Güneşli olmasına rağmen dondurucu mertebede olan soğuklarla devam eden günlerimiz ile kış mevsimini oldukça etkili bir biçimde yaşıyoruz cümleten. Özellikle akşam ve sabah saatlerinde kendisini hissettiren bu soğuk, dişican ve kişicanların dışarıda yürürken çok fena frikikler vermesine de sebebiyet veriyor. Bunun yanında “sakalımız yok ki sözümüz tutulsun” şeklinde dişicanlar vardır. Bunlar ince giyinenlere (aslında ince giyinmemişlerdir) hasta olduktan sonra fırça çekmektedir.

Soğuk havanın insanlar üzerinde de bir geri zekalılık etkisi bıraktığını söylemem mümkündür. Bu tipler genelde soğuk havalarda görülür. Her mevkide birkaç tanedir. insanı sinir etmek için yaratılmışlardır. Ya da yaşam tarzlarını bu şekilde planlamışlardır. Laf anlamazlar, söz dinlemezler ve möl möl size bakarlar. Bu bakış öküzün trene bakmasıyla aynıdır. Ancak bunlar bilmezler ki tren baka baka durmaz!

Havanın soğuk olmasından istifade çorbacı fasıllarımız artmıştır. Babama duygu sömürüsü yapabiliyor ve soğuk havada arabaya sahip olabiliyorum. Trafik derseniz kimse soğukta dışarı çıkmıyor. Trafik kitlenmiyor bu da benim işime geliyor.

Küçüklüğümden beri sevdiğim buhara yazı yazma olayını şu günlerde pek çok defa tekrarlayabiliyorum. Banyoda bıcı bıcıdan sonra buhar ile kaplanmış fayansın ya da aynanın üzerine yazı yazmak çok iyi bir konsantre kaynağıdır. Fakat bu pencere camlarında kesinlikle denenmemelidir. Çünkü neticesinde pencerede iz kalmakta ve antilekeci anneler terlik şov yapabilmektedirler. Terlikler ise nurani varlıklar olduğu için uçabilme lüksüne sahiptirler.

Son olarak atkı-bere-mont üçlemesini çok feci şekilde uygulayan bir kişican (gözlükleri mavi çerçeve) görürseniz arkadan h-yaman diye sesleniniz 🙂

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

Bir cevap yazın

*