Yorucu Haftanın Mükafatı

Yoğun bir haftadan sonra nihayet Pazar gününü görebildik. iş temposunun tavan yaptığı bu haftanın yorgunluğunu birazdan (yazıyı bitirir bitirmez) koltuğumdan uçarak konacağım yatağımda çıkaracağım 😀 Ayrıca son iki Pazar gününde de yeterince uyuyamamış, yollara koyulmuştum, onların da acısı çıkartmak lazım. Hazır serin havayı da bulmuşken “oh miss” modunda saat 10-11’e kadar uyumayı planlıyorum. Tabi birileri gelip de sabahın köründe kornaya basmazsa, turist denen denyolar barlarda içip içip otellerine giderken bağırmazlarsa 🙂

Continue reading

Afrika Sıcakları ile Kavruluyoruz-2

Koltuğun popomuza yapıştığı günler serisi devam ediyor tüm hızıyla. Sıcak, bütün gücü ile bizleri yakmakta, oramızın buramızın pişik olmasına sebep olmakta ve bilumum nebatatın, haşeratın ve cümle insanın deliler gibi davranış göstermesine vesile olmaktadır. Kediler olsun, köpekler olsun hiç fark etmez; sıcaklar bastırdığından bu yana kafayı gündüz vakti çekmiş babacanlar gibi dolaşmakta. Hamam böceklerini zaten söylememe gerek yok hepsi bozmuş kafayı. Ya insanlar? Özellikle de dişicanlar (Rus olanları) çıldırmışlar ki sokak ortasında bikini ile dolaşıyorlar. Onlar dolaşırken de biz cümle erkeklerin gözü kayıveriyor hatta bazıları abartıp önündeki otobüsü bile görmüyor, trafik kazası denen faaliyeti gerçekleştiriyorlar.

Continue reading

Simitçi Bile isyanlarda

Birkaç sabahtır üşenmeyip eve 100 metre uzaklıktaki simit fırınından kahvaltı için sıcacık simitler almaktayım. Kahvaltı ile aramın iyi olduğu söylenemez, özellikle yazın insanın canı hiçbirşey istemiyor o vakitte. Fakat simit sıcacık olunca durum değişiyor. Neyse biz mevzumuza gelelim. Sabah yine simit almak için gittim fırına ve selam verip içeriye girdim. Babacana simitlerin sıcak olup olmadığını sorduğumda verdiği cevap hem güzeldi hem de düşündürücüydü “simitler sıcak yeter ki insanlar soğuk olmasın”. Belli ki insanların somurtkan hallerinden sıkılmış, sabahları güleryüzlü insanlara simit satmayı özlemiş.

Continue reading

Sıcak Günler Serisi

Sıcakların bastırması ile beraber sivrisinek ve adını bilmediğim birçok haşeratın oda sınırlarımın içerisinde gezinmekte, gezinmekle yetinmeyip bana saldırdığını görmekteyim. Vücudumun çeşitli bölgelerinde benim bile sayısını bilmediğim kadar kabarıklık bulunuyor. Zaten kaşınması ayrı bir dert; çok tatlı ve dehşet verici… Ayrıca sinek ilaçlarının herhangibir etkisinin olmadığı kanaatindeyim. Bir sineğin üzerine neredeyse bir kutu ilacı boşalttım, neticesinde kendim kafayı çekmiş alkolikler gibi olurken sinekde herhangibir etki yapmadığını gözledim.

Continue reading

Yaş 20 :)

Gönül isterdi ki bu yazıyı gece Ayyas‘ın yan taraftaki jestini görüp, duygulandıktan sonra yazmayı ancak Telekom denen katliamcı kurum yine internet keyfimi yarıda böldü. Gecenin bir vaktinde internetim gitti bununla birlikte ben de tercihimi yataktan yana kullandım. Evet efem koskca bir 20 seneyi geride bırakmanın heyecanını ve bir o kadar da üzüntüsünü yaşamaktayım. Mahalledeki veletlerle futbol maçı oynayıp oyunun ortsında yok yere penaltı için kavga ettiğimizi hatırlıyorum. Hatta ordan burdan düşüp kafamı gözümü yardığım günler de vardı, pek iç açıcı değillerdi ama çocukluğumun renklerindendi.
Continue reading

Uykulu Gözlerle

Uykulu gözlerle bilgisayarın başına geçmek gerçekten çok ilginç bir duygu. Özellikle çalışanlar yok mu? Onlar daha da ilginç. Dişican grupları daha uyanmamıştır ancak mutlaka MSN’de “günün dedikodusu” eylemini gerçekleştirebileceği bir arkadaşı vardır. O da yetmez gidip “Hürriyet Kelebek” ve türdeşlerini okur 🙂 Ya biz kişicanlar, sanki dişicanlardan bir farkımız var. Mesela kendimden örnekleme yapacak olursam sabahın köründe MSN’e giriyorum ve her sabah Serhat orada beni bekliyor 🙂 Selamlaşmamız akıllara zarar zaten ona hiç girmek bile istemiyorum. MSN’de sohbet yaptıkdan sonra doğru Fanatik gazetesinin spor başlıklarına gözatarım ki bu durum birçok kişican kullanıcının aynasıdır. Bir de rüyasında benim gibi bilgisayar görenler vardır. Biz kendimize bir isim bulamadık, siz gereken ismi yazarsınız bi zahmet 🙂

Continue reading

Muhasebeymiş, Dersmiş, Hayatmış, Pehh

Dün tüm günümü muhasebe çalışmaya vererek kendi çapımda bir rekoru egale etmişim. Hani lisedeki gibi olsa yine güzelim kopya kağıtlarını hazırlayacağız ancak olmuyor. Gözetmen olarak babaannem yaşında teyzeler geliyor, ters düşmemek lazım onlarla. Bir de altı üstü muhasebe canım ne olacak? Bir bilanço, azıcık gelir tablosu üstüne de mizan ohh miss. Bir de demişler ki “muhasebe, finansın dilidir”. Yok canım daha neler? Finansın bir dili varsa o da yasal ve resmi tefeci olan bankalardır. Finansın altından girip üstünden çıkıyorlar. Bir de insan muhasebesi vardır ki ona hiç girmemek lazım. insan kendi kendini muhasebe etmelidir.

Continue reading

Burun ile Nargile içilir mi?

Sorunun cevabını sanırım videodan aldınız, yani içilirmiş 🙂 Bu çekimdeki kişi ve mekan tamamen gerçek dünyadan alınmıştır. Seslendirme ve çekim Yiğit tarafından yapılmış, gülme efektlerini de kendisi vermesine rağmen çorbada ben ve benim gibilerin de tuzu bulunmuştur. Ayrıca burun ile nargile içmenin câiz olup olmadığı Zekeriya Beyaz Hoca’ya danışılacaktır.
Continue reading

Son Hafta Analizim

Öncelikle 100. yılında şampiyon olan Fenerbahçe’yi tebrik ediyorum bir Beşiktaşlı olarak. Her ne kadar bu sene Türkiye ligini takip etmemiş olsam da son 3 haftadaki çekişmeyi görmüştüm. Daha önce de bir yazımda yayıla yayıla yer verdiğim gibi Türkiye ligi artık beni sıkıyor. Daha doğrusu söylentiler insanın canını sıkıyor. Sanki şampiyon olan her takım birilerine bağış yaparak büyük rüşvetler yedirerek şampiyon oluyormuş gibiydi. Özellikle bu sezon Beşiktaş’da olduğu gibi. iyi ki şampiyon olmadık değilse çok olaylar çıkacaktı. Zamanı geçti belki ama ben yine de fikrimi söylemek istiyorum; Beşiktaş, Kayseri ile oynadığı kupa finali maçına göre de o kupayı hak etmedi. Ne adına yakışır bir oyun oynadı ne de başka birşey. Şans eseri bulduğu bir golle kupayı aldı. Maç esnasında Yiğit ile telefon görüşmesi yapmış ve “inşallah alamayız” demiştim. Fakat ters etki yapıp kupayı aldık. Sevindim mi? Hayır, bilakis üzüldüm Kayseri adına. Kaldı ki şampiyon olsaydık daha da üzülecektim. Ama iyisi oldu en azından hak etmiş görünen Fenerbahçe şampiyon oldu. Şimdi takımın başına Lucescu gelecek söylentileri var inşallah da olur. Maç faslından sonra herhangibir hazırlık yapamadığım geçmiş anneler gününü kutluyorum, annelerimizin.

Continue reading

Son Günlerde Şeysi ve Dj Crazyblead

Son zamanlardaki Türkiye gündemi gibi bende de bir yoğunluktur aldı başını gidiyor. iş, ders, aşk, yemek vs. ile günlerimi yoğun şekilde geçiriyor bir taraftan da siyasi haberleri takip etmeye çalışıyorum. Bu seçimler bayağı renkli görüntülere ev sahipliği yapacak gibi sanki, şimdiden tahmin edebiliyorum. Maşallah ne çok milletvekili olmak isteyen varmış. Avukatından, dernek başkanlarına onlardan çaycı Selami abiye kadar. Gazı yiyip coşkuya mazhar olan herkes soluğu gazeteye “adayım anasını satayım” açıklaması yapmış. Yakında seçmen kalmayacak böyle giderse. Herkes aday nedir bu böyle? Hatta bazı kişicanlar da beni gaza getirdiler. Reis-i Cumhur seçiminde halkın oy kullanması durumunda olabileceğimi söylediler. Her ne kadar ben “çüşş” desem de insanı mod değişikliğine uğrattığı kesin. Sizin anlayacağınız siyaseti, ülke yönetimini herşeyi laçkalaştırdı devlet büyüklerimiz. Kendilerine bu üstün başarılarından dolayı plaket verilecek.

Continue reading