Aldım Anahtarını (:

Dün şurada, şu oyunu bitirme uğruna iddiaya girdiğimizi anlatmıştım. iddiaya göre saat 19:00’a kadar en fazla ilerleyen arzu ve isteklerini belirtecekti. Dün ben 12. piramitdeyken ablam maalesef 11. piramitdeydi :). Çok heyecan verici ve çekişmeli bir iddia oldu, gerçekten zevkliydi. Ancak ablamı da tebrik etmek lazım çünkü yılmadı ve benimle aslanlar gibi mücadele etti. Hatta bir ara korkmuştum beni geçecek diye… Şimdi iddianın sonucuna göre benim birşey isteme hakkım var. Gece boyunca düşündüm ve bunu güzel, h-yaman’ın ağzına layık bir kekden aşağısının kurtarmayacağı kanaatine vardım :D. Tabi en fazla bölümü yapmak için sürekli oyun oynamadık, araya işler girdi o oldu, bu oldu. Ha bu arada ben oyunun biteceğinden şüpheliyim :). Neyse iddiayı bir kenara bırakıp yurdumuzdaki bir habere dikkat çekelim. Bayramda Saddam idam edilmiş ve televizyon kanallarımız iyi birşey yaptıklarını zannederek defalarca bu olayı ekranlara getirmişlerdi. Dün Muş’da 12 yaşında bir çocuk evlerinin tavanına bağlı bir ipde asılı olarak bulunmuş. Acaba televizyon kanallarımız hala haber yaptıklarına ya da kaliteli yayın yaptıklarını mı sanıyorlar? Neyse deyip bunu da geçiyoruz. Bugün h-yaman’ın çok çalışması gereken günlerden biri. Yazı yazarken normalde güneşin çıkmış olması lazımdı ama hala teşrif edemediler :D. Bugünlük de bana müsade büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öper (mucks öpme şeysi), sevdiklerinizin yanında hoş bir gün geçirmenizi dilerim.

Alırım Anahtarını

Pazar günü şurada tanıttığım “Fark Bulma Oyunu” insanlarda bağımlılık yapıyor galiba, dün bu kanıya vardım. Neden mi? Birkaç bölüm ilerleyince salçalık biberler çıkıyor iki fotoğrafta ve farkı isteniyor. Dün akşam önce ben didik didik aramama rağmen bulamamıştım ve sinirden çatlamıştım. Hmm sonra ablamın da aynı olay için çaba göstermekte olduğunu daha sonra yanına birkaç kişi daha alarak olayı abarttığını gözlemledim ki keşke cep telefonundan bir kare çekip koysaydım diye düşünüyorum. Monitörün içine düşeceğiz bu oyunu oynayanlar olarak neredeyse. Hatta işi iddiaya bindirdik, ablamın anahtarını alacağım elinden. Bugün akşama kadar bitirmem lazım bu oyunu, tabi oyun bitiyorsa :). Önce ben bitirdiğim taktirde çok masfraflı olacağımı buradan da duyurmak istedim ilgililere (: Şu sıralar (c.tesi, pazar, pazartesi) sürekli “Yaşar” dinlemekteyim ve MSN’de meraklı aynı zamanda mahalle aralarındaki dedikoducu teyzeler gibi vatandaşlar hemen “hayırdır” diyorlar. Özel bir sebebi yok, sadece dinlemekteyim ve şarkılar hoşuma gitmekte. Öküz altında buzağı arayanlara da bu kısım duyrulur. Sitemdeki inşaat çalışmaları sizin haberiniz olmaksızın gizliden gizleye devam etmekte, bu yüzden kafanıza yazı başlığı, header resmi ya da bunlar gibi birşeyler düşebilir kask takmayı unutmayın (: Bir de Beşiktaş dün yine yenilmiş (4-0). Şimdiye kadar hep Tigana’nın gitmesini istiyordum ancak şu andan sonra “Yönetim istifa” demekteyim. Takımı rezil edeceğiniz kadar ettiniz!!! Bir de son olarak Milliyet Gazetesi’nin şu yazısına göz atmanızı tavsiye ediyorum. Artık cahillik, şerefsizlik dizboyu. Hergün artan bu olaylar, zaten çok az olan keyfimizi bozmaya yetiyor değil mi? Yazıklar olsun bunu yapanlara… Bir de Alanya Lisesinden iki kız öğrenci bir birine dalmış tekme tokat (: Erkekler de tempo tutmuş “vur vur demir gibi kızsınız” diye. Polisler gelmiş ayırmışlar. Olay kızlardan birinin diğerinin giydiği çizme ile dalga geçmesinden ötürü olduğu saptanmış. Allahım bu gençliğe akıl ver, bizlerin de aklına mukaiyet ol!

Maskeliymiş Aylinmiş Hadi Ordan

Sabah sabah gözümü açar açmaz yine yağmur ile selamlaşıyoruz. Böyle yağmurlu havaları hep sevmişimdir ancak önceden de belirttiğim gibi beni ıslatmadığı takdirde (: Böyle havada Yaşar’ın yeni albümünü de dinlemenin keyfini fazlasıyla çıkartıyorum. Hoş bir albüm olmuş tavsiye edilir. Bir de burnum akıyor, boğazım acıyor, öksürüyorum; herhalde grip oldum ): Salgın mıymış neymiş şu günlerde? Umarım fazla etkili olmadan çekip gider virüs kardeşler (: Gelelim normal hayatımıza. Efem dün internette “Maskeli Aylin” olarak bilinen genç bir kızın videosunu izledim. Kız müzik eşliğinde dans ediyor, soyunuyor. Buraya kadar tamam da bir olay var ki gülmekten kendimi alıkoyamadım. Kız bu videoyu paraya ihtiyacı olduğu için çekmiş. Benim izlediğim birinci bölümüymüş, ikinci bölümü ise internetten satılıyormuş. Kız “paraya ihtiyacım olduğu için yaptım ne yani kötü yola mı düşseydim” demiş. Ah şekerim ah sen kendini hangi yolda sanıyorsun ki :D. Üstelik Türk medyası da bu kıza destek çıkıyormuş. Allahım sen bizim aklımızı koru! Üstelik kızın videosu Youtube’un popüler videoları arasında. Yanlış anlaşılmasın videonun tamamını izlemedim. Sadece merakımdan dolayı ufak bir kısmını şey ettim (: Unutuyordum Wpdestek.com da sitem hakkında bir yazı yazmış şurada. Wpdestek.com ekibine bu ince hareketlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bana gelince yazının başında da belirttim az hasta gibiyim, bilgisayarıma yeni format atmama rağmen beni çıldırtıyor, yeni maceralar yaşamaya devam ediyorum. Bir de ablamın mp3 krizi tutmasa ne güzel olacak ama elden ne gelir hayatın tadı, tuzu, biberi bunlar.

Donarak Evrim Geçirmekteyiz

Alanya ve çevresi birkaç gündür soğuk havalrın etkisinde. Ancak öylbe böyle bir soğuk hava değil. Şu an güneş yeni yeni doğmakta ancak inanın ki yeni günün başlamasını hiç istemiyorum. Dışarı buz gibi çünkü. Soğukun derecesini size şöyle anlatabilirim; dün teyzemin bir tanesi battaniye ile dolaşıyordu. Çekmiş üzerine pembe renkli cicili bir battaniyeyi dolanıp duruyor :). Aslında bu yeni bir kış modasının başlangıcı olabilir, hoş bir proje. Dışarıya çıktığınız anda soğuk ile savaşmaya başlıyorsunuz. Zaten birkaç kat giyinmediyseniz “huuuuuh” diye elinizi ısıtıyorsunuz (: Tek sorun üşümek değil. Motorsikletiniz zor çalışır, arabalar anti-friz koymadığı için çalışmaz. Babacanın birisi gelir “abi araba çalışmadı da bir el atıver” şeklinde yardıma muhtac insanlar gibi konuşur. Şu anda olduğu gibi klavye ile yazı yazarken ellerinizi bir müddet sonra hissetmezsiniz. Sabah yüzünüzü yıkamak için musluğu açmanız ile kapatmanız aynı anda gerçekleşir. Çünkü o suyu yüzünüze çarmaktan gerçekten korkarsınız (: Arkadaşınızı dışarıya gitmek için ikna edemezsiniz (baş harfi Yiğit).

Continue reading

ilaçlar

Sabah kalktınız ve boğazınıza şiş sokulmuşcasına acıyor. Bu durumda birkaç yöntem yapılır. Birincisi pastil emerek acıyı en aza indirmek, diğeri sıcak su, çay vb. sıvıları almak bir de böyle boğazlanıyor gibi lavaboda böğürmek :D. Tabi ki son yöntem oldukça kaba bir davranışı temsil ediyor ancak böyle yapanlar vardır mutlaka. Hatta dün bi babacan gördüm adam yolda yürürken yere sümkürüp içini boşalttı (ıyy). Böyle babacanları kınamaktan başka yapılacak birşey yok. Neyse konuyu dağıtmayalım sabah kalktığımda eğer boğazım ağrıyorsa portakal aromalı pastil ilk tercihimdir. Çocukluğumdan beri severim böyle şeker tipli ilaçları. Benim zaman-ı evvelde yemek yeme problemim vardı. Yani eskiden böyle her saat çalışan bir değirmen gibi değildim, çok az yerdim. Onun için bol bol vitamin haplarından alırdım ve işte o haplar çok hoşuma giderdi. Jelibon gibiydi tatları. Bir de şuruplar olurdu. Öksürük şuruplarından bahsetmiyorum onların alayı acı :(. O tarif ettiğim şuruların tadı da bir güzel olurdu ki sormayın. Şişeyi dikmek isterdim hep ama annemin karşı çıkması ile bu olay içimde hep ukte kalmıştır. Hazır ilaçlardan açıldı konu devam edelim ablamın da bir ağrı kesici hapı var. Geçen hafta tatmıştım :D. O da vitamin hapları gibi çok lezizdi. Hmm acaba zat-ı alleri bu yazıyı okuduktan sonra bir daha istesem verir mi :D? Şimdi bu ilaç mevzusuna nerden girdik hepiniz merak ediyorsunuzdur. Boğazım çok acayip acıyor. Sesimde herhangibir problem yok maşallah, mehter takımının tamamı bağırsa öyle ses çıkmaz :D. Bu aralar grip salgını almış başını gidiyor ve son kurban ben olabilirdim. Ancak daha önce de bahsettiğim gibi ben hastalıkların virüslerini terbiye ettim ve her cuma namaza götürüyorum onları :D. Evet, sabah sabah bu kadar muhabbet yeter. Daha kalmayı isterdim elbette ancak yapılmayı bekleyen işler var. Ha az kalsın unutuyordum evlere temizliğe de gideceğim bundan sonra. Şu geride bıraktığımız hafta içinde anladım ki çok iyi temizlik yapıyorum :D. Neyse vaktim doldu kendinize iyi bakın, dışarı çıkarken üstünüze başınıza transparan şeyler yerine adam gibi soğuk ile mücadele edebilecek şeyler giyin.

Teknoloji Kimin Umrunda?

Hep diyorum şu Alanya’nın huyundan mıdır suyundan mıdır bilmem insanları çok acayip? Alanya Belediyesi tarafından caddeleri izlemek amacı ile güzel güzel kameralar döşenmişti sağa sola. Bu kameraların görüntüsünü de internet üzerinden izleyebiliyorsunuz. Buraya kadar gayet güzel. Ancak bu olayı abartıp iletişim aracı olarak kullananlar var. Memleketindeki bir tanıdığına telefon açan ve sonra kameranın karşısına geçip gülümseyen bir aile gördüm geçen gün gazetede. Bu aile için denecek tek söz var “kimin umrunda teknoloji”. Bundan sonra haftanın belli günleri ben de oraya gidip canlı canlı kendimi göstereceğim :D. Yalnız bu kamera olayı bazı durumlarda çok hoş olmayabiliyor. Mesela kız arkadaşınız ile yürüyorsunuz ve o anda kız arkadaşınızın babası kamerayı canlı canlı izliyor. Sonunu ben bile düşünemiyorum :D. Bana gelince tüm enteresanlığım devam ediyor. Dün sabahtan akşama kadar “Dertler benim olsun” şarkısını dinledim. Hatta dinlemekle kalmayıp dinlettirdim (ablam, komşular, arkadaşlar vs.). ingilizce kursum bütün hızı ile devam ediyor. Her ne kadar “she” derken karşılığını sınıfta gösteremesek de gidip geliyorum derslere. Hmm faydası da olmuyor değil :D. Yiğit ile yaptığımız kokoreçci turlarından canı çekenler varmış. Gelin abicim Alanya’ya götürmezsem adiyim (götüreceğim dedim hesabı ödeyeceğim demedim) :D. Böyle neşeli göründüğüme de aldanmayın. Derdim çok. Uludağ’da kar yok, buraya yağmur yağmıyor, internet yavaş, Beşiktaş yine yenilmiş… Neyse en büyük derdimiz bunlar olsun. Bir de aklıma gelmişken söyleyeyim Mayıs ayında Finlandiya’da yapılacak olan 2007 Eurovision yarışmasına Türkiye’den bizleri oynatan sonra Gaffur’un da dansı ile desteklediği “Çakkıdı” şarkısının sahibi Kenan Doğulu katılıyormuş. Şimdiden başarılar diliyorum. Eminim ilk üçün içinde yer alacağız. Bu yazıya başlamadan önce aklımda o kadar çok şey vardı ki yazacak, şimdi hiçbirini hatırlamıyorum :D. Heyecandan olsa gerek onun için af eyleyin efenim!