Behlül Kaçar

Ailecek izlemediğimiz daha doğrusu annemlerin izleyip benim gündüzleri tekrarlarına göz attığım Aşkı Memnu nihayet bitti. Finalin hazırlıkları geniş çaptaydı. Birkaç hafta öncesinden Facebook’daki cenaze grubuna katıldım, etkinliklerimde şu anda bir cenaze görünüyor. O da birşey mi deyip akşam mağazamızın ön vitrinindeki televiyonlarda dünya kupası maçı yerine Aşkı Memnu finalini yayınladık. Kameradan gördüm birkaç bıyıklı, yaşını başını almış amca finalin ateşli sahnelerine bakıyorlardı.

İşin güzel yanı dizinin tadında bırakılmasıydı. Yaprak Dökümü, Kurtlar Vadisi, Kavak Yelleri gibi döndüre döndüre uzatmadılar. Helal olsun adamlara ki eserin orjinaline bir miktar bağlı kaldılar.

Final fena değildi. Bizzat kanlı canlı izledim ancak Bihtercim kendini daha ateşli öldürebilirdi. Biraz sönük kaldı. Kına gecesi “nası birşeydir hacı” dedirten türdendi. Maskeler iyiydi hoştu da ayin gibiydi. Şimdi hapı yuttuğumuz nokta kına gecelerinde yeni trendin bu olmasıdır.

Dizinin bilançosu ile şu şekilde ortaya çıkıyor; iki boynuz, iki ölü, bir çarpılmış bayan bir de ayyaşlığa ilk adımı atıp bir günde sakalı gür bir şekilde çıkan Behlül. Şahsen ilacı filan varsa sakalımda dökülme meydana gelen yerlere sürmek isterim.

O değil de behlulkacar.com, net boşta. Meraklıları alıp değişik faaliyetlerde bulunabilir. Benim aklımdan geçmedi değil ama almaya üşendim.

Darısı uzayıp giden Yaprak Dökümü, Kurtlar Vadisi, Kavak Yelleri ve bu mertebe yaşlarda olan tüm dizilerimizin başına deyip kaçıyorum. Böyle yazı yazmayı da özlemişim.

Son Günlerde Ben

26 Mart tarihinden bu yana bloga birşeyler karalayamadım maalesef. Bunun birçok nedeni var tabi ki. Öncelikle geçen hafta vermek zorunda olduğum vize sınavım engel oldu. Malum hazırlanmak ve sınava girmek biraz zaman aldı. Bu yetmezmiş gibi işlerin üst üste binmesi tamamen beni internetten sildi. Sonrasında da BeyazBlog‘u ilgilendirecek bir seminere katıldım. Gelişmelerini veya meyvelerini oradan takip etmek makuldür.

Son izlediğim yabancı dizi serisi Prison Break’dan sonra bir türlü dizi veya filmlere yoğunlaşamamıştım. Dexter adını pek çok yerde görmeme rağmen bir türlü kısmet olmamıştı. Bu hafta ilk sezondan başlayarak izledim. Şimdi ikinci sezonundayım ve hoş bir dizi. Dexter adamımdır, ona yapılan yanlış bana yapılmıştır seviyesindeyim. Ama ricam önümüzdeki bölümlerde olacaklardan ipucu vermemenizdir.

Müzik olarak da pek hareketli günlerdeyim. Malum yabancı müzik sevmiyorum. Son çıkan Gripin, Ferhat Göçer, Emre Aydın, Kutsi, FD albümlerini çevirip çevirip dinliyorum. Özellikle Gripin’i önümüzdeki birkaç yıl boyunca dinleyeceğim kesindir. Diğerlerini ise bir önceki albümleri ile kıyasladığım için biraz geri planda kaldılar.

Madem o kadar lügat parçaladık okumaya çalıştığım kitabı da söyleyeyim. Elif Şafak’ın Aşk’ını okumaya çalışıyorum. Çalışıyorum çünkü birkaç yaprağını heyecanla okuduktan sonra mutlaka bir engel çıkıyor. Ama azmettim bitireceğim bu kitabı önümüzdeki yüzyıla kadar 🙂 Ardından Mevlana’nın Mesnevi’sini okuyacağım. Kalındır filan ama pek hoş duruyor.

Yarın tekrar şehir dışına çıkacağım ama muhtemelen elim boş dönmeyeceğim. Pazartesiden itibaren bloglarıma sarılıp yazılar, içerikler ve belki sürpriz şeyler paylaşacağım. Tekrar görüşmek dileğiyle…

Aslında Buralardayım

Yazı yazamıyorum ama neredeyse büyük vaktim internet ile geçiyor. Sabahın ilk saatlerinde kafamın içinde tilkiler olmadığı için derslere bakıyorum ki sınıfta kalmayayım, milletin diline düşmeyeyim diye. Aslında iyi de oldu. İlk defa bir sınavın çalışmalarına bu kadar erken ve ciddi başladım tek başıma. Oldukça iyi yerdeyim konularda ve iyi olacak sınavlar.

Continue reading

Kendimden Haberler

Ne zaman cihazın başına oturup bloguma birşeyler yazmaya başlasam babam arkadan ses edip iş veriyor. Kendisine nasıl denk getirdiğini sorsam mı diye düşünüyorum.  Neyse ki şimdi kendisinin yakınlarımda olmadığı bir anı bulup kendimden bir haber vereyim, hayatta olduğumu bildireyim dedim. Gerçi zaten Friend Feed‘de gün içinde kendimden ara ara haberdar ediyorum.

Continue reading

Hayattan Karelerim

Ablamı da internette sosyal bir kişilik yapma çabaları ile devam eden hayatımın bu bölümünde oldukça yorgun olduğum gözleniyor. Uzun çok uzun zamandır bu kategoride kendime ait, günlük yaşantıdan yazmamanın verdiği gaz ile şöyle kendimden milleti bir haberdar edeyim dedim. Aslında buraya günlük yaşantıdan yazmamamın tek sebebi Friend Feed ve Twitter denen icatlardır. Kendileri benim buraya yazacağım şeyleri gün içinde oralara karalamamı sağlıyorlar. Neyse hayatım bunlardan ibaret değil.

Continue reading

Yaza Giriş

Sınavları nihayet geride bırakıp yaz moduna yavaş yavaş giriyorum. Yaz modunda internet hayatımı düzene koymaya yönelik projelerim var. Mesela çok kısa bir zamanda yeni bir blog projesi ile karşınıza çıkmaya hazırlanıyorum. onun yanında yeni tasarımlar ile de aynı şekilde karşınıza çıkacağım. Bunların yanında içerikleri bir düzene de koyacağım elbette. Son yazılarımda her ne kadar günlük yaşamı bırakmış olsam da ilerleyen günlerde yeniden bu tarz yazılara yer vereceğim.

Continue reading

Görgüsüzlük

Görgüsüz diye tabir edilen insanlar vardır. Bunlar halka açık yerlerde her daim bulunurlar. Kapalı alanlarda da bulunmaları yüksek bir ihtimaldir. Kimisi parasıyla, kimisi tipiyle görgüsüzlük yapar. En büyük görgüsüzlükler okumuş cahiller tarafından yapılmaktadır. Bu tiplerin rastladığım özelliklerinden bazılarını paylaşayım.

Continue reading

Pazar Gününe Dair

Pazar günlerini son iki senedir çok severim. Önceden pazar gelince yapacak birşey olmayıp hep bilgisayarın başında sanallaşıp uzak diyarları giderdi kafam. Eğer bilgisayar başında olmazsam da muhtemelen aile tarafından seçilen bir alışveriş merkezinde saatler öldürüp kendimi tırlamardım. Diğer insanlar tatilde dinlenirken ben aslında yorulmak için elimden geleni arkama koymamış oluyordum.

Continue reading

Evde Durumlar

Akşam havayı normal seyrinde bırakıp sabah uyanınca yağmurla uyanırsanız ilginçtir, tuhaf gelir insana. Bunda tavuk gibi erkenden yatmanın etkisi de çok büyüktür. Şişmiş gözlerle, uykulu uykulu caddeden gelen arabalara bakıp “aaa bak bu suyu az sıçrattı” demek gerçekten daha uyanılmadığının göstergesidir. Böyle kurgularla yaşayan bir insanın üzerine sabah vakitlerinde pek gidilmez, asabinin kralı olunabilir.

Continue reading

Baş Ağrısı ve Sebeplerim

Bu baş ağrıları beni mahvetti. Başağrıma da birçok sebep var. Akşam akşam Fenebahçe yapabileceğinin en kötüsünü yaptı. Hayır zaten başta hata vardı. Aregones denen adamı sen tut İspanya’ya Euro 2008’i aldırttı diye takımın başına getir. İspanya’nın başında Aregones değil de ben olsaydım o takım o kupayı yine alırdı. Hatta teknik direktör olmadan da alırdı. Hepsi yıldız hepsi yetenekli oyuncular. Sen böyle bir adama emanet et geçen senenin güzel Şampiyonlar Ligi takımını sonra umut bağla, peh. Sonuç ortada, bir dakikada iki gol yiyen bir takım.

Continue reading