10 Maddede Samsung S6

Geçmişte de defalarca Samsung cihazlarını kullanan bir kullanıcı olarak, Samsung’un yeni amiral gemisi (hala öyle diyorlar) SM-G920FQ yani halk dilinde Galaxy S6 cihazını iki haftalık kullanım süreme göre notlarımı paylaşacağım bu yazıda sizlerle. Teknoloji portallarının uzun uzadıya kamerasındaki lensin açısı, işlemcinin matematik değerleri yerine tamamen kullanıcı deneyimine bağlı kısa notlar şeklinde bir inceleme okuyacaksınız aslında.

1_flat_pc

  1. İlk defa bir Samsung telefonun kaliteli malzeme ile yapıldığını ve ilk dokunduğunuz andan itibaren sağlamlık hissi veren bir cihaz olduğuna kanaat getirilebilir.
  2. Hızlı şarj özelliği diye bir teknoloji yazıyor özelliklerinde lakin cihazdan daha çok yanındaki şarj aleti ile alakası var. Hatta o hızlı şarj eden aletle dolum yapıldığında bir o kadar da çabuk tükeniyor batarya. Kablosuz şarj pedinde şarj edildiğinde ise bir gün şarj problemi yaşamıyor insan. “Hızlı giden atın…” deyimi tam bu telefona göre.
  3. Kamerası çok çok iyi. Gece çekiminde şimdiye kadar gördüğüm en iyi telefon.
  4. Gold rengi müthiş.
  5. İşlemci hızı falan iyi de içindeki yazılım da bir o kadar stabil.
  6. Telefonun alt kısmını bir iPhone 6 ile karşılaştırdığınızda kopyala/yapıştır mantığının aslında ne olduğunu çözebilirsiniz.
  7. Ekran parlaklığı, görüntüleme teknolojisi çok iyi.
  8. Home tuşuna iki kere basılması durumunda kameranın hızlı çalışması mantıklı bir girişim.
  9. Bu telefonda nasıl olurda su geçirmeme özelliği olmaz hala aklım almıyor.
  10. Tasarımda diğer cihazlara göre hem malzeme hem de çizgi farkının olması Samsung’un geleceği açısından umut verici.

Goo.gl Link Kısaltma Aracı

Google, geçtiğimiz aylarda link kısaltma servisi olan Goo.gl‘ı duyurmuştu. Ancak açıldığı zaman sadece API desteği ile dış araçlara destek veriyordu. Kendi içinde ise herhangi bir link kısaltma aracının olmaması tabi ki servisin hızlı yayılmasına biraz engel olsa da artık bomba gibi özelliklerle diğer benzer servislerden kendini ayırt edebilecek durumda.

Google kullanıcı adı ve parolası ile giriş yaptıktan sonra bizi link kısaltma formu karşılayacaktır. Kutucuğa kısaltmak istediğimiz linki yazıyoruz. Daha sonraki girişlerde alt kısımda önceden kısalttığımız linklerin listesi ve tıklanma sayıları yer alıyor. Listeyi günlük, haftalık, aylık, yıllık olarak da almak mümkün.

Linkler ile ilgili detaylara tıkladığımızda ise oluşturulma zamanı, tıklanma sayıları, yine zamana göre istatistik dağılımlarını alabiliyoruz. Bunların yanında tıklamaların hangi ülkeden, hangi tarayıcı ile ve hangi işletim sistemi ile yapıldığının bilgileri de yer almakta. Kısacası çok detaylı istatistik bilgileri vererek diğer servislerden farkını gösteriyor.

Eminim ki bundan sonra en fazla tercih edilen link kısaltma servisi olarak bizlere hizmet verecek Goo.gl. Açıkcası bu kadar detaylı istatistik verilerinin kullanılması birçok geliştiricinin de iştahını kabartacaktır.

Samsung N150 Netbook

Geçen hafta, N270 işlemcili Asus 1000HA netbook cihazımı satıp N450 işlemcili Samsung N150 JP01 aldım. Asus’u değiştirme nedenim ise N270 işlemcinin biraz mazide kalması oldu. Hız yönünden son zamanlarda istediğim performansı alamamam da büyük bir etkiydi tabi ki. Windows Xp’de batarya ömrünün çok iyi olması sonrasında Windows 7 ile birlikte aynı performansı görmememe neden oldu. Son zamanlarda 4 saat gibi kısa sürede bitmesiyle bu kararı aldım.

Bir hayli inceleme yaptım. LG, Samsung, Asus arasında gelgitler yaşadım. Daha önce Samsung kullanan arkadaşlarımdan referans aldım. Hem tasarım hem de performans olarak iyi olduğunu da görünce gittim aldım. JP01 ülkemizde çok yaygın bir model değil ancak fiyat ve kampanya koşullarının çok iyi olması JA08 serisinden de bir farkı bulunmaması açıkçası cezbetti beni.

Ürün genel özellik olarak:

  • N450 1.66 atom işlemci
  • 2 GB ram
  • 250 GB sabit disk
  • 256 MB ekran kartı dahili
  • Bluetooth
  • 10″ ekran
  • Wireless

N450 işlemcinin batarya ömrünü uzattığı teknik olarak her yerde yazıyor. Ancak denemeden bunu söylemek elbette zordu. Çünkü kişiden kişiye bu değişebiliyor nihayetinde.

Cihazı alır almaz Windows 7 starter’dan Windows 7 Home Premium’a yükselttim. Ancak kablosuz ağ problemi yaşadım maalesef. Cihaz ile birlikte kurtarma CD’si veya başka birşey gelmediği için sürücüleri Samsung’un destek sitesinden indirdim. Samsung destek sitesinde N150 serisi olarak genelleme yapılarak sürücüler listelenmiş halde. Bütün sürücüleri yükledim ancak kablosuz ağ sürücüsü için bulunan iki tane dosya (Atheros ve Realtek) benim cihazımdaki ile uyuşmadı.

Ardından XP’ye döndürüp bir de onun için olan sürücüleri denedim ama yine olmadı. Biraz araştırmadan sonra HP’nin sitesinden Broadcom sürücüsünü indirip denedik. Bu kez de kartı tanıdı ancak ağları görmedi. Yani yine uyumsuzdu. Samsung müşteri hizmetlerini arayıp destek istedim ama oradan da sonuç çıkmadı. Şunu da yeri gelmişken hatırlatayım ben sorunu çözdüm ancak Samsung müşteri hizmetleri beni halen arayıp geri bildirim yapmış değil. En sonunda burada da anlattığım gibi Japonya destek sitesinde cihazım ile ilgili ayrıntılı sürücülerin listelendiği sayfadan Broadcom sürücüsünü indirdim yükledim ve sonuç gayet başarılı.

Şu anda Windows 7 Home Premium yüklü. Önceki cihazım ile karşılaştırma yaptığımda ise oldukça hızlı. Yani değiştirmeme değdi. Batarya ömrü ile ilgili şunu söylemeliyim ki oldukça güzel. Her ne kadar 12 saat süre yazsa da hiçbir şekilde bu süre görülmüyor. Windows XP ile 8 saati gören bu cihaz tamamen doluyken Windows 7’de, 7 saati şimdilik görüyor. Üstelik tek seferde değil bataryayı her boşalt doldur yaptığım zaman bunu görebiliyorum. Gereken ölçümlemeleri yapınca 7 saati biraz daha geçkin bir süre kullandım.

Ben herkesin aksine siyah rengi tercih ettim. Sebebi de bu cihazı sürekli dış ortamda kullanmamdan kaynaklanıyor. Beyazın çok kirleneceğini düşünüyorum. Aslında şöyle de birşey var aldığım yerde kırmızısı olsaydı onu alacaktım ki bunun da aslında sadece dış kapağı kırmızı geri kalan kısımları beyazdı. O da olmayınca siyahın kullanım kolaylığını göz önüne getirip onu aldım. Tasarım olarak sadece dış kısmı parlak siyah. İç kısmı mat plastik ki bu daha iyi. Önceki cihazımın her yeri parlaktı ve özellikle iç kısmında sürekli parmak izi oluyor ve kirli görünüyordu. Mat olunca böyle bir sorunla karşılaşmadım ve çizilme olasılığı da en aza indirmiş oldu.

Şimdilik cihazdan hiçbir memnuniyetsizliğim olmadığını net bir şekilde söyleyebilirim. Almak isteyenlere de tavsiye ederim.

Gmail’i Buzz Tuttu

Gmail içinde yeni bir Google oyuncağı olan Buzz yerini aldı. Dün biraz oynadık tabi bu oyuncakla. Genel izlenim iyi yönde.  Wave fiyaskosunun ardından FriendFeed’e alternatif olarak Buzz’un gelmesi aslında sürpriz oldu. Ayrıca dün Google DNS kullanıcıları bir süre FriendFeed’e erişim sağlayamadı. Ancak her yeni servis gibi Buzz’un da çeşitli eksikleri ve hataları var. Ben kendimce şöyle bir liste yaptım.

  1. Gmail’e girmeden açılmıyor.
  2. Google Profilinden görünüyor anca canlı akış değil sadece kendi iletilerimizi görebiliyoruz.
  3. Diğer servislerdeki gibi tasnif yok. Yani gelene mesajlar, bizim katkıda bulunduğumuz girdileri görme imkanı sandığımızdan daha zor.
  4. Yorum bıraktığımız girdilere gelen yorumlar e-postamızın yani Gmail’in gelen kutusuna düşüyor ki bu çok büyük bir yanlış. Kimse posta kutusunun böyle şeylerle dolmasını istemez.
  5. “Mute” dediğimiz girdileri geri çağırma özelliği yok. Bunu bıraktık bunların toplu olarak listelendiği bir yer de yok.
  6. Aylar önce yazdığımız bir yazıyı Buzz yeni çektiği için sanki yeni bir girdiymiş gibi gösteriyor. Bu çok kaka bir durum.
  7. Kullandığımız servisleri entegre etme, içeri çağırma özelliklerini seçme gibi bir bölüm yok.
  8. Arkadaş listesini düzenleme gibi bir yetki sahibi değiliz.
  9. FriendFeed’deki gibi bir akış yok. Yani son eklenenler hemen ilk sırada çıkmıyor. Her girdiğimizde aynı yazılarla, aynı paylaşılan öğelerle karşılaşabiliyoruz.
  10. Büyük boyutlu resimleri küçültmüyor.
  11. Çok yavaş çalışıyor.
  12. Madem bir Google oyuncağı öyleyse Google Reader’daki beğendiğimiz veya yorumladığımız içeriklerin Buzz’a da aynı eylemle düşmesi.
  13. Yeni düşen iletilerin daha belirgin olması.

İyi yanlarını da şöyle gösterelim.

  1. Kendi arkadaşlarımızla etkileşim içinde olma.
  2. Sahte hesapların bir miktar da olsa azalması.
  3. FriendFeed’deki gibi primli kişilere prim verilmemesi.
  4. Kendi girdimizi kendimizin beğenebilmesi.
  5. Bloglarla daha içli dışlı çalışabilecek olması.
  6. Şimdilik çok kalabalık olmadığı için daha sade ve daha güzel içeriklerin paylaşılması.
  7. Grup halinde gelen iletileri (Twitter iletilerinin toplu olarak gelmesi gibi) grup halinde göstermesi, kalabalık yapmaması.
  8. Dış kaynaklardan içeri alım yapılan resimleri lightbox ile açması ve resim kaynağını göstermesi.
  9. Paylaşım yapan arkadaşlarımızın Gtalk durumlarını göstermesi (meşgul, çevrimiçi, çevrimdışı).
  10. Daha önceden Google servislerini kullananların takip/takipçi sayılarının açılır açılmaz belli bir miktarda olması ve yabancılık çekilmemesi.
  11. RSS beslemesi var. #link

Aklıma gelenler olursa ekleyeceğim. Şimdi iki konuya el atalım.

  1. Az önce bahsi geçen yorum bıraktığımız veya beğendiğimiz iletilere gelen yeni yorumların Gmail gelen kutumuza düşmesi ve bizi rahatsız etmesi hususunda alınabilecek önlem filtre kurmaktır. Bunun için Gmail içinden Setting bölümüne buradan da Filters sekmesine gidip “create a filter” linkine tıklıyoruz. Şimdi karşımıza gelen ayarlardan subjet kutucuğuna Buzz yazalım ve bir sonraki adıma geçelim. Buradaki Skip the Inbox seçeneğini işaretliyoruz ve bir de etiket atayıp işlemi tamamlıyoruz. Artık Buzz ile ilgili iletiler Gelen Kutusu’na değil bu yeni oluşturduğumuz etiket altına düşecektir.
  2. FriendFeed veya diğer kullandığımız servislere Buzz’u entegre etmek için RSS adresi kullanıbilir. Bunun için http://buzz.googleapis.com/feeds/hamdiyaman/public/posted adresinde hamdiyaman yazan kısma kendi profil isminizi yazmanız yeterli.

Son olarak söyleyeceğim beni takip etmek isteyen arkadaşlar için profil adresim buradadır. Hepinizi beklerim. İki çift lafın belini kıralım. Olmazsa okey oynarız, çifte gider tur deriz 🙂

SynchTube ile Video Paylaşımı ve Eş Zamanlı Sohbet

Artık paylaşılan video, resim ve diğer öğelere yapılan yorumlar da hız kesmezken “eş zamanlı” sözcüğünü kullanmaya başladık. Bunu yakın zamanlarda en çok duyduğumuz ve gördüğümüz yer ise Google Wave oldu. Paylaştığımız herhangibir şeyin altına arkadaşlarımız sohbet eder gibi fikirlerini belirtebiliyorlar. Bunun biraz daha ilerisinde ise sohbet (chat) kavramı ortaya çıkıyor. Sohbet her ne kadar internetin gelişmeye başladığı günden bu güne kadar bizlere eşlik etse de şekil değiştirerek karşımıza çıkıyor. Bunun bir örneğini de Justin.tv’de kanalı izlerken aynı zamanda video ile ilgili sohbet edilebilmesidir.

Şimdi bahsedeceğim synchtube da aynı Justin.tv modelinde ancak gördükleri işlevler farklı. synchtube, Youtube üzerindeki bir videoyu arkadaşlarımızla paylaşmamızı ve eş zamanlı olarak sohbet edebilmemizi de sağlıyor. Bunun yanında hangi arkadaşımızın videonun ne kadarlık kısmını izlediğini görmemize olanak sağlıyor. Şimdi şöyle kısaca kullanımından bahsedelim.

İlk olarak synchtube adresine gidiyoruz. Burada yer alan Youtube Video Link kutucuğuna istediğimiz Youtube videosunun bağlantısını yapıştırıyoruz ve “create room” butonuna basarak bizi karşılayacak olan kullanıcı arayüzüne gidiyoruz. Buradaki ekranı şöyle biraz resimle desteklersek:

  1. Arkadaşlarımızı odaya davet etmek için sarı kutucukdaki linki göndermemiz yetiyor.
  2. Paylaştığımız Youtube videosu.
  3. Burada kendimizle birlikte arkadaşlarımızın bu videonun ne kadarlık kısmını izlediğini görebiliyoruz. Tabi arkadaşlarımız odayı terkederse görünmüyor.
  4. Sohbet alanı. Yazılanlar bu kısımda görünüyor. Ayrıca odayı terkeden arkadaşımız bildiriliyor.
  5. Başka bir videoyu odaya dahil etmek için kullanıyoruz.

Ben örnek olsun diye bir oda oluşturdum. Video adına ve numaraların çirkinliğine de aldırmayınız lütfen 🙂

50 İlham Kaynağı İletişim Sayfası

İnternet sayfalarının vazgeçilmezlerinden birisi belki de en önemlisi iletişim sayfalarıdır. Şirket sayfalarında iletişim bilgilerinin yanında elbette erişim, ulaşım bilgileri de olmak zorundayken kişisel sayfalarda bu mecburiyet yerini iletişim formlarına bırakıyor. Aslında bu yazı ile vereceğim örnek iletişim sayfalarında ve bölümlerinde bu bölümün önemini daha iyi anlayacağız. Ben şahsen hazırladığım sitelerde iletişim bölümüne çok özenmiyordum ve bugün anladım ki normal tasarımdan daha fazlasına ihtiyacı var bu sayfaların. 50 tane örnekte çok akıllıca, kullanışlı hazırlanmış olanlarını ele aldım. Ayrıca içinde birkaç tane yerli site de mevcut.

1-Fernando Landi

2-Radium Labs

3-Koorman

4-Paper Street

5-Mutant Labs

6-CramerDev

7-Pampaneo

8-Odopod

9-Wallace HCL

10-Baritchi

11-Aston Agency

12-Fajne Chlopaki

13-KevAdamson

14-Bert Timmer Man

15-Clear Left

16-Sprocket House

17-MB Dragan

18-Simplified Building

19-Piraja

20-Popular Front

21-Kyan Media

22-Paramore Redd

23-Sam Brown

24-Ordered List

25-Artificial Studio

26-Alexandru Cohaniuc

27-Substrakt

28-Deluge Studios

29-Thedolectures

30-Mormon

31-Roome

32-Hotel Oxford

33-Head Scape

34-Edit Studios

35-V-S-P

36-House Hold

37-Pixel Light Creative

38-Cámara de Comercio Hispano – Sueca

39-Made by Elephant

40-Kurtnoble

41-SR28

42-Cuban Council

43-BublesSOC

44-The Chemistry Group

45-Point Zero

46-Steve Ottenad

47-Ufuk Bahar Dördüncü

48-MYK-Medya

49-3Renk

50-Vodacoangency

Ağ Bağlantılı LCD Televizyonlar

İnternet günümüzde her kullandığımız cihaza yavaş yavaş girerken en son nasibini alan da televizyonlar oldu. Yeni nesil LCD televizyonlarda artık dahili ağ bağlantı aparatı yardımıyla internet üzerindeki Youtube, Dailymotion gibi video paylaşım sitelerine, müzik paylaşım sitelerine ve daha birçok türev siteye bağlanmak, buradaki paylaşılan öğeleri görüntülemek mümkün. Bağlantı ise bilgisayarlarımızda kullandığımız ethernet kabloları ile yapılıyor. Tek farkı güçlendirilmiş fiberoptik alt yapı ile bu görüntüleri alması. Ülkemizde de TTnet de alt yapı desteği için birçok şehirde yeni kabloları döşedi ve apartmanlara hatları verdi.

Bu yeni gelen teknoloji ile yakalanacak tek şey paylaşım sitelerine bağlanmak değil elbette. Bunun yanında RSS beslemelerine düşen bilgileri görüntüleyen televizyonlar bile var.

Getireceği en iyi yenilik ise uydu sistemlerine ihtiyaç olmadan ve ayrı bir HD yayın alıcı cihaz kullanmadan ağ kablosunu taktığımız andan itibaren HD kalitesinde ve elbette ilerleyen zamanda 1080p denilen Full HD yayını alabilecek olmamız. Şu an hali hazırdaki kablolu TV sisteminin bir sonraki aşaması olarak da düşünebiliriz aslında. Belirli bir aidat karşılıığında istenilen kanalların izlenmesi, şifreli kanalların izlenmesi mümkün olacak. TTnet şu an bazı yerlerde bunun denemesini de yapıyor.

Bu yeniliğe şu an hazır televizyonlardan hepsini olmasa da bir kısmını incelemeye çalıştım. Fiyat için herhangi bir bilgi yazmadım çünkü fiyatlar gerçekten çok değişken. Sadece bu televizyonların markaları, modelleri ve ekstra özelliklerine değineceğim.

32″ (82 cm) Grubu

1-Samsung LE-32B650

1920×1080 Full HD, 100 Hz. , 40000:1 kontrast, USBx2

2-Philips 32PFL8404H

1920×1080 Full HD, 100Hz, 80000:1 kontrast, Ambilight

3-LG 32LH3800

1920×1080 Full HD, 50000:1 Kontrast

4-Sony KDL-32V5500

1920×1080 Full HD, 50Hz, 60000:1 kontrast

40″, 42″ (102-106 cm) Grubu

5-Sony KDL-40Z5500

1920×1080 Full HD, 200Hz, 100000:1 Kontrast

6-Philips 42PFL8404H

1920×1080 Full HD, 100Hz, 80000:1 kontrast

Daha oldukça fazla ürün var bu kategoride ancak ben sınırlı sayıda model ele alabildim. İlerleyen günlerde konu ile alakalı blogumuz BeyazBlog’da değişik modelleri, fiyat ve diğer ayrıntıları ile birlikte ele alacağım zaten.

Ağ desteğini en iyi sağlayan markanın da Philips olduğunu vurgulayarak yazımızı bitirelim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşçakalın.

Sade ve Harika Yapılacaklar Listesi Servisi

Bugüne kadar onlarca to-do dediğimiz yapılacaklar listelerinin sunulduğu sevisi inceledik ve kullandık. Benim son kullandığım ise Gmail içindeki listeydi. En büyük avantajı ise Gmail içindeyken tüm herşeyi kontrol edebiliyor olmamızdı. Ancak TeuxDeux tüm bunları alt üst ediyor. Sebebi ise çok sade bir şekilde sunuluyor olması ve kullanışlı olması.

Kullanışlı olmasındaki en büyük etken ise masaüstü ajandaları gibi yapılacakları günler halinde sıralıyor. İleriye veya geriye dönük tarama yapmak ise kaydırma özelliği sayesinde çok basit bir hal alıyor.

Servisi bizzat test ettim ve birkaç gündür kullanıyorum. Herkese de tavsiye etmeyi unutmuyorum. İlerleyen günler de bir de Adobe Air aracı ile birleştirilirse tadından yenmez, yanında da yatılmaz 🙂

Windows 7 Oyun Performansı

Şu günlerde Windows 7 ile yatıp Windows 7 ile kalktığımı söyleyebilirim. Masaüstü, netbook bilgsayar derken şimdi bir tanıdığımın bilgisayarını da Windows 7’ye terfi ettirdim. Bu makinedeki asıl amacımız oyun. Çünkü sahibi bir ufaklık ve oyunları seven bir ufaklık. Benim tek tereddütüm de oyunların yavaş çalışması, grafiklerin ağır işlemesinden yanaydı. Ancak hepsinde yanıldığımı söyleyebilirim.

Continue reading

Asus 1000HA Netbook-Windows 7 Notlarım

Dün günümü ufaklığa Windows 7 kurmaya ayırmıştım. Windows 7 Home Premium EN edindim. İngilizce edinmem biraz vakit kaybettirdi. Çünkü üst sürümlerdeki kadar kolay olmadı Türkçe’ye çevirmek. Bilgisayarın orjinalinde gelen Windows Xp Home içinde yedeklerimi aldım. USB’mi hazırladım ve işlemlere başladım. Şimdi USB hazırlamadan sonuna kadar tüm işlemleri maddeler halinde inceleyelim.

Continue reading