Yanıyoruz Hüleyn!!!

Küresel ısınmayı bir dönem ön plana çıkarmıştık. Ancak küre ısınmayı geçmiş ve level atlayarak direkt yanmaya başladı. Özellikle bizim sahil kesiminde haftasonu böyle alevsel bir hava akışı yaşadık. Suratınıza çarpan sıcak havayı hissedebiliyorsunuz. Ayrıca oturduğunuz yerde terleme mertebesine ulaşıyorsunuz. Duyduğuma göre pudra satışlarında gözle görülür derecede bir artış yaşanmış. Sebebi de gün boyu masabaşında çalışanların malum yerlerinin pişik olması 😀 Havanın bu sıcaklığı beni de etkiledi tabi. Beynim dönmüşcesine hareket ediyor, terlediğim zaman sinirlerim 1924’den sonraki enflasyon oranları gibi fırlıyor. Motorsikletimle giderken bile serinleyememem hatta daha da yanmam ne kadar sinir bozucu? Pazar günü bu olayı Yiğit ile beraber bizzat yaşadık. Doğal klimalı motorumun bile sıcaktan “yeter hülen deyus in üstümden dinlendir beni, vala hararet yaparım” gibi bir haykırışı vardı sanki. Bir de turistler var ki onlara da yandan yandan bir değinelim. Adamlar sanki hiç sıcak görmemişcesine soyunuyorlar ve de bu durumda dişi-kişi ayrımı yapmıyorlar. Hal böyle olunca Türk babacanlara bıyık ovuşturucu manzaralar çıkıyor.

Continue reading

Dalgalı Kur Modeli Hayatım

“Benim Dünyam” içine birşeyler yazmayalı uzun zaman olmuş. Bu geçen zaman içerisinde dalgalı kur modeline dönen hayatım; son bir iki haftalık süreçte düzene girdi. Bunu yapmamı sağlayan ve adı kesinlikle bende saklı olan bir dişican bulunmakta. Söz dişicanlardan açılmışken; Alanya’daki turist bacılarımız yavaş yavaş yüzlerini göstermeye başladı. Her ne kadar ben yüzlerine bakmasam, bakamasam da sizler için bir güzel bilgi olabilir 😀 Son günlerde sınavlarımın kötü olmasından başka bir sıkıntım yok. Onları da finallerde cumburlop (hüpletme şeysi) yapabilirsem ne güzel olacak.

Continue reading

Günlerden Pazar…

Bu Pazar gününü diğerlerinden oldukça farklı bir biçimde geçirdim. Önce saatin 12’sinde yaptığım kahvaltı ile başlayalım. Pazar günlerinin en güzel tarafı geç kalkmak ve kendime izin vermiş olmam. 12’den saat 2’ye kadar CSS kodu yazdım ve sonrasında maceramız başladı Eren ile birlikte. Daha önceden planladığımız gibi motorlarımızla Kale’ye çıkacaktık. Nitekim öyle de oldu; çıktık kaleye… Sakin bir yerde mola verdik ve denize karşı birkaç fotoğraf çektik yüksek surlardan. Fotoğrafları merak ettiyseniz yeri gelmişken belirteyim; artık çektiğim fotoğrafları şurada ifşa edeceğim. Dün çektiklerim de işte tam şurada. Öhöö (öksürük şeysi), tam surlarda yani şurada dururken; bizim gibi birkaç genç kişican yanımızdan geçer. Ve bir tanesi “burayı yeni yapmışlar galiba” der. Bu andan itibaren Eren ile birbirimize bakışıp gülümsemelerimiz kahkahalara dönüştü. Arkasından espriler geldi. “Tabi tabi yeni yaptılar, hatta betonu Alanya Hazır Beton döktü” gibi gülmemizi çişimizi getircek aşamaya kadar artıran laflar dolaştı ortamda. Bu arada insanın gülerken neden çişi gelir hala anlayabilmiş değilim 😀

Continue reading

Höh (Oha Dışavurumunun internet Versiyon Şeysi)

Şu cep telefonunu icad eden vatandaş acaba neden yanında kullanım alanlarını kısıtlayıcı bir cihaz daha bulamamış ki anlamıyorum. Hayır artık babacanları geçtim de dişicanlar da böyle yaparsa höh yani (ohanın internet versiyon şeysi) demekten kendimi alamam. Normalde araba sürerken babacanlar cep telefonu ile görüşme yaparlar. Fakat dün aynı olayın kahramanı bir dişicandı. Üstelik benim yaşlarımda ve işin kötü tarafı neredeyse çarpışıyorduk. Tamam anlıyorum çok yoğun, çok önemli bir dişicansın ama arabayı kenara çekip konuşmanı bitirdikten sonra yola devam etmek varken neden inatla trafik canavarlığı yapıyorsun ki? Hmm benim yerime şu devasa boyutlardaki, en az 140 ile giden mixer kamyonlar denk gelecekti ki bir daha arabaya binemeyecekti :D. Aslında önce cep telefonu kullanmayı öğrenmek sonra da araba sürmeyi öğrenmek lazım. Önce karşıdaki insana saygıyı öğrenmek lazım. Her zaman söylemişimdir ve halen söylemeye devam etmekteyim; Alanya trafiğinde araba kullanmayı becerebilen her varlık diğer şehirlerde daha rahat araç kullanabilir. Neyse, koskoca trafiği ben değiştiremeyeceğime göre kişisel mevzulara geçiş yapabiliriz. Son üç gündür erken yatıp geç kalkıyorum. Sebebini tam kestiremesem de gün içindeki yoğun tempoya bağlıyorum sebebini. Hatta akşamları ara ara bilgisayarın başında sızıyorum :). Hmm bir de Ferhat Göçer; “Yolun Açık Olsun” diye bir albüm çıkarmış. Genelde slow parçalar var ama ne yalan söyleyeyim çok hoş olmuş. Yani dinleyici tabakaya tavsiye edilir. Neyse efem bir sabah çayı ısmarlamak isterdim size ama çay servisi kapanmış :). Bir dahaki sefere inşallah. Yakın gelecekte birçok proje ile karşınızda olacağım. Yeniden görüşüncüye kadar kendinizi çok cici davranın. Pai (:

Kaybolmayan internet istiyouz

Dün sabahtan beri Telekom’un beni çıldırttığı bir zaman dilimindeyim. Yaklaşık 3.5 MB’lık bir dosya kağnı gücü ile 15 dakikada iniyor bu yetmezmiş gibi arada hat düşüyor. Hani Google’ı alma planlarım vardı ya; ondan vazgeçip önce Telekom’u almaya karar verdim :). Vatandaş rahat rahat kullansın diye, vatandaş “ohh be” desin diye. işin şakası bir yana müşteri hizmetleri de dahil olmak üzere Telekom’daki dişi/kişicanları falakaya yatırmak lazım. Fakat bize yakışmaz :D. Allah’tan bloga girebiliyor, MSN’de çetleşebiliyoruz. O da olmasa Telekomun önünde toplu soyunma eylemine gideceğiz. Bu arada Sitenin şu yukarıdaki pembe, kuşlu, otlu, ağaçlı resim vardı ya; işte ondaki kuşları Allah’ın izni ile kanatlandırdık. Artık onlar da canlı :). Otları da sallamıştık fakat otlar teknik bir nedenden dolayı namaz kılar gibi sallanınca kaldırmak zorunda kaldık.  Normal sallanan bir ot bulabilirsek onlar da canlanacak inşallah.

Continue reading

Güneşli Bir Pazar Günü

işin gücün başladığı, uzunca bir tatilin bittiği ve mini mini birler çalışkan ikilerin okullarına doluştuğu hafta başı, baş belası bir pazartesi günündeyiz yine. Dün Alanya simalarında havanın güzel olmasını fırsat bilen dişican ve kişicanlar dökülmüş sahile. Acaip kalabalık olmasına rağmen tanıdıklarla karşılaşmak da mümkün oluyor. Dişicanlar zaten çok acaip. Hiç bu kadar dişicanı bir arada görmedim desem yalan söylememiş olurum. Tabi grup halinde dolaştıkları için bir muhabbet girişiminde bulunamıyorsunuz. Bulunursanız Amarika’nın Irak’a saldırdığı gibi bir darbe alabilirsiniz. Hmm bir de ağlayışına anlam veremediğim bir dişican vardı. Galiba erkek arkadaşı olacak kişican terk etmiş. Telefon konuşmasından onu tahmin edebildim sadece :D. Bir de aile boyu gezenler var, kendilerini bilir onlar, isim vermeme gerek yok ;). Çekirdek aile olaraktan anne, baba ve velet. Hoş manzaralar tabi bunlar. Anladım ki arada sırada sahile doğru uzanıp gezinmek gerekiyor pazar günleri. Az kalsın unutuyordum iskender sefamız da vardı en yağlısından. Beni bilmem ama Yağız efendi löpür löpür götürdü vala, hiç acımadı (Yağız; bknz galeri). Bugün yapılacak çok iş var. Çamaşır yıkanacak, yerler silinecek, camlar silinecek, halı çırpılacak 😀 (Ben bunları yapsam ölürüm bea). Şaka bir yana saatimin pili bitmiş, zamanı seçemiyorum, rendevularıma geç kalıyorum, hayat duruyor. Yani ilk iş saatime pil taktırmak olacak. Ondan sonrasına bakacağız. Daha horozlar bile uyanmadığı sabahın köründe (6:27) aşağıdan  dişican sesleri gelmekte en şiddetlisinden. Mahallenin telaşe müdürü olaraktan olaya el koymam lazım. Güzel bir hafta başı geçirmeniz dileğiyle pia (güle güle şeysi) anacım.

Yuvaya Döndüm

Bir haftalık aradan sonra yeniden bilgisayarımın başına geçebildim sonunda. iş sebebi ile şehir dışına çıkacağımı bir hafta önce duyurmuştum ve ben yokken birkaç makalem yayınlandı. Her zaman olduğu gibi yine yayın danışmanın Cem site ile ilgilendi. Ben yokken site birkaç saldırı almış ki en üzücü nokta bu oldu benim için. Acaba birilerinin damarına mı bastım yoksa meyve veren ağaç taşlanıyor mu? Umarım bir daha olmaz. Şimdi dönelim bana :D. Bilgisayarsız bir hafta çok anlamsızdı benim için. Günde sadece 2 saat internet imkanı vardı ki o kadarcık zamanda MSN’de mi konuşacaksın, siteye mi gireceksin e-postaları mı okuyacaksın… Geçen haftanın benim için tek güzel yanı Kurtlar Vadisi Terör’ün başlamış olması. Her yaşıtım gibi ben de Kurtlar Vadisi’ni keyifle izlerim. Bilgisayarımın başına geçtiğimde şöyle sanal alemdeki kıpraşmalara göz attım. Oldukça fazla gelişme yaşanmış ben yokken. Gittim geldim fakat değişmeyen bir şey var. O da internet hızı. Giderken bıraktığım internet kağnı gibiydi, geldim yine aynı :). Bugün pazar olmasına rağmen oldukça erken kalktım. Birazdan kahvaltı için hazırlanacağım çünkü ev ahalisinden kimsecikler yok :). Şöyle bir melemen mi yapsam diye düşünüyorum ama bir taraftan da üşeniyorum. Kahvaltıya çağıracak olan bir dişican veya kişican varsa tekliflerini kabul edebilirim. Haa unutmadan; geçenlerde Cinealanya ile ortak bir çalışmamız vardı hatırlarsanız. Sitemi referans göstererek Cinealanya üyeliği gerçekleştiren ziyaretçilerimiz bedava bilet almaya hak kazanacaktı. Maalesef sitemden sadece bir kişi gidip üye olmuş ve bedava bilete hak kazanmış. Gönül isterdi ki daha fazla kişiye bilet dağıtabilseydik. Neyse bir dahakine inşallah diyorum. Detayını şuracıktan inceleyebilirsiniz. Bugün eğer Yağız efendi satış yapmazsa uzun uzun zaman önce gittiğim sinemaya tekrar gideceğim arkasından da bi yemek fasılı yapabiliriz :D. Özlemişim ablamı, sitemi, günlük yazmayı, bilgisayarımı, yavaş internet bağlantımı, Ferrari 360 Spider maket arabamı, yani kısacası yaşantımı. Yuvaya döndüm, mutluyum 😀

Yağmur Bir Gün Daha

Yağmurlu bir Alanya sabahıyla merhaba efem. Öncelikle bir hatırlatmayla yazıma başlamak istiyorum. Arkadaşlar burası bir arkadaşlık sitesi değildir. Yani yorumlarınızı yazarken kızlarla tanışmak istediğinizi yazıp en altına da msn’im şu diye adresinizi yazmayınız. Siz de farkındasınızdır ki bu yorumlarınıza h-yaman ambargo koymaktadır. Göstereceğiniz ilgi için şimdiden teşekkür ederim. Efem çevrenizde gördüğünüz anda sinirinizi yükselten, her gördüğünüzde içinizden binbir düşüncenin geçtiği insanlar var mı? Ben kendi adıma cevaplayayım; benim var. Mesela buradaki sinemaların sahibi. Adamı gördüğüm zaman dövme isteği uyanıyor içimde. Acaba diyorum sorun bende mi? Yok değil. Çünkü kime sorduysam hemen küfürü yapıştırıyor arkasından :D. Dün Cinealanya’nın kurucularından Serkan abi ile Pizza keyfini yaşadıktan sonra sinema sitelerini geziyorduk. Buradaki o sinemanın sitesine de baktık, bakmaz olaydım. Karnımız ağrıdı gülmekten :). Alanya’da iki şubeli bir sinemasınız, sinemaya ilgi büyük, sizden başka sadece bir tane sinema var ki o da çok uzak ve siz tutup MS Word’de site yapıyorsunuz. Mucks (alnından öpme şeysi) diyorum başka birşey demiyorum. Büyük ihtimalle bu siteyi orda çalışanlardan biri yapmıştır ama insan azıcık paraya kıyıp adam akıllı bir site yaptırır değil mi? Ya da hiç olmasın madem. Şimdi sinema sahibine neden kızdığımı az çok anlamışsınızdır herhalde :).

Continue reading

Yeni Üst Resim

Sabahın erken saatlerinde yine bilgisayarın başındayım her zamanki gibi. Masamın üzerinde, önümde akşam içtiğim sahlep bardağı hala orada duruyor kirli kirli :). Aslında ben eskiden çok düzenliydim, nolduysa bu bilgisayar denen oyuncakla tanıştıktan sonra oldu. Sadece o kirli bardak olsa iyi ya; onun yanında kablolar, cdler ve daha bir çok malumat var :D. Gerçi şöyle düşündüğümde benim gibi olan arkadaşların hepsi böyledir. Skykhan bile bir zaman odam çok düzenli diye bir yazı yazmış, resmini de çekmiş koymuştu. Ama monitörün altındaki kirli kağıt mendilleri görmüştüm :D. Sanmayın ki internetin bu kesimindeki insanlar çok düzenli; hiç değil. al birini vur ötekini derler ya aynen öyle. Bugün Alanya’da yağmur var. Akşam toplanıp karar alan bulutcanlar gece bizler mışıl mışıl uyurken yapma opersayonu yapmışlar. Şu an yağmasa da her an yapabilecek bir görüntü var. Dün kardan filan bahsetmiştim ya, etmez olaydım. Şanlıurfa’da karda kayıp düşen sayısı 91 kişi olmuş ve televizyonda izlerken mecburen gülüyorsunuz. Neyse onu bırakalım ben size birşey anlatayım. Dün bir dişican gördüm ki akıllara zarar; saç, göz, yüz her taraf boya (filli boya :)), bir kutu parfümü üzerine bolşaltmış ve bunun yanında bir de acaip giyinmiş ki sormayın. Dişicanı gördükten 5 dk sonra dişican gittiği istikametin tersinden gelmekteydi bu sefer ve üstü başı perişan bir şekilde dönüyordu. Ordan geçen yaşlı bir babacan sordu “hayırdır kızım ne bu hal” diye. Ben de azıcık kulak misafiri oldum, dişicanı azıcık köpek kovalamış da :D. Kız kaçarken düşmüş. Şimdi düşünüyorum da o kadar koku bende olsa aynı şekilde beni bile kovalardı, kaldı ki dişican!!! Eveet asıl mevzuya geleyim. Gördünüz mü ya da fark ettiniz mi bilmiyorum da sitemin üst resmini değiştirdim. Önce mavi yapmıştım ve sanki pembe daha uyumlu oldu gibi. Eğer maviyi koymamı düşünüyorsanız Turkcell 4047’ye SMS atın :D. Şaka bir yana mavi olanı koymamı isterseniz yorumlarda belirtebilirsiniz. Her yazıda olduğu gibi yine sona geldik. Karda kaymadığınız, yağmurda ıslanmadığınız bir gün geçirmeniz dileğiyle…

Cinealanya ile Sinema Kültürü

Haftaiçi her gün iş güç yüzünden koşuşturmacalar başlar, yoğun ve hareketli saatler geçiririz. Ancak haftasonları bu yorgunluğu bir nebze üzerimizden atmak için birebirdir. Özellikle pazar günleri geç vakte kadar uyur ve genelde öğle vakitlerinde hoş bir kahvaltı yaparsınız. Azıcık internet meraklısıysanız da kahvaltıdan sonra ilk iş mutlaka sörf yapmaktır. Sörf yaptınız, oyun oynadınız yani bir şekilde vakit geçirdiniz. Peki böyle nereye kadar? Mutlaka dışarıya çıkarsınız, arkadaşlarınızla buluşursunuz… Tabi ki sinemaya da gidersiniz. Tamam sinemaya da gideceksiniz tamam da hangi filme? Hangi seansa? Bu tür bilgileri ya gazete sayfalarını didik didik arayarak ya da sinemalara telefondan ulaşarak alabilirdik şimdiye kadar. Ancak artık hayatımızın her alanına giren internet bu mevzuda da yapıyor güzelliğini. Bu makalemde, kısa bir süre önce tanıştığım ve taktir ettiğim Serkan ve Mehmet Abi’nin ortak çalışması ile internete kazandırdıkları Cinealanya’yı tanıtacağım sizlere.

Continue reading