Simitçi Bile isyanlarda

Birkaç sabahtır üşenmeyip eve 100 metre uzaklıktaki simit fırınından kahvaltı için sıcacık simitler almaktayım. Kahvaltı ile aramın iyi olduğu söylenemez, özellikle yazın insanın canı hiçbirşey istemiyor o vakitte. Fakat simit sıcacık olunca durum değişiyor. Neyse biz mevzumuza gelelim. Sabah yine simit almak için gittim fırına ve selam verip içeriye girdim. Babacana simitlerin sıcak olup olmadığını sorduğumda verdiği cevap hem güzeldi hem de düşündürücüydü “simitler sıcak yeter ki insanlar soğuk olmasın”. Belli ki insanların somurtkan hallerinden sıkılmış, sabahları güleryüzlü insanlara simit satmayı özlemiş.

Continue reading

2007 ÖSS Manzaraları

Yarın hepimizin bilidiği gibi ÖSS yapılacak. Az önce gazetelere göz atarken aslında geçen yıllara göre hiçbir değişikliğin olmadığını da gördüm. Sınavdan önce mübarek zaatların yattığı türbeler sınav için umut merkezine dönüşmüş yine. Sınava girecek olan dişican veya kişican çalışmamışsa, türbedeki yatan ne yapsın! Zaten türbeye her giden sınavı kazansaydı gerek yoktu dersanelere, her türbe başına bir masa “gel abi kesin kazandırırız” tadında bir tanıtım, sonrasında ise en çok kazandıran türbeye bir sonraki sene yığılmalar görürdük. Ancak ne böyle birşey mümkün ne de akla mantığa uygun… Sınav filmindeki gibi bir de cinci hocalara gidenler varmış ki evlere şenlik.

Continue reading

Uykulu Gözlerle

Uykulu gözlerle bilgisayarın başına geçmek gerçekten çok ilginç bir duygu. Özellikle çalışanlar yok mu? Onlar daha da ilginç. Dişican grupları daha uyanmamıştır ancak mutlaka MSN’de “günün dedikodusu” eylemini gerçekleştirebileceği bir arkadaşı vardır. O da yetmez gidip “Hürriyet Kelebek” ve türdeşlerini okur 🙂 Ya biz kişicanlar, sanki dişicanlardan bir farkımız var. Mesela kendimden örnekleme yapacak olursam sabahın köründe MSN’e giriyorum ve her sabah Serhat orada beni bekliyor 🙂 Selamlaşmamız akıllara zarar zaten ona hiç girmek bile istemiyorum. MSN’de sohbet yaptıkdan sonra doğru Fanatik gazetesinin spor başlıklarına gözatarım ki bu durum birçok kişican kullanıcının aynasıdır. Bir de rüyasında benim gibi bilgisayar görenler vardır. Biz kendimize bir isim bulamadık, siz gereken ismi yazarsınız bi zahmet 🙂

Continue reading

Muhasebeymiş, Dersmiş, Hayatmış, Pehh

Dün tüm günümü muhasebe çalışmaya vererek kendi çapımda bir rekoru egale etmişim. Hani lisedeki gibi olsa yine güzelim kopya kağıtlarını hazırlayacağız ancak olmuyor. Gözetmen olarak babaannem yaşında teyzeler geliyor, ters düşmemek lazım onlarla. Bir de altı üstü muhasebe canım ne olacak? Bir bilanço, azıcık gelir tablosu üstüne de mizan ohh miss. Bir de demişler ki “muhasebe, finansın dilidir”. Yok canım daha neler? Finansın bir dili varsa o da yasal ve resmi tefeci olan bankalardır. Finansın altından girip üstünden çıkıyorlar. Bir de insan muhasebesi vardır ki ona hiç girmemek lazım. insan kendi kendini muhasebe etmelidir.

Continue reading

Burun ile Nargile içilir mi?

Sorunun cevabını sanırım videodan aldınız, yani içilirmiş 🙂 Bu çekimdeki kişi ve mekan tamamen gerçek dünyadan alınmıştır. Seslendirme ve çekim Yiğit tarafından yapılmış, gülme efektlerini de kendisi vermesine rağmen çorbada ben ve benim gibilerin de tuzu bulunmuştur. Ayrıca burun ile nargile içmenin câiz olup olmadığı Zekeriya Beyaz Hoca’ya danışılacaktır.
Continue reading

Yanıyoruz Hüleyn!!!

Küresel ısınmayı bir dönem ön plana çıkarmıştık. Ancak küre ısınmayı geçmiş ve level atlayarak direkt yanmaya başladı. Özellikle bizim sahil kesiminde haftasonu böyle alevsel bir hava akışı yaşadık. Suratınıza çarpan sıcak havayı hissedebiliyorsunuz. Ayrıca oturduğunuz yerde terleme mertebesine ulaşıyorsunuz. Duyduğuma göre pudra satışlarında gözle görülür derecede bir artış yaşanmış. Sebebi de gün boyu masabaşında çalışanların malum yerlerinin pişik olması 😀 Havanın bu sıcaklığı beni de etkiledi tabi. Beynim dönmüşcesine hareket ediyor, terlediğim zaman sinirlerim 1924’den sonraki enflasyon oranları gibi fırlıyor. Motorsikletimle giderken bile serinleyememem hatta daha da yanmam ne kadar sinir bozucu? Pazar günü bu olayı Yiğit ile beraber bizzat yaşadık. Doğal klimalı motorumun bile sıcaktan “yeter hülen deyus in üstümden dinlendir beni, vala hararet yaparım” gibi bir haykırışı vardı sanki. Bir de turistler var ki onlara da yandan yandan bir değinelim. Adamlar sanki hiç sıcak görmemişcesine soyunuyorlar ve de bu durumda dişi-kişi ayrımı yapmıyorlar. Hal böyle olunca Türk babacanlara bıyık ovuşturucu manzaralar çıkıyor.

Continue reading

Aşk Duvarkağıdı

Uzun zamandır grafik kategorisi altında duvarkağıdı yayınlamamıştım. Çünkü ortada duvarkağıdı yapacak bir durum yoktu 😀 Fakat son zamanlarda hayatımda yaşadığım dalgalı kur modeli bu sessizliği bozdu. Toplamda yaklaşık bir saatimi almış olup nihayetinde ortaya çok güzel bir resmin çıktığı çalışma oldu. Hmm bazen söylemek istediklerinizi kelimelere sığdıramazsınız ya da çekinirsiniz. işte böyle durumlarda resimler sahneye çıkar ve anlatılmak istenen herşeyi apaçık ortaya koyar. Benim de öyle oldu, anlatmak istediklerimi sözcüklere sığdırmak yerine pixellere sığdırdım 😀 Bu resim aslında ismi lazım olmayan fakat benim için çok önemli olan bir dişicana hibe edilmiştir. Fakat aynı duyguyu paylaşanlar için de ortak nokta sağladığı için umumun kullanması uygun görülmüş ve halka arz edilmiştir.

Continue reading

Günlerden Pazar…

Bu Pazar gününü diğerlerinden oldukça farklı bir biçimde geçirdim. Önce saatin 12’sinde yaptığım kahvaltı ile başlayalım. Pazar günlerinin en güzel tarafı geç kalkmak ve kendime izin vermiş olmam. 12’den saat 2’ye kadar CSS kodu yazdım ve sonrasında maceramız başladı Eren ile birlikte. Daha önceden planladığımız gibi motorlarımızla Kale’ye çıkacaktık. Nitekim öyle de oldu; çıktık kaleye… Sakin bir yerde mola verdik ve denize karşı birkaç fotoğraf çektik yüksek surlardan. Fotoğrafları merak ettiyseniz yeri gelmişken belirteyim; artık çektiğim fotoğrafları şurada ifşa edeceğim. Dün çektiklerim de işte tam şurada. Öhöö (öksürük şeysi), tam surlarda yani şurada dururken; bizim gibi birkaç genç kişican yanımızdan geçer. Ve bir tanesi “burayı yeni yapmışlar galiba” der. Bu andan itibaren Eren ile birbirimize bakışıp gülümsemelerimiz kahkahalara dönüştü. Arkasından espriler geldi. “Tabi tabi yeni yaptılar, hatta betonu Alanya Hazır Beton döktü” gibi gülmemizi çişimizi getircek aşamaya kadar artıran laflar dolaştı ortamda. Bu arada insanın gülerken neden çişi gelir hala anlayabilmiş değilim 😀

Continue reading

Acaip Bir Mart Ayı

Aslında sırada bir mim daha vardı lakin hergün mim hergün mim olmuyor canım böyle. Arada bir “huh” dünya demek gerekiyor. Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır atasözünü iki gündür tastiklemekteyiz. Hoş bir soğuk ve titreyen dişican-kişican gruplarını görmek bir hayli mümkün oluyor. Titreme aslında şundan oluyor; kendileri yazın geldiğini zannedip yazlık cicileri giymeye başladılar. Sonra da soğuk hava “repeat” halinde kendisini gösterince titreştiler. Neyse ki soğuk havalar etkisini daha fazla göstermeden hafta sonu bizi terk ediyormuş. Sanırım ondan sonra yazlık cicilerimizi giyebileceğiz. Hazır konu mart ayından açılmışken pisiciklere de değinelim azıcık. Herifler kafayı bozmuş vaziyette yaşıyorlar, hepsi birer psikopat olmuş. Dün dört kediyi bir arada gördüm ve gençliğin vermiş olduğu muziplikle kedileri kovalamayı aklımdan geçirmiştim. Hep söylerim bu Alanya’nın kendileri çok tembel hiç koşmazlar diye. Yine aynı durum geçerliydi bu dört kedi için de… Yanlarına gitmem onlar için hiçbirşey ifade etmedi maalesef. Herifler kılını bile oynatmıyor ve beni dellendiriyorlardı. “Pist, hoşt” gibi enteresan seslendirmeler yapmama rağmen onlar bana baktı ben onlara. Kedilerin bir 70’lik rakısı ve çilingir sofrası eksikti. O da olsa beraber oturup içme eyleminde bulunabilirdik. Yaklaşık onbeş dakika sonra kedileri korkutamayacağımı korkutsam da onların korkmayacağını anlayıp mekanlarından uzaklaştım. Ben ise şu sıralar çok acaip projeler içine kendimi atıyorum. Günlerim “Winzip” ile sıkıştırılmış gibi yoğun geçiyor. Sabah sabah Winamp da çok hoş parçalar seçiyor. Örneğin “Bağa gel bostana gel” :D. Bu türkünün sözleri arasındaki bağı bir türlü bulamama rağmen dinliyorum. Hayır bağ ile bostan ile sevilenin ne gibi bir bağlantısı bulunabilir ki :D. Bir de “Denizin dibinde Hatcem” vardır ki o başlı başına bir sorun. Denizin dibinde demirden evler ne arasın… Fakat herşeye rağmen türküler yine de güzeldir, sıcaklık vardır. Hmms bir de Erhan’ın sitesi birkaç gündür kapalı ve bu haftasonuna kadar böyle devam edecek. Gelen ziyaretçi yoğunluğunu sunucusu kaldıramamış. Haftasonu yeni yuvasına taşınacak, ilgilenenlere duyrulur. Bu aralar yine yemek çıtasını arttırdım, çok acaip yiyor hemen yakıyorum. Kilo sorunum olmadığını vurguladıkça acıkıyor, acıktıkça tıkınıyorum. Dün evdeki bir tepsi böreği sanırım yedim :D. Neyse sakın siz denemeyin ölürsünüz mazallah. Herkese güzel bir gün diliyor, acaip kedileri görmenizi temenni ediyorum 😛

Yoğunum

Sabahın köründe yine arkamdan kovalayan var gibi kalkıp bilgisayar ile bütünleştim. Horozlarla daha önceden yaptığım yarışma devam etmekte hala, yani ben onlardan daha erken uyanıyorum :). Önce yazımı yazıyor, sonra da ay sonundaki sınavlarım için çalışıyorum. Yeri gelmişken onu da hatırlatayım; bundan sonra ay sonuna kadar yoğunlaşmış şekilde ders çalışıyorum, bilgisayara sadece akşamları birkaç saat oturabileceğim. ingilizce kursum da bitmek üzere, dün sınavmızı olup kendi çapımızda bir derece ile belgeyi almaya hak kazındın :). Dün birazcık analiz yaptım da mart ayı benim için dert ayı. Ailemin dört ferdinin doğumgünü var bu ay içinde :). Sözün kısası maddi kriz içerisindeyim. Bu yüzden bir süreliğine Google’ı satın alma hayallerimi kenara bıraktım Mart ayının bir diğer ilginçliği de kedilerin üreme faaliyetlerini ulu orta yerde yapmaları. Hal böyle olunca ufacık veletler bile “aaa napıyo bunlar” diye bakınıp duruyorlar. Hadi velecanları geçtim de kocaman dedecanlar bile hayret ve ibretle bakıyorlar :D. Dişicanları hiç söylemiyorum, onlar ayrı bir gezegenin insanları gibi davranıyorlar. . Dün YouTube’un kapandığına dair bir yazı yazmış ve kendi yorumumu dile getirmiştim. Benim gibi düşünen dört tane üniversiteli kişican dilekçe vermişler açılması yönünde. Diğer yandan da alem-i internette yine illegalliğimizi gösterip çoğu sitede “Yasaklı Youtub’a nasıl girilir” sorusuna cevap verilmiş. Sanırım birkaç güne kadar tekrar erişime açılacak :D. Sabah sabah bir de magazin turu atayım dedim ve evlere şenlik haberlerle dolu magazin gündemi. Normal gündemde yazacak birşey bulamıyorlar fakat magazinsel olaylarda maaşallah hiç bir problem yaşamıyorlar. Neyse efem sabah sabah yine uzattıkça uzatıyorum. Yanımda bitmesi gereken üniteleri içeren kitaplar, okunmayı bekleyen bilgisayar dergileri ve yapılmayı bekleyen işler var. Değilse çay da içerdik :P.