Anlıyormuş Gibi Davranmak

Bazen karşındakini anlamasan bile anlıyormuş gibi davranmak çok önemlidir. Ben çok sık yaparım mesela bunu. En son dün akşam iri yarı devasa boyutlarda Norveçli bir amca geldi. Önce İngilizce konuştu anlaştık ama sonrasında Almanca ve diğer dillere yönelince sadece ara kelimeleri seçerek anlıyormuş gibi davrandım. Sonuç olarak 15 dk gibi bir süre boyunca hiç susmadan konuşan bey amca mutlu oldu ben de sıkıldım. Anladıklarım ise bu amcanın Norveç’te restorantları varmış ve kapatmış. Zamanında komandoymuş. Ben yedim mi yemedim tabi.

Bu sadece bir örnekle geçilmez, çoğu zaman kız arkadaşına, arkadaşına, annene, babana aklına kim gelirse ona da aynı şekilde davranabiliyorsun. Hayat böyle akıcı işte.

İktisaçılar Terimlerle Konuşur

Şu ekonomi kanallarına çıkan kıla benzeyen iktisatçıların veya uzmanların teknik terimle konuşması beni her zaman endişe içerisine sokmuştur.  Bilmiyoruz ya sallayıp duruyorlar gibi geliyor bana. Mesela “rasyo” deyip durur bu keratalar. Sanki bunun yerine oran dese vücudundan organları çıkar. Vatandaşın anlayacağı dilden konuş, gel kalbimize gir. Bir de bu kanalları sabahtan akşama kadar izlemek zorunda kalıyorsanız benim gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya gelmeniz an meselesidir. Neyse ki bir iki haftadır ne dediklerini anlıyorum da sorun yok SPK.

Çıkarılan Dersler

Son zamanlarda çok alengirli bir yaşam tarzı sürdürmekteyim. Bunu sağlayanları tebrik ederim. Bunlarla birlikte çıkardığım dersler var.

  • Kimsenin üstüne gereğinden fazla gitme
  • Kimseye kendinden fazla değer verme
  • Kızlarla gez dolaş, adın saygıyla anılsın
  • Kimseyi sallama
  • Erişilmez, ulaşılmaz ol
  • Jöle yüzyılın icatlarından biridir
  • İnternette saygın bir yere sahip olmak için bol küfür et
  • Kitap okuyarak, müzik dinleyerek veya enstrüman çalarak acıları dindir

Bayan Sürücüler

Laf yeri gelince aman bayan sürücüler şöyle kuralları bilir, uygular aman efem bayan sürücüler hop hop aman efem bayan sürücüler poh poh. Ama değil, yemin bile edebilirim. Daha az önce bir tanesi hem telefonla konuşuyordu hem de kırmızı ışıkta durdu ve sonra devam etti. Biz hiç olmazsa durmadan geçiyoruz, raconuna göre yapıyoruz. Hem sadece bu değil. Ben yeşil ışık yandığı halde dikiz aynasında kendisini makyaja kaptırıp bol küfür yiyen ablalar gördüm. Onun için kimse bana bayan sürücüleri övmesin. Hmm bu arada az önce kırmızı ışıkta geçen bayan güzeldi.

MSN’in İsim Değiştirme Özelliği İlk Kez İşime Yaradı

Bu messenger’da herhangi bir kişiye kendi hatırlayacağımız şekilde isim verme özelliğini çıktı çıkalı ilk defa kullandım. Listemde dört beş yıl öncesinde var olan ama şu an olsa kabul etmeyeceğim, bir gün gelir de yüzüne karşı da “o.ç” diyebilme ihtimaline karşılık bulunduruyorum listemde. İsmini de değiştirdim ve “o.ç” yazdım. Açılımını benim yerime siz yaparsınız zaten. Her oturum açtığında “o.ç oturum açtı” diyor messenger. Mutlu oluyorum öyle gördüğümde. İyi ki varsın Messenger 😉

Sürekli Yarış

Motor gücü, sınırları zorlayan bir araca sahipseniz yandınız demektir. Böyle bir araç kullanırken (kendiniz veya babanız) her kırmızı ışık noktası bir başlama noktasıdır aslında. Şöyle ki; araç güzelce hizalanır ve yandaki araca nispet yaparcasına sert bir kalkışla yarışa başlanır. Bunun devamı da gelir aslında. Kendine yediremeyip geride kalan araç bir sonraki kırmızı ışıkta roketleme yapar. Bu yarış radara girinceye kadar da devam eder. Ondan sonra herkesin aklı başına gelir, kendim ettim kendim buldum edasıyla yollarına devam ederler. Ah bir de bunu yapan benim babam olmasaydı çok sağlam paragraflar yazardım da neyse… 50’ye gelince ehliyetini almak lazım böylelerinin.

Yapılacak En Güzel Dua Belki de

Çok sıkıntılı zamanlar oluyor, bağırmak, haykırmak, isyan etmek istiyorsun ama yapamıyorsun. Şu günlerde öyleyim ama dün bir söz dizisi buldum tam içinde bulunduğum duruma göre yapılan bir dua:

Sustum !
Birikti yanaklarıma alfabe….
Ya ilahi ! Sükûtumu en güzel duâm eyle …

Herşey Profil Resmi İçin

Facebook çıktı çıkalı yolda, sokakta ilginç insanlarla karşılaşır oldum. Kaldırımda yürüyen bir yaşıtım mesela… Yürürken bir bakıyor çok lüks bir araba park etmiş durumda. O, o arabayı gördüğü anda beyninde tetiği çekmiş, deklanşöre basmış demektir. Gidip hemen bir resim çektirip Facebook profiline yerleştiriyor. Bu birşey değil daha. Heykellerle sevişenler, güzel bir resim olsun diye kendini kasıp içinde patlamalar yaşayanlar, vücut geliştirme salonlarında orasını burasını gösteren abiler, alışveriş merkezinde “ah ben burdayım işte” dercesine poz verenler ve daha neler neler… Geçen yılların modası kızlarımızda dudağın “müjü” deme şekline getirip ayna karşısında cep telefonuyla parıltılı çekimler yapmaktı. Bu dediğim lise çağlarındaki kızlardı. Bir de büyük modelleri vardı bunların. Genelde ya yatak odasında çekilmiş bir resim ya da lüks bir arabayla çekilmiş bir resmi olur. Ha kendime gelince ben de çok farksız değilim. Geçen gün heykel kurbağalarla çekildik birkaç samimi kare.

Toplu İntihara Gidiyoruz

Facebook etkinliklerinde gelinen son nokta toplu intihar çağrısıdır. Öncelikle bu etkinliği ayarlayıp bu kadar katılım sağlayanlara teşekkür ederim. Hayat ızdırap veriyorsa, sevdiğine bir türlü kavuşamıyorsan, yaptıklarından dolayı pişmanlık duyup ölmek istiyorsan, Facebook’ta kızlar beni iplemiyor diyorsan, bugün yaptığın iddia kuponu yine tutmadıysa,takımının performansı kötüyse, dersler ağırsa, bu benzin fiyatlarıyla yaşanır mı diye kendi kendine soruyorsan, bu etkinliğe katılman gerekiyor. Ben katılacağım diye işaretledim bile.

İşin şakası bir yana bu kadar güzel insan bırakılır da gidilir mi? Zaten hergün bolca günah işliyoruz bari kendi canımıza kıyıp öteki tarafta da intihar etmeyelim. Gerçi orası kimin aklına gelmişti ki?

Şarkı Sözlerini Yanlış Anlamak

Şarkı sözlerine çok dikkat eden bir insan değilimdir aslında. Genelde ritmi ve söyleyiş tarzına bakıyorum, hoşuma giderse listeme ekliyorum. Ama kırmızı ışıkta beklerken, bilgisayarda raporların arasında kaybolurken kulağım sözlere de takılabiliyor. İşte bu andan itibaren şarkının tüm karizması bitmiş oluyor. Çünkü sözleri yanlış anlıyorum. Birkaç da örnek vereyim yazıyı kabarık göstersin diye. Gökhan Türkmen’in “biraz ayrılık” şarkısının nakaratındaki “dokun ellerimde kör oldu” kısmını ben b*kun ellerimde kör oldu diye anlamıştım. İşin garip kısmı dilime takılıp böyle söylemişliğim de var bu şarkıyı. Bir diğeri; Yusuf Güney’in El Oldun Yar şarkısından geliyor. Bir yerinde “ben en güzel kıyafetler içinde” kısmını ninnisel kıyafetler olarak algılamış ve öyle de benimsemişim. Bir de Sıla’nın seslendirdiği Alain Delon var ki evlere şenlik. Şarkının en kopuk kısmı olan “Babababa havalara nasıl da geriniyor” u “bababababalara  nasıl da geliniyor” olarak değiştirdim. Öylesi daha iyi diye 🙂