ki çok önemli bir telefon görüşmesi yapıyor. içimden bissürü laf sayıp sağlayarak tarfiğin akmasını sağladım ve baktım ki vatandaş bu olaydan çok memnun. Nerden mi anladım? Çünkü dişicanı sağlayan herkes tam geçeceği anda dişicana dönüp birşeyler söylüyordu ki büyük ihtimalle küfür içeren sözlerdi :). Şu sıralar yine acaip yemeye başladım. Evde ne bulursam tükenticeye kadar içim rahatlamıyor. Gaymaklı bisküvi, çam fıstığı, yulaflı bisküvi ve dahası şu an içimin ücra köşelerinde :D. Hatta dün Gürkan‘a canlı yayında bir paket gaymaklı bisküvinin 2 dk içinde nasıl tüketileceğini gösterdim. Arada “yuh yavaş ye hayvan” gibi kendisine yakışmayan sözler sarf etse de severim kendisini :D. işte günüm de böyle geçiyor; bol maceralı, az hüzünlü ve tabi ki janjanlı…

Televizyondan, Yaşamdan

insan günlüğünün kıymetini kapalı kaldığında anlıyor. Mesela Kral TV’deki dişicanları şikayet edemedim kaç gündür. içime oturdu, moralim bozuldu. Sabahları genelde kalkınca Kral TV’yi açıp kliplere göztarım ve sabahın köründe müzik keyfi yapmaya çalışırdım. Ancak uzunca bir süredir bu keyfim katledilmiş durumda. Sebebi ise ismini bilmediğim, kendini birşey sanan dişican. Resmen katlediyor sabah keyfimi :). Yani işin açığı artık Kral Tv değil de başka video klip yayınlayan kanalları tercih ediyorum. Hiç olmazsa araya uzun uzun konuşan canlar girmiyor. Bir de Hakan Gündüz keyfim vardır sabahları. Dinlemediğim gün nadirdir. Hergün takip etmeye çalışırım. Ne bileyim hoşuma gidiyor sohbetler. Bir zaamanlar (lise çağlarımda :)) Muzo vardı. Yastık sohbeti diye bir programı vardı. O da hoşuma gidiyordu. Neden mi? Millet Muzo’yu arıyordu ve amaç biraz fırça ve hakaret yemek. Muzo da çaktırmadan karşıdakini salak yerine koyup bir güzel aşağılıyor ve karşıdaki de gülüyor. Maalesef kişicanların sayısı bu konuda daha fazlaydı. Şimdi önceden dinlediğimden farklı bir radyodaymış onun için takip edemiyorum. Bir de bugün anladım ki bizim sağlık kurumlarımız hala akıllanmamış. Sağlık raporu almak için sağlık ocağına gittim. Sadece 9,5 YTL ücret ve bir fotoğraf yeterli oluyor rapor için. Doktor bey amca sadece imzalıyor :). Sağlam mısın, çürük müsün hiç bakmıyor bile. Sanki ikamet kağıdı veriyorlar. Çünkü aynı şeyleri muhtar bey dede de istiyor :D. Onun ücreti bu kadar fazla değil sadece 2 YTL . Okullara girmek bile istemiyorum orası içler acısı. Hmmm okul dedim de aklıma geldi bugün kardeşlerimizin , yeğenlerimizin karne alma günü. Kimisi ilk defa yaşayacak o heyecanı kimisi birçok defa tatmıştı hayatın bu acı cilvesini :D. Hele ki kırığınız varsa tamam olay bitmişir. Gerçi benim çok az oldu ama yine de bir kötü oluyorsunuz. Tüm kardeşlerimin karnelerinde 5ler ile evlerine dönmelerini diliyorum. Eee bu kadar anlattık artık müsade isteyelim bir dahaki sefere çay da içeriz inşallah.

Selamun Aleykum Dünya (:

Yayından gittik, yeniden geldik olmadı bi daha gittik. Artık umarım artık sürekli yayında oluruz çünkü göçebe yaşayan ya da sürekli taşınan insanlar gibi son 48 saatte siteye orda oraya taşıyıp durduk. Eski sponsorumun sunucusunda çıkan problemler nedeni ile karşılıklı olarak ayrılma gereksinimi duyduk. Sponsor aradık ki bir arkadaşımız iyi niyeti ile bize yardım etmek istedi ancak benim site azıcık ucundan hayvanımsı özellikler istediği için olmadı. En sonun kendimizi barındırabilecek, umarım uzun süre de devam edecek “HemenHost” firmasına geçtik.  Site de bu yeni sunucu ile sanki hızlanmış gibime geldi ama tam olarak bilemiyorum.  Bir de işin domain yani ala adı yönlendirme işi var ki namussuz olay 48 saat içinde tam olarak çözülüyor. Şu an biz Alanya’dan “hoyt dünya” diyebiliyoruz. Başka şehirleri bilemiyorum. Aslında değişik yerlerden giren arkadaşlar sii (ses kontrol şeysi) ve girdiği yerin adını yazsa bilgi sahibi oluruz.

Continue reading

Kekin Ardından

Bazen düşünüyorum da ne kadar enteresan bir milletiz. Mesela kağıt mendillere selpak diye hitap eden başka bir toplum yoktur sanırım. Örneklerini çoğaltabiliriz mesela iPod, cif, nescafe… Ancak anlaşmada sorun yok yani satıcıdan “hüseen abi ordan bi tane selpak” ver (Alanyalı canlar bazı kelimelerde tescillidir, şekil1 deki gibi Hüseeen derler sırf onun için “Hüseyin” ismimi kullandırmıyorum) dediğinizde “o ne lan” demiyor, direkt uzatıyor sana mentollüsünden bir tane kağıt mendil. Bugün dikkatimi çekti markette de ondan yazdım. Bir de reklamlardaki şu kaba sesli amcalar var ya onlardan bahsedeceğim. Cici cici bir oyuncak reklamı var, oldukça da sevimli. Ancak arka fondan amcam bir bağırıyor ki bırakın çocuk o oyuncağa ilgi duymayı, alsanız korkar vala :D. Bugünlerde bi tane çukulata reklamı var böyle bi amca çıkıyor konuşuyor sonra komik bir tip arkadan “korkutmadan söyle” diyor :D. Bayılıyorum o reklama hem ürüne hem de tiplemelere :D. Neyse günlük yaşantımıza dönelim biz yine. Dün sonunda muradıma erdim, ablamın azıma layık, soslu, pek bi güzel kekini yedim :D. Ablamın eline sağlık pek güzeldi. inşallah devamını da görmek isterim; şöyle havuçlu kekler, terbiyeli çorbalar, kıymalı dolmalar filan :D. Ahh ahh yemek mevzusuna bir girince çıkamıyorum nedense. Küçükken ben böyle değildim aslında çok az yerdim. Hatta bazı resimlerimde kemiklerimi sayabilmeniz mümkün (gerçi şimdi de çok değişik değil ya neyse). Yakında ülke ben ve benim gibi birkaç kişican tarafından kıtlığa girecek Allah korusun. Gördüm mü dayanamıyorum anacım napim, yemek görünce radarlar devreye geçiyor, “auto  mode” bişey yapamıyorum :D. Düşündüğüm bir şey daha var; acaba benden bir tane daha olsa ne olurdu? Cevabını da düşündüm; ülkeler işbirliği yapıp “koruma, kollama” derneği açarlardı :D. Avea’nın da 9333 hattındaki bilgisayar çıldırmış. Akşam aradığımda günaydın, sabah aradığımda iyi geceler diyor. Ee bitti!!! :D.