Neden Gidilir?

Hayat daima bir verse iki alır, geçmişten beri böyle olmuştur. Hiçbir zaman istediğin gibi olmaz, hep birşeylerin mücadelesini vermeye iter. Çok istediğiniz bir şeyin uğruna gençliğinizi yakmayı ama onun peşinden koşmayı imtihan kılmıştır bazen. Yıllar yılı süren mücadeleyi bir gün kendinize göre kazanırsınız. Lakin dediğim gibi kendinize göre.. Çünkü sonra intikamını, verdiklerinin mislini geri almayı bekleyen bir düşman gibi karşınızda duracak olan bir hayat vardır.

Birini seversin, uzun süre dikkatini çekmeye çalışırsın, kırılırsın, yıkılırsın belki ama mücadele her zaman devam eder. Sonra şartlar olgunlaşır senin sevdiğini anlar, bir araya gelirsin. Hayat rüya gibidir işte o zaman, ayakların yere basmaz, hiçbirşeyi umursamazsın, sadece O’na odaklanırsın. İşte böyle zamanlar fazla uzun sürmüyor, bu da aslında mucize oluyor kısa sürdüğü için. Mucizenin ardından da intikam bir bir alınıyor hayat tarafından.

Birgün geliyor bütün terslikler bir araya toplanıyor. Kurban olduğum yaradan bir süre mucize içinde yaşarken imtihan zamanının geldiğini hatırlatırcasına türlü zorluklarla karşılaştırıyor. Bu zorluklar aslında şahsen üstünden gelinemeyecek şeyler değildir. Sonra bir bakarsın üst üste gelen herşey kendinden çok diğer insanları rahatsız etmektedir. Yani sen mutlusun, yıllarca özlemini duyduğun şeye kavuşmuşsun diye diğer insanlar cezalandırılır ya da en azından o gün şartları ile öyle düşünüyor insan.

Bu fikre vardıktan sonrası intihar gibidir. Bu fikri çok sevdiğine açıklayamazsın, açıklasan saçma bulup anlamak istemeyecektir veya anlamayacaktır. Onun için bazen hiçbir açıklama yapmadan çekip gitmek gerekebilir, bunu çok sevdiğin yine anlamayacaktır. O’nun geçirdiği zor günlerden bir şekilde haber alacaksın ve için sızlayacak, o da senin haberini alacak ve onun da içi sızlayacak. İşte asıl imtihan budur aslında belki de.

Bir süre sonra bu imtihanı, çok sevdiğinle beraber verebileceğine inanırsın ve insanların çok sevdiğinle bir arada olmandan dolayı bulacağı musibetler, çekeceği acılar çok umurunda olmayacaktır. Sadece çok sevdiğini ve kendini düşünürsün. Aslında çok sevdiğini en başından beri düşünürsün ama saçma bahaneler ile karşısına çıkmak istemezsin belki de. Sonra ne değişiyor? Hiçbir şey.. Güneşin doğduğu açı onunla beraber olman gerektiğini anlatıyor sadece.

Aylar geçer, doğumgünü gelir, hiçbirşey yazamazsın.. Doğumgünü geçer bir nisan ayı gelir ve o güneşin açısı seni cesaretlendirir araman belki de bir mesaj atman için. Sana öfkelidir çok sevdiğin haklı bir şekilde. Seni sorguya çektiğinde ise olan biteni anlatırsın ama neden gittiğini hala söylemezsin. Sonra da onu kaybedersin. Bu kez giden odur, öfke doludur, belki içinde küçük kırıntılar vardır ancak öfkesi çok fazladır.

Kendini ilk defa bu kadar çaresiz hissedersin. Her olaya karşı ikinci bir planın ve yapabilecek birçok şeyi olan sen ilk defa bu kadar plansız olduğunu anlarsın. Elden birşey gelmez ve acılara gömülürsün. Gel gelelim çok sevdiğin senin neden gittiğini gerçekten hala bilmez. Bu soruyu da defalarca sormuştur sana mantıklı bir açıklama yap diye. Ancak mantıklı bir açıklama yoktur. Diyemezsiniz ona “insanlar biz beraberken acı çekiyorlardı” diye. Dersen ikinci soru “peki şimdi ne değişti”? Yine diyemezsin çok sevdiğine “artık insanların çektiği acı önemli değil, biz önemliyiz”.. Üçüncü soru “şimdiye kadar neredeydin”? Yine diyemeyeceksin ki “güneş ışıkları, seni seviyor olmam ve artık hiçbir şeyin umurumda olmaması, sadece senin omuzuna yaslanmak istediğim, yoruldum ve senin kollarında dinlenmek istiyorum, üzdüm ama üzüldüm ve yaralarımızı saralım”.. Bunları dersen de anlamayacaktır büyük ihtimalle! Bu kadar anlayışsız mıyım diyecek çok sevdiğin her lafının sonunda ama inanın bana moruklar bunun izahı yok. Ne demek “insanlar biz beraberken acı çekiyor herşey üst üste geliyor..”. Gerçi bununla ilgili bir alıntı yapabilirim:

Ruh ikizleri; yalnızca onlar bu büyüyü taşır. Toprağa düşen yıldırım kadar nadir gelirler dünyaya. Ama bir araya gelip âşık olduklarında…
İşte o zaman, toprak ikiye bölünür. Gökyüzü deryaya, derya ateşe hücum eder. Kargaşa yağar evrenin her bir köşesine, sel olur…

Evet, insanın hayatı boyunca yaşayacağı en büyük olaydır ruh ikizini bulmak ve ona sarılmak ancak her yerde bir kargaşa olur yazarın da dediği gibi. Ve insanlar zarar görmesin diye kendi huzursuzluğunu ve çok sevdiğinin huzursuzluğunu göze alarak gitmen gerektiğine inanırsın. İşte bunu çok sevdiğine anlatamazsın. Anlatabildiğin tek şey o kargaşaların neler olduğudur, baştan sona döner döner anlatırsın. Haklı olarak da çok sevdiğin seni haksız çıkarır, hakkın yoktur bu saçma şeyler için onu üzmeye çünkü.

Tüm bunların sonunda onu kaybetmiş olabileceğinin üzüntüsü her yerini yakar. Her akşam söz verirsin kendine yarın onu düşünmeyeceğim diye ama mümkün olmaz, sabah kalkınca ilk aklına gelen şey O’dur. Çok sevdiğin çekip giderken senin O’nu yarım bıraktığın gibi seni yarım bırakıp giderken bir takım tavsiyelerde bulunur. Şu gün şöyle birşeyler yaşarsın, bugün böyle şeyler olur, bir gün “hadi canım” dersin geçer diye teselli eder seni kendince. Hala seni anlamadığını düşünürsün, çünkü sen onu çok seviyorsun, evet, anlamıyor, anlamadı..

Şimdi ne mi yapıyor, halen çok sevdiğim niçin gittiğimi bilmiyor. Açıkcası böyle birşeyi anlatabileceğimi de düşünmüyorum. Anlatırsam saçma bulma olasılığı onun beni tekrar sevebilme olasılığından daha yüksek çünkü.

Video ile de biraz daha anlaşılır kılayım istedim söylemek istediklerimi. Dün akşam denk geldim, iyiymiş.

 

Android Kitap Okuma İçin Uygulama Önerileri

RSS okuyucum ve günlük internet sayfalarındaki haberler dışında uzun uzadıya yazı okumayı sevmeyen bir yapım var kendimi bildim bileli. Yani demek istediğim kitap okumayı pek sevmezdim, sevsem de “okuma” dediğimiz eylemi gerçekleştirmek için gerçekten kendime karşı büyük mücadeleler verdim. Şu yaşıma (27) kadar okuduğum kitapları ezbere sayabilirim; o kadar az yani. Lakin bir gün geliyor bir ışık ile kitap okumaya başlıyor insan hem de birçok şeyin önüne geçerek. Siz deyin heves ben diyeyim iyi bir kafa dağıtma, kitap okumak güzel.

Kitapları okumaya gelince; yaklaşık bir aydır Charles Bukowski, Kinyas Kartal ve Kahraman Tazeoğlu gibi isimleri okudum ki Bukowski’ye tam gaz devam. Kitapların bir çoğu e-kitap formatında yani telefonumdan okuyorum. Her ne kadar gerçek kitap tadı olmasa da akşam otururken cebimden çıkartıp okumam kolay oluyor. Yanımda ekstra birşey taşımama gerek kalmaması belki de cezbediyor. Bu kitapları okumak için de Android telefonumda bazı uygulamalara ihtiyaç duydum. Bunları derleyip sizlerle de paylaşmanın yerinde olacağını düşündüm.

1- Adobe Reader

Eğer okuyacağımız kitap PDF formatında ise kesinlikle ilk yüklenilmesi gereken uygulama Adobe Reader olacak. Sayfa geçişleri, okuma modları, kaldığı yerden devam etme, sayfa işaretleme, arama yapma özellikleri ile kullanıcısına birçok seçeneği aynı anda sunabiliyor. Özellikle kitaptan taratma olmayan, metin olarak PDF’e aktarılmış olan kitaplarda yazı boyutunu ayarlama opsionu okumayı kolaylaştırıyor.

assss

2- Aldiko Book Reader

Elektronik kitap formatı olan epub uzantılarını açmak için gerekli olan uygulama. Aşağı yukarı Adobe Reader ile aynı özellikleri taşıyor. Farklı iki sürüm olarak sunuluyor. Sürümün bir tanesi ücretsiz bir tanesi ücretli… Ücretli olan sürümünde metin paylaşımı, önemli yerleri işaretleme, not alma özellikleri bulunuyor ancak epub formatındaki kitapların birçoğu şifreli olacağından dolayı bu bahsettiğim fonksiyonları yerine getirmek biraz güç olabilir.

aldiko

Aldiko ile ilgili bir ilave bilgi vermemde fayda olacak. Eğer D&R’dan bir e-kitap alırsanız sizi kendi uygulamasını yüklemeye davet edecek ancak D&R’daki arkadaşlar telefon ve Phabletleri yok sayıp bu uygulamayı sadece tabletler için düzenlemişler. Haliyle D&R’dan e-kitap aldıktan sonra telefonunuzda bu şekilde bir sürpriz ile karşılaşmanız mümkün. Bu sürpriz ile karşılaşırsanız Aldiko’yu kullanabilirsiniz. Ancak D&R’dan aldığınız kitabı direkt Android cihazınıza indirmenizi tavsiye ederim aksi taktirde başka kullanıcı tarafından açıldığı yönünde bir hata veriyor.

3- Keep Screen On

Bu uygulamayı anlatmaya geçmeden önce Samsung son seri telefonlarında sunulan “okuma modu” özelliğinin çok çok çok gereksiz bir seçenek olduğunu anladım. Sadece sayfa arkaplanını biraz daha gözü az yoran bir renge ayarlıyor ancak ekranın kapanmaması gibi bir durum söz konusu değil. Misal okuma modu açık olduğunda beklentim kitap uygulamarından biri açık olduğunda ekranın kapanmamasıydı (Aldiko bu özelliğe sahip). Keep Screen On önceden belirlediğimiz herhangibir uygulama açıkken ekranı kapatmıyor. Uygulama açıldığında otomatik devreye girdiği gibi uygulama kapandığında da yine kendi kendine devreden çıkıyor. Tam bir esnaf çocuğu.

4- Google Keep

Google not alma uygulaması ile kitaplardan notlarımızdan çıkardığımız notları kolaylıkla saklayabiliriz. Renklendirme, arşivleme gibi detaylı özellikler işleri kolaylaştırırken masaüstü ortamdan da ulaşma şansımızın olması büyük nimet.

wpid-screenshot_2014-09-05-19-36-17.png

 

Fizy Kullanın Moruklar!

“Moruk” ağzıma nereden dolandı bilmiyorum ama en kısa zamanda geçse iyi olacak yoksa size moruk demem bilirsiniz. Neyse, son günlerde çevrimiçi müzik ile ilgili gelişmeler olduğunu teknoloji saylarında hep birlikte okuduk. Youtube, bir zaman sonra bir müzik hizmeti ile de karşımıza çıkmaya hazırlanırken Spotify kullanımı aldı başını gitti… Hepsi güzel hoş tabi ki de neden Fizy kullanmıyoruz? Hatta kullanmamakla kalmayıp bütün eleştirileri üzerine atıyoruz.

fizy-logo

Fizy, babasının hayrına elbette yapacak değil bu işi, onların da giderleri ve kazanmaları gereken paraları var. Nihayetinde bu işi zevk olsun diye yapmıyorlar. Böyle olunca Türkcell ile olan evliliği yetmeyip reklam aldı ki gayet mantıklı. Tamamen ücretli yapmak yerine ücretli ve ücretsiz iki seçenek sundu. Ücretsizde şarkıları dinliyorsun ancak reklamlara da katlanıyorsun. Ücretlide ise aylık 5,5 TL’ye  reklam yok, istediğin gibi sınırsız kullan, kısıtlama yok, listelere çevrimdışı ulaşım var.

Hepsini geçtim mobil uygulaması da çok güzel! Tüm bunlara rağmen neden kullanmıyorsunuz şu güzelim servisi anlamıyorum. Kullanın moruklar, gayet güzel işte.. İki gün sonra kapanır mumla ararız da iş işten geçer! Spotify değil Fizy kullanın, öpüyorum.

Charles Bukowski kaptan yemeğe çıktı ve tayfa gemiyi ele geçirdi

Notlar kendim içindir kimse üstüne alınmazsa sevinirim.

Çoğu insan ölüme hazır değildir,
ne kendi ölümlerine ne de başkalarının. Şoka girerler, ödleri patlar, beklenmedik bir sürprizdir ölüm onlar
için. Olmamalı oysa. Ben ölümü sol cebimde taşırım. Bazen cebimden çıkarıp onunla konuşurum: “Selam
yavrum, nasılsın? Ne zaman geleceksin beni almaya? Hazırım.”

 

Dördüncü kattan yürüyen merdivene bindim. Kim icat etti yürüyen merdiveni?
Delilik diye buna derim. Yürüyen merdivenlerde ve asansörlerde çıkıp inen insanlar, araba süren insanlar,garaj kapılarını uzaktan kumanda ile açan insanlar. Sonra yağlan eritmek için jimnastik salonlarına gidilir. 4.000 yıl sonra bacaklarımız olmayacak, ördeklere benzeyeceğiz. Bütün türler kendilerini yok ederler.
Dinozorların sonu da böyle oldu. Canlı namına ne varsa yediler, sonra birbirlerini yemeye başladılar ve sonunda tek dinozor kaldı ve o o.. çocuğu da açlıktan öldü.

 

Toplumdaki geri zekalıların geri zekalı olduklarını idrak edemeyip onları koruyacak birileri daima vardır.
Bunu idrak edememelerinin nedeni kendilerinin de geri zekalı olmalarıdır. Geri zekalılar cennetinde yaşıyoruz; bu şekilde yaşayıp birbirlerine bu şekilde davranmalarının nedeni bu. Onların bileceği iş, beni ilgilendirmez. Ama ne var ki onlarla yaşamak zorundayım.

 

Olmak istediğim tek yerin bu oda olduğu geceler var. Yine de yukarı çıkınca boş hissedebiliyorum kendimi.
İçip sarhoş olsam ekranda sözcükleri dans ettireceğimi biliyorum ama yarın öğleden sonra havaalanına
gidip Linda’nın kız kardeşini karşılamam gerek. Bizi ziyarete geliyor. Adını Robin’den Jharra’ya değiştirdi.
Kadınlar yaşlanınca adlarını değiştiriyorlar. Değiştiren çok, demek istiyorum. Erkeklerin ad değiştirdiğini bir
düşünün? Birini arıyorum ve aramızda şöyle bir konuşma geçiyor mesela:
“Hey Mike, Menekşe ben.”
“Kim?”
“Menekşe. Eskiden Charles’dım ama artık Menekşe’yim. Bundan böyle Charles diye seslenenlere cevap
vermeyeceğim.”
“Siktir git, Menekşe.”
Mike telefonu yüzüme kapar.

 

Gidecek yer yoktu. Vardı aslında; odana gidip kapını örtebilirdin, ama o zaman da karın
bunalıma giriyordu. Ya da daha çok bunalıma giriyordu. Amerika; Bunalımda Zevceler ülkesi. Ve bütün
suç erkeklerdeydi. Elbette. Başka kim kaldı? Kuşları, köpekleri, kedileri, solucanları, fareleri, örümcekleri,
balıkları filan suçlayacak halimiz yok. Erkekler. Erkeklerin bunalmak gibi bir lüksleri yoktu. Gemi alabora
olurdu.

 

Lanet Duş Muslukları

Zaten son günlerde anlaşamadığım bir dünyanın içinde bok gibi yaşamak hoşuma gitmezken yıllardır süregelen ve bu sabah farkına vardığım bir çile ile daha karşı karşıyayız. Tam soyunmuşsun, göbeğini kaşıya kaşıya duşa giriyorsun, suyun sıcaklığını da ayarlamışsın herşey tamam yani. Neyse şampuanı basıyorsun ama su da bir taraftan süzülmeye devam ediyor, sıcaklık müthiş, insanı kendinden alıyor. Tam keyfin doruğuna ulaşacaksın ki lanet musluktan gelen suyun dengesi alt üst oluyor. Yazın sıcağa kışın soğuğa doğru bir meyil var. Bunun sebebini veya çözümünü bulan bir cengaver varsa alnından öpeceğim, lütfen söylesin.

Android Facebook Otomatik Video Oynatımı Kapatma

Facebook geçtiğimiz günlerde yayına alabileceği o kadar güzel özellikler varken saçma ve bir o kadar da gereksiz otomatik video oynatma özelliğini devreye aldı. Bu özellik sayesinde de data kullanımları arttı. Özellikle mobil data paketi kullananlar zarar gördü bu durumdan. Yeni uygulama guncellemesi ile bu sıkıntıya son veriyoruz. Android için uygulama ayarlarına girip “video otomatik oynatım” bölümünü seçiyoruz. Eger data paketini kullanmamak istersek sadece wi-fi seçeneği, tamamen kapatmak istersek de kapalı seçeneğini işaretliyoruz.

image

Birden Fazla Instagram Hesabını Yönetmek

Instagram’ın işletmeler için iyi bir reklam kanalı olabileceğinden dünkü yazımda bahsetmiştim. Herşey iyi güzel ancak kocaman bir sorunumuz var, Instagram uygulamasında tek bir hesap kontrol edilebiliyor. İşletmeler için ayrı kişisel kullanım için ayrı Instagram hesabı kullanacağımızı var sayarsak ki doğru kullanım şekli budur biraz yorucu bir süreç bekleyebilir bizleri. Kişisel hesaptan işletme hesabına girip çıkmak zorunda kalabiliriz. Bununla ilgili Instagram’a birkaç kez geri dönüş yapmış olsam da henüz bir bilgi alamadım. Belki ilerleyen güncellemelerde birkaç hesabın kontrolünü sağlayabileceğimiz bir uygulamayı karşımıza getirirler.

Böyle bir güncelleme çıkar mı çıkmaz bilemeyiz ama beklemek zorunda da değiliz aslında. Android cihazlar için birden fazla instagram hesabını yönetmek mümkün. Tabi ki bunun için ilave bir uygulamaya ihtiyacımız var. Yani iki tane instagram uygulaması kuracağız. Birincisi kendi resmi uygulaması. İkinci uygulama ise Instwogram.

Kurulum:

  1. Buradan dosyayı indiriyoruz.
  2. Gereken izinleri verip uygulamayı kuruyoruz
  3. Eklemek istediğimiz instagram hesabını ilave ediyoruz.

Arayüz olarak Instagram uygulamasından hiçbir farkı yok. Fotoğraf ayarlarının ve efektlerinin bulunduğu ekrandan profil ekranına kadar herşey birebir aynı. Sadece bildirim simgesi farklı ki o da hangi hesaptan bildirim geldiğini ayırt etmek için iyi düşünülmüş.

Bol bol paylaşacağınız resimleri bekliyorum 😉

işletmeler İçin Bir Reklam Mecrası: instagram

Popüler bir resim işleme ve paylaşma uygulaması olan instagram kısa sürede büyük kitlelere ulaşmış ve şu anda hemen hemen her akıllı telefon kullanıcısının ilgisini çeken bir mecra haline geldi. Özellikle Facebook tarafından satın alınması ile Facebook üzerindeki paylaşımları daha da kolaylaştı ve daha büyük kitlelere ulaşmayı başardı.

Hal böyle iken reklam amaçlı kullanımın da dikkatini çekmeyi başardı. İlk olarak ünlü kişiler tarafından kullanılmaya başlandı. Hem takipçilerinin hoşuna gitti bu durum hem de mesajını vermek isteyen ünlünün. Şu anda aynı Twitter gibi hemen her ünlü kişinin bir de instagram profili mevcut. Sonrasında da yavaş yavaş markalar kullanmaya başladı instagram’ı. Henüz her markayı göremesek de otomotiv, giyim, elektronik gibi ürün gamlarını üreten firmalar yavaş yavaş yerini almaya başladı.

Güzel bir örnek vermek gerekirse Volkswagen Türkiye profili, müşterilerinin çektiği fotoğrafları instagram hesabında yayınlayıp teşekkür ediyor. Bu davranışı ile müşterilerinin aslında markaya bağımlılığı ve kullandıkları aracı ne kadar çok sevdiğini ortaya koyarken araç almayı düşünen insanları bu memnuniyet verici durum karşısında kendine doğru çekmeyi başarıyor.

wpid-screenshot_2014-08-06-13-26-21.png

Böyle güzel, ücretsiz ve başarılı bir reklam kanalını peki biz kendi işletmemiz için uyarlasak kötü mü olur? Elbette hayır bilakis çok güze olur.

Neden instagram?

  1. İlerleyen zamanlarda ne olur bilemeyiz ancak şu anda ücretsiz.
  2. Etiketleme sistemi oldukça başarılı. Birden fazla etiket ile arama sonuçlarında doğru insanın karşısına çıkma olasılığı daha fazla.
  3. Kullanımı ve yönetimi oldukça kolay.
  4. Görsel reklam her zaman iyidir.

Doğru Kullanım

  1. Verilen hizmet ya da satılan ürünler ile alakalı resimler paylaşılmalı.
  2. Efektler aykırı olmamalı ki takipçinin hoşuna gitsin.
  3. Etiketler doğru şekilde seçilmeli. Daha doğrusu arama sonuçlarında hangi yerde göstermek istediğimizi iyi bilmemiz gerekiyor.
  4. Açıklamalar doğru olmalı.
  5. Eğer diğer sosyal hesaplarımız da mevcutsa resimleri oralarda da paylaşmalı (Facebook, Twitter…).
  6. İyi yorumlar olacağı gibi kötü yorumlar da olacaktır, bu durum karşısında soğukkanlı olmakta fayda olacaktır

 

Samsung Galaxy Note 3 İçin Yeni Güncelleme (N9000QXXUENG4)

Samsung Note 3 cihazlar için daha doğrusu Türkiye’deki cihazlar için yeni bir güncellemeyi yayınlamaya başladı. Yeni güncelleme ile beraber gelen yenilikler.

  • kamera uygulamasında sanal panaroma gezintisi sağlayan “sanal tur” modu
  • Çocuklar için uygulamaların yer aldığı ve cihazın diğer kısımlarına çocukların erişimini engelleyerek veya şifreleyerek bir oyuncak haline getiren Çocuk Modu,
  • Müzik servisi Deezer’ı 20 günlük premium hesap ile cihaz içine gömen Deezer uygulaması
  • Güncellenen Knox uygulaması,
  • Dergi, çizgi roman gibi içeriklerle okuma keyfi sunan SMag.
  • Performans olarak biraz daha yağlaşmış geçişler.

 

Samsung Galaxy Note 3 Arama Sonrası Ekran Kararması

Yaklaşık 7 aydır Samsung’un Galaxy Note 3’ünü kullanıyorum. Her yönü ile telefondan memnunum bunu en başta belirtmek isterim. Hatta şu ana kadar Sony Xperia S, Xperia X10, Galaxy S4, S3 de dahil olmak üzere kullandığım en performanslı telefon diyebilirim. Ta ki telefonun yaklaşık bir aydır yüz gösteren ya da benim bir aydır farkında olduğum ekran kararma sorununa kadar.

Sorun; sesli görüşme yaptıktan sonra ekranın kararması çok çok düşük bir aydınlatma ile çalışması ve bu durumun güç düğmesi ile telefonu bekleme konumuna almadan geçmemesiydi. Hem yerli hem de yabancı Android kaynaklı sitelerden durumu araştırdım, sorun aynı HTC One’daki gibi genel bir durumdu. Yani birçok kişi bu durumdan şikayetçi. Kimisine göre sorun sensörün arızalı olmasından kimisine göre de sensöre toz kaçmış olmasından kaynaklanıyordu ancak bana göre böyle değildi.

Mantıklı düşünecek olursak sensörden donanım kaynaklı bir problem olsa yüzüme telefonu götürdüğümde ekran kapanmazdı ki bu görevini fevkalade yerine getiriyordu. Ancak yine de emin olmak için sensör test ekranını *#0*# ile açtım ve Proximity Sensor değerlerine baktım ve tepkilerine baktım. Herşey gayet iyi durumdaydı. Yani sorun kesinlikle donanım kaynaklı değildi.

Yazılımsal olarak da telefonumu Android 4.4.2’ye güncelledikten sonra da bu durumun olmadığını fark ettim. Sonra uygulama yöneticisinden son bir ayda yüklediğim ve güncellediğim programları kaldırıp denedim ancak sorun yine devam etti. Son olarak ise Samsung Push Service güncellemerini kaldırıp fabrika versiyonuna geri döndürdüm. Sorun düzeldi. Hatta emin olmak için uygulamanın güncellemesini yapıp tekrar sorunu denedim ve sorun aynen geri döndü, kaldırınca da sorun ortadan kalktı. Durumu Samsung’a ilettim ancak geri dönüş henüz yapılmadı.

Aynı sorunu siz de yaşıyorsanız bu yolu mutlaka deneyin, Samsung Push Service güncellenmeden de çalışsa çok bir sorun olmaz.