Ampül Patladı mı?

Elektrikler gün içinde, en lazım olacağı vakitlerde, hergün aynı saatlerde rutin olarak gitmeye başladı. Alanya gibi turizm merkezinde bunun çok komik olduğunu sizler de taktir edersiniz. Giden elektrik saatlerce gelmiyor, gelince de birkaç yoklamanın ardından devam ediyor cereyana. Bu zaman zarfında zarar gören cihazlar ve benim gibi günlükçüler de var. Mesela bu yazının yerine çok güzel bir makale hazırlıyordum, son satırlarını yazarken giden hain elektrik damlayı taşıran son nokta oldu. Tamam barajlarda sular azalmış olabilir ona bir diyeceğimiz yok fakat neden önlemi alınmıyor. Artık elektriğin gideceği saatleri ezberledik ve “abi işini bitir beş dk. sonra elektrik gidecek” tarzı uyarmaları yapar olduk. Dün tam 13 önceki gün 17 defa elektrikler kesildi.

Continue reading

Temizlik Vakti Gelmiş

Son günlerde odamdaki canlıların bir bir diğer odalara göç etmesinden dolayı temizlik vaktinin gelmiş, hatta bir hayli geçmiş olduğunu anlıyorum. Karıncalar birer ikişer bavullarını toparlayıp mutfağa doğru gitmeye başlamışlar. Hamam böceklerine zaten diyecek tek kelime bulamıyorum, nankörce onlar da beni bırakıp diğer odalara gidiyorlar. Çiçekler de sararmaya yüz tutmuş, hepsi kendin geçmiş zavallıların. Bu göç ile birlikte ani bir irkiliş ve korku ile karar verdim; en kısa zamanda odamda temizlik yapacağım. Masanın altındaki gofret kağıtları, sehbanın üstündeki elma ve armut çöpleri herşeyi fazlası ile anlatıyor.

Continue reading

Hayattan Renkler

Hayata kaldığımız yerden devam ediyoruz. Akşam Gürkan’ın temasını teslim etmek için muteşem bir performans sergilediğim için kendime bi ara kıyak geçeceğim. Tema ile ilgili yazıyı ilerleyen saatlerde gireceğim yine buraya. Akşam ilker Abi’nin telefon sesinden duyduğum Müslüm Gürses ve Sezen Aksu’nun birlikte söylediği Sebahat Abla isimli parça ile geçirdim uzunca bir vaktimi. Aslında Müslüm Gürses’i pek değil hiç dinlemem, hele Coca Cola reklamında “bırrrr” diye kendinden geçtikten sonra asla. Ancak bahsettiğim şarkı çok hoş.

Continue reading

Yorucu Haftanın Mükafatı

Yoğun bir haftadan sonra nihayet Pazar gününü görebildik. iş temposunun tavan yaptığı bu haftanın yorgunluğunu birazdan (yazıyı bitirir bitirmez) koltuğumdan uçarak konacağım yatağımda çıkaracağım 😀 Ayrıca son iki Pazar gününde de yeterince uyuyamamış, yollara koyulmuştum, onların da acısı çıkartmak lazım. Hazır serin havayı da bulmuşken “oh miss” modunda saat 10-11’e kadar uyumayı planlıyorum. Tabi birileri gelip de sabahın köründe kornaya basmazsa, turist denen denyolar barlarda içip içip otellerine giderken bağırmazlarsa 🙂

Continue reading

Gazeteden Dikkat Çekenler

Sabah sabah gazetede okuduğum bir fıkra uzun süreli kahkahalar atmama vesile oldu. Fıkra şöyledir : “Bir trafik memuru rutin kontroller sırasında alkollü bir sürücüye rastlar ve hemen arabadan inmesini söyler. Alkollü olan sürücü klasik “sen benim kim olduğumu biliyor musun” tarzı nutuklarla arabadan iner. O esnada da memurun kızı okul ödevinde takıldığı bir yeri sormak için babasını arar. Baba da kızına bilgisayarın açık olup olmadığını sorar. Kız açık deyince “gir bakalım Google’a” der memur ve alkollü sürücünün ismini yazdırıp arama yapmasını söyler kızına. Kızı hiçbir sonucun bulunamadığını söyleyince memur alkollü sürücüye dönerek “kusura bakmayan beyefendi, siz hiçkimse değilmişsiniz” der. ” 😀

Continue reading

Afrika Sıcakları ile Kavruluyoruz-2

Koltuğun popomuza yapıştığı günler serisi devam ediyor tüm hızıyla. Sıcak, bütün gücü ile bizleri yakmakta, oramızın buramızın pişik olmasına sebep olmakta ve bilumum nebatatın, haşeratın ve cümle insanın deliler gibi davranış göstermesine vesile olmaktadır. Kediler olsun, köpekler olsun hiç fark etmez; sıcaklar bastırdığından bu yana kafayı gündüz vakti çekmiş babacanlar gibi dolaşmakta. Hamam böceklerini zaten söylememe gerek yok hepsi bozmuş kafayı. Ya insanlar? Özellikle de dişicanlar (Rus olanları) çıldırmışlar ki sokak ortasında bikini ile dolaşıyorlar. Onlar dolaşırken de biz cümle erkeklerin gözü kayıveriyor hatta bazıları abartıp önündeki otobüsü bile görmüyor, trafik kazası denen faaliyeti gerçekleştiriyorlar.

Continue reading

Simitçi Bile isyanlarda

Birkaç sabahtır üşenmeyip eve 100 metre uzaklıktaki simit fırınından kahvaltı için sıcacık simitler almaktayım. Kahvaltı ile aramın iyi olduğu söylenemez, özellikle yazın insanın canı hiçbirşey istemiyor o vakitte. Fakat simit sıcacık olunca durum değişiyor. Neyse biz mevzumuza gelelim. Sabah yine simit almak için gittim fırına ve selam verip içeriye girdim. Babacana simitlerin sıcak olup olmadığını sorduğumda verdiği cevap hem güzeldi hem de düşündürücüydü “simitler sıcak yeter ki insanlar soğuk olmasın”. Belli ki insanların somurtkan hallerinden sıkılmış, sabahları güleryüzlü insanlara simit satmayı özlemiş.

Continue reading

Sıcak Günler Serisi

Sıcakların bastırması ile beraber sivrisinek ve adını bilmediğim birçok haşeratın oda sınırlarımın içerisinde gezinmekte, gezinmekle yetinmeyip bana saldırdığını görmekteyim. Vücudumun çeşitli bölgelerinde benim bile sayısını bilmediğim kadar kabarıklık bulunuyor. Zaten kaşınması ayrı bir dert; çok tatlı ve dehşet verici… Ayrıca sinek ilaçlarının herhangibir etkisinin olmadığı kanaatindeyim. Bir sineğin üzerine neredeyse bir kutu ilacı boşalttım, neticesinde kendim kafayı çekmiş alkolikler gibi olurken sinekde herhangibir etki yapmadığını gözledim.

Continue reading

Yaş 20 :)

Gönül isterdi ki bu yazıyı gece Ayyas‘ın yan taraftaki jestini görüp, duygulandıktan sonra yazmayı ancak Telekom denen katliamcı kurum yine internet keyfimi yarıda böldü. Gecenin bir vaktinde internetim gitti bununla birlikte ben de tercihimi yataktan yana kullandım. Evet efem koskca bir 20 seneyi geride bırakmanın heyecanını ve bir o kadar da üzüntüsünü yaşamaktayım. Mahalledeki veletlerle futbol maçı oynayıp oyunun ortsında yok yere penaltı için kavga ettiğimizi hatırlıyorum. Hatta ordan burdan düşüp kafamı gözümü yardığım günler de vardı, pek iç açıcı değillerdi ama çocukluğumun renklerindendi.
Continue reading

Uykulu Gözlerle

Uykulu gözlerle bilgisayarın başına geçmek gerçekten çok ilginç bir duygu. Özellikle çalışanlar yok mu? Onlar daha da ilginç. Dişican grupları daha uyanmamıştır ancak mutlaka MSN’de “günün dedikodusu” eylemini gerçekleştirebileceği bir arkadaşı vardır. O da yetmez gidip “Hürriyet Kelebek” ve türdeşlerini okur 🙂 Ya biz kişicanlar, sanki dişicanlardan bir farkımız var. Mesela kendimden örnekleme yapacak olursam sabahın köründe MSN’e giriyorum ve her sabah Serhat orada beni bekliyor 🙂 Selamlaşmamız akıllara zarar zaten ona hiç girmek bile istemiyorum. MSN’de sohbet yaptıkdan sonra doğru Fanatik gazetesinin spor başlıklarına gözatarım ki bu durum birçok kişican kullanıcının aynasıdır. Bir de rüyasında benim gibi bilgisayar görenler vardır. Biz kendimize bir isim bulamadık, siz gereken ismi yazarsınız bi zahmet 🙂

Continue reading