Monitörüm Geldi

Yeni monitörümden merhaba dünya :). Uzun süredier beklediğim monitorum sonunda elime ulaştı. Hakan da aynısından kullanıyormuş ki zaten almadan önce referansı ben kendisinden almıştım. Monitor marka/model PHILIPS/190X6FB. Sonundaki FB hoşuma gitmese de gerek dış tasarım olarak gerekse işlev olarak “manyak” diye tabir edilebilecek seviyede. Hele önde dokunmatik açma/kapama şeysi var ki evlere şenlik. Çok hoşuma gitti ki durmadan açıp kapatıyorum monitörü. Yakın zamanda o kısımdan bir arıza verebilir 😀 Tabi monitör gelince mecburen odamda bir takım değişikliklere gittim, azıcık ucundan da temizlik yaptık. Kablo yığınları ile boğuştum durdum bir saat. Birini çekiyorum fişin cihazın biri çalışmıyor derken hepsini toparlayıp yeniden kurdum, bu da geniş bir zamanımı aldı. işin sonucunda ise şu şekilde bir görüntü oluştu. Önceki halini de göstermek isterdim fakat göz zevkinizi bozmak istemedim sabah sabah. Allah muhafaza dişicanlar “ıyy” deyip gözlerini çevirebilirler benden (: Dün bir taraftan monitör sevinci yaşarken diğer taraftan da daha önce bahsettiğim Microsoft’un şu lisans denetleme ekranı çıkacak muhabbeti ile sarsıldık. Daha önce bu olayı 21 Şubat’da olacağını söylemişler fakat bir icraat görememiştik. Fakat dün Windows güncellemesi yapan bilgisayarlarda kapanırken ve açılırken daha önce görmediğimiz kopya program ekranı çıkmaya başladı. Her ne kadar bunun için çözümler olsa da dün Cem ile yaptığımız telefon görüşmesinde bunun tam çözüm olmadığına karar verdik. Yani arkadaşlar eğer sorunsuz kullanmak istiyorsanız Windows lisansı alacaksınız. Ama benim tavsiyem eğer bir ev kullanıcısıysanız ve oyunlarla işiniz yoksa Pardus kullanmanız yönünde. Bu konuyu daha sonra makale şeklinde detaylı olarak ele alacağım zaten. Dünün bir diğer olayı da pastalarla böreklerle desteklendiğimiz format atma işlemi. Bir tanıdığınızın (öğretmen, komşu, abla, baba hiç fark etmez) bilgisayarı bozulur ve bilgisayardan anlayan birisi olarak sizi arar. Bilgisayarına birşeyler olduğunu söyler ve siz de virüs girdiğini anlarsınız. Tabi bu olay bezen formatlamaya kadar gidebiliyor. Açıkcası özellikleri çok iyi bir bilgisayarı virüsler ytüzünden, trojanlar yüzünden o halde görünce içim gidiyor ve hiç acımadan formatlıyorum ben. Dün akşam da bu olaylardan birini Pelin Hocam’a yaptık. Format atarken ben, formatı attıktan sonra da bilgisayar “ohh be” dedi :). Malum format atmaya gidiyorsunuz ve eğer pasta, börekler yoksa nasıl yapılacağını unutuveriyorsunuz. Bu yazıyı yazarken aklıma geldi de her vakit yazamıyoruz bloga. Yani yazmak için de ruh gerekiyor :).