internet camiasında orjinal fikirler hep ilgi odağım olmuştur.Mesela Google’ın garajda kurulmuş olması, Youtube’nin 4 arkadaşın kendi aralarında video paylaşımı için kurulması yakında benim kümeste kuracağım günlük yumurta satış servisi…Ancak bazen her ne kadar orjinal fikirleriniz olsa da finansal yönden güçlü değilseniz bu fikirler pek de işe yaramıyor.Youtube gibi günlük 100 milyon ziyaretçisi olan ve en büyük rakibi Google Video’yu sollayan bir site para kazanamıyor ve finansal sorunlar yaşıyorsa rakiplerinin yemi olmaya hazır duruma gelmiş demektir.
Dün internette dolaşırken okuduğum bir habere göre 10 milyar dolar (ahh ahh) sıcak para barındıran Google, Youtube’yi satın almak için 1.6 milyar dolarını gözden çıkarmış.Habere göre tarafların anlaşması da an meselesiymiş.Tabi bu ortalıkta dolaşan haberlere de pek inanmamak lazım.Eğer Google bunu yaparsa gücüne güç katmış olacak ve piyasaya yeni giren Microsoft’a bir kez daha şov yapacak.
Baş tacımız, arama motorumuz Google alkışları hak eden örnek bir servise daha doğrusu kampanyaya imza attı.Google, dünya çapında okuma ve yazmanın yaygınlaştırılması için kampanya başlattı.Ve kampanya ile ilgili bir de 
Google yapar h-yaman gururla sunar :D.Allah başımızdan seni eksik etmesin diyeceğimiz arama motorumuz Google, servislerine bir yenisini daha eklemiş.Bir çoğumuz programlama dilleri ile, kodlarla haşır neşir oluyoruz.Kimi zaman bir kodun nasıl kullanıldığını, hangi durumlarda kullanacağımızı bilemiyoruz.Google bizlerin sesini duymuş ve “
Daha biz cep telefonunun ne olduğunu yeni yeni kavramaya başladığımız dönemlerde yani Nokia’nın 5110 (takoz) modelini çıkarttığında içinde yılan oyunu olduğunu görünce bir hayli şaşırmıştım.Sonra aradan kısa bir zaman geçti ve polifonik melodi denen icat çıktı geldi başımıza.Sonrasında renkli ekran, foroğraf çekebilenler, mp3 merkezi olanlar derken günümüzdeki çok işlevli telefonlara ulaştık.Günümüzde bir telefonda wap, kamera, polifonik melodi, renkli ekran standart halini aldı.Ve bu standartların biraz daha üstünde ise mp3 merkezi haline gelenler, tam bir bilgisayar işlevi görenler, internet dostu (XHTML destekeli) telefonlar var.Tabi bu kadar teknoloji bizler kullansın diye var.Ben bile emektarımı bir kenara bırakarak (Nokia 2100) onun yerine bir canavar almıştım (Nokia 6630) yaz başında.Neler yapmıyorum ki telefonumla 512MB’lık bir kart ile bilgisayarımı yanımda taşıyorum.MSN’ye giriyorum, sitemdeki youmları onaylayabiliyorum , e-posta hesaplarımı kontrol edebiliyorum, müzik dinleyebiliyorum en baslısından, fotoğraf çekiyorum en kalitesinden (beni gören dişicanlar kaçsın :))…Yani tam anlamı ile kullanmaya çalıştığımı sanıyorum.Ancak yenilikler oldukça tam anlamı ile kullanamıyorum teknolojiyi.Neden mi?işte bu makaleyi onun için yazdım.Cep telefonu dünyasında neler oldu ve hayatımızda nerelerde kullanıyoruz buna beraber bakacağız.Buyrun bakalım.
Bazen misafir olarak gittiğim evlerde aile büyüklerinden birinin siyah beyaz fotoğrafını görürüm.Ve o fotoğrafı gördükçe de içimden şimdiki teknoloji ile karşılaştırırım.Eskiden fotoğraf gerçekten oldukça zahmetli bir işmiş.Yok banyo yok şu yok bu derken birçok evreden geçiyor.Ancak şimdi öyle mi?Elbette değil çünkü dijital fotoğrafçılık oldukça gelişti.Benim gibi teknoloji tutkunu, elektronik dostu ve internet aşığı arkadaşlar ellerine geçirdikleri dijital makineleri ile gördükleri her kareyi çekiyor, sonra onu bir güzel bilgisayardaki arşivine aktarıyor.Artık bununla da yetinmeyip internet üzerindeki albümleri kullanıyoruz.Hatta ve hatta artık foto günlüklerini (fotoblog) kullanır hale geldik.Yani hayatımızdaki kareleri fotoblogumuza aktararak diğer insanlarla paylaşıyoruz.Bu makalemde de dilim döndüğünce fotoğraf günlüklerinden, nasıl edineceğimizden, avantajlarından söz edeceğim.
Google sunuyor biz anlatmaya devam ediyoruz.Google Türkiye ofisini açtıktan sonra yerelleşme konusunda oldukça hızlı ilerliyor.Servisler yavaş yavaş Türkçe’ye çevriledursun yeni yerel hizmetleri de bize sunmaya başladı.Google servislerini kullananlar