Kısa bir süre önce Alanya’dan günlük tutan bir diğer arkadaşımız Yiğit‘den bahsetmiştim sizlere. Kendisi ile e-posta yolu ile tanışmış, muhabbetimizi messenger yolu ile ilerletmiştik. Birkaç defa da yüz yüze görüşme planı kurmuştuk ancak hep aksilik çıkmıştı. Nihayet akşam görüşebildik. Tam beklediğim gibi komedi, gırgır, geyik, Ata Demirer maketi bir insan :D. Malum benimle buluşunca iki tür faaliyette bulunulur ya yemek ya içmek :D. Yemeği tercih ettik ve gittik kokoreçciye. Söylemesi ayıp muhabbet iyi olunca ben iki tane devirmişim (ayy ne iranç diyenleri görüyorum ve cevaben sensin iranç diyorum). Hava da bir soğuk ki sormayın donduk adeta. Yemekten sonra az yürüyelim dedik, indik Kızılkule’nin altına anılarımızı anlattık birbirimize, evden kaçma maceralarımız falan. Gerçekten çok güzel bir akşam oldu ikimiz için de. Dikkatimi çeken birşey vardı ki internet üzerine fazla konuşmadık. Normalde arkadaşlarla buluştuğumuz zaman konumuz ya bilgisayar ya da kızlar olurdu. Ama akşam ikisi de yoktu ve ne kadar güzeldi. Bundan sonra bu fasılları sık sık görebilirsiniz buralarda. Yiğit‘den başka fazla bir değişiklik yok benim dünyamda. ingilizce sular seller gibi, yakında birkaç ingiliz birkaç da Amerikan hatuncan bulup sinerji yaratmayı düşünüyorum :D. Türk kızlarının suyu mu çıktı derseniz çoğu havalı. Kırmızı ışıkta arabanın önünden geçerken burunlarını dikip yürümeleri yok mu? Sivrisinek gibi asfalta yapıştırma isteği uyanıyor içimde. Arabamın üzerine “h-yaman” diye yazdıracağım ki arabanın önünden geçerken daha dikkatli olsunlar. Değilse yanlışlıkla dokunulmuş bir gaz pedalının kurbanı olabilirler :D.