Hayattan Derleme

Ankara’dan geldikten sonra birkaç gündür bir yoğunluk aldı başını gidiyor. işin birini yapıyorsunuz başkası çıkıyor derken günlüğe birşey karalayamamışım :(. ilk önce Ankara seyehatimden bahsetmek istiyorum. Efem gayet hoştu, detaylı yazısını ve fotoğrafları Yiğit getirirse sizlerle de paylaşacağım :D. Enteresan ülkemizde gün geçmiyor ki yeni bir olayla karşılaşmayalım, hayretler içerisinde kalmayalım. Dün gazetede okudum, vatandaşın birisi kap-kaç olayına karşı yeni bir sistem geliştirmiş.Cep telefonu büyüklüğünde bir cihaz yapmışlar ve bu cihaz uygulandığı kişiye 150 voltluk elektrik veriyormuş :D. Hmm tamam hoş da icabında bu cihazı, tombiş, yürürken hemen yorulan, hışıl hışıl eden teyzeler de kullanacak ve teyzecan o aleti çıkarmadan kap-kaçcı arkadaşlar olayı büyük bir profesyonellikle halledeceklerdir :). Dün akşam internetin çok yavaş olduğunu yeniden hissedip TT’nin hız ölçme şeysinde boyumun ölçüsünü aldırdım. 256’lık bağlantı hızım ayaklar altında olup sadece 179’da kaldı. Bu durumdan sonra sinirlenen ben, birkaç Telekom yanlısına fırça/küfür savurmak için aradım 444’lü numarasını. Denyolar korkup telefona bile bakmadılar :D. Neyse yakındır bizim de söylecek birşeylerimizin olacağı günler. Şu yolda erkek arkadaşı ile tartışarak yürüyen dişicanları da hayret ve ibretle seyretmekteyim. Dün dışarıdan ince bir ses geldi ben bilgisayarım ile bütünleşmişken. Çıkıp baktım ki bir dişican elinde telefon birilerine bağırıyor ama o biçim. Azıcık dinlediken sonra anladım ki erkek arkadaşı ile kavga edyorlar. Anladığım kadarı ile kişican bu kızımızı otobüste bir olaydan dolayı rezil etme başarısını göstermiş, dişican da şimdi fırçayı atıyor tabi :D. Hmm bu arada unutmadan sitenin bazı bölgelerine “google adsense” reklamlarını koyduk. Fazla birşey kazandırmasa da günlük ekmek paramız çıkıyor şimdilik :D. Yazımı birkaç uyarı ile bitirmek istiyorum, arkadaşlar önceden de hatırlattığım gibi burası kız tavlama mekanı değil, arkadaşlık sitesine benzeyen bir yeri yok, MSN adreslerinizi kendinize saklayınız lütfen, burada arkadaşlık kurabileceğiniz dişican/kişican arkadaşlar yok. Lütfen yorumlarınızı daha bir itina ile yazınız. Çünkü mail adresinizi yorum içinde yazdığınız taktirde yorum onaylanmıyor. Fakat hala diretip buranın arkadaşlık sitesi olduğuna inanıyorsanız kendi keyfiniz bilir, siz yazarsınız ben silerim :D.

Kaybolmayan internet istiyouz

Dün sabahtan beri Telekom’un beni çıldırttığı bir zaman dilimindeyim. Yaklaşık 3.5 MB’lık bir dosya kağnı gücü ile 15 dakikada iniyor bu yetmezmiş gibi arada hat düşüyor. Hani Google’ı alma planlarım vardı ya; ondan vazgeçip önce Telekom’u almaya karar verdim :). Vatandaş rahat rahat kullansın diye, vatandaş “ohh be” desin diye. işin şakası bir yana müşteri hizmetleri de dahil olmak üzere Telekom’daki dişi/kişicanları falakaya yatırmak lazım. Fakat bize yakışmaz :D. Allah’tan bloga girebiliyor, MSN’de çetleşebiliyoruz. O da olmasa Telekomun önünde toplu soyunma eylemine gideceğiz. Bu arada Sitenin şu yukarıdaki pembe, kuşlu, otlu, ağaçlı resim vardı ya; işte ondaki kuşları Allah’ın izni ile kanatlandırdık. Artık onlar da canlı :). Otları da sallamıştık fakat otlar teknik bir nedenden dolayı namaz kılar gibi sallanınca kaldırmak zorunda kaldık.  Normal sallanan bir ot bulabilirsek onlar da canlanacak inşallah.

Continue reading

Yeni Üst Resim

Sabahın erken saatlerinde yine bilgisayarın başındayım her zamanki gibi. Masamın üzerinde, önümde akşam içtiğim sahlep bardağı hala orada duruyor kirli kirli :). Aslında ben eskiden çok düzenliydim, nolduysa bu bilgisayar denen oyuncakla tanıştıktan sonra oldu. Sadece o kirli bardak olsa iyi ya; onun yanında kablolar, cdler ve daha bir çok malumat var :D. Gerçi şöyle düşündüğümde benim gibi olan arkadaşların hepsi böyledir. Skykhan bile bir zaman odam çok düzenli diye bir yazı yazmış, resmini de çekmiş koymuştu. Ama monitörün altındaki kirli kağıt mendilleri görmüştüm :D. Sanmayın ki internetin bu kesimindeki insanlar çok düzenli; hiç değil. al birini vur ötekini derler ya aynen öyle. Bugün Alanya’da yağmur var. Akşam toplanıp karar alan bulutcanlar gece bizler mışıl mışıl uyurken yapma opersayonu yapmışlar. Şu an yağmasa da her an yapabilecek bir görüntü var. Dün kardan filan bahsetmiştim ya, etmez olaydım. Şanlıurfa’da karda kayıp düşen sayısı 91 kişi olmuş ve televizyonda izlerken mecburen gülüyorsunuz. Neyse onu bırakalım ben size birşey anlatayım. Dün bir dişican gördüm ki akıllara zarar; saç, göz, yüz her taraf boya (filli boya :)), bir kutu parfümü üzerine bolşaltmış ve bunun yanında bir de acaip giyinmiş ki sormayın. Dişicanı gördükten 5 dk sonra dişican gittiği istikametin tersinden gelmekteydi bu sefer ve üstü başı perişan bir şekilde dönüyordu. Ordan geçen yaşlı bir babacan sordu “hayırdır kızım ne bu hal” diye. Ben de azıcık kulak misafiri oldum, dişicanı azıcık köpek kovalamış da :D. Kız kaçarken düşmüş. Şimdi düşünüyorum da o kadar koku bende olsa aynı şekilde beni bile kovalardı, kaldı ki dişican!!! Eveet asıl mevzuya geleyim. Gördünüz mü ya da fark ettiniz mi bilmiyorum da sitemin üst resmini değiştirdim. Önce mavi yapmıştım ve sanki pembe daha uyumlu oldu gibi. Eğer maviyi koymamı düşünüyorsanız Turkcell 4047’ye SMS atın :D. Şaka bir yana mavi olanı koymamı isterseniz yorumlarda belirtebilirsiniz. Her yazıda olduğu gibi yine sona geldik. Karda kaymadığınız, yağmurda ıslanmadığınız bir gün geçirmeniz dileğiyle…

Macera Devam Ediyor

Yine sabahın köründe, horozlar bile ötmeden, birtakım nebatat uyanmadan, hamam böcekleri ortalıkta dolaşmaya başlamadan, simitler çıkmadan, gazeteler dağıtılmadan, MSN listemde çevrimiçi kişi sayısı sadece 12 iken bilgisayarın başına geçtim. Şu sıralar yapacak iş çok olduğundan sadece birkaç saatlik uyku ile yetinmeyi biliyor, dünyayı ben kurtaracakmışım gibi gün boyu deli gibi çalışıyorum. Selocan gibi hissediyorum kendimi yahu; böyle bilgisayar başında yaldır yaldır filan :). Gün içinde de sadece çalışsak iyi ya bir çok maceraya da ev sahipliği yapıyorum. Kafayı yedirten dişicanlar, kendini birşey sanan kişicanlar ve tabiki kaytan bıyıklı babacanlar; hepsi beni çıldırtmak için organize olmuşlar sanki. Dün trafikte ilerlemekteyken önümdeki dişican yeşil ışık yanmasına rağmen bir türlü gaza basmıyor ve sinir katsayı oranımı ölçüyordu. Gökten vahiy mi geldi yoksa başka birşey mi oldu bilmiyorum gaza basıyor, yavaş yavaş ilerliyor fakat trafik diye birşey bırakmıyordu. Sonra az dikkatli bakınca anladım ki çok önemli bir telefon görüşmesi yapıyor. içimden bissürü laf sayıp sağlayarak tarfiğin akmasını sağladım ve baktım ki vatandaş bu olaydan çok memnun. Nerden mi anladım? Çünkü dişicanı sağlayan herkes tam geçeceği anda dişicana dönüp birşeyler söylüyordu ki büyük ihtimalle küfür içeren sözlerdi :). Şu sıralar yine acaip yemeye başladım. Evde ne bulursam tükenticeye kadar içim rahatlamıyor. Gaymaklı bisküvi, çam fıstığı, yulaflı bisküvi ve dahası şu an içimin ücra köşelerinde :D. Hatta dün Gürkan‘a canlı yayında bir paket gaymaklı bisküvinin 2 dk içinde nasıl tüketileceğini gösterdim. Arada “yuh yavaş ye hayvan” gibi kendisine yakışmayan sözler sarf etse de severim kendisini :D. işte günüm de böyle geçiyor; bol maceralı, az hüzünlü ve tabi ki janjanlı…

Televizyondan, Yaşamdan

insan günlüğünün kıymetini kapalı kaldığında anlıyor. Mesela Kral TV’deki dişicanları şikayet edemedim kaç gündür. içime oturdu, moralim bozuldu. Sabahları genelde kalkınca Kral TV’yi açıp kliplere göztarım ve sabahın köründe müzik keyfi yapmaya çalışırdım. Ancak uzunca bir süredir bu keyfim katledilmiş durumda. Sebebi ise ismini bilmediğim, kendini birşey sanan dişican. Resmen katlediyor sabah keyfimi :). Yani işin açığı artık Kral Tv değil de başka video klip yayınlayan kanalları tercih ediyorum. Hiç olmazsa araya uzun uzun konuşan canlar girmiyor. Bir de Hakan Gündüz keyfim vardır sabahları. Dinlemediğim gün nadirdir. Hergün takip etmeye çalışırım. Ne bileyim hoşuma gidiyor sohbetler. Bir zaamanlar (lise çağlarımda :)) Muzo vardı. Yastık sohbeti diye bir programı vardı. O da hoşuma gidiyordu. Neden mi? Millet Muzo’yu arıyordu ve amaç biraz fırça ve hakaret yemek. Muzo da çaktırmadan karşıdakini salak yerine koyup bir güzel aşağılıyor ve karşıdaki de gülüyor. Maalesef kişicanların sayısı bu konuda daha fazlaydı. Şimdi önceden dinlediğimden farklı bir radyodaymış onun için takip edemiyorum. Bir de bugün anladım ki bizim sağlık kurumlarımız hala akıllanmamış. Sağlık raporu almak için sağlık ocağına gittim. Sadece 9,5 YTL ücret ve bir fotoğraf yeterli oluyor rapor için. Doktor bey amca sadece imzalıyor :). Sağlam mısın, çürük müsün hiç bakmıyor bile. Sanki ikamet kağıdı veriyorlar. Çünkü aynı şeyleri muhtar bey dede de istiyor :D. Onun ücreti bu kadar fazla değil sadece 2 YTL . Okullara girmek bile istemiyorum orası içler acısı. Hmmm okul dedim de aklıma geldi bugün kardeşlerimizin , yeğenlerimizin karne alma günü. Kimisi ilk defa yaşayacak o heyecanı kimisi birçok defa tatmıştı hayatın bu acı cilvesini :D. Hele ki kırığınız varsa tamam olay bitmişir. Gerçi benim çok az oldu ama yine de bir kötü oluyorsunuz. Tüm kardeşlerimin karnelerinde 5ler ile evlerine dönmelerini diliyorum. Eee bu kadar anlattık artık müsade isteyelim bir dahaki sefere çay da içeriz inşallah.

Etiket Manyaklığı ve Havalı Dişicanlar

Birkaç gündür kendimle ilgili birşey yazamıyorum yoğunluktan. Gerçi hayatımda öyle aman aman birşeyler yok her zamanki gibi. Son günlerde bilgisayar ile bütünleştim zaten. Neredeyse 24 saatin 18’i onun başında geçiyor. Cumartesi gece Ayyas ile başlayan etiketlenme macerası benim için hala devam etmekte. Yazı sayısı 600 küsur olunca böyle oluyor işte, kısım kısım yapıştırmak zorunda kalıyorum etiketleri. Neyse birgün gelecek bütün yazılarım etiketlenmiş olacak ki bu zaman çok uzak değil (umarım). Onun dışında gece müthiş bir karın ağrısı çektim ki ölüyorum sandım ilk başta. Bayağı bir kıvrandıktan sonra o da geçti gitti. Şimdi dönelim renkli dünyamıza. Kızlar acaba kaldırımda arkalarından yürüyen erkekleri hep kendilerini takip ettiklerini mi sanıyorlar? Dün bu sorunun cevabını aradım kendi kendime. Çünkü akşam kursa gitmek için hazırlandım ve yola koyuldum. Kaldırımda yürürken önümde iki tane dişican vardı. Önce beni fark etmediler. Sonra birisi fark etti ve herşey bu anda başladı :). Dişicanlar kendilerine bir çeki düzen verdiler, az hızlandılar… Yani sizin anlayacağınız felaket gaza geldiler, havalara girdiler. Ancak kaçırdıkları bir nokta vardı ki arkalarından yürüyen şahıs kursuna yetişmek amacıyla hızlı hızlı yürüyor ve maalesef kendileri ile ilgilenmiyordu. Yürüyüş kursun olduğu caddeye kadar devam etti ve sonrasında dişicanlar ne yaptı bilmiyorum. Tahminime göre dişicanlar o gazla, tüm Alanya’yı dolaşırlar :D.

Continue reading

Huuuhh (Camda Buhar Oluşturma Şeysi)

Dün bahsettiğim soğuklar hala bizi terk etmedi ve donarak geçirdiğimiz evrimi tamamlamak üzereyiz. Gerçi ben alıştırdım sayılır. Atkı, bere, kaban üçlüsü ile pek soğuk işlemiyor. Gerçi bunları giydiğim zaman dış görünümüm iki kart artıyor. Daha da kötüsü ingiliz Ajanları’na benziyorum. Sıcak bir yere girdiğimiz zaman “ohh be” diyoruz Avea reklamında oynamışcasına. Dün bir tane teyze evimizin yanındaki ekmek fırınına gelmiş ve yarım saat çıkmamış. Sebebi sorulunca “burası ne güzel, sıcacık” demiş. Güzel ülkemin güzel insanları işte… Dişicanlar zaten ayrı bir alem bu soğuk konusunda. Dün bir abla gördüm öyle bir giyinmişti ki Sibirya’da bile öyle dolaşabileceğini düşünüyorum şu anda. incecik, yazlık kıyafetle bu havada dolaşılır mı? Demek ki dolaşılırmış. Ben şurda banyoya gidip traş olmaktan korkarken elalem dışarıda transparan giyinip şekil yapıyor. Traş dedim de aklıma geldi. Bu aralar pek sakalımı kesmiyorum. Doğal olarak evde anne faktörü ile karşılaşıyorum. Birazcık uzanyınca zorlamalar, tehditler arka arkaya geliyor. Mecburen kesmek zorunda kalıyorsunuz. Aynı dün sabah da annem traş olmamı istemiş ve bu soğuktan tırsarak ben gelen bu emire itaat etmemiştim :). Ancak baktım rahat bırakılmıyorum mecburen traşımızı olduk. Dakikaya tam olarak tutmadım ancak 2,5 dk kadar sürdü. Kesik yok ama yüzümün çeşitli bölgelerinde kalıntılar var. Efem benim diyeceklerim bu kadar. Yazmaktan ve eşzamanlı soğuktan dolayı ellerimi hissetmiyorum. Gidip sobanın boralarına sarılacağım. Kendinize cici bakınız.