“Benim Dünyam” içine birşeyler yazmayalı uzun zaman olmuş. Bu geçen zaman içerisinde dalgalı kur modeline dönen hayatım; son bir iki haftalık süreçte düzene girdi. Bunu yapmamı sağlayan ve adı kesinlikle bende saklı olan bir dişican bulunmakta. Söz dişicanlardan açılmışken; Alanya’daki turist bacılarımız yavaş yavaş yüzlerini göstermeye başladı. Her ne kadar ben yüzlerine bakmasam, bakamasam da sizler için bir güzel bilgi olabilir 😀 Son günlerde sınavlarımın kötü olmasından başka bir sıkıntım yok. Onları da finallerde cumburlop (hüpletme şeysi) yapabilirsem ne güzel olacak.

Bir de projelerim var ki bunlar asla bitmez. Birisi bitmeden birisi başlar ve bu böyle devam eder. Çok yoğun bir dönem geçirdiğimin farkındayım ancak yatarak karpuz da büyümekte. Yeme-içme faaliyetleri tüm hızı ile devam etmekte hatta çıtayı arttırmış bulunmaktayım. Hmm bir de kendimle gurur duydum geçen akşam. Yiğit ile gittiğimiz kokoreçcide sonunda karşımdaki insana da iki tane yedirmeyi başardım (ohh bee). Ölsem de gam yemeyeceğimin en haşin göstergesidir bu tablo. Eve üst üste gelen misafirlere yapılan hazırlıklar da cümbüşe zemin hazırlıyor. Çok seviyorum misafirleri ve bunun tek sebebi çok misafirperver olmamdır 😀 Değilse pastalar, börekler kimin umrunda?

Evdeki haşerat da sıcakların bastırması ile halı yüzüne çıkmaya başladılar. Özellikle hamam böcekleri odamı işgal ediyorlar. Geçen gün bir tane ölü hamam böceği buldum odamda. Çevreme bakınıp irkildim birden. Çünkü o hamam böceği benim odamda ölmüş. Ortamdaki sağlık koşullarından endişe duydum birden. Acil bir temizlik operasyonu düzenledim. iki ay öncesinden kalan elma saplarını, kraker kırıntılarını ani hareketler eşliğinde uzaklaştırıyorum. Sanırım uygun sağlık koşullarını temizlik sonrasında yeniden sağladım. Onu da hamam böceklerinin ve bir tane de kertenkelenin gezinme turlarından anladım. Ancak hamam böceklerinde hala bir tuhaflık var. Monitörümün üzerine kondukları zaman imleci nereye götürürsem oraya gidiyorlar. Kafayı yemişler yani 😀 Dün kocaman bir eşek arısı gördüm odamda ve bir ilaçlama yapmam gerektiğini hatırladım. Ne biçim bir arıydı o öyle? Arı değil uçan gemi mübarek! Yani bir yerimden soktuğunu tahmin bile etmek istemiyorum 😀 Az kaldı, itinalı bir ilaçlama yapıp 1. Haşeratla Mücadele Muharebesini başlatacağım.

Önüzümdeki pazartesiden itibaren yoğun ders çalışma moduna giriyorum. Onun için işlerimi birkaç gün içinde bitirmeye çalışacağım. Finalleri de hayırlısı ile bir atlatırsak yazın bol bol geyik yapmaya vakit kalacak ve işte o zaman herşey güzel olacak. Deniz, kum, güneş ve benim bakmadığım, bakamadığım dişicanlar olacak 😀 Tekrar görüşmek ümidiyle şimdilik pai.

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

2 comments

Bir cevap yazın

*