Blog Yazarı Yazar Değil mi?

Yazar olmak için illa ki kitap mı yazmak gerekiyor bilmiyorum ama bence umumi tuvaletlerde yazılan özlü sözler bile edebiyat eseridir. Önemli olan ortaya birşeyler koymaktır. Çok güzel blog yazan arkadaşlarımız da var üstelik. Ama işte illa “kitap kokusu” denen mereti vermek gerekiyor.

İtalyan bir ablamız var Susanna Tamaro adında, kitap yazmış, acı falan da çekmiş kitap yazmak için. Hürriyet gazetesi de kalkmış röportaj yapmış kadınla. Tabi o da fiyakasını ortaya koymak için blogculara yüklenmiş onlar yazar değil diye. İşte o kısım:

Blog yazarları hakkında ne düşünüyorsunuz? Herkes bir şeyler yazıyor ve bu e- sözcüklerini yayınlamaya yelteniyor. Yazar olmak bu kadar kolay mı?

Blog yazarlarının gerçek yazarlar olduğuna inanmıyorum. Bu, en azından benim yazıya yüklediğim anlam karşısında böyle. Blog yazarlığı, başka türlü bir anlatım yolu. Çağımızın birbiriyle ilintili bu tip aynaları çoğunlukla yüzeysel oluyor. Kaldı ki, gerçek bir yazar olabilmek son derece zordur. Her şeyden önce yetenek ister ki, bu, hayatın bir armağanıdır. Yazarlık zengin bir kültür gerektirir ve bir de acı çekebilme yeteneği şarttır. Yazının yaratıcı işlemi sırasında ortaya çıkan güçlük, zahmet, acıdır. Bunlarla yüzleşebilmeyi bilmek gerekir ki yazının derin noktasına varılabilsin. Ancak başka bir açıdan bakılacak olursa, yazdıklarınızı kitap olarak yayınlatabilmeniz de çok zor. Ben başladığımda internet yoktu ve ilk kitabımı kabul edebilecek bir yayınevi bulabilmek için on yılımı harcadım.

Blog yazarı gerçektir, başka bir anlatım türü olsa bile Tamaro’dan daha yetenekli arkadaşlarımız var, kültürümüz de son derece yeterlidir, acı çekme yeteneği demiş ki kendisi hiç Cengiz Kurtoğlu dinlemiş mi? 😛