Son günlerde odamdaki canlıların bir bir diğer odalara göç etmesinden dolayı temizlik vaktinin gelmiş, hatta bir hayli geçmiş olduğunu anlıyorum. Karıncalar birer ikişer bavullarını toparlayıp mutfağa doğru gitmeye başlamışlar. Hamam böceklerine zaten diyecek tek kelime bulamıyorum, nankörce onlar da beni bırakıp diğer odalara gidiyorlar. Çiçekler de sararmaya yüz tutmuş, hepsi kendin geçmiş zavallıların. Bu göç ile birlikte ani bir irkiliş ve korku ile karar verdim; en kısa zamanda odamda temizlik yapacağım. Masanın altındaki gofret kağıtları, sehbanın üstündeki elma ve armut çöpleri herşeyi fazlası ile anlatıyor.

Zavallı anneceğim her gün bıkmadan, usanmadan odamı toparlasa da akşam eve döndüğümde odayı eski haline sokuyorum. Aslında annem sadece görünen kısımları temizliyor, ya görünmeyen kısımlar? O yatağın, duvarların, sehbanın ve masanın bir dili olsa da konuşsa… Fakat bu kadar olumsuzluğa rağmen hala içimde bir kıpırtı var. Kendime büyük bir çeki düzen vererek bundan sonra odayı deterjan reklamlarında kullanınlan sloganlarda da geçen “ilk gündeki gibi” felsefesine uygun bir biçimde bırakacağım. Yoksa odamda ne hamam böcekleri, ne karıncalar ne de çiçekler ömürlerine devam edebilecekler. Ve ne de benimle birlikte yaşayabilecekler.

Temizlik konusunun bir diğer mevzusu da tuvaletlerdedir. Tuvaletteki terliklerin dik konumda bırakılmasının sırrını ve gizemini henüz çözebilmiş değilim. Eğer tuvalte girdikten sonra terliği yine duvara yaslayarak dik konumda bırakmazsanız inzibatlar gibi anneniz tarafından uyarılıyorsunuz. ilginç olsa da, her tuvallete giriş çıkışlarda zor gelse de anne icadı olduğundan sesimizi çıkarmamaktayız. Hazır tuvalte girmişken çıkmadan bir manzara daha aktarayım. Alaturka tuvaletlerde sıkça karşılaştığımız ve uyuz olduğumuz canlılardan birisidir karıncalar. Aslında normalde karıncalar hep ilgimi çekmiştir; çalışkanlıkları, bir biri ile uyumu vs. hepsi akıl almaz bir denge ile yaşamlarını sürdürüyorlar. Ancak tuvaletlerde ise en gıcık olduğum canlılardır kendileri. Asla karıncaları öldürmek istemem ve onun için kendime zarar geleceğini bile bilsem dokanmadan geçerim. Fakat tuvalette ele ayağa gelmesi sinir bozucu oluyor. Bunlar için yeni hükumetin bir çözüm paketi oluşturması lazım 🙂

Madem anneciğime değindim devam edelim. Her Cuma sabahın köründe, daha horozlar bile ellerini yüzlerini yıkamadan pazara gidiyoruz. Pazara nasıl gittiğimi hatırlamıyor, gözlerimi oraya varınca açıyorum. Araba ya da motorun üstünde uyukluyorum. Pazardaki babacanların sabah sabah bağrınıp kafa ütülemeleri de cabası. Allah sonumuzu hayır etsin.

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

3 comments

n’olcak by çocuğun hali 🙂 pzts bankada uyanır, cuma pazarda 😀 kolay gelsin 🙂

😀 ben daha 2 gün önce toplamıştım odamı yatağımın altından çıkan karıncaları küçük el süpürgesiyle çekip balkondan aşağıya salıverdiğimde onlarca karınca sağanak şeklinde bahçeye inmişti.Birde örümcek ağı tam yatağımın köşesinden öbür ayağa doğru özenle yapılmış bir ağ bozmaya kıyamadım ama:D annem sağolsun birde kitaplar var tabi çözülmemş test kitaplarını tek tek düzenledim odamda hala dağılmayan tek şey onlar:D geleceğim senin gibi görünüyor hamdi abi:D

Bir cevap yazın

*