Yoğun bir haftadan sonra nihayet Pazar gününü görebildik. iş temposunun tavan yaptığı bu haftanın yorgunluğunu birazdan (yazıyı bitirir bitirmez) koltuğumdan uçarak konacağım yatağımda çıkaracağım 😀 Ayrıca son iki Pazar gününde de yeterince uyuyamamış, yollara koyulmuştum, onların da acısı çıkartmak lazım. Hazır serin havayı da bulmuşken “oh miss” modunda saat 10-11’e kadar uyumayı planlıyorum. Tabi birileri gelip de sabahın köründe kornaya basmazsa, turist denen denyolar barlarda içip içip otellerine giderken bağırmazlarsa 🙂

Dün gece de yeterince uyuyamamıştım. Yegane sebep de turist dişicanların aşağıda gülüşmeleriydi. Uyku sersemliği ile insanın aklına da şeytani fikirler gelmiyor değil hani. Çürük domates, su, yumurta gibi cephaneler kullanarak onları oradan uzaklaştırabileceğimi sanıyordum ama yanılmışım. Çürük domates yoktu, yumurta stoklarını da nasıl olduysa tüketmişiz. Geriye su kaldı ve evet tam dökeceğim esnada kalkıp gittiler 😀 Gece gece aksiyon yaşabilirdim turist ablalara ancak son anda kaçmayı başardılar. Daha önce de drift yaptığını sanan bir arabaya çürük domates atmıştım, gerçekten çok eğlenceli oluyor 😀

işlerim oldukça yoğun şu sıralar. işyerindeki günlük işlerim, bilgisayarda bekleyen işler ve bir de sınıfta kaldıktan sonra çalışılmayı bekleyen dersler bir de kızlar peşimi bırakmıyorlar 😀 Kız kısmı şaka mahiyetinde olsa da diğerleri beni sarsmaya, yormaya, asabi bir insan yapmaya fazlası ile yetmekte. Neredeyse işyerinde bulunduğum zamanı da içeriye alırsak günümün uyku dışındaki tüm vaktini bilgisayarda geçiriyorum. Vücut olarak yorulmasam da kafa olarak bitmiş durumda oluyorum akşamları. Haftasonuna doğru da tatil ihtiyacı hissediyorum kendimde 🙂 Tatil demişken sanırım bu sene sadece seçimlerden önce bir hafta civarında bir tatil yapabileceğim. Onun dışında en üst düzeyde çalışmaya devam edecek gibi görünüyorum.

Bir de bu hafta motorsikletim arızalı 🙁 ismi lazım olmayan ancak bir daha kendilerine uğramayacağım benzin istasyonunun; benzine su karıştırmasından ötürü motorum iki haftaya yakın arızalı. O yokken bir organım eksikmiş hissi oluşuyor. Şehir içinde her yere beni ulaştıran patlıcan moru motorumun bu arızalı durumu da yorgunluğumun nedenlerindendir. Önceden Kale’ye iki kişi (Yiğit ile birlikte defalarca) bastıra bastıra çıkan motorum düz yolda beni bile taşımaktan aciz bir mahiyette 🙁 Aslında servise gidecektim ancak servisin nedense boş vaktini denk getiremedik. En yakın zamanda götürüp onu da yaptırmam lazım. Değilse arabamızın şehir içindeki yakıt maaliyeti pahalıya patlayacak 🙂 Klimalı da olunca gideceğim yere birkaç sokak ileriden gitmeyi tercih ediyorum (anladınız siz onu).

Eveeet, yazının sonuna geldik. Ben şimdi hayatımın uçuşunu yaparak yatağa ulaşmaya çalışacağım. Gece gece umarım bir tarafımı kırmam 😀 Kalın sağlıcakla…

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

1 comments

Bir cevap yazın

*