Uzun bir arayışın ardından hayırlısıyla ney kursuna başladık Taha ile birlikte. Şimdilik daha doğrusu neylerimiz gelinceye kadar ses çıkartma olayını kaval üzerinde deniyoruz. İkisi arasında bir delik farkı var diyorlar. Biz de en üst deliği elektrik bandı ile kapatıp ney yaptık şimdilik. Ses çıkarma olayına gelince bu tür konularda pek yetenekli olduğum için tek hamlede sesi çıkarttım. Her ne kadar uzun süren üfleyiş işlevinin ardından “tüpüm bitse de” ayağa kalkınca yerdeki parke taşları dönse de bu iş olacak 🙂

Kendimden yaklaşık bir haftadır hiç bahsetmiyorum blogda. Hep teknolojik kavramlara yoğunlaştık. Hani birşeylerin ters gitmediğini hayatta olduğumu bildirmek için yazayım dedim. Günlük değerlerim yine aynı seviyelerde. İştahım geçene haftalarda biraz düşse de son iki haftadır muhtelem bir performans sergiliyorum. Bundan olsa gerek evdeki abur cuburların koğuşlandığı dolap boşalmış, ben boşaltmadım, haberim yok desem de kimse inanmadı bana. Bugün, en geç yarın dolap doldurulacak. Ülkerler, Etiler ile dolacak inşallah.

Sabahları Radyo D gibi pop tarzı takılan radyoları dinlemek yerine tercihimi TRT FM’den yana kullanmaya başladım. Sabahları yeni uyanan bir insanın vücut ritmine çok güzel uyan müzikler yayınlanıyor. Mesela Radyo D’de oynak oynak parçalar çalınıyor. Belki mantıken insanı canlandıracağı düşünülebilir ancak benim yapıma çok ters geliyor ve daha da uyuşturuyor. Bünye öyle bir anda çok hareketi kaldırmıyor. TRT FM sağolsun tam vücut ritmime göre dozajı arttırıyor 😀 Hafif hafif başlayıp hareketli hareketli devam ediyor.

Last.fm de TSM etiketindeki müziklere hiç baktınız mı? Ben baktım. Yarım paragraflık sanatçı ve parça isimleriyle dolu müzikler barındırıyor. Mesela “Dede Efendi-Nihan Ettim Seni Sinemda Ey Mah-Pare Canımsın”. Açıkcası bu eserin ritmi güzel fakat isminden hiçbirşey anlamadım. Eğer bu kısaymış fevkalade de anlaşılıyor derseniz size bir miktar Tanburi Cemil Bey öneririm (:

Last.fm hadi neyse de Facebook daha bir alem daha bir gülünesi türden. Dün bir dişicanın profilinde gezinirken resimlere yapılan yorumlara göz attım. Her zamanki klasik resim yorumları “çok güzelsin canım, kankim harikasın, muhteşemsin” tarzı şeyler klasik olarak yerini almışken en altlardan bir tane varlığın yazdığı yorum kopardı beni “naparsınız yavrular” 😀 Günün koparan olayı seçtim kendisini.

Herşeyim var ama bir şeyim yok sözünü daha önce duydum mu yoksa gördüm mü bilemiyorum ama eğer görmediysem duymadıysam kendi sözlerimden birisi olarak bir köşeye yazdım. Bu sözü ayrıca bir konuşma esnasında ortaya çıkardım. Hayat güzel, insanlar çirkin diyerek de yazımı noktalamak istiyorum.

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

9 comments

“….Her zamanki klasik resim yorumları “çok güzelsin canım, kankim harikasın, muhteşemsin” tarzı yorumlar klasik olarak yerini almışken en altlardan bir tane varlığın yazdığı yorumlar kopardı beni “naparsınız yavrular” 😀 Günün koparan olayı seçtim kendisini….”

Ha ha ha… Kopulmayacak gibi değil ki. İnatla ve sabırla popüler kültüre ayak uydurmayacağım…. Hala daha bir Facebook ‘um yok, zaten ne diyordu İvedik: “boşver girme zaten amele dolu, bende çıkacam artık..” ya da böyle bir şeyler işte 😉

Yahu inan hala daha gülüyorum. Ancak beni güldüren “naparsınız yavrular” kısmından ziyade, “kankim harikasın” 😀

Bu kızların şu anlaşılması güç bir şekilde sevgilerini ifade edebilmek için akla gelmeyecek kelimeler türetmesi ve isimlerin sonuna garip garip ekler takmaları yok mu..

Kankim, kankiş, en masum yerinden öperim, gece gözlüm, kaderimsin……. Kankim süpersin…. Hay Allah ‘ım yaa..

Ama yok yok. Sevgi dolu bizim kızlar(yavrular). O yüzden duygularını ifade ederken her türlü ek ya da kelime grbubu mübahtır onlar için 🙂

vayy kardeşim ney kursuna mı başladın.yakışırr.ney işini hallet sonra sana klarnet çalmayı öğreteyim.unutma en iyi üflemeli enstrüman klarnettir.seni 3 ayda hüsnü şenlendirici yaparım:D

@Yağız desene o zaman 6 ayda da Deniz Seki’yi koluna takar ardından eve atar. 😀

7 delikli dümdüz bir borudan nasıl oluyorda böyle etkileyici ses çıkıyor anlamış değilim. İlk gördüğümde ağıza sokulan kısmın ortaokulda çaldığımız flüt gibi olacağını düşündüğümden bu neyin parçası eksik demiştim. Meğer orası bildiğimiz boru gibi oluyormuş. Her türlü kombinasyonu denememe rağmen herhangi bir ses çıkaramadığımdan ne zaman biri neyden bahsetse onu hatırlayıp gülesim gelir.

@henster, olm Deniz’i ne karıştırıyorsun 🙂 Tabi güzel olur da gerek yok hacı 🙂

@ferdem, azimle bişi yapınca duvar yıkılıyordu 🙂 Biraz da istemekle doğru orantılı diye düşünüyorum. Tabi açı ve dudak pozisyonu da çok önemli. Birçok yerde yazmışlar kimisi bir günde kimisi 1 ayda çıkarır sesi bu başarısızlık değildir diye.

Demekki ileride “Ney çalmanın incelikleri” adında bir yazı yazacaksın 😀 Bunu tahmin edebiliriz sanırım 😀

Bir cevap yazın

*