Son günlerde bazı sağlık sorunlarından ötürü siteye yazı giremedim. Maşallah turp gibiyim şu an bir sorun yok. Hayatım ise pek bir yoğun seyrediyor. Özellikle özel yaşamımdaki gelişmeler dalgalı kurları aratmayacak bir mertebeye sahip. iniş, çıkışlar ve arkasından hep çıkışlar filan derken pek bir mutluyum son günlerde. Buna bilgisayar için aldığım çalışma koltuğunun verdiği rahat ve pişik olma tehlikesinin atlatılması da eklenince daha bir mutlu oluyor insan. Bir süre projelere ve bilgisayar başında geçirdiğim/geçireceğim zamana kısıtlama getirmek zorundayım.

Özel hayatım dediğim gibi bir hayli inişli çıkışlıydı ve son zamanlarda (Allah nazardan saklasın) pek güzel devam ediyor. Arkadaşlarıma sanırım bundan sonra daha fazla vakit ayıracağım. Onlarla zaman daha güzel geçiyormuş 🙂 Hele ki mekanda nargileler varsa ve şayet sponsorunuz muamele-i kömürü kendi elleriyle yapıyorsa, bunun üstüne bir de maymun belgeselleri konu oluyorsa zevkten dört köşe oluyorsunuz.

Üç vakittir kışlık ayakkabı alma planları içerisindeydim. Bir hayli uzun süren araştırmalar sonucunda alabildim nihayet, şimdi bulutların üstünde zıplıyorum birinden ötekine. Halbuki bu araştırmalar sırasında motosiklet lastiğini bile patlatmayı başardık Yiğit ile birlikte 🙂 Buradaki tamirciler gerçekten paraya tapar cinsten. Ufacık bir hasara dünyanın parasını alabiliyorlar. Bir nargile ya da 2 kokoreç iki ayrana tekamül eden bu ücret Yiğit’in ve benim sinirimi bir hayli bozdu. Tamirciye ettiğimiz küfürleri ise arkadaşımızın babası olduğunu öğrenince geriye almak daha da sinir bozucu 😀 Ayrıca ayakkabıya ismi lazım olmayan bir dişican basıp “açılış” diye adlandırması ve bundan büyük zevk alması çok ilginçtir.

Call Of Duty 4 oynayarak da geçirebiliyorum zamanımı. Bu bana büyük bir zevk veriyor. Hele ki Kurtlar Vadisi’ni izledikten sonra oynuyorsam bölümleri çok hızlı geçebiliyorum. Ayrı bir gaz veriyor insana, sesi de sonuna kadar getirdiniz mi tam havaya giriyorsunuz. Odam ile tuvalet bir birine çok yakın olmasına rağmen kafamı uzatıp sağı solu kontrol etmemi de buna bağlıyorum. işin en gülünç kısmıysa oyuna kendimi monte ediyor olmam. Yani silahı tutan vatandaşı tuşla sağa doğru eğdiğimde kafamın da otomatik olarak aynı yöne eğildiğini görebiliyorum 😀 Elalem görse “deli bu herif” der güler cinsten oynuyorum oyunu 😀

Son günlerde mafyavari olarak takılan ablacana sahip olmanız da hayatın bir cilvesidir. Zira böyle dişicanlar çok tehlikeli olup sağı solu hiç belli olmaz. Kendinizi yanındayken tehlikede hissetmeniz ya da ondan korkmanız olasıdır. Kendinden önce namı yürür etrafta. Bu tür ablacanlar yolda giderken kulaklarında kulaklıkla musiki dinlemeleriyle tanınabilir. Saygıyla eğiliriz önünde 😀 MSN’de en çok gönderdiği smile da dil çıkartmadır 😛 Kendilerine verilecek olah “hıhh” cevabını da çok iyi bilirler. Onlar hakkında son bilinen ise tek hamlede yutabileceğiniz kekleri yapma kabiliyetine sahip olmalarıdır.

Cengiz Kurtoğlu’na yavaş yavaş kanım ısınmaya başladı desem de yalan olmaz. Biz onu her mekanda ve her yerde dinleyebiliyoruz. Ortamda bulunan arkadaşlarınızdan mutlaka birinin telefonunda bir şarkısı vardır 😀 Ordan başlayan bir şarkı eşliği bir anda fasıla oradan da mekana verebileceğiniz bir konsere dönüşür. Eğer şarkılara Fransız kalmak istemiyorsanız siz de Cengiz Kurtoğlu dinleyin.

Yazımı burada sonlandırırken fark ettiğim birşeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu yazıyı yazarken sanırım klavyeye hiç bakmadım 😀

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

1 comments

Bir cevap yazın

*