Elimi, ayağımı, kolumu, oramı ya da buramı masaya, duvara veya herhangibir yere çarptığım zaman müthiş bir acı hissediyorum. Eğer ortamda başkaları varsa bir çıtırtım bile çıkmaz. Ama kimse yoksa ağlarım bile 🙂 Hiç unutmam az önce ayağımı daha doğrusu dizimi şiddetli bir biçimde masaya çarpan ben duyduğum büyük üzüntüden dolayı gözlerim doldu. Evet yalan söylemeye gerek yok birkaç damla da düştü 🙂 Hiç bu kadar acımamıştı.

Tahminlerim doğru yönde çıkarsa ayağımın envai yerleri gibi orası da yarına mor bir renk alacak. Kardeşim gelip üstüne bastıracak. Kafam tavana değecek… Aslında çok dikkatliyimdir ama bunun yanında bir o kadar da sakarımdır. Daha önce kafam da dahil olmak üzere pek çok yerime hasar vermişliğim vardır. Hayır yani ileride kalıtsal bir sorun çıkarsa tek sebebi duvarlar ve masamdır.

Ha bir de ayağımı, evin içinde hızlı hızlı yürürken kapılara çarpma durumum var. En komiği de budur aslında. Oturup kapıyı yapana küfür etmekten başlayıp iş buyrulmuşsa buyurana nağmeler gönderinceye kadar devam eder. Oturup ayağımı sıkıp kıpkırmızı geçmem de görülesi bir davranıl örneğidir.

Ağzım yandığında ya da dilimi ısırdığımda da durum hiç değişmez. Dilimi ısırdığım zamanlarda olabildiğince uzak yerelere kadar koşuyorum 🙂 Ağzım yanınca yapcak bişi yok sadece yedi sülalemi görüp geliyorum.

Tüm bunlara rağmen de kendimi sakınmıyorum. Birisi gelip hadi uçurumdan aşağı atlayalım dese “hadi ölelim” diyecek kadar cesurumdur 😛 Halı saha maçlarında kargaşanın içine kafamı sokmaktan büyük mutluluk duyarken sakatlanınca da geçici hafıza kaybı yaşarım.

Bu durumun dişicanlarda olan durumu da vardır. Şayet temizlik yapılıyorsa, yapılmışsa eldeki ve oradaki buradaki yaralar, bereler, hasarlar vazgeçilmezdir. Aslında bu olay dişicanlara büyük bir de şevk vermektedir. Gaza gelip kakılmış mertebesine çıkanları gördüm.

Herşeye rağmen bu durumun sadece kendimde olduğuna inanmıyorum. Çoğu kişide bu vb. davranışlara rastlamak mümkündür.

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

3 comments

Doğrudur. Bence sakarlık bile sayılmaz[kendime sakar diyememe gibi bi hastalığım var galiba] 🙂

ama harbi çok acı çektiğim anlar olmuştur. Kapıya ayağımın [44-45 no ayakkabı gişyiyorum] minicik en küçük parmağını vurmuşumdur. Acıdan ölesim geliyor sonra hemen geçiyor.

🙂 dilimi bol bol ısırırım yalnız değilsin.
Bir yerim de küçük bir yara olduğunda da çok canım acır. Büyük bir yaradan daha çok acıyor gerçekten 🙂

Aynı şeyleri bende yaşıyorum.Bende bir o kadar sakarım.Ama ben durumumdan memnunum 😀

Bir cevap yazın

*