Yazar olmak için illa ki kitap mı yazmak gerekiyor bilmiyorum ama bence umumi tuvaletlerde yazılan özlü sözler bile edebiyat eseridir. Önemli olan ortaya birşeyler koymaktır. Çok güzel blog yazan arkadaşlarımız da var üstelik. Ama işte illa “kitap kokusu” denen mereti vermek gerekiyor.

İtalyan bir ablamız var Susanna Tamaro adında, kitap yazmış, acı falan da çekmiş kitap yazmak için. Hürriyet gazetesi de kalkmış röportaj yapmış kadınla. Tabi o da fiyakasını ortaya koymak için blogculara yüklenmiş onlar yazar değil diye. İşte o kısım:

Blog yazarları hakkında ne düşünüyorsunuz? Herkes bir şeyler yazıyor ve bu e- sözcüklerini yayınlamaya yelteniyor. Yazar olmak bu kadar kolay mı?

Blog yazarlarının gerçek yazarlar olduğuna inanmıyorum. Bu, en azından benim yazıya yüklediğim anlam karşısında böyle. Blog yazarlığı, başka türlü bir anlatım yolu. Çağımızın birbiriyle ilintili bu tip aynaları çoğunlukla yüzeysel oluyor. Kaldı ki, gerçek bir yazar olabilmek son derece zordur. Her şeyden önce yetenek ister ki, bu, hayatın bir armağanıdır. Yazarlık zengin bir kültür gerektirir ve bir de acı çekebilme yeteneği şarttır. Yazının yaratıcı işlemi sırasında ortaya çıkan güçlük, zahmet, acıdır. Bunlarla yüzleşebilmeyi bilmek gerekir ki yazının derin noktasına varılabilsin. Ancak başka bir açıdan bakılacak olursa, yazdıklarınızı kitap olarak yayınlatabilmeniz de çok zor. Ben başladığımda internet yoktu ve ilk kitabımı kabul edebilecek bir yayınevi bulabilmek için on yılımı harcadım.

Blog yazarı gerçektir, başka bir anlatım türü olsa bile Tamaro’dan daha yetenekli arkadaşlarımız var, kültürümüz de son derece yeterlidir, acı çekme yeteneği demiş ki kendisi hiç Cengiz Kurtoğlu dinlemiş mi? 😛

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

7 comments

Blog yazarı gerçektir, başka bir anlatım türü olsa bile Tamaro’dan daha yetenekli arkadaşlarımız var, kültürümüz de son derece yeterlidir, acı çekme yeteneği demiş ki kendisi hiç Cengiz Kurtoğlu dinlemiş mi?

kapanış çok iyi olmuş. Bugün bir blog yazısı TV ‘de dahi gündem olabiliyor. Bir anlamda bloggerlar medyayı yönetmeye başlıyorlar. Bu kadın biraz abartmış, yinede saygı duyalım yaşında dolayı 🙂 Yazık çok çekmiş. Hakan Taşıyan kaseti gönderelim ablamıza.

Falakası olan birileri varsa yazar olmaya açığım.
Blog yazarları gerçek yazarların daha gündelik ve güncel halleridir ama sanırım böyle kör zihniyetler sadece laf kalabalığı yapmakla yükümlüler.

Evet yazara bir miktar katılıyorum.
Bence de kesinlikle blog yazarları ile normal yazarlar kesinlikle farklıdır.
Çünkü blog yazarının yazısını bir editör editlemez.
Tamamen saf solıd artık ne derseniz blog yazarının eseridir.
Kitap gibi kapağını başka biri dizgisini başka biri vs. yapmıyor.
Bir blogun herşeyi sadece ve sadece blog yazarının eseridir.

Bakış açısıylada biraz alakalı aslında. Hepimiz blog yazıyoruz, ama kaçımız dil kurallarına uyup yazdığı konular için saatlerce düşünüyor bir kitap yazarı kadar emek harcıyoruz. Sonuçta Yazarlık bir meslektir. Hobi ile yazmak ile profesyonel bir amaç için yazmak arasında fark var. Evet bildiğimiz anlamda “yazar” kelimesinin karşılığını blog yazan insanların hak ettiğini bende düşünmüyorum. Son olarak bunları söylüyorum ama bende kendi kişisel sitemde blog yazıyorum kimseyi yerme veya yüceltme amacında değilim.

Bir cevap yazın

*