Linux işletim sisteminin eminim ki adını hep duymuşuzdur ve hep de karanlık bir dünya aklımıza gelmiştir. Hacker kişicanlar, kodlama yapanlar ve daha doğrusu işin daha ehli olan kişilerin kullandığı işletim sistemini çağrıştırmıştır kafamızda. Ancak işin asıl yüzü öyle değil. Ubuntu ile tanışmam daha doğrusu daha bilinçli olarak kullandığım ilk Linux sürümü Ubuntu 6.06 ile oldu. Bu versiyon geçen sene yaz sonlarına denk geliyor. O zamanlar yine internette okuduğum makaleler ve arkadaşlarımın tavsiyesi etkili olmuştu. Daha sonra ben de tabir-i caizse gaza gelip kurmuştum ve oldukça beğenmiştim. Bir süre kullandıktan sonra Pardus 2007 çıkmış ve onu kurmuştum. Bir sürede onu kullandıktan sonra Windows Vista’yı test amacı ile kurmuş ve bir süre Windows Xp ile beraber onu kullanmıştım. Bundan iki hafta önce Ubuntu Feisty Fawn istemiştim ve geçen pazartesi elime ulaşmıştı. Akabinde de ulaşır ulaşmaz kurulumu yapmıştım. Kurulum sorunları da yanında getirmişti ancak bu sefer çok eğlenceli olacağı başından beri belliydi.

ilk sorunum ve diğer sorunlara da yol açan sorun 1280×1024 çözünürlükte görüntü sağlayamamış olmamdı. Aslında şu anda alıştığım için gayet güzel geliyor ancak ilk bakışta insanın gözüne çarpıyor işte. “Xorg.conf” dosyasında oynama yapmam gerektiğini forumlardan öğrendim ancak netice alamadım. Daha sonra Pınar ile birkaç defa e-posta trafiği yaşadık ancak bu konuda yine çözüm bulamadım. Hatta bir ya da iki defa hata verip başlatamadım bile Ubuntu’yu. Ancak problemi bildiğim için ve Ubuntu’nun “live cd” olduğunu bildiğim için Ubuntu’yu Cd ile başlatıp ilk “xorg.conf” dosyama geri döndüm. Derken zaman ilerledi ve yeni yeni özelliklerini keşfetmeye başladım.

Masaüstü etkileri bunlardan sadece birisiydi. Sistem/Yeğlenenler/Masaüstü Ektileri komutu ile çalıştırdığım zaman aktif oldu, ve pencerelerimi sağa sola sürüklediğimde sanki kafayı çekmişcesine sallanıyor. Yani görsel olarak göze hoş gelen efektler ekliyor. Bunlardan birisi de pencereyi eğip bükmeniz. Sanki perdeyi aralar gibi pencereyi aralayıp masaüstüne bakma imkanı sağlıyor 😀

Görsel açıdan biraz makyaj yaptıkdan sonra Ubuntu insanı kendinden geçirircesine alışkanlık yapıyor. Mesela ben artık Windows’u günde bir veya iki defa açıyorum. Diğer bütün işlerimi Ubuntu üzerinden halletmeye çalışıyorum, çünkü zevk veriyor. Tabi bunu sağlayan en önemli eklentilerden birisi de gDesklets’dir. Windows Vista kullananlar bilirler; Vista’nın bir yan bölmesi vardır. Burada anolog saat, yapışkan notlar ve buna benzer hoş araçlar bulunur. gDesklets de ona benzer bir yan bar. Çeşitli eklentiler sayesinde hem masaüstünüzü dolduruyor hem de kullanılabiliriği arttırıyor. Mesela benim en çok işime yarayan XMMS’in şarkılarını değiştirmek için kullandığım araç. XMMS’i açmadan direkt oradan şarkılarımı değiştirebiliyor, Ram kullanımını görebiliyorum. Yapışkan notlar da tutma imkanı veriyor. Tabi ki bu saydıklarımdan ibaret değil, daha birçok eklentisi mevcut.

Asıl görsel zenginliği sunan ise Beryl’dir. Ben, Pınar tavsiye edinceye kadar ne olduğunu bile bilmiyordum. Tavsiyesi üzerine onu da kurdum ve Ubuntum evlere şenlik bir hal aldı. Pencerelerimi istediğim gibi ayarlayabiliyorum. Pencereler açılırken sihirli lambadan çıkar gibi açılıyor, kapanırken de yanıp bitip kül oluyor 😀

Windows’da kullandığım programlara gelince… Onlardan tek çalıştıramadığım (bana lazım olanlardan) Photoshop oldu. Onun dışında Dreamweaver’da sorun yok hatta Nero’da bile.

Son olarak yazıyı toparlayacak olursam birazcık makyaj ile Ubuntu’yu mükemmel bir hale getirebiliyorsunuz görsel açıdan. Onun yanında kullanılabilirliği de en üst düzeye getirebiliyorsunuz. Bu yazımdan sonra birkaç yazıda görsel açıdan iyi bir hal alabilmek için, Windows uygulamalarını nasıl çalıştırığımı ve birkaç ufak ipucunu da yazacağım. Ubuntu’da kendi kullandığım şekle nasıl getirdiğimi birkaç parçadan oluşan bir makale dizisinde sizlere sunmaya çalışacağım. ilki buydu, yani seri başlangıcı ve genel bir özet mahiyetinde. Linux ustaları da gerekli bilgilerini yorumlarda esirgemezse sevinirim, zira onlardan öğrenecek çok şeyimiz var 🙂

Author: Hamdi Yaman

1987 yılında gözlerimi açtığım şu küçük dünyada 2006 yılından bu yana blog yazıyorum. İnternet dünyasının bugünü ve yarını hakkında her zaman ilgili olmuşumdur.

10 comments

kurulum sihirbazı ile aramdaki problemi çözersem bende yüklüycem 🙂

Hamdicim photoshop ‘u çalıştırabilirsin Codeweavers CrossOver Office paketini bul limewire ve türevlerinden bulabilirsin ancak yada torrent 🙂 Kurduktan sonra photoshop 7 kullanmıştım ben en son şu an ne destekliyo bilmiyorum ama onu bırak internet explorer bile yüklersin linux ‘a 🙂

Benim verdiğim portable cs3 çalışmıyor mu olm?
Çalışması gerek…

@Gürkan, hemen aş o problemi

@Vehbi, abi neden ki o? Bilgisayar yeni yeni programlar görüyor ne güzel 🙂

@Pınar,aynen buyurduğun gibi 😀

@skykhan, evet onu da deneyeceğim olmazsa

@yiğit, maalesef canım yemiyor 😀

Resimlere göz atınca, Hamdi’nin bu yazı için ne kadar uğraştığına da görebiliyoruz. Yine, aynı şekilde, anında mesajlaşma yazılımı ile süper bir insanla konuştuğunuda görüyoruz. Ayrıca aldığım duyumlara göre hala PS çalıştırmayı başaramamış kendisi.

Birde Beryl denesen eminim daha memnun kalıcaksın Ubuntu’ dan sitemde bir sürü nasıl yapılır rehberi var eminin işine yarıyacaktır.

Beryl yüklemek için;

sudo apt-get install beryl
sudo apt-get install beryl-manager
sudo apt-get install beryl-core
sudo apt-get install emerald
sudo apt-get install emerald-themes

Komutları yeterli olcaktır.

Bir cevap yazın

*