Geçtiğimiz hafta bir mimleme olayı ile karşı karşıya kalmıştık ve “ohh be ne kadar zormuş len” deme cesaretini göstermemden sadece bir hafta sonra yeniden mimlendik. Bu sefer Yakuter’den geldi mim ve konu da belli. Yani diğerindeki gibi saatlerce ne yazsam acaba diye düşünmüyorsun. Hemencik yazıveriyorsun. Ne yapalım bu güzel mimi biz de geriye çevirmeyelim ve yazalım.

Neden Yazıyorum?

Açıkcası ilk başlarda sadece denemek için yazmaya başlamıştım. Ancak baktım ki paylaşmak ve diğer insanlara yardım etmek güzel ben de devam ettim. Şu anki amacıma gelince. Kendi bildiğim şeyleri diğer insanlarla paylaşmak, onlara yol göstermek (yanlış anlaşılmasın bilgim dahilinde) ve bunların karşılığında aldığım bir teşekkür çok hoşuma gidiyor. Çünkü ben de bu işe bilmeyerek başladım, yani bildiğim şey çok fazla değildi. Ben de sorarak, okuyarak bugünlere ulaştım. Tabi işin bir de dost edinme yanı var. Her yazınızda size sempati duyan yeni bir arkadaş edinebiliyorsunuz. Bir de yazma becerim, konuşma becerimden daha iyi olduğu için yazıyorum. Normalde kendimce düşünüyorum da bu kadar eğlenceli değilim. Gerçi son zamanlarda gerçek hayatıma d renk geldi bunu yakın çevremdeki insanlardan da dinlemek lazım :).

Ne Yazıyorum?

Önceden “ne iş olsa yaparım abi” der gibi ne olsa yazıyordum. Her telden, her türden yazıyordum. Ancak daha sonra karar verdim ki blogumun ağırlık verdiği bir konu olmalı. Şu anda siz de fark edeceksiniz ki yazılarımı günlük/internet/bilgisayar ağırlıklı yazıyorum. Bu demek değil ki bir şarkıyı paylaşmıyorum, komik bulduğum bir videoyu göstermiyorum, sinema yorumu yapmıyorum… Ancak hepsinin bir vakti ve zamanı var. Yeri geldikçe yazıyorum onları da. Günlük ağırlıklı olmasının sebebi de şudur ki; çoğu insanın normal bulduğu şeyleri benim anormal bulmam. Mesela dünkü teyzenin sokak ortasında burnunu kurcalaması çoğu insan tarfından normal kabul edilirken bana göre komik olabiliyor. Doğal olarak da yazacak acaip şeyler çıkıyor. Bir sır vereyim yazılarımı da yazarken mutlaka Café Crown içiyorum :D.

Şimdi işin son ve en zevkli bölümüne geldi sıra. Tahmin ettiğiniz gibi mim atıvaz. Yine ıttık pıttık çekiliş sistemine göre belirlenen isimler Hasan (Teknoseyir), Skykhan, Yiğit, Gürkan, Fatih Hayrioğlu olarak sıralandı.

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

6 comments

sitem geri gelsin ona yazıcam 🙂 utanmıyon demi milleti mimlemeye 😀 ama bu ötekinden daha kolaymış.. bende cafe crown fındıklı yada nescafe içiyorum yanında bide bikrem varsa değmeyin keyfime.. zaten tatillerde masanınüstü bardak doluyor 😀

Görülen oki televizyon kanallarımız hali hazırda bizleri yansıtmıyormu aslında.Kral TV olsun diğer kanallar olsun prime time denen zamanda herkesi uyutmuyormu.
Dizileri seyrettiğimizde saçma sapan yapılan işlerin ne kadar masum olduğu bize dikte edilmeye çalışılmıyormu.Düşünsenize kendini 150.000 USD dolarına pazarlayan bir kadının aslında ne kadar masum olabileceğini ne kadarda güzel anlattılar.Kimin eli kimin cebinde belli olmayan dizilerin aslında hayatımızı yansıttığını görmemiz lazım.
Tabiiki Kral TV’de bu döngünün içinde.Bırak onu çalan müziklerin kaç tanesinin müzikal anlamda bir değeri var.Günlük tüketilen şarkılar hepsi.Bir elin parmağını geçmeyecek kaliteli şarkılar çıkıyor.
Gittiğimiz yol yol değilki Kral TV yada diğer TV’lerin gittiği yol yol olsun.
Neyi öğretiyor bunların hepsi
Sürekli şikayet etmeyi,yapılan hiçbirşeyi beğenmemeyi,bu arada hiç birşey yapmamayı.
Tembellik yani kısaca.
Düşünsenize kaçımız apartmandan çıkarken yerdeki kağıdı alıp çöp kutusuna atarız,
Kaçımız kapımızın önünü temiz tutmaya çalışırız,
Kaçımız ayakkabıların kapı önünde olmaması gerektiğine aldırırız,

Yazılı ve görsel basının bizleri kurtarması gereken duygu
BENCiLLiKTiR.

Bakalım çevremize ailemizden başlıyarak ;

ASLINDA NE KADAR BENCiLiZ DEĞiLMi !!!!!!!

Bu yüzden zaman zaman buralardada bu konuların açılması ve tartışılması gerektiğini söylüyorum.

ilk önce ne olduğumuzu bilelim sonra ne olmamız gerektiğini
sonrada ne yapmamız gerektiğini tartışalım.

UNUTMAYALIM,

GERÇEK ALEM NE KADAR DÜZGÜN OLURSA
SANAL ALEMDE BiR OKADAR EĞLENCELi VE ÖĞRETiCi OLUR.

Bu notu okuyan herkes kendine iyi davransın sonrada en yakınından başlıyarak etrafındakilere

Sevgiyle kalın

Bir cevap yazın

*