Ablamı da internette sosyal bir kişilik yapma çabaları ile devam eden hayatımın bu bölümünde oldukça yorgun olduğum gözleniyor. Uzun çok uzun zamandır bu kategoride kendime ait, günlük yaşantıdan yazmamanın verdiği gaz ile şöyle kendimden milleti bir haberdar edeyim dedim. Aslında buraya günlük yaşantıdan yazmamamın tek sebebi Friend Feed ve Twitter denen icatlardır. Kendileri benim buraya yazacağım şeyleri gün içinde oralara karalamamı sağlıyorlar. Neyse hayatım bunlardan ibaret değil.

İşyerinde sağolsun patron bir masa da bana ayarladı. Böyle bilgisayarı filan var, manzaralı. Sağolsun arada sever beni, arada anlaşamsak da birbirimizi bırakamıyoruz. Neyse işte bu masaya sabah bir oturup akşam kalkıyor, bazı günler ÖTV indirimnden dolayı hiç oturamayıp bazı günler hep oturuyorum. Yani işyeri kısmı biraz düzensiz.

Bu sene turizm sezonunun geç açılmasından ötürü dişican ablalarımız henüz bikini ile dolaşmaya başlamadılar. Başlayanlar var tabi birkaç tane ama onlarda motorize apaçiler tarafından motor sesi ile taciz, kaldırımda yürüyen yaşlı amca tarafından göz ile taciz, evli barklı çoluk çocuk sahibi sözde esnaflar tarafından söz ile tacize maruz kalıyorlar. Her ne kadar onlar yolluysa bizimkiler ondan 10 kat daha yollu.

Sabahları Power Turk keyfim var, izliyorum. Ama hep aynı şarkılar çalınca kanalı Discovery’ye çevirdim. İki abi var film hilelerini filan inceliyorlar onlarla takılıyorum. Ekiplerindeki bayana da sonsuz hürmetim var, Allah sahibine bağışlasın.

İşyerine güvenlik sistemi kuruldu. Patron, burnunu kurcalayanları, yere tükürenleri, boş boş oturanları, anahtarı sağa sola kimin attığını, etrafı kimlerin bozduğunu hızlı çekimde izleyip gözümüze sokuyor. İtiraz edene hemen cevabını veriyor.

Kurtlar Vadisi de bittiğine göre evde kaçırdığımız filmlere takılalım dedik kardeşimle. Tuttuk daha ilk denemede kolayı yere döküp anneden terlik yedik. Yaz boyunca kurduğum tüm hayaller sadece hayal olarak kaldı. Kolayı evin kapısından içeri sokana bir koltuğumuz mevcut. Büyük ekranda HD kalitesinde izliyoruz yani ilgilenen olursa.

Bankalar da krizi sanırım atlattılar. Hergün arayıp kart verelim diyorlar. Sonuncusu bugün Akbank tarafından gerçekleştirildi. Dedim kendilerine “sağolun bir tane var yeter, ihtiyacım olursa ben sizi ararım”. Hayır sürekli bozulan bir motorum olabilir, yeni değiştirilmiş ve üzerinde hafif syahlık oluşmaya başlayan Converse ayakkabım da olabilir. Bu bütün kartlara sahip olacağım anlamına gelmez ki. Dimi ama?

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

Bir cevap yazın

*