Blog Yazarları Hangi Dizileri İzliyor?

Uzun zamandır “mim” akımına aldırmadan devam ettim blog hayatıma. Bir zamanlar siz değerli takipçilerim de hatırlayacaktır; mim artık amacından çıkmış sadece yanıt verilmesi zorunlu bir aktarım haline gelmişti. Bu yüzden ben de mimlere bir süre cevap vermeyeceğimi, en azından modasının geçmesini bekleyeceğimi söylemiştim. Sanırım modası biraz geçti diye düşündüm ve Serkan Cura‘nın gönderdiği mimi kendimce cevaplamaya karar verdim. Mimin konusu izlediğimiz yerli veya yabancı diziler.

1-Prison Break

Bu diziyi hiç duymadığım halde 2008 (sanırım) yılında Erhan Yakut‘u ziyaret ettiğimde posterini görmüş ve sormuştum. Lost’dan daha güzel bir dizi olduğunu aktarmıştı kendisi. Lost’u da izlemediğim için bölümleri bir şekilde edindim. İzlemeye başladım derken bir baktım ki bağımlısı oldum. Son bölümüne kadar da takip ettim kardeşimle birlikte. Kurgusu çok hoşuma giden dizinin Türkçe dublajlı halini gördüğümde ve televizyonda karşıma çıktığında şok oldum. Çok kötüydü 🙂

2-Dexter

Dizilerle aram çok iyi olmamasına rağmen seyrettiğim ikinci yabancı dizi de Dexter. Ablamın tavsiyesi ile izlemeye başladığım ve sonrasında günde 3-4 bölüm birden izlediğim bir dizidir kendisi. Dexter yani adamım müthiş maceralara el atıyor. Ancak sevgilisi olacak kadın oğlanın başını yakıyor 🙂 26 Eylül diye hatırladığım yeni bölümünün çıkış tarihini merakla bekliyorum. İzlemediyseniz de çok şey kaçırmışsınız diyebilirim.

3-Kanıt

Kanal D’de bu sezon başlayan belgesel/dizi şeklinde yayınlanan yapımı oldukça beğenerek izliyoruz. İzliyoruz çünkü anne, baba hep birlikte yapıyoruz bunu. İşlenen cinayetler ve bunların çözümü gerçekten güzel bir biçimde ele alınıyor. Muadillerini Discovery Channel’da geçtiğimiz dönemlerde ara ara izlediğim için kıyaslama yapabiliyorum. Kıyaslama sonucu ise bizim dizimizin de oldukça başarılı olduğu yönünde.

4-Arka Sokaklar

Her ne kadar gerçeğe aykırı olsa da samimi bulduğum, defalarca kez tekrarlarını izlediğim, Hüsnü Çoban’ın ailesi ve Mesut komiserin maceralarına bayıldığım bir yerli dizidir kendisi. Bu da aile boyu izleniyor.

5-Kurtlar Vadisi Pusu

İzlemesek olmaz 🙂

Pası da Erhan, Hakan ve Umut‘a atıyorum.

Behlül Kaçar

Ailecek izlemediğimiz daha doğrusu annemlerin izleyip benim gündüzleri tekrarlarına göz attığım Aşkı Memnu nihayet bitti. Finalin hazırlıkları geniş çaptaydı. Birkaç hafta öncesinden Facebook’daki cenaze grubuna katıldım, etkinliklerimde şu anda bir cenaze görünüyor. O da birşey mi deyip akşam mağazamızın ön vitrinindeki televiyonlarda dünya kupası maçı yerine Aşkı Memnu finalini yayınladık. Kameradan gördüm birkaç bıyıklı, yaşını başını almış amca finalin ateşli sahnelerine bakıyorlardı.

İşin güzel yanı dizinin tadında bırakılmasıydı. Yaprak Dökümü, Kurtlar Vadisi, Kavak Yelleri gibi döndüre döndüre uzatmadılar. Helal olsun adamlara ki eserin orjinaline bir miktar bağlı kaldılar.

Final fena değildi. Bizzat kanlı canlı izledim ancak Bihtercim kendini daha ateşli öldürebilirdi. Biraz sönük kaldı. Kına gecesi “nası birşeydir hacı” dedirten türdendi. Maskeler iyiydi hoştu da ayin gibiydi. Şimdi hapı yuttuğumuz nokta kına gecelerinde yeni trendin bu olmasıdır.

Dizinin bilançosu ile şu şekilde ortaya çıkıyor; iki boynuz, iki ölü, bir çarpılmış bayan bir de ayyaşlığa ilk adımı atıp bir günde sakalı gür bir şekilde çıkan Behlül. Şahsen ilacı filan varsa sakalımda dökülme meydana gelen yerlere sürmek isterim.

O değil de behlulkacar.com, net boşta. Meraklıları alıp değişik faaliyetlerde bulunabilir. Benim aklımdan geçmedi değil ama almaya üşendim.

Darısı uzayıp giden Yaprak Dökümü, Kurtlar Vadisi, Kavak Yelleri ve bu mertebe yaşlarda olan tüm dizilerimizin başına deyip kaçıyorum. Böyle yazı yazmayı da özlemişim.

Son Günlerde Ben

26 Mart tarihinden bu yana bloga birşeyler karalayamadım maalesef. Bunun birçok nedeni var tabi ki. Öncelikle geçen hafta vermek zorunda olduğum vize sınavım engel oldu. Malum hazırlanmak ve sınava girmek biraz zaman aldı. Bu yetmezmiş gibi işlerin üst üste binmesi tamamen beni internetten sildi. Sonrasında da BeyazBlog‘u ilgilendirecek bir seminere katıldım. Gelişmelerini veya meyvelerini oradan takip etmek makuldür.

Son izlediğim yabancı dizi serisi Prison Break’dan sonra bir türlü dizi veya filmlere yoğunlaşamamıştım. Dexter adını pek çok yerde görmeme rağmen bir türlü kısmet olmamıştı. Bu hafta ilk sezondan başlayarak izledim. Şimdi ikinci sezonundayım ve hoş bir dizi. Dexter adamımdır, ona yapılan yanlış bana yapılmıştır seviyesindeyim. Ama ricam önümüzdeki bölümlerde olacaklardan ipucu vermemenizdir.

Müzik olarak da pek hareketli günlerdeyim. Malum yabancı müzik sevmiyorum. Son çıkan Gripin, Ferhat Göçer, Emre Aydın, Kutsi, FD albümlerini çevirip çevirip dinliyorum. Özellikle Gripin’i önümüzdeki birkaç yıl boyunca dinleyeceğim kesindir. Diğerlerini ise bir önceki albümleri ile kıyasladığım için biraz geri planda kaldılar.

Madem o kadar lügat parçaladık okumaya çalıştığım kitabı da söyleyeyim. Elif Şafak’ın Aşk’ını okumaya çalışıyorum. Çalışıyorum çünkü birkaç yaprağını heyecanla okuduktan sonra mutlaka bir engel çıkıyor. Ama azmettim bitireceğim bu kitabı önümüzdeki yüzyıla kadar 🙂 Ardından Mevlana’nın Mesnevi’sini okuyacağım. Kalındır filan ama pek hoş duruyor.

Yarın tekrar şehir dışına çıkacağım ama muhtemelen elim boş dönmeyeceğim. Pazartesiden itibaren bloglarıma sarılıp yazılar, içerikler ve belki sürpriz şeyler paylaşacağım. Tekrar görüşmek dileğiyle…

Prison Break ve Diziler

insanın kendi bilgisayarında film ya da dizi izlemesi kadar güzel birşey yoktur sanırım. Tam heyecanın ortasındayken, kalemi koparırcasına tutarken, kalbimiz kompresör gibi çalışırken tutup araya bilmem neyin sunduğu dizi/film reklamlardan sonra devam edecek gibi bir mecburiyete maruz kalmıyorum. Heyecanı bölmek istediğim yerde kendim bölüyor, kendi filmimi kendim sunuyorum.

Continue reading

Kurtlar Vadisi Terör Yeniden Ekranlarda

Hatırlarsanız geçtiğimiz sezon Kurtlar Vadisi, Terör serisi ile izleyicilerinin karşısına geçecekti. ilk bölümü ile terörün ne boyutta olduğunu izleyicilere kısmen de olsa aktardığı ve bazı çevreleri rahatsız ettiği için RTÜK tarafından durdurulmuştu. Böylece Kurtlar Vadisi Terör ilk bölümün ardından yasaklandığı için ikinci bölümü görememiştik. Hatta bloglarımızda ve diğer sitelerde tepkimizi dile getirmiştik fakat hepsi nafile… Kurtlar Vadisi Pusu serisiyle yayına devam etti. Ve şimdi, Kurtlar Vadisi Terör yeniden ekrana gelecek.

Continue reading

Lüks Yaşam mı?

Her sabah internette gazete başlıklarına şöyle bir göz atarım. ilgimi çeken bazı haberleri bir kenara ayırırım. Az önce Hürriyet’in sayfasında bir haber gördüm ki öyle böyle değil. Adana’da yaşayan bir genç 850 YTL için arkadaşı ile birlikte anneannesini 8 yerinden bıçaklayarak öldürmüş. Daha sonra ifadesinde de “anneannem beni çok severdi ve hiç boş çevirmezdi. Daha önce altınlarını çalıp sattığımı öğrenince hiç para vermedi. Ben de marka giymek zorundaydım ve paraya ihtiyacım vardı” demiş. Hmm “marka giymem lazım” işte tüm mesele bu! Marka giymeyince ne oluyor? Bir tarafımız mı eksiliyor? Herkes marka mı giyiyor?

Continue reading

Kurtlar Vadisi Terör’e Darbe

Kurtlar Vadisi ilk bölümleri ile Türkiye’de dönen mafya olaylarına çok güzel bir şekilde ışık tutmuştu. Sıra şimdi de teröre gelmişti. Geçen hafta yüzlerce tartışmanın, baskının altında Kurtlar Vadisi Terör’ün ilk bölümü yayınlanmıştı. ilk bölümünden anlaşılıyordu dizinin birçok şeye ayna tutacağı fakat ilk bölüm maalesef ilk ve son bölümü oldu KV-Terör’ün. Diğer programlarda pek yaptırımını göremediğimiz Rtük olaya el atmış. Neymiş çocuklarda şiddete çağrışım yapıyormuşmuş da, bilmem kaç bin kişi kapanması yönünde Rtük’e ulaşmışmış da, falan filab bir sürü zavazingo uydurmuşlar. Madem Rtük televizyonu denetleyen bir makam ise ve çocukları koruyacaksa önce çocuk programlarından başlasın işe. Sonra da diğer yayınlara. Ona bakılırsa “Binbir Gece” isimli dizi daha ilk bölümlerinde daha fazla etkiliyordu çocukları.

Continue reading

TV Zevkimiz mi Kaldı?

Eskiden yani benim daha mini mini birler çalışkan ikiler olduğum zamanlarda çok güzel televizyon dizileri vardı. Eğlendirici ve onun yanında öğretici diziler vardı. Mesela “Bizimkiler” vardı TRT’de çıkan. Çok severdim. Bir de çok eskilerden yani daha mini mini birler bile olmadığım dönemlerde “Susam Sokağı” vardı yine aynı yerde. Eskilerle şimdilerde ekrana gelen yayınları karşılaştırıyorum ve gerçekten ürkütüyor beni. Çocuk programlarından tutun da yetişkinlerin izlediği programlara kadar hepsinde eskiye nazaran hissedilir derecede farklar var. Eskiden ekrana gelen yayınlar bence çok daha güzeldi şimdikilere göre. Neden mi?

Continue reading