Üzerimde can sıkıntısına dair şeyler hissettiğimde, sıkıntımı gidermeme yardımcı olan eylemlerden birisi de National Geographic izlemektir. Bir de National Geographic Wild vardır ki evlere şenlik. Aslanlar, timsahlar, akrepler, katil kurbağalar ve daha neler neler. Genelde akşam üzeri 5’den sonra çok güzel incelemeler yayınlıyorlar.

Geçen hafta izlediğim bir incelemede bir kurbağa sürüsünün Avusturalya’da bir kentin yok olmasına sebep olduğunu öğrenmiştim. Kurbağa sürüsüne karşı tim oluşturulmuş fakat time rağmen kurbağalar şehri tamamı ile istila etmişler. Bu durumda insanlar bölgeyi terk etmek zorunda kalmışlar. Ayrıca dünyanın en zehirli hayvanı da siyah kurbağalarmış. Zehirinin bir damlası bir dakika içinde 50.000 fareyi öldürebilecek kadar etkiliymiş 😀

Az önce izlediğim (saat yazıyı yazarken 18 suları) belgeselde ise konu fareler idi. Fareleri sanırım pek seven yoktur aramızda. Evde, sokakta bilemediniz arabanın motorunu temizlerken karşılaştığımız fareler aslında birer yaratılış mucizesiymiş. Bir farenin ön dişlerinin bir betonu kırabilecek kadar güçlü olduğunu biliyor muydunuz? Ya da 90 derece diklikte bir su borusunu çıkabileceğini? Evet, fareler 90 derecelik bir açıya sahip ıslak bir boruyu hızlıca çıkabiliyor. Bunu ayak pençelerine borçludur kendisi ve tuvaletlerden çıkması da bundanmış 😀

Fareler kafalarını sokabildikleri her delikten rahatça geçebiliyorlar. Çünkü oynak bir vücut yapısına sahipler. Kaburgaları ve diğer kemikleri pozisyona göre oynaklık teşkil edebiliyor. Ayrıca zat-ı muhteremler çok iyi yüzücülermiş. Hiç ara vermeden yüzerek tam 3 gün hareket edebiliyorlar o da yetmezmiş gibi suyun altında 3 dakika kadar kalabiliyorlar. Kuyruk dümen görevi görüyormuş, gemi gibi hayvancan 😀

En güzel yanlarıysa birşeyi hafızasına alıp bunu bir dahaki sefere beyninde canlandırması. Mesela labirentlerden geçişleri buna örnek olarak gösterebiliriz. Ayrıca fareler, sterio koku alma sistemiyle en iyi koklayan hayvanlardan biriymiş. Bu özelliği sayesinde kendisini bir mayın avcısı olarak görebiliyoruz. Mayın bulan köpek veya benzeri hayvanlara ve robotlara göre çok daha hafif olması ve yukarıda anlattığım koku alma sistemine sahip olması onu mükemmel bir mayın bulucu yapıyor.

Fareler küçlü kafa yapısı sayesinde buzdolabını açabiliyor ve içindekileri oturup bir güzel yiyor. Kendisine yiyecek verdiğiniz zaman size müteşekkir oluyor 😀 Kendi aralarında biz insanların duyamayacağı frekanslarda sinyaller göndererek iletişiyorlar. Kulak yapısına zaten hiç girmeye gerek yok, mükemmel.

Beğenmediğimiz fare neler neler yapıyor. Mesela bizler mayın bulamayız ya da üç gün boyunca yüzemeyiz 😀 Bu yüzden bundan sonra fareleri öldürmemeye karar verdim. Onlar da bir kardeşimizdir 😀

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

3 comments

geçtiğimiz aylarda bizim apartmanda vardı ne şerefsiz hayvandır yarebbi, ama sonunda acı bir kapan sesi ile yakalandı 😀 başta küçüktü kapan ordan peyniri alıp kaçtı şerefsiz, sonra büyüyünce tabi…. bammmmm 😀

Yazıyı geçiyorum. Ancak yorumuna bittim Hamdi; “Fareler hakkında böyle konuşamazsın”

Alemsin 😀

Bir cevap yazın

*