Dün sabahtan beri Telekom’un beni çıldırttığı bir zaman dilimindeyim. Yaklaşık 3.5 MB’lık bir dosya kağnı gücü ile 15 dakikada iniyor bu yetmezmiş gibi arada hat düşüyor. Hani Google’ı alma planlarım vardı ya; ondan vazgeçip önce Telekom’u almaya karar verdim :). Vatandaş rahat rahat kullansın diye, vatandaş “ohh be” desin diye. işin şakası bir yana müşteri hizmetleri de dahil olmak üzere Telekom’daki dişi/kişicanları falakaya yatırmak lazım. Fakat bize yakışmaz :D. Allah’tan bloga girebiliyor, MSN’de çetleşebiliyoruz. O da olmasa Telekomun önünde toplu soyunma eylemine gideceğiz. Bu arada Sitenin şu yukarıdaki pembe, kuşlu, otlu, ağaçlı resim vardı ya; işte ondaki kuşları Allah’ın izni ile kanatlandırdık. Artık onlar da canlı :). Otları da sallamıştık fakat otlar teknik bir nedenden dolayı namaz kılar gibi sallanınca kaldırmak zorunda kaldık.  Normal sallanan bir ot bulabilirsek onlar da canlanacak inşallah.

Şu sıralar lisanssız Windows Xp’lerin 20 Şubat’da kitleneceği, ekrana Bill Gates tarzı, soyguncu taktiğinde çalışan bir mesaj gelecekmiş. irili ufaklı bir çok yerde bu konuya değinilmiş bu diyarlarda (sanal alemde). Şöyle bakınca Ayyas herif Cem ve ben bu olayın olabileceğine ihtimal verdik. Anlatılanlar mantıklı geliyor en azından. Bu durumda yarın bir çok kişi cufff (batma şeysi) olcak. Şimdiden geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Paramız da yok aslında lisans alacak. Lakin ben bu durumu da düşündüm “bay herşeyi bilen” olaraktan. Tabi ki Pardus ya da diğer Linux dağıtımlarından birisini kullanacağız :D. Alanya’da ikamet ediyorsanız her türlü pasta/börek/tatlı karşılığında yükleme yapabiliriz :).

Şu Alanya’nın dişicanları da pek bir acaip yahu. Beni görünce dişicanlar, şişiyor, havaya giriyor ve tuhaf eylemler içerisine girebiliyor. Hayatımı dişicanlara karşı kompresör olarak mı geçirmek zorundayım? Bundan sonra sokağa çıkma yasağı getiriyorum kendime hıhhh (baş çevirip bir nev-i küsme şeysi). Gerçi hoş olanlar, şişmeyenler de var. Mesela ablamı verebiliriz örnek olarak. Gerçi o da beni görünce sinirden şişiyor da neyse 😛

Trafik de şu sıralar zıvanadan çıkmış durumda. Alanya trafiğine Çocuklar Duymasın dizisindeki 154 Kemal Amca gibi gönüllü ihbarcanlar lazım. Kırmızı ışıkta geçeni var, yaya saygı göstermeyeni oldukça fazla bunların yanında bonus olarak arkadaşlarıya yarışmak için gaza basıp, kaza yapanlar da var :D.

Şöyle toplayacak olursam Alanya çok ama çok enteresan bir şehir oldu. insanlar bir acaip, hayvanat ve nebatat zaten saldım çayıra mevlam kayıra, güneş ayrı bir dert, mevsimler ona keza. Cumartesi akşam havada bulut yokken tutup yağmur yağarsa, ertesi sabah yani dün de güneş mevsimi şaşırıp yaz gibi yakarsa ne düşünürsünüz? Allah sonumuzu hayır eylesin (amin).
Hmm bugünlerde bana gelince; bildiğiniz h-yaman’dan biraz farklıydım geçen hafta iç yapı tarzıyla. Fakat aile fertlerinin hoş ve destekvari tutum/e-postaları ile eski hale dönüş yaptım. Güzel de oldu aslında. Yine her zamanki gibi yoğun, çalışan, akşamları msn’de takılan, sabahları erken kalkıp bilgisayar ile bütünleşen bir görüntü içindeyim. Saatler 7:00’ı gösterdiğine göre ben müsadenizi istemek durumundayım. Daha traş olcam da :D. Olmayınca annem küsüyor. Anneler böyle işte, psikolojik baskı yapıp zorla faaliyet içine sokuyorlar bizleri :D.

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

5 comments

Alıntıdır 🙂
Ülkemizde haberleşmenin ne zamandan beri ani gelişmeye başladığını söylemek oldukça zor. Çünkü haberleşme teknoloji ile paralel gittiği için , mevzuumuz haberleşme teknolojilerinin Türkiye de nasıl geliştiğini söylemek yerine, ülkemize ne kadar geç geldiğidir. Ülkemize teknolojinin ani geldiği dönemlerin en önemlisi 1983-1990 yılları arasındadır. Bu periyot içinde çok fazla ayrıntıya girmez isek kabaca sayısal santralların ülkemize geldiği ve yaygınlaştığı dönem diyebiliriz. Buna paralel olarak PCM ( ya da gerçek tabirle TDM ) santrallar arası access sağlamak amacıyla gelmesi ve fiber optik sistemlerin bankalar ve telefon santralları arasında yaygınlaşması , kuranportör (Telekom da ki tabiri böyle) dediğimiz taşıyıcı quaksiyel sistemin teknoloji tarihinin derinliklerine gömülmesi de bu periyottaki önemli gelişmelerdir. Daha önceki dönemde revaçta ve ülkemizde yaygınlığını koruyan ve yavaş yavaş çürümeye başlayan X-Bar tipi analog santralların ise 2000 yılı başlarından itibaren karanlık bir gelecek beklemekte ve aşamalı olarak sökülmesi gündemdedir.

90’lar:

90 ‘lı yılların başlarından itibaren bir önceki dönemde yaygınlaşan sayısal santrallar, işletmelerinin ve bakımlarının kolay , ülkemizde bu santrallar için endüstriyel yatırım yapılması, ve en önemlisi gelişime açık olduklarından dolayı Telekom (PTT) tarafından oldukça tutulmuş olup, yaygınlaşması devam etmiştir. Fakat açık konuşmak gerekirse telefon haberleşmesi 1990-2000 yılları arasında yenilikler açısından oldukça kurak geçmiştir. Çünkü bu dönemde yurtdışında ISDN, Internet ve Telephone Switching konularında , özellikle No5 in Amerika da yaygınlaşmasına paralel Avrupa da da No7 konusunda gelişmeler olmuş, fakat ülkemiz bu gelişmelere oldukça uzak kalmış ve teknik kapasitenin yetersiz oluşundan ve bu işlerin ülkemizde yaygınlaşması uzun sürmüş hatta No7 nin en büyük özelliği olan aranan aboneye ,arayanın numarasının gözükmesi (Caller ID) halen yatırım gerektirdiği için halen sürünceme de kalmıştır. Bu sürüncemenin önemli sebeplerinden birisi ülkemizde yaygın 4 çeşit telefon satralı bulunmasıdır. Bunun doğurduğu en önemli sıkıntılardan birisi her santral tipi için ayrı bir yatırım yapılması ve bu yatırımlar arasında büyük farklar bulunmasıdır.

ISUP ( yani No7 ISDN User Part) 1995 civarında DMS-100 (Northern Telecom) santralların SuperNode, Sistem 12 (Alcatel) santralların EC7 , ve EWSD (Siemens) V.9 a terfisiyle yavaş yavaş gerçekleşmiş olup , tüm yurt çapında (kırsal bölgeler dahil) önümüzdeki yıllarda gelebilecek yeni teknolojiler için gerekli altyapının önemli adımlarından birisidir. Bu sözüne ettiğimiz gelişmeler sırasıyla gittikçe yaygınlaşan ISDN (özellikle bütün büyük ISP ler PRA almış durumdalar yani kabusumuz) ,IN (Inteligent Network), TMN (Telephony Managment Network) vs.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi 2000 e doğru bir tekel olan haberleşme şebekemizde ki en önemli gelişme özellikle ISDN ve bir kenardan da 2 adet GSM şirketine kavuşmamızla olmuştur. Evet bütün bu gelişmeler özellikle ülkemizdeki ekonomik bozukluk, özelleştirme, kar hırsı ve diğer çevresel faktörler nedeniyle oldukça gecikmiş neredeyse kamuoyu ve özel şirketlerin Telekom yönetiminin gırtlağını sıkmasıyla olabilmiştir ( ve de bence özellikler bu aralar daha da sıkı sıkmaları lazım). Tabi diyeceksiniz GSM geleli 5 sene oldu diye ama buradaki gelişme artan abone trafiğidir . Evet kabusumuz şimdi başlıyor.

Kabus :

Evet kabus . Şimdi bu kabusun oldukça geniş bir perspektiften bakılması gereken sebeplerine yavaş yavaş değinelim.

Sayısal santralların gelmesi ile ülkemizde gelişen haberleşme mühendisliği bu santralların tasarlanması sırasında belli bir disiplin gerektirdiğidir. Sayısal bir telefon santralı tasarlanırken mevcut olan kaynakların en ekonomik değerlendirilmesidir (mühendislikte first thing) . Santralın kurulacağı bölgede abone portföyü ( yani iş bölgesi mi yoksa, meskun mekanmı veya ne derseniz) , yani tahmini trafik ( ne kadar komik değilmi , sen santralı yap adam gelsin santralın yanına 5000 telefon abonesinin cayır cayır çalıştığı bir plaza diksin) , bu tahmini trafiğe göre santralın kabaca switch i şöyle düzenlenir 1 saatteki call attempt (çağrı miktarı diyelim 300.000 ), abone başı erlang ( abonenin meşguliyeti ,diyelim yoğun saatte 0.1 erlang olsun ) , santralın istatistik işleri ve operatörün bakım, yönetim ve santralın kendi rutin yaptığı işler. Evet bu saydıklarım santralın dizayn edilmesi ve kendi iç network ünün tasarlanması için firmaya verilir (Simko,Alcatel Teletaş veya Netaş son dönem de de çiçeği burnunda Ericsson) . Firmada ihale usülü olduğundan alın bu da bizden deyip malzemeyi bol kullanmaz (doğal olarak). Evet santrallarımızı 15 sene öncesinden böyle yaklaşık bu değerlerle yaptık. Sonra da aboneleri ya nasıl olsa çalışıyor diye bol bol bağladık kimse de çıkıp bu santral şu kadar trafikte duvara toslar demedi. Bu iş böyle başladı ama nedense planlamayı yapan kısım geri dönülemeyecek noktayı geçmeden şöyle yapalım demedi. Tabi nedir bu ,yıllar geçtikten sonra olağan üstü artan trafik. Bir abonenin ortalama trafiği neredeyse 3-5 kat artmış fakat santrallara ilaveler halen yapılmaya devam etmiştir. Tabi transit santrallara aboneye satılıp üstünden para kazanılmadığı için yatırım yapılmamış ve malum bayramlarda Toll (transit ) ofislerin duvara toslaması bir klasik olmuştur. Tabi Toll santrallara çözüm bulmak kolay yıllardır yapılmayan yatırımları birisi sizi gırtlaklamaya başladığı zaman yaparsınız olup biter ama Local denilen abone satralları ise bu kadar kolay olmaz. Yıllardır gözünü kar bürümüş bir kurum ya birkaç senelik karını bu işe harcar, ya da sesi çok çıkan VIP lere özel çözümler getirir. Zaten yoğun saatlerde (1030-1130) 5-10 bin abone çevirsesi sıkıntısı yaşamış önemli değil (keşke bu kadarla kalsa). Anlayacağınız bu iş Istanbul boğazı veya e-5 ten daha ciddi. 2 köprü yetmezse 3.üncü köprüyü yaparsınız olur biter ,yani yatırım (ne kadar güzel bir kelime).

Evet şimdide karanlığın çöktüğü dönem tam nerede başlar. Ülkemize Habitat ın bir armağanı olan internet in gelmesi ile beraber yukarıda değindiğimiz abone başı trafikte, anormal artışlar kaydetmiştir. Bir de santralın belli bir modulde konuşacak abone sayısı kısıtlı olduğundan yakın gelecekte abone santrallarında çevir sesi sıkıntısı veya boş trunk (santrallar arasındaki görüşme kanalları) sıkıntısı meydana gelecektir. Buda toplumun her kesimini olumsuz etkileyebilir. Peki nasıl böyle bir şeyi söyleyebilirim. Bildiğiniz gibi bir TV yarışması telefonla yarışmacı kabul etmektedir. Bu yarışma ilk başladığı zaman çevir sesi sıkıntısı had safhaya ulaşmış neredeyse yarışmanın popularitesine zıt orantıda bir karşı kamuoyu oluşmuştur. Tabi Telekom pratik ve masrafsız bir çözümle bu yarışma için sanal bir şebeke yaparak santrallarda ki bu sıkıntıyı önlemiştir. Fakat abone başı trafik de halen hızla artmaktadır. Yakın gelecekte de santrallar daki bu sıkıntının kimi zamanlar (bayramlar, kandiller,anneler günü vs) artacağını söylemek zor değildir.

ivme:

Alakalı alakasız belki duyan olmuştur, çok büyük bir sermaye kuruluşu 10.000 PRA yani 300.000 kanal için gerekli avansı yatırarak bizi feci olarak sarstı hatta iki büyük kuruluşla altyapı için gerekli protokolleri imzaladı, (ki zaten halihazırda en büyük ISP süperonline ın 17.500 kanalı var, 2.790 da TT-net başka bunlardan büyük bilen bana mail atsın). Diğer büyük bir sermaye kuruluşuda yine aynı miktarda PRA isteğinde bulunacağı duyumunu aldık. Yani işler kızışıyor, belki bunlar çoğunuz için sevindirici haberler olarak gelebilir ama kusura bakmayın zaten yumurta dayanacağı yerde duruyor. Bununla beraber marmara bölgesindeki depremler sırasında olan haberleşme rezaletini söylemeye tenezzül bile etmiyorum. Evet mevcut telefon network GSM ler, Istanbul , Ankara ve izmir deki herhangi bir toll ün , hatta büyük bir plaza ve iş merkezindeki bir santralın dahi çökmesi ile domino taşı gibi network ü çökertebilmektedir. Peki bu 20.000 PRA geldiği zaman ve diğerleri rekabete girip fiyatları kırarsa ne olur ,gerisini buraya kadar yazımı okuyan düşünsün.

Birisi sorabilir bu büyük kuruluşlar ( Doğan ve Doğuş ) bu kadar aboneyi nereden bulacak . Tabi adamlar boş iş yapmaz heralde 2002 yılındaki tahminleri 6.000.000 internet kullanıcısı imiş ( tabi çevir sesi bulurlarsa ). Neden olmasın 17.000.000 AOL, 2.000.000 abone Microsoft (valla bir dergide okudum Microsoft 2000 yılından sonra bedava ISP liğe başlayacakmış) ve diğerleri , Amerika o kadar abonesi varsa Türkiye nin neden olmasın, ama yine de kimse kimseyle iddialaşmasın. Çünkü ülkemizdeki GSM abonelerine ait önceki tahminler, mevcudun oldukça altında kaldı. Hatta Turkcell artan kapasite yüzünden şebekesini değiştirmeye kalktı.

Kabustan uyanışa :

Genelde first thing Amerikayı yeniden keşfetmemektir. Aslında bu saydığım durumdan kurtulmanın yolları kolay tabi bedava değil, temelde para harcamak la kurtulabiliriz. Çünkü dışarıda gerek bu tecrübelerden gerekse internet hızında sürat rekabetinden dolayı muhtelif çözümler halihazırda üretilmiş durumda. xDSL teknolojisi (Digital Subcriber Line, ADSL oldukça revaçta, yani abonenin hattını hem telefon hemde online internet olarak kullanabilmesi, vaad ettiği hız ise göz kamaştırıcı) ,ISP lere aboneye kadar kablo çekme yetkisi veya sürü sepet dünya kadar çözümle internete erişiminin dial-up tan ,on-line a alınması ve bunun bölgeye göre zorunlu olması. Eldeki mevcut telefon santrallarının ise 3,4,5 inci GSM operatörlerinin gelmesi ile orta vaade de switch olarak güçlendirilmesi veya abone sayısının minimuma indirilmesi.

Yatırım yapmak veya yapmamak, olmak ya da olmamak gibi.

iletişim kopukluğu olmuş sanırım aramızda 🙂 XP’lerin kitlenmezsi söz konusu değil, söz konusu olay, lisansız windows kullanan kişilerin bilgisayarlarının güncellemelere karşı kapatılmalarından ibaret.

intenete çözüm olmaz gibime geliyor.Devamlı safsatadan ibaret kampanyalar yapıyorlar.Sus payı olarak da arada bir indirim…Türk Telokom’da B.A.E’dan bir şirketle ortaklık kurdu zaten, bundan sonra sonunun iyi görmüyorum. 🙂

Kaybolmayan sakız yaptılar onu da yaparlar elbet 🙂

TT minimum 2mbit ADSL sağlasa bile onu da 3GB limitli yapar bu kafayla…

Bir cevap yazın

*