Az konuşup çok yediğim şu günlerde havanın istikrarsız seyri de beni çileden çıkartmıyor değil. Bugün yazdan kalma, yarın kışa dönme tarzında sürüp gidiyor. Ben ise kafamı devekuşu gibi gömüp ders çalışmaya çalışıyorum. Evet, çok verimli olmadığı kesin. iktisat’daki Tekel Piyasası’na girdiğim anda aklıma Telekom geliyor, AKP geliyor. Sinirden yapraklara bakış atarak çürütüyorum onları.

Ama yine de herşeye rağmen çalışmalarımı son sürat devam ettiriyorum. Sona doğru yaklaşırken işlerimi de aksatıyorum 😀 işler bekler mi? Beklemez ama ne yapalım? O yüzden ve başka nedenlerden ötürü de bloga pek uğramadım birkaç gündür. Özlemişim yazmayı, yazıp da gülmeyi. Bu tür yazılarda ilhami birşeyler seziyorum. Çünkü yazdıktan sonra kendi yazımı okurken gülüyorum 🙂

Mart ayının cazibesine dayanamayan varlıklardan olan kedicanlar (dişi türünde) ortamda şişman bir şekilde yürüyorlar. Bir tane kedi var ki hergün işyerindeki masamın önüne kadar gelip selam çakıyor bana. Asılıyor edası verse de benim pek yüz verdiğim söylenemez. Zira ben oralara işeyeceği korkusu ile kendilerini derhal kapı dışarı etmekteyim. Bana sövmeyin aynı durumda siz de benzer gafletler içine girebilirsiniz.

Bugün trafikte bir ablayı makyaj yaparken gördüm. Ama daha fenasını da gördüm. Motorsikletle kırmızı ışıkta duran dişicanı iki genç arkadaşımız itina ile taciz ettiler. Abartma yok bu kısımdan itibaren; hatun kişi arabadan inip bu genç arkadaşlara çok güzel küfürler etti. Birçoğunu bilmiyordum ki an itibari ile repertuvarıma aldım. Öyle bir güzellikten o lafların çıkması göz kapaklarımın kitlenmesine neden oldu. O gençlere bu korku kafidir, bir daha her gördüklerine kaşar muamelesi göstermezler en azından.

Odamı da annemin zoru ile düzenli tutmaya çalışıyorum. Çalışıyorum diyorum çünkü annem düzenleme ve denetleme üst kurulu genel başkanlığı görevini üstlenmiş durumdadır. Yatağı düzelttiğimde en ufak hata nedeni bir tartışmaya bilemediniz terliklerin filan havada uçuşmasına sebebiyet verebiliyor.  Odamdaki canlılar da bu durumdan kötü etkileniyor. Geçen gün hiç farkında olmadan kertenkelenin kuyruğunu kopardım. Daha önce inceleme fırsatım olmadığından çok enteresan bir varlık olduğunun da farkına vardım. Düşünün bizim de kolumuzun bacağımızın parçalara ayrıldığını.

“Abi kolun nerde? ” “Tüh ya nargile içtiğimiz mekanda ağırlık yapıyor diye koparmıştım, orda kaldı”

tarzında diyaloglara maruz kalabilirdik 🙂 Ezdiğim iki hamam böceğini hiç söylemeyeyim. Ha bir de örümcek kardeşimiz var. Ne zaman internetten Monica Bellucci’ye baksam monitörün üstüne koğuşlanıyor kerata. Benim hatuna asılıyor mu ne?

Yani sizin anlayacağınız bol geyikli, az kederli günler geçiriyoruz cümleten. Herkeslere tavsiye ederim. Sen de yap güzel oluyor makamında bir kapanış ile sizlere veda bana da Eti Burçak ve Cafe Crown 3’ü bir arada ile afiyet.

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

Bir cevap yazın

*