USB’den 3D Görüntü İzleme

Günümüz teknolojisini takip etmek bir hayli zor olsa gerek. Her gün yeni bir sistemle karşımıza çıkan elektronik cihazlar beraberinde birtakım sorunları da önümüze taşıyabiliyor. Bunlardan bir tanesi de 3D görüntü özelliğine sahip televizyonlar… Almamak bir dert almak bin dert. Bunun sebebi de henüz oturmamış ülke görüntü sistemimiz bulunurken çok üst teknolojiye sahip cihazlara sahip olmamızdan kaynaklanıyor. Aynı 4G telefonlara sahipken daha çok düzgün bir şekilde 3G hizmetini alamadığımız gibi.

Hali hazırda 3D görüntüyü ücretsiz veren bir kuruluş maalesef yok. Ücretli olanlar da birkaç kanalı geçmiyor ve fiyatları el yakıyor. Hatta dört kanal dışında HD yayını bile ücretsiz izleyemiyoruz. Müşteri olarak gittiğimiz mağazalarda da “normal görüntüyü 3D’ye çevirebiliyor”, “USB’den istediğiniz görüntüyü 3D izleyebilirsiniz” gibi satışı kolaylaştıracak adımlar atılınca, bir de bunun üzerine mağazadaki demoları izleyince ikna olup alıyoruz televizyonu ve götürüyoruz eve.

Sorunlar bu anda başlıyor. Ne yaparsak yapalım mağazadaki görüntüyü alamıyoruz. Sonra da stres başlıyor, önce müşteri hizmetlerini sonra da aldığımız yeri suçlamaya başlıyoruz. İşte tam bu sırada teknolojiye bilinçli sahip olmamız gerektiğini anlıyoruz. Elimizin altında “internet” gibi çok önemli bir kaynak varken yeterli araştırmayı çoğu zaman yapmadan ürüne sahip oluyoruz.

Sorunlarından en büyüğü de 3D görüntü oluyor. 2D görüntüyü 3D’ye çevirme özelliği şudur; sadece normal izlediğimiz görüntüye biraz daha derinlik katıyor. Aslında yalancı bir 3 boyutlu görüntümüz oluyor. Gerçek 3D tabi ki bu değil! İndirdiğimiz 3D görüntüyü de televizyonda USB yardımıyla aktarmak istediğimizde sorunlar sarıyor yine etrafımızı. Bu sorunun temel kaynağı format uyumsuzluğu oluyor. “mp4” formatında bir 3D görüntüyü USB’den çalıştırsak bile gözlük devreye girmiyor yani görüntüyü tam anlamıyla yine izleyemiyoruz. Bazı televizyonlarda bu formatın da desteği olsa da genel olarak bakıldığında 3D görüntüyü USB’den “mkv” formatı yardımıyla ağız tadımıza uygun şekilde izleyebiliyoruz.

3D televizyonların birçoğu Smart Tv olma özelliğine sahip. Bu televizyonlarda Youtube gibi video paylaşım sitelerindeki 3D videoları da gerekli ayarları yaptıktan sonra izleyebiliyoruz.

Deneyim: Samsung Galaxy SIII

Reklamlarda ve inceleme içeriklerinde şanını duyduğum Samsung Galaxy S3’ü yakından tanımak daha güzel aslında. Daha önce her tercihini Sony Xperia ailesinden yana kullanmış birisi olarak yeni bir markayla tanışmak zor olsa da Galaxy’nin sıcak kanlı olması bu süreci biraz daha kolaylaştırdı aslında. Sony’den neden ayrıldığımı ise önceki yazılarımda sizlerle paylaşmıştım.

Galaxy s3’ü gerek internet videolarında gerekse makalelerde bir hayli inceledim. Ancak bu incelemeler hiçbir zaman benim için ölçü olmuyor. Çünkü bir kullanıcıya kullanışlı gelen yanı benim için çok da iyi olmayabiliyor. Yani zevkler ve renkler unsuru ortaya çıkıyor. Öncesinde “yuvarlak telefon mu olur” diye tasarımını sevmemiştim Galaxy S’ü ancak daha yakından ve alıcı gözüyle bakınca inceliği ve o kadar büyük bir telefona göre güzel bir tasarıma sahip olduğu ortaya çıkıyor.

Arka kapağı ilk başlarda çıkıp gidecekmiş gibi kötü bir hissiyat verse de kağıt gibi bükülmesinden dolayı sağlamlığını ön plana çıkardığını gözden kaçırmamak lazım. Ekranın ise aşırı dayanıklı ve çok kaliteli olduğunu inceleme video ve yazılarında görmüştüm. Kullandığımda ise bunun farkına varmak zor olmadı.

Galaxy tercihimi etkileyen faktörlerden birisi de Android güncellemelerinin çok kısa zamanda tüketicilere sunulmasıydı. Şöyle ki; Sony Xperia S nisan ayından bu yana satışta ve Android ICS daha geçtiğimiz bir kaç hafta içerisinde kullanıcılara sunulurken Galaxy S3 için Jelly Bean güncellemesinin Eylül ayında geleceği konuşuluyor. Ve hatta Nexus’u saymazsak ki zaten saymamak lazım çünkü Google’ın telefonu, ilk Jelly Bean’a sahip telefon olacak Galaxy S3. Yani baktığımızda bu konuda en iyi çalışan ekip Samsung olarak karşımıza çıkıyor.

İşletim sisteminden bahsetmişken yazılımdan yine devam edelim. İçerisinde yer alan kullanıcı arayüzü oldukça kullanışlı ve başarılı. Belki biraz komik ama ekran koruyucusundaki su efektleri için almayı düşünen tanıdıklarım çıktı çevremde. Tabi benim bahsettiğim şey ise ayarlara çok hızlı ulaşım sağlaması, kullanıcıyı yormayan bir şekilde entegre edilmiş Android işletim sistemiydi.

Telefonun her yeri sensörlerle donatılmış. Bu da diğer rakiplerine göre Galaxy S3’ü bir adım daha öne çıkarıyor. Gözü takip eden ve gözler açık kaldığı sürece ekran ışığını açık bırakmak çok akıllıca bir mühendislik. Yine telefonu ters çevirerek sessize almak, rehberden bir kişiye bakarken veya mesajı okurken kulağa götürüldüğünde direk o kişiyi aramak da oldukça kullanışlı kılıyor telefonu. Işık sensörüne de değinmeden geçmeyelim çünkü ekran parlaklığını buna göre otomatik ayarlıyor. Daha birçok bunlara benzer ilave özellik var ancak hepsini  internetteki kaynaklarda olduğu için yazma gereğini görmüyorum.

Biraz da performanstan bahsetmek gerekirse “yağ gibi”. Çok seri, takılmayan, şıkır şıkır, filinta gibi bir performans karşılıyor bizi. Çok yüksek kaliteli oyunları takılmadan oynayabiliyor, her türlü uygulamayı sıkıntı çekmeden çalıştırabiliyoruz. Kamerası da oldukça başarılı ancak Sony Xperia S ile kıyasladığımda Xperia S sadece bu konuda birazcık daha önde. Megapixel farkından daha ziyade odaklama vs. konularında Xperia S’in kamerası daha iyiydi. Özellikle makro çekimlerde bunu anlayabiliyoruz. Ancak gece çekiminde Galaxy S3 te oldukça başarılı. Yani kamera performansı da oldukça tatmin edici seviyede.

Şarj konusunda ise çok başarılı. Hatta rakiplerine göre bir hayli başarılı. Bu durumu incelemelerdeki gibi rakamlarla geçiştirmek istemiyorum bizzat nasıl kullandığımı anlatmak gerekiyor. Telefonum %100 şarj seviyesindeyken yaklaşık 38 saat sonra tekrar şarj etme ihtiyacı duyuyorum. Tabi bu süre zarfında oldukça aktif bir telefon görüşme trafiği, yoğun internet kullanımı (3g/wi-fi), oyun, fotoğraf ve daha bir çok özellik kullanımı gerçekleşiyor. Diğer kullandığım telefonlarda aynı kullanım alışkanlığıyla mutlaka gün içerisinde tekrar şarj etme ihtiyacı duyuyordum.

Genel olarak toparlarsak telefon oldukça başarılı. Fiyatı da özelliğine göre normal. Zaten birçok yerde 1550 TL civarında fiyatları da görmek mümkün ki zaten o fiyata alınabilecek en iyi telefondur.

Sony Mobile Hakkında Söyleyeceklerim

Tamamen sınıfta kaldılar. Daha fazla da söylenecek bir şey yok aslında. Xperia S telefonumda yaşadığım sorunları ve son durumları bir önceki yazımda sizlerle paylaşmıştım. Peki bu marka neden sınıfta kalıyor?

  • Sony Xperia S gibi üstün özellikli bir cihazı Turkcell Rom’u ile piyasaya sürmesi
  • Yıllardır Türkiye’de bulunan bir marka olmasına rağmen kendi servis ağını kurmaması
  • Teleservice gibi müşteriyi usandıran bir servis sistemiyle çalışması
  • Müşteri hizmetlerinin tüketiciye servisteki cihaz için ayrıntılı bilgi verememesi (parça gelme süresi vb.)
  • Üretim hatası olduğu bilinmesine rağmen yeterli sayıda yedek parçanın servis merkezinde bulundurulmaması
  • Yine yedek parçaların aylık periyotlarda sipariş verilerek müşterinin çileden çıkarılması
  • Servis sürecinin müşteri için kabusa dönüşmesi
  • Sosyal medya ajansının Facebook, Twitter’da kimseyi kale almaması