Soğuk Bir Kış Manzarası

Kışın muazzam soğuklarında elektrikli battaniye kullanmayanlar bilirler ki gece yatağa girildiğinde yaklaşık 3 dakika kıpırdamadan yerimizi ısıtmaya çalışırız. Yavaştan ısınmaya başlar fakat ısınmayan yerlere ayağımız değdiğinde müthiş bir irkilme ile karşı karşıya geliriz. Sonra o alanları da ısıtmaya çalışırız usul usul. Nihayetinde uyku bastırır ve güzel rüyalar görmek üzere uykuya dalarız. Rüyada 150 kiloluk devasa bir ablanın kovalaması da olasıdır böyle soğuk gecelerde. Sabah kalkıldığında ise yataktan çıkmamak için var gücümüzle direniriz. Ama anneler hep galip gelir, yorgan üstümüzden alınıp soğukla biz yüz yüze kalırız.

Continue reading

Soğuk Etkiler Cümlemizi

Güneşli olmasına rağmen dondurucu mertebede olan soğuklarla devam eden günlerimiz ile kış mevsimini oldukça etkili bir biçimde yaşıyoruz cümleten. Özellikle akşam ve sabah saatlerinde kendisini hissettiren bu soğuk, dişican ve kişicanların dışarıda yürürken çok fena frikikler vermesine de sebebiyet veriyor. Bunun yanında “sakalımız yok ki sözümüz tutulsun” şeklinde dişicanlar vardır. Bunlar ince giyinenlere (aslında ince giyinmemişlerdir) hasta olduktan sonra fırça çekmektedir.

Continue reading

Nerde Kalmıştık?

Efem, son günlerde gerek iş yoğunluğundan, gerek suların kesik olması, internetin gidip gelmesi ve gerekse havaların yağışlı olmasından dolayı bloguma pek bakamadım 🙂 Şimdi diyeceksiniz işi gücü anladık da suların kesik olması ve diğerleri neden engel diye? Havalar yağışlı olunca bizim buradaki hatlar diken üstünde durduğu için internet anında gidiyor. Işık hızı ile yarışacak yakında kerata. Yağmur mu yağıyor, internetimiz de bizimle kafa bulurcasına “du bi işim çıktı hava bozuk ben de bozuğum” diyerek çekip gidiyor. Bu durum akşamları meydana geliyor ve bu da yazı psikolojimi bozuyor. Tam yazı yazmak için oturuyorum, yazıyorum bitiriyorum yayınla diyorum. O ne? “Sahip sayfayı bulamıyoz, dalga geçme bizimle önce internetini kontrol et” tarzı bir uyarı çıkıveriyor 😀 Ehh bilgisayara saygısızlık olmaz bizim alemde. Mecburen başka baharlara diye erteliyorum yazılarımı. Bu yazımda hayatımdaki gelişmelere dikkat çekmek istiyorum müsadenizle.

Continue reading

Yeniden Soğuklar

Soğuk bir hafta sonundan sonra yine iş başı yapmaktayım. Cumartesi günü yağmur ve bir o kadar da poyrazlı olan hava şartları Pazar günü kendini aşarak “buz gibi” moduna geçti. Deyim yerindeyse bir taraflarımız dondu o derece yani. Cumartesi günü tercihimi yazlıklardan yana yapmama rağmen dün kış moduna ben de geçerek, uzun kollu cicilerimi giymeye başladım. O değil de ismi lazım olmayan mapazadaki dişican pek güzeldi 😀 Allah sahibine bağışlasın.

Continue reading

Acaip Bir Mart Ayı

Aslında sırada bir mim daha vardı lakin hergün mim hergün mim olmuyor canım böyle. Arada bir “huh” dünya demek gerekiyor. Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır atasözünü iki gündür tastiklemekteyiz. Hoş bir soğuk ve titreyen dişican-kişican gruplarını görmek bir hayli mümkün oluyor. Titreme aslında şundan oluyor; kendileri yazın geldiğini zannedip yazlık cicileri giymeye başladılar. Sonra da soğuk hava “repeat” halinde kendisini gösterince titreştiler. Neyse ki soğuk havalar etkisini daha fazla göstermeden hafta sonu bizi terk ediyormuş. Sanırım ondan sonra yazlık cicilerimizi giyebileceğiz. Hazır konu mart ayından açılmışken pisiciklere de değinelim azıcık. Herifler kafayı bozmuş vaziyette yaşıyorlar, hepsi birer psikopat olmuş. Dün dört kediyi bir arada gördüm ve gençliğin vermiş olduğu muziplikle kedileri kovalamayı aklımdan geçirmiştim. Hep söylerim bu Alanya’nın kendileri çok tembel hiç koşmazlar diye. Yine aynı durum geçerliydi bu dört kedi için de… Yanlarına gitmem onlar için hiçbirşey ifade etmedi maalesef. Herifler kılını bile oynatmıyor ve beni dellendiriyorlardı. “Pist, hoşt” gibi enteresan seslendirmeler yapmama rağmen onlar bana baktı ben onlara. Kedilerin bir 70’lik rakısı ve çilingir sofrası eksikti. O da olsa beraber oturup içme eyleminde bulunabilirdik. Yaklaşık onbeş dakika sonra kedileri korkutamayacağımı korkutsam da onların korkmayacağını anlayıp mekanlarından uzaklaştım. Ben ise şu sıralar çok acaip projeler içine kendimi atıyorum. Günlerim “Winzip” ile sıkıştırılmış gibi yoğun geçiyor. Sabah sabah Winamp da çok hoş parçalar seçiyor. Örneğin “Bağa gel bostana gel” :D. Bu türkünün sözleri arasındaki bağı bir türlü bulamama rağmen dinliyorum. Hayır bağ ile bostan ile sevilenin ne gibi bir bağlantısı bulunabilir ki :D. Bir de “Denizin dibinde Hatcem” vardır ki o başlı başına bir sorun. Denizin dibinde demirden evler ne arasın… Fakat herşeye rağmen türküler yine de güzeldir, sıcaklık vardır. Hmms bir de Erhan’ın sitesi birkaç gündür kapalı ve bu haftasonuna kadar böyle devam edecek. Gelen ziyaretçi yoğunluğunu sunucusu kaldıramamış. Haftasonu yeni yuvasına taşınacak, ilgilenenlere duyrulur. Bu aralar yine yemek çıtasını arttırdım, çok acaip yiyor hemen yakıyorum. Kilo sorunum olmadığını vurguladıkça acıkıyor, acıktıkça tıkınıyorum. Dün evdeki bir tepsi böreği sanırım yedim :D. Neyse sakın siz denemeyin ölürsünüz mazallah. Herkese güzel bir gün diliyor, acaip kedileri görmenizi temenni ediyorum 😛

Yeni Üst Resim

Sabahın erken saatlerinde yine bilgisayarın başındayım her zamanki gibi. Masamın üzerinde, önümde akşam içtiğim sahlep bardağı hala orada duruyor kirli kirli :). Aslında ben eskiden çok düzenliydim, nolduysa bu bilgisayar denen oyuncakla tanıştıktan sonra oldu. Sadece o kirli bardak olsa iyi ya; onun yanında kablolar, cdler ve daha bir çok malumat var :D. Gerçi şöyle düşündüğümde benim gibi olan arkadaşların hepsi böyledir. Skykhan bile bir zaman odam çok düzenli diye bir yazı yazmış, resmini de çekmiş koymuştu. Ama monitörün altındaki kirli kağıt mendilleri görmüştüm :D. Sanmayın ki internetin bu kesimindeki insanlar çok düzenli; hiç değil. al birini vur ötekini derler ya aynen öyle. Bugün Alanya’da yağmur var. Akşam toplanıp karar alan bulutcanlar gece bizler mışıl mışıl uyurken yapma opersayonu yapmışlar. Şu an yağmasa da her an yapabilecek bir görüntü var. Dün kardan filan bahsetmiştim ya, etmez olaydım. Şanlıurfa’da karda kayıp düşen sayısı 91 kişi olmuş ve televizyonda izlerken mecburen gülüyorsunuz. Neyse onu bırakalım ben size birşey anlatayım. Dün bir dişican gördüm ki akıllara zarar; saç, göz, yüz her taraf boya (filli boya :)), bir kutu parfümü üzerine bolşaltmış ve bunun yanında bir de acaip giyinmiş ki sormayın. Dişicanı gördükten 5 dk sonra dişican gittiği istikametin tersinden gelmekteydi bu sefer ve üstü başı perişan bir şekilde dönüyordu. Ordan geçen yaşlı bir babacan sordu “hayırdır kızım ne bu hal” diye. Ben de azıcık kulak misafiri oldum, dişicanı azıcık köpek kovalamış da :D. Kız kaçarken düşmüş. Şimdi düşünüyorum da o kadar koku bende olsa aynı şekilde beni bile kovalardı, kaldı ki dişican!!! Eveet asıl mevzuya geleyim. Gördünüz mü ya da fark ettiniz mi bilmiyorum da sitemin üst resmini değiştirdim. Önce mavi yapmıştım ve sanki pembe daha uyumlu oldu gibi. Eğer maviyi koymamı düşünüyorsanız Turkcell 4047’ye SMS atın :D. Şaka bir yana mavi olanı koymamı isterseniz yorumlarda belirtebilirsiniz. Her yazıda olduğu gibi yine sona geldik. Karda kaymadığınız, yağmurda ıslanmadığınız bir gün geçirmeniz dileğiyle…

Huhh (Camda Buhar Oluşturma Şeysi)

Birkaç gün öncesine kadar badem ağaçlarının şaşırıp çiçek açtığı, ayıların mevsimi şaşırıp kış uykusundan kalktığı ve buna benzer birçok olayın yaşandığı ülkemizde son günlerde inanılmaz hava şartları etkili olmaya başladı. Kar, yağmur ve Alanya’da olduğu gibi sadece soğuk hava. Ev dışında ceket, atkı, bere ve diğer kışlık malzemelerle, ev içinde de battaniye ile bütünleşiyorsunuz (şahsen ben öyleyim). Cama huhh dediğiniz anda isminizi yazabileceğiniz bir alan oluşturabiliyorsunuz ve belki de işin en güzel yanı bu. Gerçi isminizi yazarken anneniz görürse bir taarruza maruz kalabiliyorsunuz ki bu hiç hoş değil :). Bir de böyle soğuk havalarda arabalar çalışmaz ya; işte macera asıl o anda başlıyordur. Araba çalışmaz ve arabanın sahibi babacan yoldan her geçene “ya araba çalışmadı da bi el atıverin” şeklinde diyaloglara girer. Zaten birkaç kişi arabayı itekliyorsa korkulacak bir durum yok, çevreden her gören arabanın arka tarafına yapışır ve büyük bir topluluk arabayı itekler. Tabi araba çalışır çalışmaz o arabaya kalmış ama vatandaş bu vazifesini güzelce tamamlar. Eğer araba iteklenmesine rağmen çalışmıyorsa çok bilmiş babacanlar çıkar aradan. “Aç bakalım motor kaputunu” diye emreder araba sahibine, kaput açılır babacan birkaç yeri kurcalar ve “ya bunun içinde bir yerde arızası var, en iyisi tamirci çağıralım” der. Tabi bu esnada araba sahibi içinden, bildiği bütün küfürleri ederek babacanla akraba olur :).

Continue reading

Güzel Haberler

Benim için güzel, sizin için hoş haberlerle yeniden birlikteyiz efem. ilk olarak Cinealanya‘dan Serkan Abinin bedava bilet ve afiş kampanyasını duyurayım. Bildiğiniz gibi pazar günü Cinealanya‘yı tanıtan bir yazı yazmıştım ve bunun akabinde Serkan Abi de duygulanıp buradan gidip üye olanlara bedava afiş ve sinema bileti sözü vermişti. Sistem şu şekil işleyecek, benim sitemi referans vererek oraya üye olduğunuzda çekilişe hak kazanacaksınız. Bunu da sağlamak için üye olurken adres kısmına “h-yaman” olarak not düşmeniz yeterli olacak.

Continue reading

Siiii (Ses Kontrol Şeysi)

Yaklaşık 10 saattir kapalı olan sitemiz yayınına kaldığı yerden devam ediyor efem. Dün cuma namazında yaptığımız yağmur duası gali tuttu ki şu anda Alanya’da sağanak yağmur mevcut :). Yağmurlu havaları beni ıslatmadığı taktirde sevdişğimi daha önceki yazılarımda da söylemiştim, neyse. Şu dünkü mimleme olayı çığ gibi büyümeye devam ediyor. Blogcu arkadaşlarımızın kirli çamaşırları bir bir çıkıyor ortaya. Hakan’ın da dediği gibi Testere filminden esinlenere k”seninle bir oyun oynayacağız” tarzı birşey oldu :D. Efem, şu sıralar müthiş projeler aklımdan geçiyor ve ilgilenmekte olduğum bir takım projeler de mevcut. Onçün oldukça yoğun bir mesai yapmaktayım. Sabahın erken saatlerinde başlayan bu maraton gecenin ilerleyen vaiktlerine dek devam etmekte. Tabi gecenin ilerleyen vakitlerinde kafa yerinde olmuyor. Akşam Yiğit ile konuşurken sitenin yayından çekildiğini gördük. Hostcumuz Ufuk abi var sorunları hep ona iletiriz. Ben Yiğit’e Ufuk abiye bildir diyeceğime ne dedim? “Yiğit, lan olm Yiğit abiyi ara da ilgilensin site ile” :D. Görüldüğü gibi h-yaman’ın kafası o vakitten sonra işlememeye başlamış ve ne yaptığını bilmeyen deli divane karıncalar gibidir. Hmm projeler ise hiçbir zaman bitmez, yani bugün akşam yarın, sonraki gün de devam edecek. Ortaya çıkan mahsülleri burdan duyuracağım, hepsi de birbirinden güzel olacak. Ahh ah neyse efem daha fazla vaktinizi çalmayayım, şimdilik hem bana hem size müsade.