Son Günlerde Ben

26 Mart tarihinden bu yana bloga birşeyler karalayamadım maalesef. Bunun birçok nedeni var tabi ki. Öncelikle geçen hafta vermek zorunda olduğum vize sınavım engel oldu. Malum hazırlanmak ve sınava girmek biraz zaman aldı. Bu yetmezmiş gibi işlerin üst üste binmesi tamamen beni internetten sildi. Sonrasında da BeyazBlog‘u ilgilendirecek bir seminere katıldım. Gelişmelerini veya meyvelerini oradan takip etmek makuldür.

Son izlediğim yabancı dizi serisi Prison Break’dan sonra bir türlü dizi veya filmlere yoğunlaşamamıştım. Dexter adını pek çok yerde görmeme rağmen bir türlü kısmet olmamıştı. Bu hafta ilk sezondan başlayarak izledim. Şimdi ikinci sezonundayım ve hoş bir dizi. Dexter adamımdır, ona yapılan yanlış bana yapılmıştır seviyesindeyim. Ama ricam önümüzdeki bölümlerde olacaklardan ipucu vermemenizdir.

Müzik olarak da pek hareketli günlerdeyim. Malum yabancı müzik sevmiyorum. Son çıkan Gripin, Ferhat Göçer, Emre Aydın, Kutsi, FD albümlerini çevirip çevirip dinliyorum. Özellikle Gripin’i önümüzdeki birkaç yıl boyunca dinleyeceğim kesindir. Diğerlerini ise bir önceki albümleri ile kıyasladığım için biraz geri planda kaldılar.

Madem o kadar lügat parçaladık okumaya çalıştığım kitabı da söyleyeyim. Elif Şafak’ın Aşk’ını okumaya çalışıyorum. Çalışıyorum çünkü birkaç yaprağını heyecanla okuduktan sonra mutlaka bir engel çıkıyor. Ama azmettim bitireceğim bu kitabı önümüzdeki yüzyıla kadar 🙂 Ardından Mevlana’nın Mesnevi’sini okuyacağım. Kalındır filan ama pek hoş duruyor.

Yarın tekrar şehir dışına çıkacağım ama muhtemelen elim boş dönmeyeceğim. Pazartesiden itibaren bloglarıma sarılıp yazılar, içerikler ve belki sürpriz şeyler paylaşacağım. Tekrar görüşmek dileğiyle…

Nefes-Sokak Kadını Allahsız Sürtük

Haftasonu Nefes’e gittiğimi yazmıştım. Nefes’in içinde söyledikleri birparça vardı; “sokak kadını, Allahsız sürtük” diye. Ben film için yazılmış sanıyordum ki ablam bombayı patlatıp “o zaten vardı, ben dinledim” diyene kadar. Sabah ilk işlerden biri olarak Youtube’a girip arama yaptım. Aradığım parçayı buldum. En üst mertebelerden damar bir parça olup fazla dinlemek usanç vermektedir 🙂

Continue reading

Nefes Film İzlenimi

Pazar gününün tatil olmasını fırsat bilip sinemaya gidelim dedik bizim gençlerle. İzleyeceğimiz film günler öncesinden belliydi. Fragmanını bolca izleyip gaza geldiğimiz Nefes’e gittik. Ben bir sinema yorumcusu değilim elbette. Ama şimdiye kadar izlediğim filmlere göre nacizane kıyaslama yapabilirim.

Continue reading

Ay Lav Yu Film Fragmanı

Ne zaman çıkacağını bilmesem de dün bir film fragmanı izledim. Fragman, Sinan Çetin’in yapımcılığını üstlendiği yönetmenliğini de Sermiyan Midyat’ın yaptığı Ay Lav Yu isimli filme ait. Film 2009 yapımı. Film “aşk her yerde yazıldığı gibi okunur” temasıyla ön plana çıkıyor. Henüz bir tane fragman yayınlandı ve fragman kısa olmasına rağmen güldürmeye yetiyor. Filmin fragmanını izlemek ve detaylarını okumak için şuraya bir uğramak yeterli.

Türk Filmi Notlarım

Hergün öğle yemeğinde mutfaktaki 37 ekran televizyonu açıp birşeyler seyretmek büyük haz veriyor bana. Onsuz yemek yemeyi düşünemem. Gerçi annemin izlediği gündüz kuşağı programları yüzünden bazen işkenceye dönüşüyor. Eğer annem olmazsa Türk filmlerinden birini açıyorum. Bugün Ferdi Abi’nin bir filmi vardı. Tam evlere şenlik valla. Öyle bir acı çekiyordu ki anlatılmaz, yaşanır yani. Bu film esnasında bu tür filmlerde klasik olan şeyler aklıma geldi.

Continue reading

Pars Kiraz Operasyonu

Pazar günü yapılabilecek en iyi şey nedir deseler sanırım cevap verenlerin büyük çoğunluğu sinemaya gitmek cevabını verecektir. Evet biz de Eren ile seriyi bozmayıp yine sinemanın yolunu tuttuk pazar pazar. Bu sefer gideceğimiz film belliydi “Pars”. Her ne kadar Alanya’daki gösterimde olan sinema salonumuz bizim evin oturma odasından farksız olsa da filmin güzelliği bu açığı kapattı 😀 Filmin konusu şöyledir(alıntı):

“istanbul`un en tanınmış Narkotik Başkomiseri Ertuğrul bey, büyük bir operasyonu yürütürken ilginç bir yeraltı bağlantısı ile karşılaşır. Ancak bu sırrı çözemeden, ailesinin gözü önünde eşiyle birlikte öldürülür. intikamını almak ise, tam 15 yıl sonra PARS lakaplı oğlu Attilla`yakalacaktır.

Atilla, gerçekleştirdiği operasyonlardan birinde, arkası da sağlam olan bir mayfa babasına çatar. Birtakım politik oyunlarla pasif göreve atanan PARS için bu daha başlangıçtır. Diğer yanda kardeşini de uyuşturuya kurban veren Pars için, intikamdan başka bir çözüm yoktur.

Bu intikam yolunda Narkotik Teşkilatının da desteğini arkasına alan Pars, Hollanda, Yunanistan, Monako, istanbul dörtgeninde intikamını almak için tüm azmiyle savaşacaktır. En büyük desteği de yardımcısı Asena sağlayacaktır.”

Continue reading

Zincirbozan

Dün için evvel zaman önce Eren ile sinemaya gitme kararı almıştık. Nihayetinde gittik de. Yeni gelen filmleri pek takip etmediğim için tercihi Eren’e bırakıp “Zincirbozan” filmine gittik. Filmin içeriği şöyle yer açıklanıyor:

“Türkiye“nin yakın tarihindeki en çalkantılı dönemi olan 1979-1983 yıllarını anlatan politik film Zincirbozan’ın senaryosu, gazeteci Avni Özgürel tarafından yazıldı. Yönetmenliğini Atıl inaç“ın, görüntü yönetmenliğini Gökhan Tiryaki“nin üstlendiği Zincirbozan“da filmin ana karakterleri dönemin önemli siyasi ve askeri figürleri.Filmde, Bülent Emin Yarar Bülent Ecevit“i, Haldun Boysan Süleyman Demirel“i, Suavi Eren Kenan Evren“i, Suna Selen Rahşan Ecevit“i, Ayşe Tunaboylu Nazmiye Demirel“i canlandırıyor.Gazeteci Abdi ipekçi suikastı ile başlayarak, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesine kadar tırmanan terör olaylarını, bu olaylarla başa çıkmaya çalışan siyaseti, ordunun yönetime el koymasını, siyasi liderlerin sürgüne gönderilişlerini ve o süreçte yaşananları konu alan Zincirbozan, dönemi pek bilinmeyen yönleriyle yansıtıyor.Film adını, 12 Eylül sonrasında bazı siyasilerin mecburi ikamete tabi tutulduğu, Çanakkale’deki Zincirbozan askeri tesislerinden alıyor”

Continue reading