Instagram Fotoğrafçılığı

Fotoğraf paylaşımının moda değil profesyonelliği temsil ettiği 2006-2007 yıllarında Flickr vardı. Öyle muhteşemdi ve popülerdi ki ücretli versiyonunu kullanırdım. Dijital fotoğraf makinem ile çektiğim bütün fotoğrafları arşivleyerek Flickr’a yüklerdim. Ardından WordPress ile birleştirip eskiden bütün bloglarda görebileceğiniz “albüm” bölümünü Flickr’a yüklediğim fotoğraflarla süslüyordum.  Lakin teknoloji yerinde durmuyor, hayat değişiyor yani kısaca duvarlara yazıldığı gibi “hayat kısa kuşlar uçuyor”…

23279481

Flickr veya kendi arşivlerimiz özellikle Facebook ve Twitter’a direniş gösteremedi, bir bir zaman tünellerinde paylaşılmaya başlanan fotoğraflar artık başka mecralarda arşivlenmeye başlandı. Hatta Mart ayı (2014) içerisinde devletin Facebook’u da yasaklayacağı yönündeki spekülasyonlar fotoğraflarını orada arşivleyen kullanıcılar için bir tedirginlik oluşturmuştu. Konuya dönelim; Facebook ve Twitter’dan hemen sonra ise Instagram sahaya inerek tüm dengeleri alt üst etti. Hiç kullanmayacağım diyen insanlar bile efektlerin sarhoşluğu ile bir anda kendini Instagram’da buldu.

İnternette fotoğraf paylaşmanın tek sebebi aslında ego tatminidir. Bu konuda çok ciddiyim; kişiler beğeni ve yorumlar olmadığı zaman giderek paylaşımlarını azaltıyor ve bir süre sonra da tamamen ortadan kaldırabiliyor. Bunu hiç ziyaret edilmeyen bir resim sergisine de benzetebiliriz, ilgi görmediği için bir daha yapılmayabilir. Fotoğraf sanatçılarına sorduğunuzda ise fotoğrafı önce kendi beğenisine sunmak için çektiğini söyler.

Aslında tüm fotoğrafçılık geleneklerimizin değişmesindeki en büyük sebep akıllı telefonlar oldu. 5 megapixel kameralar şimdi 21 megapixel ile savaşıyor. Akıllandıkça “paylaş” düğmeleri artıyor. 3G, 4G derken fotoğraflar anında Facebook, Twitter hatta şimdilerde Instagram’a yüklendi. Belki de Flickr’ın popülerliği kaptırmasının sebebi bu değişime geç uyum sağlamasından kaynaklandı.

Instagram’ın insanoğluna yaptığı fotoğraf konulu tek kötülük ise artık hiç kimsenin doğal fotoğraf görememesidir. Her fotoğraf makyajlı, her fotoğraf efektli yani çekilen her fotoğraf ile oynanıyor. Bu da herkesi (ben dahil) fotoğrafçı gibi yapıyor. Bu durumda fotoğrafçıların ülkemizdeki konumu düğün fotoğrafçısından ileri pek gitmiyor bazı istisnaları saymazsak. Bu da fotoğrafçılığın geleceği açısından bazı endişeler oluşturmuyor değil. Sonuçta fotoğrafçılık da bir sanattır.

İlerleyen teknoloji, değişik telefon uygulamaları hatta akıllı kameralardaki uygulamaların önümüzdeki günlerde neler getireceğini hep birlikte izleyip göreceğiz, şimdiden işin ucunu kestirmek pek mümkün görünmüyor.