Çöken Windows’a Pehhh

insanın iki tane işletim sistemi kullanması ne kadar güzel diye düşünüyorum bazen. Sabah en sakin halinizde bilgisayarın başına geçtiniz büyük bir heyecanla ve güç düğmesine basarak çalıştırdınız. Windows açılışta böyle donup kalıyor ve siz sinirden çılgına dönüyorsunuz. Sonra birkaç reset attıktan sonra da dosya eksikliği hatası vererek “boot” bile yapmıyor :(. Bilgisayarda benim gibi çok önemli bilgileriniz varsa hard diski ya söküp bir başka bilgisayarda yedekleme yapacaksınız ya da kullandığınız ikinci işletim sistemini açıp “pehhh” diyeceksiniz. Ben ikincisini yapanlardanım. Dün bilgisayarım bana yukarıda anlattığım gibi bir sürpriz yapınca çareyi Pardus altından yedek almakta buldum. Verilerimin yedeklerini aldıktan sonra gecenin 1’ne kadar devam eden bir Windows kurma çılgınlığı yaşadım. Şimdi herşey güzel gibi ancak kurmadığım programları çok. Çünkü isimlerini hatırlamıyorum :). Bu yüzden akşam ne MSN’ye takılabildim, ne Fifa oynayabildim (fifa da gitti). Ancak normal hayatımız devam ediyor. insancıklar bayram için şehir dışına birer birer gidiyorlar. Soğuk havalar hala devam etmekte. Hmm bir de bazı forumlarda benim adıma üyelik alıp rastgele mesajlar yazan kişilikler varmış. Kendilerine bu hareketlerinden dolayı madalya takacağım yakında. Bugün bayramda harçlık verecek kişilerin adreslerini tespit edeceğim ve liste çıkaracağım. Son olarak ocaktaki çay kaynadığı için yazımı burada kesmek zorundayım kendinize iyi bakın anacım :).

2006 Yılı için Günlükçülerin Değerlendirmesi

Artık “seneye görüşürüz” gibi soğuk esprilerin yapıldığı günlerin içideyiz. Yani yılın son günleri… Peki 2006 yılında benim gibi blog tutanların neler yaptığını, hangi faaliyetler içine girdiğini merak ediyor musunuz? O zaman bomba gibi açıklamaların bu yazıda yer aldığını belirteyim sizlere ;). Efem ilk olarak kendimler başlıyorum. 2006 yılı içinde ben, alem-i internette bir zerre kadar yer kaplayan, nacizane fikirlerimi üleştirdiğim, hoş sohbet insanlarla tanışmama vesile olan ve şu anda içinde ikamet ettiğiniz “h-yaman.com” adresli günlüğümü yayınladım. ilk defa gözlük kullanmaya başladım. ÖSS’ye 3. kez girme başarısını gösterdim. Yeni bir cep telefonu aldım. Bunların dışında paparazilerin eline geçen çok önemli bir bilgi mevcut değil (:

Continue reading

Huuuhh (Camda Buhar Oluşturma Şeysi)

Dün bahsettiğim soğuklar hala bizi terk etmedi ve donarak geçirdiğimiz evrimi tamamlamak üzereyiz. Gerçi ben alıştırdım sayılır. Atkı, bere, kaban üçlüsü ile pek soğuk işlemiyor. Gerçi bunları giydiğim zaman dış görünümüm iki kart artıyor. Daha da kötüsü ingiliz Ajanları’na benziyorum. Sıcak bir yere girdiğimiz zaman “ohh be” diyoruz Avea reklamında oynamışcasına. Dün bir tane teyze evimizin yanındaki ekmek fırınına gelmiş ve yarım saat çıkmamış. Sebebi sorulunca “burası ne güzel, sıcacık” demiş. Güzel ülkemin güzel insanları işte… Dişicanlar zaten ayrı bir alem bu soğuk konusunda. Dün bir abla gördüm öyle bir giyinmişti ki Sibirya’da bile öyle dolaşabileceğini düşünüyorum şu anda. incecik, yazlık kıyafetle bu havada dolaşılır mı? Demek ki dolaşılırmış. Ben şurda banyoya gidip traş olmaktan korkarken elalem dışarıda transparan giyinip şekil yapıyor. Traş dedim de aklıma geldi. Bu aralar pek sakalımı kesmiyorum. Doğal olarak evde anne faktörü ile karşılaşıyorum. Birazcık uzanyınca zorlamalar, tehditler arka arkaya geliyor. Mecburen kesmek zorunda kalıyorsunuz. Aynı dün sabah da annem traş olmamı istemiş ve bu soğuktan tırsarak ben gelen bu emire itaat etmemiştim :). Ancak baktım rahat bırakılmıyorum mecburen traşımızı olduk. Dakikaya tam olarak tutmadım ancak 2,5 dk kadar sürdü. Kesik yok ama yüzümün çeşitli bölgelerinde kalıntılar var. Efem benim diyeceklerim bu kadar. Yazmaktan ve eşzamanlı soğuktan dolayı ellerimi hissetmiyorum. Gidip sobanın boralarına sarılacağım. Kendinize cici bakınız.

2006’nın ilginç Vakaları

Bazen hepimiz daha sonra kahkalara boğulduğumuz olaylara, hayret içinde kaldığımız başarılara imza atmışızdır. Peki 2006 yılında gazetelere manşet olan, komik ve bir o kadar da ilginç olaylara gözatmak ister miydiniz? ilk vakamız Türkiye’den. Zonguldak’da bir camide açık olan mikrofonu fark etmeyen imam ve müezzin küfürlü konuşmalar sarf ederler. Bunu duyan vatandaşlar il müftülüğüne şikayette bulunurlar. Müezzin ve imam hakkıda soruşturma başlar (:

Continue reading

Donarak Evrim Geçirmekteyiz

Alanya ve çevresi birkaç gündür soğuk havalrın etkisinde. Ancak öylbe böyle bir soğuk hava değil. Şu an güneş yeni yeni doğmakta ancak inanın ki yeni günün başlamasını hiç istemiyorum. Dışarı buz gibi çünkü. Soğukun derecesini size şöyle anlatabilirim; dün teyzemin bir tanesi battaniye ile dolaşıyordu. Çekmiş üzerine pembe renkli cicili bir battaniyeyi dolanıp duruyor :). Aslında bu yeni bir kış modasının başlangıcı olabilir, hoş bir proje. Dışarıya çıktığınız anda soğuk ile savaşmaya başlıyorsunuz. Zaten birkaç kat giyinmediyseniz “huuuuuh” diye elinizi ısıtıyorsunuz (: Tek sorun üşümek değil. Motorsikletiniz zor çalışır, arabalar anti-friz koymadığı için çalışmaz. Babacanın birisi gelir “abi araba çalışmadı da bir el atıver” şeklinde yardıma muhtac insanlar gibi konuşur. Şu anda olduğu gibi klavye ile yazı yazarken ellerinizi bir müddet sonra hissetmezsiniz. Sabah yüzünüzü yıkamak için musluğu açmanız ile kapatmanız aynı anda gerçekleşir. Çünkü o suyu yüzünüze çarmaktan gerçekten korkarsınız (: Arkadaşınızı dışarıya gitmek için ikna edemezsiniz (baş harfi Yiğit).

Continue reading

Yılbaşı Duvarkağıdı

Eskiden yılbaşında yapılan birçok faaliyet vardı benim hatırladığım. Mesela tombala oynamak vazgeçilmez bir faaliyetti. Noel baba umuduyla uyunurdu. Ama teknoloji değişince devir de değişti. Devir değişince noel babayı çeken geyikler yerini kırmızı Ferrarilere bırakıp noel babanın yanına oturuyor :). Bu durumdan geyikler memnun olabilir ancak bizler birazcık garipsiyoruz. Lafı daha fazla dolandırmayalım. Yılbaşının, yeni yılın yaklaştığı, takvim, ajanda gibi hediyelerin havada uçuştuğu şu günlerde ben de bir yılbaşı hediyesi sunmak istedim. Hediyedeki en büyük yardımcım Deviantart oldu. Duvarkağıdına yazının devamından ulaşabilirsiniz.

Continue reading

2006’ya Damga Vuran Sitelerin Değerlendimesi

En başta tabi ki şu anda içinde gezdiğiniz sitem yıla damgasını vurdu. Mart 2006’da başladığı yayın hayatından sonra Google, Yahoo gibi devlerin peşimden koştuğunu bütün alem-i internet biliyor :D. Daha sonra yükselen çıta ile birlikte şöhret kendiliğinden geldi. Her gittiğim yerde gazeteciler, röportaj yapmak isteyen cici hatunlar ve dahası. Ancak ben bu kadar şöhret olmayı hiçbir zaman sevmemiştim ve sevmeyecektim de. Ne yaptım? Siteyi “Türkiye interneti Lüzumsuz Kullananlar Derneği” adına hibe ettim. Evet efendim hepimiz biliyoruz ki böyle bir bilgi tamamen yalan. Google benim peşimden koşsa ne işim var buralarda :D. Satarım Youtube gibi 1.65 milyar dolara. Hmm aslında satmam. Neden mi? Çünkü günlüğüm benim en önemli varlıklarımdan birisi. Güzel insanlarla sürekli muhabbet içindeyim site aracılığı ile. Neyse lafı uzatmayalım. Bu yazımızda 2006 yılında isim yapan, adı dillerden düşmeyen sitelerden birkaç tanesine bakacağız. Yukarıda yazdıklarımı da unutun, hepsi yalan :).

Continue reading

Netvibes Türkiye

Aslında bu yazıyı daha önce yazmak isterdim ama kısmet bugüneymiş :). Netvibes‘in Türkiye servisi için Erhan ve Cenk kardeşlerimin yapmış oldukları çalışma sona erdi ve Netvibes Türkiye resmi duyuru ile birlikte hizmete girdi. Öncelikle bu güzel projede emeği geçen herkesi tebrik ediyoruz Türk internet kullanıcıları adına. Çünkü gün geçtikçe internetin öneminin artması, artık savaşların bile dijital ortamda yapıldığı bu devirde “TÜRKiYE” isminin internette duyurulması, yukarıdaki logoda da olduğu gibi bayrağımızın dünyanın diğer insanları tarafından algılanması çok önemli bir olay olsa gerek. Netvibes şu anda dünyanın 657. en fazla ziyaret alan sitesi olması bu projenin önemini bir kat daha arttırıyor. Tabi ki bu olay sadece Netvibes ile sınırlı kalmayacak, eylemlerimiz devam edecektir :). Netvibes‘in ne işe yaradığını bilmeyen arkadaşlarımız için kısa bir anlatım yapalım.

Continue reading

ilaçlar

Sabah kalktınız ve boğazınıza şiş sokulmuşcasına acıyor. Bu durumda birkaç yöntem yapılır. Birincisi pastil emerek acıyı en aza indirmek, diğeri sıcak su, çay vb. sıvıları almak bir de böyle boğazlanıyor gibi lavaboda böğürmek :D. Tabi ki son yöntem oldukça kaba bir davranışı temsil ediyor ancak böyle yapanlar vardır mutlaka. Hatta dün bi babacan gördüm adam yolda yürürken yere sümkürüp içini boşalttı (ıyy). Böyle babacanları kınamaktan başka yapılacak birşey yok. Neyse konuyu dağıtmayalım sabah kalktığımda eğer boğazım ağrıyorsa portakal aromalı pastil ilk tercihimdir. Çocukluğumdan beri severim böyle şeker tipli ilaçları. Benim zaman-ı evvelde yemek yeme problemim vardı. Yani eskiden böyle her saat çalışan bir değirmen gibi değildim, çok az yerdim. Onun için bol bol vitamin haplarından alırdım ve işte o haplar çok hoşuma giderdi. Jelibon gibiydi tatları. Bir de şuruplar olurdu. Öksürük şuruplarından bahsetmiyorum onların alayı acı :(. O tarif ettiğim şuruların tadı da bir güzel olurdu ki sormayın. Şişeyi dikmek isterdim hep ama annemin karşı çıkması ile bu olay içimde hep ukte kalmıştır. Hazır ilaçlardan açıldı konu devam edelim ablamın da bir ağrı kesici hapı var. Geçen hafta tatmıştım :D. O da vitamin hapları gibi çok lezizdi. Hmm acaba zat-ı alleri bu yazıyı okuduktan sonra bir daha istesem verir mi :D? Şimdi bu ilaç mevzusuna nerden girdik hepiniz merak ediyorsunuzdur. Boğazım çok acayip acıyor. Sesimde herhangibir problem yok maşallah, mehter takımının tamamı bağırsa öyle ses çıkmaz :D. Bu aralar grip salgını almış başını gidiyor ve son kurban ben olabilirdim. Ancak daha önce de bahsettiğim gibi ben hastalıkların virüslerini terbiye ettim ve her cuma namaza götürüyorum onları :D. Evet, sabah sabah bu kadar muhabbet yeter. Daha kalmayı isterdim elbette ancak yapılmayı bekleyen işler var. Ha az kalsın unutuyordum evlere temizliğe de gideceğim bundan sonra. Şu geride bıraktığımız hafta içinde anladım ki çok iyi temizlik yapıyorum :D. Neyse vaktim doldu kendinize iyi bakın, dışarı çıkarken üstünüze başınıza transparan şeyler yerine adam gibi soğuk ile mücadele edebilecek şeyler giyin.

“Türkiye’nin Geleceği için 1,5 Milyon E-Kart”

Yılbaşında sevdiklerinize, yakın çevrenizdekilere e-kart göndermeyecek misiniz? Peki gönderecekseniz aynı zamanda hem e-kart göndermek hem de bir çocuğun bir günlük masrafını karşılamak istemez misiniz? Tamam tamam aklınız karıştı biliyorum. Şu günlerde gerek televizyonlarda gerekse internette duyduğumuz Türk Eğitim Vakfı‘nın düzenlediği “Türkiye’nin geleceği için 1,5 milyon e-kart” kampanyasından bahsediyorum. TEV okullarındaki çocuklar tarafından hazırlanmış olan resimlerden oluşan ve yeni yıl için güzel dileklerin yazılı olduğu e-kartlardan birisini arkadaşınıza, eşinize, dostunuza ya da her kime gönderirseniz bir çocuğun bir günlük masrafının Garanti Bankası tarafından karşılanmasını sağlıyorsunuz. Üstelik sizden hiçbir ücret telep edilmiyor. Ben dün akşam oldukça kabarık bir listeye gönderdim. Şimdi sıra sizde.

Continue reading