Beğeni Sitelerimizi Kolayca LinCut ile İşaretleme

Uzun zamandan beri beğendiğim bağlantıları kolayca bir arada tutabileceğim, işaretleyip yanına da o site ile ilgili notlarımı alabileceğim bir servis arıyordum. Aslında bu türde gerek Google, Delicious gibi servisler gerekse daha küçük çaplı servisler hizmet veriyor ama beni tatmin etmiyordu. Daha kolay kullanabileceğim bir servis gerekiyordu aynı LinCut gibi.

LinCut‘un diğer servislere göre avantajları, üye olmadan çok basit bir mantıkla hesap sahibi olmak (ID), bağlantı eklemenin kolay olması, profil sayfasının ister herkese açık istersek şifreleme yaparak sadece izin verilenlere özel hale getirilmesi, kullanım rahatlığı.

Servisin kullanımından bahsedelim biraz da. LinCut anasayfasındaki kısayolu tarayıcımızın yer imleri çubuğuna doğru sürüklüyoruz. Artık yer imlerindeki Lincut butonuna bastığımızda sayfa eklemek üzere ufak bir pencere açılacak ve başlık, adres, yorum (not) bilgilerini girip kaydediyoruz. Bir diğer kullanım şekli de adresi girmeden tarayıcımızda açık olan bir sayfayı eklemektir. Bunun için yer imleri çubuğundaki LinCut butonunu tarayıcımızın adres çubuğuna sürüklüyoruz ve adresin üzerinde bırakıyoruz. Başlık ve adres bilgileri otomatik olarak dolduruluyor ve bize sadece notumuzu iliştirmek kalıyor.

Profil görüntüleme esasında çok basit ancak bu tür servislerin az olmasından dolayı biraz karmaşık gelebiliyor gözümüze. Kaydediyoruz ama nereden göreceğiz bağlantılarımızı sorunu soruyoruz kendimize? İşte bunun yanıtı en başında kaçırılıyor. LinCut anasayfasında yer alan kısayol kutusunun hemen altındaki “your Lincut link” kısmında yer alan adres bizim bağlantılarımızı görüntüleyebileceğimiz yer. Onun dışında profilimizi yer imindeki Lincut butonuna basınca karşımıza gelen küçük penceredeki “view my bookmarks” bağlantısını takip ederek görebiliriz. Aslında bu bağlantı bizim profilimize çıkıyor.

Şimdi bir de şunu düşünelim; her oturduğumuz bilgisayarda yeni hesap almak zorunda mıyız? Tabi ki hayır. Oluşturduğumuz kullanıcı ID numarasını bir yere not ediyoruz ve diğer bilgisayarlarımızda LinCut sayfasına gidip LinCut ID kutucuğuna numaramızı yazıp “login” butonuna basıyoruz. Hepsi bu kadar, artık diğer bilgisayarlarımızda da aynı profili kullanabiliyor olacağız.

Bir de işin gizlilik kısmı var. Bu profili sonuçta herkes görüp müdehale edebilecek durumda. İşte burda da işin içine PIN kodu giriyor. Kendimizin oluşturacağı PIN numarası ile istediğimiz bağlantılarımızı veya profilimizi şifreleyerek gizleyebiliriz.

Genel olarak güzel ve kullanışlı bir servis olduğundan şüphemiz yok. Ancak her ne olursa olsun bir hesap paneli bir de kullanıcı ekranı yapılsa sanki daha güvenli ve daha güzel olacakmış gibi duruyor. Ama yine de kullanılmaya değer bir servis.

Butns ile Sosyal Ağlarda Arama Butonu Oluşturma

Dün RSS beslemelerime göz atarken gördüm Butns servisini. Servis belirtilen bir kelime için sosyal ağlarda arama yapmak üzere bir buton oluşturmak için kullanılıyor. Örneğin hyaman kelimesini yazıp arama yapılacak servisleri seçiyoruz ve butonumuz oluşuyor. Butonun üzerine gelince de servis listesi çıkıyor ve hangi servis seçilirse orada hyaman için arama yaptırıyor. Şimdi resim ile biraz destekleyelim ve nasıl oluşturacağımıza bakalım.

  1. Arama butonunun üzerinde yazacak kelimeyi yazıyoruz. Yapılacak aramalar buraya yazacağımız kelime etrafında gerçekleşecek.
  2. Buton daha doğrusu link için özel tip belirtiyoruz. Altı çizgili, noktalı, çizgisiz, üstü çizgili gibi.
  3. Arama listesinde hangi servislerin çıkmasını istiyorsak onları seçiyoruz. Hali hazırda birçok servis mevcut ama bunların yanında kendi özel arama bağlantısı da verebiliyoruz.
  4. Buton kodumuzu ve buton örneğimizi görüyoruz.

Örnek buton:

hyaman

15 Güney Afrika Dünya Kupası Kaynağı

İçimiz buruk bir organizasyonu daha izlemeye az bir zaman kaldı. Fifa Dünya Kupası 2010 için takımlar Güney Afrika’da muhteşem stadlarda oyunlarını sergileyecekler. Biz de milli takımımızın gidemediği bu turnuvayı izleyeceğiz şüphesiz. Tabi sadece televizyondan değil bunun yanında internetten de destek alacağız. 2006 ve 2002 turnuvalarında internetten bu kadar nimetlenmek mümkün değildi aslında. Şimdi ise yüksek hızdaki internet, gelişen internet teknolojileri çok şey sağlıyor. Bu yazımda internette bize kaynak olabilecek, stadlar, turnuva, oyuncular, konaklama, iddia, kampanya ve daha birçok konuda öncülük edebilecek Güney Afrika Dünya Kupası sitelerini derledim.

1-footballworldcup.com

Maç biletlerini temin edebileceğimiz, sağlık hizmetlerini alabileceğimiz bir site. Bu bilgiler yanında seyehat paketleri de sunuyor.

2-fifa.com/worldcup

Organizasyonun Fifa tarafından hazırlanmış resmi sayfası. Oyuncular, stadlar, takımlar, maçlar, gruplar hakkında bilgi alabiliyor, haberlere yorum yapabiliyoruz. Bu hizmetlerin dışında video ve resim galerisi servisi de mevcut.

3-worldcup2010southafrica.com

Takımlar, gruplar, stadlar ve maç takvimi hakkında bilgi alabildiğimiz sitede otel, araç kiralama gibi bilgilere de yer veriliyor.

4-en.wikipedia.org

Organizasyonla ilgili Wiki sayfası. Turnuva ile ilgili çok ayrıntılı bilgilere ulaşabiliyoruz.

5-betonworldcup2010.com

Futbol olup da bahis olmazsa çok ayıp olurdu. İşte bunun için bu sitede turnuva boyunca bahis durumları takip edilip, oynanabilecek. Üyelik gerektiriyor. Oranlara ve ücretleri de görmek mümkün (:

6-d6media.com Masaüstü Aracı

Turnuvayı siteleri dolaşmadan skor, gelecek maç, stad bilgilerini masaüstümüzden takip etmek için hazırlanmış güzel bir araç.

7-southafrica.info

Turnuva hakkında bilgilerin yer aldığı sitede geri sayım sayacı da mevcut. Ayrıca haberler, stadlar arası harita ve taraftarlar için yolculuk bilgillerine yer veriliyor.

8-world2010cup.com

Haberlerin kategorilere ayrıldığı, bilet bilgilerine, konaklama bilgilerine, stadyum bilgilerine yer veren hazırlık maç takvimini de elinde bulunduran güzel bir site. Ayrıca videoları da izleyebiliyoruz.

9-soccernet.espn.go.com/world-cup/

Ağırlıklı olarak turnuva hakkındaki haberlere yer verilen, günlük fikstürlerin görüntülendiği Soccernet sitesi.

10-worldcupblog.org/world-cup-2010

Değişik dillere kolayca çeviri imkanı sağlayan, bahis, alışveriş, seyehat, bilet ve haber kategorilerinde içerikler paylaşan turnuva blogu. Ülkemizdeki arkadaşlardan da tutan olursa sevineceğiz.

11-worldcup2010southafrica.org.uk

Haber, konaklama, bahis, fikstür gibi konulara geniş kapsamlı yer veren bir site.

12-sa-venues.com/2010/

2010 Güney Afrika Dünya Kupası stadları hakkında grafik/harita yardımıyla bilgi veren sayfa.

13-90turk.com

Turnuva ile ilgili ulaşabildiğim tek Türkçe sayfa maalesef  Coca Cola’nın hazırladığı kampanya sayfası. Bu sitede detayları yazan kampanya ile 90 kişi dünya kupasını izlemek üzere Güney Afrika’ya gidiyor.

14-foxsports.com.au/football/worldcup2010

Fox spor servisine ait sayfada turnuva haberleri yer alıyor. Ayrıca video ve resim galerisi de mevcut.

15-eurosport.yahoo.com/football/world-cup

Yahoo’nun spor servisi ve kanalı Euro Spor’un sayfası da turnuva ile ilgili en kapsamlı kaynaklardan birisi. Haberler, videolar, resimler, stad bilgileri ve daha birçok içeriğe yer veriliyor.

Facebook Verimi Düşürüyor mu?

Facebook açıldığında sanırım kimse bugün alacağı hali tahmin edemezdi. Bugün çoğunluk Facebook’u kullanıyor ben de dahil olmak üzere. Amacı elbette arkadaş bulma, hasret giderme ve paylaşımdı. Ancak sağladığı altyapı o kadar müsait ki artık oyun, müzik, sinema ve daha şu anda aklıma gelmeyen birçok şeyi içinde barındırıyor. Arkadaşlarım müzik paylaşıyor ve hoşuma giderse beğenip ben de paylaşıyorum belki. Bunun yanında oyunlar oynuyoruz birçoğumuzda. Bir diğer arkadaşımızı geçebilmek adına oldukça fazla zaman harcıyoruz.

Tüm bunları topladığımızda gün boyunca çok kıymetli olan vaktimizin önem teşkil edebilecek bir kısmını aslında Facebook’da harcadığımızın farkına varıyoruz. Şöyle bir hesap yapalım kısaca. Hesabımıza giriş sayfasında arkadaşlarımızın paylaştığı 10 adet video gösterildiğini varsayalım. Ortalama 3 dakika olsa ve bu videoları izlesek tam 30 dk. eriyip gitmiş oluyor. Biraz da kim kiminle fotoğraf çektirmiş, nereye gitmiş, ne yapmış, eski sevgilisi ile halen görüşüyor mu konularına girersek bir 30 dk. da buraya ayırırsak toplamda 1 saat yapıyor.

İşin en çok yer kaplayan kısmı ise oyunlar. Farmville, Brainbuddies, derken birden oyunların sayısı fırladı. Kıyasıya rekabetleri futbol ligi yerine burada görmeye başladık. Örneğin ben Farmville de bir iddiam olmasa da Brainbuddies’de kardeşimi ve ablamı geçmek için tatlı bir rekabete giriyorum. Ben onları geçince onlar da beni geçmek için aynı çabayı sarf ediyor. En az 1 saat de oyunlar için harcıyoruz farkında olmadan.

Bunlar da bitince uygulamalar içinde kaybediyoruz kendimi. Hangi artiste benzediğimizden akşam yemeği menümüze kadar herşeyi belirleyen uygulamalar, anketler, testler mevcut. 15 dk. da böyle gidiyor. Geri kalan kısımda da sohbet özelliğini açıyoruz ve 15 dk. dan başlayan sürelerle dedikoduya koyuyoruz kendimizi.

Hesabımıza göre 2,5 saatimizi eritiyoruz. Bunun çok üstünde yer aldığımız çok az bir farkla altına indiğimiz günler de oluyor tabi. Ama o 2,5 saat boyunca neler yapılmaz ki? Bloga yazı girilebilir, muhasebe departmanı için söyleyeyim bir aylık faturalar işlenebilir, bir sayfa tasarımı yapılabilir, anneyle pazar alışverişine çıkılabilir, uzun zamandır aramadığımız dostlar aranıp hatırlandıkları duygusu onlara yaşatılabilir… Bu liste lastik gibi uzatılabilir. Yani netice olarak Facebook aslında zamanımızı alarak otomatik olarak verimimizi düşürüyor. Böyle olmasa da Facebook’a bir girip çıktıktan sonra işimize adaptasyon zor olabiliyor. Bu konuyu aslında daha ciddi ele almak gerekir ama hiçbirimiz bunu başaramıyoruz.

Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu 2010

Her yıl ülkemizde gerçekleştirilen ulusal bisiklet turu “tour of Turkey” organizasyonunun bu yıl 46.’sı düzenleniyor. İstanbul’dan “start” alan yarışma pazar günü Alanya’da son bulacak. Tabi benim yazıdaki amacım yarışla ilgili bilgileri aktarmak değil. Bunun yerine tüm gelişmeleri, etapları, takımları ve diğer detayları görebileceğimiz internet sayfasını inceleyeceğim.

Tour Of Turkey‘in sitesi oldukça iyi hazırlanmış. Aynı organizasyondaki kalite internet sayfasına da yansıyor. Site hem Türkçe hem de İngilizce olarak hizmet veriyor. Navigasyon menüsü oldukça yerli yerinde ve oldukça işlevsel. Sol kısımdaki genel sıralamadan yarışma boyunca sıralamaları gösteren güzel bir menü. Yani oldukça anlamlı ve kullanışlı. Hemen sağ kısmında haber ve diğer detayların yönlendirildiği bir slider ile sayfa biraz daha görselleştirilmiş.

Organizasyon Twitter‘dan da takip edilebiliyor. Zaten Twitter gelişmeleri de siteye yerleştirilerek “sosyal ağ” kısmına da giriş yapmış oluyor. Twitter listesinin yanında da metin haberlere başlıklarıyla yer verilmiş.

Benim sayfada en çok hoşuma giden kısım hem görsel hem alt yapı hem de işlev olarak etap bilgilerinin verildiği mavi alan oldu. Etap numaralarına tıklanınca o etapla ilgili bilgilerin gelmesi üstelik bunu ajax kullanarak verilmesi çok iyi bir düzeyde olduğunu ifade ediyor.  Bu kısmın hemen altında da sponsor logoları güzel durmuş.

Genel olarak organizasyonu her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük bir titizlikle yapıyoruz. Gerek etaplardaki yolların kalite düzeyi gerek göstergeler, tesisler, televizyon desteği…  Herşeyi ile dört dörtlük gerçekleşiyor. Tüm bunlara internet sayfası da eklenince bisiklet organizasyonuna ne kadar önem verdiğimiz ortaya çıkıyor.

Organizasyonun Alman hakemine de gösterdiği cami hassasiyetinden dolayı saygı duymamak da mümkün değil. Pazar günü son etap Alanya’da olacak. Ve izlemeye gideceğim 🙂 Eğer sizin oaralardan geçmiyorsa TRT-1’de muhteşem bilgiler ile birlikte izleyebilirsiniz.

Blog Ödülleri 2010

Bu yıl blog ödüllerine iki blogumla katıldım. Birisi zaten burasıyken bir diğeri de elektrikli ev aletlerine ve onları alırken dikkat edilmesi gerekenlere yer verdiğimiz BeyazBlog. h-yaman.com’u destek için buraya, BeyazBlogu da desteklemek için buraya gidip oy kullanabilirsiniz.

Son Günlerde Ben

26 Mart tarihinden bu yana bloga birşeyler karalayamadım maalesef. Bunun birçok nedeni var tabi ki. Öncelikle geçen hafta vermek zorunda olduğum vize sınavım engel oldu. Malum hazırlanmak ve sınava girmek biraz zaman aldı. Bu yetmezmiş gibi işlerin üst üste binmesi tamamen beni internetten sildi. Sonrasında da BeyazBlog‘u ilgilendirecek bir seminere katıldım. Gelişmelerini veya meyvelerini oradan takip etmek makuldür.

Son izlediğim yabancı dizi serisi Prison Break’dan sonra bir türlü dizi veya filmlere yoğunlaşamamıştım. Dexter adını pek çok yerde görmeme rağmen bir türlü kısmet olmamıştı. Bu hafta ilk sezondan başlayarak izledim. Şimdi ikinci sezonundayım ve hoş bir dizi. Dexter adamımdır, ona yapılan yanlış bana yapılmıştır seviyesindeyim. Ama ricam önümüzdeki bölümlerde olacaklardan ipucu vermemenizdir.

Müzik olarak da pek hareketli günlerdeyim. Malum yabancı müzik sevmiyorum. Son çıkan Gripin, Ferhat Göçer, Emre Aydın, Kutsi, FD albümlerini çevirip çevirip dinliyorum. Özellikle Gripin’i önümüzdeki birkaç yıl boyunca dinleyeceğim kesindir. Diğerlerini ise bir önceki albümleri ile kıyasladığım için biraz geri planda kaldılar.

Madem o kadar lügat parçaladık okumaya çalıştığım kitabı da söyleyeyim. Elif Şafak’ın Aşk’ını okumaya çalışıyorum. Çalışıyorum çünkü birkaç yaprağını heyecanla okuduktan sonra mutlaka bir engel çıkıyor. Ama azmettim bitireceğim bu kitabı önümüzdeki yüzyıla kadar 🙂 Ardından Mevlana’nın Mesnevi’sini okuyacağım. Kalındır filan ama pek hoş duruyor.

Yarın tekrar şehir dışına çıkacağım ama muhtemelen elim boş dönmeyeceğim. Pazartesiden itibaren bloglarıma sarılıp yazılar, içerikler ve belki sürpriz şeyler paylaşacağım. Tekrar görüşmek dileğiyle…