Blogda Aranan Popülerlik midir Yoksa Kalite midir?(Kamuoyu)

Son günlerde bloglar arasında gerilimin artması ile birlikte, blogların amacının popüler olmak mı yoksa ziyaretçiye kaliteli bir içerik sunması mı olması gerekiyor sorularını zihinlerimizde canlandırdı. Ben de bunu fırsat bilerek aynı daha önce Web 2.0 servislerin az olmasının nedenini araştırdığım gibi bunu da araştırdım. Araştırma çerçevesinde ise Bir blogu takip ederken kalitesine mi bakarsınız yoksa popülerliğine mi? sorusunu blog ile tanışmış çevrelere sordum. Cevaplara yazının devamından ulaşabilirsiniz.

Continue reading

Mim-Kadın Olmamak için Nedenlerim

Artık mimler için de bir kategori açsak olacak yani. Her hafta hatta haftada birkaç defa mimleniyoruz kardeşim. Daha birinin cevabını yazmadan öteki mim kapıya gelip tak tak vuruyor. Hani güzel olmuyor da değil. Kimin ne kirli çamaşırı varsa hepsi bir bir ortaya çıkıyor. Bu seferki mim “kadın olmamak için nedelerim” şekline düşünülmüş. Mimi Fikirbozan göndermiş. Hayatımda bir defa bile kadın olsam diye düşünmemişimdir. Nedeni ise çok ama öyle hört deyince pırt diye çıkıvermiyor, aklıma gelenleri paylaşayım o zaman.

Continue reading

Taze Mim-Geçmişe Yolculuk

Uzun süredir mimlerin sesi soluğu kesilmiş, kimse kimseyi mıhlamıyordu. Ta ki, geçtiğimiz hafta sonuna kadar. Sırrı kardeşimiz yeni bir mim dalgasını başlatmış ve bu mim kendisinden Erhan’a, Erhan‘dan Hakan‘a ve son olarak da bana doğru dalga dalga geldi. Yeni mimin konusu diğerlerine göre daha eğlenceli aslında. Mimi yemiş olan vatandaş bloguna mimi konu alan bir yazı ile ufaklık olduğu vakitlerde çekilmiş bir adet mayolu resmini koyuyor 😀 Mayo işin şakası tabi ki, önemli olan ufakken çekilmiş herhangibir veya benimki gibi iki fotoğraf. Ben pası Hakan‘dan aldım. Kendisi doktorculuk oynadığım bir resim istemiş fakat ben oyunlarda bile doktor olamadım ki. Ben doktor olunca oyun genelde kanlı bitiyordu 😀 Neyse uzatmayalım fotoğraflara alalım sizleri.

Continue reading

Birkaç icadım Olacak Ağabey

Şu Alanya trafiğinde araba kullanan birisinin her yerde rahatlıkla arabalarını kullanabileceğini tahmin ediyorum. Kimin nereden çıkacağı belli değil, arkadan uzunları yakarak gelen bir çok mega geri zekalı yaratıklar var, daha kırmızı yanarken kornaya basıp geçme isteğinde bulunanlar mevcut… Bu sebeplerden akşam arabaydayken düşündüm de güzel icatlar seri üretime geçirilebilir. Mesela arkadan afedersiniz bir “öküz” uzunları yakmış. Bu durum için yeni nesil araçlara “karşılık verici fotoselli, otomatik süper uzun farlar” konulmalı. Arkadaki araç uzunları yaktığı anda size karşı arabanız da onun gözlerini alıversin :D. ikinci buluş şöyle olabilir; arabanın önüne takılabilen, portatif, öndeki araca hasar vermeyen fırlatıcılar yapılabilir. Bu ne işe mi yarayacak? Tabi ki altında son model araçlardan olan, fakat nedense o arabanın hız yapmayacağına inanan kişi veya dişicanların araçlarını arkadan ittirmenize yarayacak.

Continue reading

Etiket Manyaklığı ve Havalı Dişicanlar

Birkaç gündür kendimle ilgili birşey yazamıyorum yoğunluktan. Gerçi hayatımda öyle aman aman birşeyler yok her zamanki gibi. Son günlerde bilgisayar ile bütünleştim zaten. Neredeyse 24 saatin 18’i onun başında geçiyor. Cumartesi gece Ayyas ile başlayan etiketlenme macerası benim için hala devam etmekte. Yazı sayısı 600 küsur olunca böyle oluyor işte, kısım kısım yapıştırmak zorunda kalıyorum etiketleri. Neyse birgün gelecek bütün yazılarım etiketlenmiş olacak ki bu zaman çok uzak değil (umarım). Onun dışında gece müthiş bir karın ağrısı çektim ki ölüyorum sandım ilk başta. Bayağı bir kıvrandıktan sonra o da geçti gitti. Şimdi dönelim renkli dünyamıza. Kızlar acaba kaldırımda arkalarından yürüyen erkekleri hep kendilerini takip ettiklerini mi sanıyorlar? Dün bu sorunun cevabını aradım kendi kendime. Çünkü akşam kursa gitmek için hazırlandım ve yola koyuldum. Kaldırımda yürürken önümde iki tane dişican vardı. Önce beni fark etmediler. Sonra birisi fark etti ve herşey bu anda başladı :). Dişicanlar kendilerine bir çeki düzen verdiler, az hızlandılar… Yani sizin anlayacağınız felaket gaza geldiler, havalara girdiler. Ancak kaçırdıkları bir nokta vardı ki arkalarından yürüyen şahıs kursuna yetişmek amacıyla hızlı hızlı yürüyor ve maalesef kendileri ile ilgilenmiyordu. Yürüyüş kursun olduğu caddeye kadar devam etti ve sonrasında dişicanlar ne yaptı bilmiyorum. Tahminime göre dişicanlar o gazla, tüm Alanya’yı dolaşırlar :D.

Continue reading

iyi ki Doğdun Ayyas Blog

Bu yazıma benim içi önemli ve bir o kadar da güzel bir haber ile başlamak istiyorum. Daha h-yaman’ın olmadığı zamanlarda yayın hayatına başlayan, aziz dostum, yayın danışmanım, internet aleminin “Ayyas” kişiliği, Cem’in blogu “Ayyas Blog” 1 yaşında. Kendisine şu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da başarılı yayınlar diliyorum. Şimdi kendi dünyamıza dönebiliriz. Üzerinde çalışmakta olduğum bir proje için gece 2’ye kadar olan çalışmalarıma sabahın körü diye tabir edilen zamanın da öncesinde yani 5 gibi kalkıyorum. Gün içinde de esneme, uyuma isteği gibi faalieyetler peşimi bırakmıyor. Proje bittiğinde ise “herşey güzel olacak” diyorum. Birkaç güne de bitecek gibi görünüyor, hadi hayırlısı. Sürekli bilgisayarın başında oluyorum ve sanki bilgisayar ile evlenmiş gibiyim :D. Yazımı yazarken saat tam olarak 07:12 ve güneşi az da olsa görebiliyorum bu da havanın bugün hoş olacağına işaret ;). Bugünlerde ayrıca çiçeklere, böceklere, ağaçlara filan takmış durumdayım. Sebebini ben de bilmiyorum :). “Fark Bulma Oyunu” da tarafımdan bizzat bitirilmiş bulunmaktadır. ilgilenenlere şuraya ekran görüntüsünü görmeleri için koydum bile. Birkaç gündür Erhan ile de görüşemiyordum. Evet gerçekten görüşemiyordum çünkü aradığım zaman genelde derste ya da başka bir uğraş ile meşguldü. Ta ki dün akşama kadar sürdü. Sonunda akşam telefonu açtı ve evet sesini duyabildim. Tam sohbet ilerlemişti ki zannedersem şarjı bitti tüm hevesim içimde kaldı :D. Şu telefon firmaları neden aküye bağlı bir telefon yapmazlar ki hiç anlamam. Tüm söyleyeceğim önemli şeyler kaldı ortada. Neyse başka bir zamana artık. Ha Erhan’ı da azıcık ispitleyeyim. Okulda dergi çıkartmak için çalışmakta :). Finalleri başlamış durumda. Peki o çalışıyor mu? Hayır :D. Bunları benden duymadığınıza göre yazımızı yavaş yavaş bitirebiliriz. Son olarak hayat güzel efem. Yaşamak, sevdiklerinizle yaşamak… Ancak denyo felsefesi ile büyümüş canlar kafanızı bozmadığı taktirde.