Baş Ağrısı ve Sebeplerim

Bu baş ağrıları beni mahvetti. Başağrıma da birçok sebep var. Akşam akşam Fenebahçe yapabileceğinin en kötüsünü yaptı. Hayır zaten başta hata vardı. Aregones denen adamı sen tut İspanya’ya Euro 2008’i aldırttı diye takımın başına getir. İspanya’nın başında Aregones değil de ben olsaydım o takım o kupayı yine alırdı. Hatta teknik direktör olmadan da alırdı. Hepsi yıldız hepsi yetenekli oyuncular. Sen böyle bir adama emanet et geçen senenin güzel Şampiyonlar Ligi takımını sonra umut bağla, peh. Sonuç ortada, bir dakikada iki gol yiyen bir takım.

Tek sebep bu değil tabi. Avea’nın şu servis mesajları da sebeplerden. Tam işimin gücümün olduğu vakitte, birinden önemli bir mesaj beklerken “dıt dıt” geliyor. Büyük bir heyecanla açıyorum mesajı. Sonrası da yok efendim video yükle yok resim yükle yok müzik yükle. Sana mı sorcam len yükleyeceğim şeyi? Ne istersem istediğim zaman yüklerim.

İşler zamansızlıktan dolayı elimde patlıyor. Geri çevirdiğim çok iş var. Elimde olup bitiremediğim de… Bunlara çözüm bulamadıkça sinir oluyorum kendime, bilgisayarıma, klavyeme vs. Gerçi beni tek anlayan da bu alet ya neyse.

Telekom zaten bu listenin en başında yer almalıydı. Kardeşim ben para mı günü gününe takır takır sayıyorum. Neden internetim bir gidip bir geliyor hatta bazen hiç gelmiyor. Tam işime yarayacağı vakit ADSL ışığı gidiyor. Sonra işin gücün yoksa ayarla bilmem ne yap. Bu ayarsızlığa bir dur diyeceğim ya rakip yok. Tayyipcan Telekom’u altyapı ile birlikte satmasa belki bir rakip çıkardı ama şimdi nafile.

Bloga yazmak isteyip de yazamadğım o kadar çok makale var ki kahroluyorum. Şöyle yazsam faydalı makaleler kötü mü olurdu. Hem kendime hem vatandaşa ne güzel gelirdi. Gel gör ki tam toparlanıyorum ordan birisi “hacı şu işe bi el atıver be” diyor. Ne oluyorsa ondan sonra oluyor zaten.

Converse pabuçlarım kirlendi ve temizlenmeyi haketti. Ama ben onları kirli giymeyi daha çok seviyor gibi bir havaya büründüm. Alsam elime temizlesem şöyle ilk günkü haline getirsem ACE beyazlığına ulaştırsam kızlar bakıp “aaa bak ne kadar cici” dese fena mı olurdu. Ayakkabı isyan edecek yakında haberim yok.

Çalışma masamın üzeri daha önceleri çok düzenliydi. Ama artık hep düzensiz. Birgün akşamdan kalma çay bardağı, meyve tabağı, tıraş makines, dört beş tane yazmayan kalem, ilginç cdler, parfüm şişeleri… Hayır eskisi gibi olsa baktıkça bakmayı arzulasam, resim çekip koyduğumda “bak ne kadar düzenli bir kişican” deseler” iyi olmaz mıydı?

Artık teknolojik terimleri çok iyi takip edemiyorum. Ondan olsa gerek müşterilerden birinin sorduğu soru karşısında tırsıp kaldım. Sonra buldum tabi ama iş işten geçti. Ben onu daha önce okusam bilgili bir şekilde sunsam tadından yenmez miydi?

Güya kendime güzel bir çalma listesi oluşturup arşivimdeki müzikleri değerlendirecektim. Last.fm’den sonra onların pabucunu dama atıp neden üvey çocuk muamelesi yapıyorum? Şöyle çalsa sıra sıra beni benden alıp başka diyarlara götürse olmaz mı?

Bunlar hadi neyse denecek cinsten ama ya bu. Dün o park görevlisinin kalbini kırmasam, bağırıp çağırmasam, isyanımı o garibana değil de belediye başkanı olacak vatandaşa yapsaydım olmaz mıydı? Onun yanında bir de kargo görevlisine neden sert çıkıştım? Adamın suçu neydi? Aynı hatayı gün içinde neden iki kez tekrarladım? Yazıklar olsun bana!

İşte başımı ağrıtanlar bunlar. Düzeltmek lazım tez zamanda.