Duman ile İletişimden İnternete

Eskiden, bayağı bir eskiden, ben falan daha doğmamışım… O zamanlar böyle MSN, Facebook, SMS desen sövüyor zannedip pişirip yedikleri zamanlarda duman dediğimiz çok akıllıca ve romantik bir iletişim şekli vardı. Şimdilerde sevgililer MSN’e girince çağrı ya da SMS atarken o günlerde sadece duman vardı.

Mesela karşı köyün yakışıklı çocuğu aklından sevgilisini geçirdiği zaman yakıyordu bir ateş veriyordu coşkuyu. Bunu gören diğer köyün kızı da bu coşkuya karşılık veriyordu yine. Adamlar o zamanın teknolojisiyle dumandan “smile” yapıp gönderiyorlardı. Biz gözümüz kapalı klavye yardımıyla yazdıklarımızla övünürken elin çocuğu neler yapıyordu.

Bizim kendimizi matah zennetmemiz nargile dumanı ile çıkardığımız yuvarlaktan anlaşılıyor. Zaten yuvarlaktan öte gittiğimiz de söylenemez. Bu güne kadar kare, kalp şekillerini geçtim yuvarlak bile çıkartamayan ben; amuda kalkarak klavye tuşlarına gözüm kapalı basmayı marifet sayıyorum işte. Halbuki onunla kıyaslanacak olsa saniyede 6890 kelime SMS yazan ergenlerimiz var.

Demek istediğim tekonoloji nerden nereye geldi. Dumandı, güvercindi, mektuptu, telefondu derken internet ve yan mamülleri girdi hayatımıza. Bu hiç iyi olmadı hem de.

Facebook Mağazanızda Ürün Satın

Facebook, ilk kuruluş amacını belki çok tan aşarak “internet=facebook” eşitliğini sağladı kimilerine göre. İlk kurulduğundan bu yana çok farklı hizmetleri listesine ekledi. Özellikle uygulamalar ile çok zengin bir hale geldi. Son değişikliği olan sayfaların yönetimi ile firmaların kendi tanıtımlarını yapmalarını biraz daha kolaylaştırdı. Artık alış veriş yapmak bile mümkün dersem sanırım hiçbirimiz şaşırmayız bu durumda.

Beetailer adındaki uygulama; Facebook’da çevrimiçi bir dükkan açmamızı sağlıyor. Buraya istediğimiz ürünleri dizerek arkadaşlar veya hayranlara satış yapabiliyoruz. Alışveriş sepetini içinde barındıran uygulamada kendi internet sayfamıza ödeme için yönlendirme yapabiliyoruz. Detaylı istatistik verilerine ulaşabileceğimiz sayfaya uygulama içinden ulaşmak mümkün.

Uygulamanın birkaç paket halinde satıldığından da bahsedelim. Ücretsiz pakette aylık 10 tane ürün girebilmek hakkımız bulunuyor.  Diğer paketler ise şöyle:

  • Professional: Aylık 500 ürün ve 50 dolar
  • Business: Aylık 2000 ürün ve 100 dolar
  • Enterprise: Aylık 10000 ürün ve 300 dolar

Ücretlere bakınca aslında  biraz yüksek kalsa da sağladığı getiri karşılığına bakarak kullanılabilir. Ayrıca ücretsiz paketin imkanlarına da çok kötü demek biraz haksızlık olur. Aylık 10 ürün hiç de fena değil 🙂

Fare İle WordPress Teması Yapıyoruz

WordPress teması düzenleme veya sıfırdan tema yapmak için belli bir seviyede CSS, HTML, belki bir miktar da PHP bilgisine sahip olmamız gerekiyor. Tasarım bilgimiz üst seviyede olsa bile maalesef bu söylediklerimizi bilmeden yapmak çok da mümkün olmuyor. Elimizdeki tasarımı veya kafamızdan geçirdiğimiz WordPress temasını illa ki ücret ödeyerek veya bizim istediğimize en yakın olan hazır temayı saatlerce arayıp düzenleyerek ortaya çıkartabiliyoruz.

Lubith; bu konuda bize bir hayli yardımcı olan bir servis olarak göze çarpıyor. Lubith ile kesinlikle kod kullanmadan tamamen fare hareketleriyle ortaya istediğimiz WordPress temasını çıkartabiliyoruz.

Lubith’in kullanımı ise oldukça basit. Siteye girdikten sonra varsayılan tema bizi karşılıyor. Varsayılan temada fare ile üzerine geldiğimiz alanda kılavuz çizgileri beliriyor. Tıkladığımız alanda iki tane nokta beliriyor. Noktalardan birisi o alanın boyutlarını ayarlamamıza diğeri de istediğimiz yere taşımamıza yarıyor. Tamamen sürükle bırak mantığı ile çalışıyor.

Lubith’in sunduğu imkanlar sayesinde arkaplan resmi atayıp x veya y ekseninde otomatik doldurmasını, yazı biçimlendirmesi, hizalama gibi temel işlemleri gerçekleştirebiliyoruz. Temayı bitirdiğimizde kaydetme ve bilgisayarımıza indirme, test etme işlemlerini de gerçekleştirebiliyoruz.

Lubith kısaca:

  • Sürükle bırak ile fare hareketleriyle
  • Kod kullanmadan ve kod bilgisi gerektirmeden
  • Zamandan ve parada tasarruf yaparak

WordPress teması oluşturmayı vaadediyor.

Asansörün Hayatımızdaki Yeri

Bugüne kadar pek çok film izledik, müzik dinledik asansörle ilgili. Tabi film kısmı biraz sakıncalı. Genelde fantastik olaylar üzerine kurulmuş yangınlı dakikaları anlatsa da bazı filmlerde de asansörün günlük hayattaki önemine dikkat çekiyor. Şarkılarda da asansör aşkları konu alınıyor. Ama benim bunlarda gözüm yok.

Bizim asansör ısrarla komşuların iade kutusu fonksiyonuyla kullanılıyor. Komşusunun, kendi balkonuna düşen donunu, paspasını, zımbırtısını asansöre asıp sahibinin almasını sağlıyor. Her ne kadar örnek bir davranış gibi görünse de teşhircilik suçu ile yargılanması da söz konusu olabilir. Hadi paspas falan tamam da don nedir başkan ya?

O değil de ellerim doluyken asansörün kapısını ayağımla açıp, dirseğimle çocuk kilidine burnumla da kat düğmesine bastığımı itiraf etmeliyim diye düşündüm. O çocuk kilidi kadar gereksiz bir düğme daha görmedim dünya üzerinde. Bir düğme daha olsaydı şayet ona da basacak uygun bir uzuv bulurduk ama gereksizliğin karesini almış olurlardı.

Türkiye’nin Mod Medyan İle İmtihanı

Tam yazmaya başlıyorum diyorum bir kıyamet koparak dağılıyor.  Şimdi işimi gücümü bıraktım, iddia kuponu takip eder gibi ÖSYM’nin yaptığı açıklamaları takip ediyorum. Her sabah düzenli olarak Milliyet, Hürriyet, NTV, Posta, Zaman ve diğer medya organlarının alayından haberlere bakıyorum. Gazetelerle çok seviyeli ve düzenli bir ilişkim var bir haftadır.

Çoluk çocuk daha sınavdaki fil sorusunun şokunu atlatamadan “mod medyan” diye birşeyle tanıştılar. Fil kadar cüsseli olmasa da en az onun kadar etkiliydi yıkım açısından.  Gerçi birçoğu da atı alan Üsküdar’dan depar atarak çıktı diye yorumlayıp bir sonraki sınava çalışmaya başladılar bile.

Kardeşlerimiz çalışmaya devam ederken biz de boş durmayıp Twitter’da yetkililere, ÖSYM’ye sallayıp duruyoruz.  Tabi bunların da bir yere gitmediğinin farkındayız. Amaç zaten vakit geçirip imamdan farksız, bir sonbahar sessizliğindeki ÖSYM başkanı ile kafa bulmak. Değilse kimse ile alıp veremediğimiz yok.

Şifre olaylarına da aynı sınavdaki gibi iki aşamalı bakıyorum. Birincisi ya şifreyi bilerek koymadılarsa? Bu seçeneği zaten geçiyorum, yok öyle birşey. İkinci seçenek daha net şifre bilerek ve isteyerek serpiştirildi… Oy verenlerin bir kez daha pişmanlıklarını dile getirdiği ama önümüzdeki seçimlerde tekrar iktidara getirmek için oy kullanacakları parti her yere kadrosunu yerleştirdi. Böyle YGS, KPSS gibi sınavlarla da bu yapılanmadaki kadroyu güncel tutacak planlar mı var acaba? Dini siyasete alet edip güya namaz kılan bu kadro:

  1. öteki tarafta gecesini gündüzüne katarak dersini çalışıp kendini parçalayan çocukların hakkını nasıl verecek?
  2. Ailelerinin beklentilerini boşa çıkardıklarının hesabını sormayacaklar mı?
  3. Vatandaştan toplanan vergilerle yapılan bu şifreleme maliyeti ile daha hayırlı işler yapılacağından ve yapılmadığından dolayı her vergi ödeyene hesap verilmeyecek mi?
  4. Toprak kabul edecek mi?

Zaten önümüzdeki yıllarda yapılacak sınavlarda ders çalışmak yerine kriptoloji eğitimi alacak binlerce gönüllü olacak. Her sınavda acaba bunun şifresi neydi sorusu akıllara gelecek. Yani ÖSYM alnına sürdüğü bu kara yazıyı kolay kolay toparlayamayacak. Sınav iptal edilse bile adı çıktı, inmez.

Yani ülke olarak “mod medyan” ın imtihanını veriyoruz, hepimize kolay gelsin.