Yanıyoruz Hüleyn!!!

Küresel ısınmayı bir dönem ön plana çıkarmıştık. Ancak küre ısınmayı geçmiş ve level atlayarak direkt yanmaya başladı. Özellikle bizim sahil kesiminde haftasonu böyle alevsel bir hava akışı yaşadık. Suratınıza çarpan sıcak havayı hissedebiliyorsunuz. Ayrıca oturduğunuz yerde terleme mertebesine ulaşıyorsunuz. Duyduğuma göre pudra satışlarında gözle görülür derecede bir artış yaşanmış. Sebebi de gün boyu masabaşında çalışanların malum yerlerinin pişik olması 😀 Havanın bu sıcaklığı beni de etkiledi tabi. Beynim dönmüşcesine hareket ediyor, terlediğim zaman sinirlerim 1924’den sonraki enflasyon oranları gibi fırlıyor. Motorsikletimle giderken bile serinleyememem hatta daha da yanmam ne kadar sinir bozucu? Pazar günü bu olayı Yiğit ile beraber bizzat yaşadık. Doğal klimalı motorumun bile sıcaktan “yeter hülen deyus in üstümden dinlendir beni, vala hararet yaparım” gibi bir haykırışı vardı sanki. Bir de turistler var ki onlara da yandan yandan bir değinelim. Adamlar sanki hiç sıcak görmemişcesine soyunuyorlar ve de bu durumda dişi-kişi ayrımı yapmıyorlar. Hal böyle olunca Türk babacanlara bıyık ovuşturucu manzaralar çıkıyor.

Bir de böcekler var bu durumdan etkilenen… Böcekler de kafayı bozmuş vaziyette odamı, umuma açık balkonumuzu istila etmiş durumdular. Özellikle hamam böceklerinin haykırışı içimi parçalıyor 😀 Özellikle öğle saatlerinde hiçbir nebatatı ve hayvanatı güneş altında göremiyoruz. Hatta okuduğum habere göre hayvanat bahcesinde üzerine su püskürtülen hayvanlar çiftetelli oynuyormuş.

Öyle ya da böyle yazın geldiğini anlıyoruz. Her ne kadar hava tahmincileri bugün havanın serinlemeye başlayacağını söyleseler de inandırıcı gelmiyor bana. “Bu hava serinler mi?”  diye kendi kendime soruyorum ve anında cevabını alıyorum, kesinlikle hayır. O kadar dişican turistlerden oluşan kafile soyunmuş, dökülmüş, sokaklara çıkmış, diskoları yavaş yavaş doldurmaya başlamış boşuna mı yani? Ha eğer havanın ısındığından yazın geldiğini anlamıyorsanız caddelere çıkıp turistlere göz atmanız (gözünüz kalmasın, sadece göz atın) yeterli olacaktır. Sıcağın ve birden gelen yazın verdiği rehavet havasında öğle uykusu arıyor gözlerim. O değil de sabahları kalkması tam bir işkence oluyor. Yataktan kalktıktan sonra en az yarım saat kendime gelmek için çırpınıyorum.

Sıcakta ders çalışmak da çok zor oluyor. Heleki dışarıda “fıldır fıldır” dolaşan turistleri görünce, hayalet şehrimizin canlandığını görünce kapatıveriyorum kitabı. Ancak ay sonundaki finalleri aklıma getirip yeniden açıyorum. Bu ekonomiciler de bir acaip zaten. Kendi başlarına bir türdür onlar da. Eğer Allah korusun küresel ısınmanın olduğu şu dönemlere rastlasalardı neler yaparlardı diye merak ediyorum.

Son olarak söyleyeceğim sıcak ya da soğuk, karda veya güneşin altında “aşk” her zaman devam ediyor 😀 Bu kısmın alakasız olduğunu kabul ediyorum fakat kim şu günlerde alakalı birşeyler yapıyor ki? Diyeceğim; bu küreyi ısıtan adamı bir bulursam en güzelinden işkencelere maruz bırakacakacağım. O da yetmezse benzinle yakacağım deyusu (: