Fotoyolla ile Online Fotoğraf Albümü

Fotoğraf tartışmasız dünyada insalık için en yararlı birisidir. Hayatın bir kesitini bir karede ölümsüzleştirmiş oluyorsunuz. ileride fotoğraflara bakıp bakıp dalıp gidiyorsunuz anılara. Sizleri bilemem ama ben fotoğraf çekmeyi severim. Fakat daha fazla seviğim birşey var ki o da fotoğraf albümlerine bakmak. Manzara ya da ona benzer fotoğraflardan ziyade kişisel fotoğraflara bakmayı, insanları fotoğrafları ile tanımayı daha çok seviyorum. Dedelerimizin, ninelerimizin albümleri vardır en kocamanından; onlara da bakmaya bayılıyorum. Babamızın dedesini (dedemizin babasını :D) albümler sayesinde bir nebze olsun tanımış oluyoruz. Bunlardan olacak ki bir bloga girdiğim zaman ilk aradığım şey fotoğraf galerisi oluyor. Ya da “spaces” yok mu MSN’nin oradaki fotoğraflara tek tek bakıyorum :). Düşündüm ki neden isteyen herkesin bir fotoğraf albümü olmasın? Hem online hem paylaşılabilir olacak. Üstelik de Türkçe :). işte bu saydığım özelliklere sahip bir albümü yazının sonunda oluşturmuş olacağız.

Continue reading

Sevgililer Günüymüş, Pehhh

Yağmur tüm şiddeti ile devam ederken uykudan kalktığım andan beri dağılmış saçlarım benimle inat ediyor. Sanki elktro şok uygulanmış gibi bir kısmı havaya kalktı. Saçları boşverelim de bugüne bakalım dimi? Bugün 14 Şubat, benim için hiçbirşey ifade etmese de sevgililer günü. Eminim ki birçok günlük tutan arkadaş için de birşey ifade etmiyor bugün :D. Gerçi bilgisayarları sevgili olarak kabul edersek anlam taşıyabilir belki. Şaka bir yana aslında sevgililer gününü saçma buluyor sadece paraların cüzdanda durdurulmadığı bir gün olarak beynimi işgal ediyor. Sadece 14 Şubat günü mü insanlar biribirlerini seviyor? Eğer seviyorsa hergün seviyordur, sevmiyorsa hiç sevmiyordur. Hmm gerçi şöyle de bir durum söz konusu; kavga etmiş bir dişican ve kişican 14 Şubat’da barış ilan ederler, keyiflerine göre hareket ederler fakat ertesi gün yine kavgalar başlar. Yani sevgi, aşk bir güne sığmayacağı için bana çok da çekici gelmiyor “Sevgililer Günü”. Ama yine de bugünü özel sayanlara da saygım vardır. Onun için sevgililer gününüz kutlu olsun. Sevgilinizi sadece birgün değil hiç bir zaman üzmeyin. Sevgiden, aşktan ya da benzer içsel faaliyetlerden daha önemli bir şey yok dünyada. Üç günlük dünyada sevgilinizi, eşinizi, sevdiklerinizi üzdükten sonra yaşamın ne anlamı olabilir ki? Neyse sevgililer gününden ayrılıp Tedaş’a yükleneyim biraz. Akşam bir sürü macera atlattıktan sonra (maceraları burada yazamam) oturdum bilgisayarımın başına ve vurdum klavyemin tuşlarına. Makalemin tam sonlarına gelmiştim ki Tedaş yapacağını yapıp tüm yazdıklarımın boşa gitmesine sebep oldu. Neymiş efem trafoda bakım varmış. Ne trafoymuş bea hiç bakımı bitmiyor. internet hızı çok düşük, elektrik gider gelir, şu günlerde herşey istediğim gibi gitmiyor. Bazı olayların da beni çok yıprattığını düşünüyorum internette. Bu yüzden belki ilerleyen günlerde sanal aleme biraz ara verebilirim. Daha kesin birşey yok sadece aklımdan geçiyor. Yine son kararımı sizlerle paylaşacağım. Yeniden sevgililer gününüzü kutluyor, sevgilerin doruklara tırmandığı bir gün geçirmenizi temenni ediyorum.

Z-Blog Listesi

Ben sözü Cem’in şuradaki yazısına bırakıyorum.

“Şimdi bu başlığı görünce, “o da ne oluyor ki?” diyorsunuzdur. Hemen anlatayım. Z-Blog listesi, Marc Collier tarafından başlatılmış, Technorati‘nin backlink yöntemini kullanarak blogları sıralama düşüncesine karşı (A-Blog Listesi deniyor), bloggerların diğer blogları sevdiklerini(love-link) göstermek ve o blogların daha iyi bir sıralamayı hakkettiklerini belirtmek için diğer bloglara bağlantı vermesi ile oluşturulan bir listeden ibaret. Bloggerlar tarafından oluşturulan el yapımı bir liste. Yani bloggerların birbirlerine link vererek zenginleşmeleri.

Continue reading

Yuvaya Döndüm

Bir haftalık aradan sonra yeniden bilgisayarımın başına geçebildim sonunda. iş sebebi ile şehir dışına çıkacağımı bir hafta önce duyurmuştum ve ben yokken birkaç makalem yayınlandı. Her zaman olduğu gibi yine yayın danışmanın Cem site ile ilgilendi. Ben yokken site birkaç saldırı almış ki en üzücü nokta bu oldu benim için. Acaba birilerinin damarına mı bastım yoksa meyve veren ağaç taşlanıyor mu? Umarım bir daha olmaz. Şimdi dönelim bana :D. Bilgisayarsız bir hafta çok anlamsızdı benim için. Günde sadece 2 saat internet imkanı vardı ki o kadarcık zamanda MSN’de mi konuşacaksın, siteye mi gireceksin e-postaları mı okuyacaksın… Geçen haftanın benim için tek güzel yanı Kurtlar Vadisi Terör’ün başlamış olması. Her yaşıtım gibi ben de Kurtlar Vadisi’ni keyifle izlerim. Bilgisayarımın başına geçtiğimde şöyle sanal alemdeki kıpraşmalara göz attım. Oldukça fazla gelişme yaşanmış ben yokken. Gittim geldim fakat değişmeyen bir şey var. O da internet hızı. Giderken bıraktığım internet kağnı gibiydi, geldim yine aynı :). Bugün pazar olmasına rağmen oldukça erken kalktım. Birazdan kahvaltı için hazırlanacağım çünkü ev ahalisinden kimsecikler yok :). Şöyle bir melemen mi yapsam diye düşünüyorum ama bir taraftan da üşeniyorum. Kahvaltıya çağıracak olan bir dişican veya kişican varsa tekliflerini kabul edebilirim. Haa unutmadan; geçenlerde Cinealanya ile ortak bir çalışmamız vardı hatırlarsanız. Sitemi referans göstererek Cinealanya üyeliği gerçekleştiren ziyaretçilerimiz bedava bilet almaya hak kazanacaktı. Maalesef sitemden sadece bir kişi gidip üye olmuş ve bedava bilete hak kazanmış. Gönül isterdi ki daha fazla kişiye bilet dağıtabilseydik. Neyse bir dahakine inşallah diyorum. Detayını şuracıktan inceleyebilirsiniz. Bugün eğer Yağız efendi satış yapmazsa uzun uzun zaman önce gittiğim sinemaya tekrar gideceğim arkasından da bi yemek fasılı yapabiliriz :D. Özlemişim ablamı, sitemi, günlük yazmayı, bilgisayarımı, yavaş internet bağlantımı, Ferrari 360 Spider maket arabamı, yani kısacası yaşantımı. Yuvaya döndüm, mutluyum 😀

Çocuklarının internet Kullanımı ile ilgili Velilerin Soruları

Artık internet öyle bir hal aldı ki bir tarafı bal diğer tarafı zehir gibi. Bal gibi olan tarafta günlük ziyaret ettiğimi< siteler ve yararlandığımız internet teknolojileri var. Gelip giden e-postalar, eğlence siteleri, amacına uygun günlükler, seviyeli yayın yapan haber siteleri, tabi ki web 2.0 nimetleri bu ballı diye tabir ettiğim tarafta yer alıyor. Diğer zehirlki kısımlarda ise müstehcen siteler, çocuk istismarı yapan pislikler ve dahası mevcut. Zehirli olan taraf da çocuklar için ya da benden birkaç yaş küçükle için, belki de benim yaşıtımdakiler için büyük bir tehlike oluşturuyor. Yetişen nesili sapıklaştırmaya devam ediyor. Bu konuda da ebeveynlere yani anne babalara büyük görev düşüyor. Peki Microsoft 'un anne babalara karşı neler  yapması gerektiğini yazdığını biliyor muydunuz? Microsoft bu konu ile ilgili sık sorulan soruları yayınlamış. Ben de başlık başlık size aktaracağım. Continue reading

Alem-i Zahirinin Nabzı

Son birkaç gündür sanal alemde, mekanımızda acaip gelişmeler oldu. Ben de birazcık turladım dün akşam ve hoşuma giden haberleri ve yorumlarımı yazdım. ilk haber başımızın belası, interneti en pahalı kullandırma birliği Telekom ile ilgili olacak. Fark ettiyseniz internet birkaç gündür kağnı gibi yavaştı. Hatta bunu Fatih Abi ile konuşmuştum ve o da “yine köpekbalığı ısırmıştır kabloları” demişti :). Bu sefer öyle değilmiş ama Telekom’dan yetkili bir babacan internette sorun olmadığını, hızın normale döndüğünü söylemiş. E tabi anacım normalde de yavaş olduğu için ayırt edemiyorlar ki normal mi arızalı mı? Onun için bu babacanın gözlerinden öpüyorum ben :D.

Continue reading

Googleplex

Google ismini duymayan kalmamıştır artık. Hatta sözlüğe bile girdi bu kelime. Son dönemlerde internet dendiğinde kafamızın üstünde yanan sarı ampülün içinde ilk olarak Google isminin yazdığı bir gerçek. Google’ı hergün birşeyler aratmak için ya da diğer servislerini kullanmak için açıp o janjanlı (mavi, kırmızı, sarı, yeşil) logosunu görüyoruz. Peki hiç Google’ın yuvasını gördünüz mü? Bu yazımda azıcık da olsa sizlere Google’ın evini yani Googleplex’i anlatmaya çalışacağım. eminim ki yazıyı okuduktan ya da resimleri gördükten sonra birçok kişi “ahh ulan ahh şurda çalışsam ne vardı sanki” diyecektir :). Arayı soğutmadan hep birlikte Googleplex’e gidelim artık.

Continue reading

Cinealanya ile Sinema Kültürü

Haftaiçi her gün iş güç yüzünden koşuşturmacalar başlar, yoğun ve hareketli saatler geçiririz. Ancak haftasonları bu yorgunluğu bir nebze üzerimizden atmak için birebirdir. Özellikle pazar günleri geç vakte kadar uyur ve genelde öğle vakitlerinde hoş bir kahvaltı yaparsınız. Azıcık internet meraklısıysanız da kahvaltıdan sonra ilk iş mutlaka sörf yapmaktır. Sörf yaptınız, oyun oynadınız yani bir şekilde vakit geçirdiniz. Peki böyle nereye kadar? Mutlaka dışarıya çıkarsınız, arkadaşlarınızla buluşursunuz… Tabi ki sinemaya da gidersiniz. Tamam sinemaya da gideceksiniz tamam da hangi filme? Hangi seansa? Bu tür bilgileri ya gazete sayfalarını didik didik arayarak ya da sinemalara telefondan ulaşarak alabilirdik şimdiye kadar. Ancak artık hayatımızın her alanına giren internet bu mevzuda da yapıyor güzelliğini. Bu makalemde, kısa bir süre önce tanıştığım ve taktir ettiğim Serkan ve Mehmet Abi’nin ortak çalışması ile internete kazandırdıkları Cinealanya’yı tanıtacağım sizlere.

Continue reading

Resim Eşleştirme Oyunu

Evvel zaman içinde iki resim arasındaki farkları bularak bölümlerinde ilerlediğimiz online, çıldırtıcı, kek kazandırıcı bir oyunu tanıtmıştım sizlere. Yine bir oyun tanıtacağım ancak bu sefer iddiaya girmeyeceğim kimseciklerle, hep kazan hep kazan nereye kadar? Şaka bir şu anda tanıtmakta olduğum oyun da resimlere dayanıyor. Hatta diğer oyundaki gibi yine iki resme dayanıyor. Ancak orada olduğu gibi fark yerine bu sefer aynı olan resimleri eşleştiriyoruz. Tabi kademe kademe, daha doğrusu kademiyi de kendiniz ayarlıyorsunuz. Resim sayısı, resim türü hepsini kendiniz ayarlayabiliyorsunuz.

Continue reading