Yıla Griple Elveda Demek

Pazartesi başlayan ve tüm haftaya yayılarak haftamı alt üst eden grip kendisini son iki gündür boru mertebesinde göstermekte. Boru mertbesi; azıcık öküzümsü bir durumu işaret eder. Şöyle ki; öksürdüğünüz zaman yer gök inler. Konuştuğunuz zaman da karşıdaki vatandaş kaçacak yer arar. Genelde sabahları ses çıkmazken akşama doğru çok baslı az nazlı bir ses yerini alır. Geceleri nefes almakta zorluk çekerken gündüzleri burun tıkanıklığı olmazsa olmazlarındandır. Ayrıca mukus rengi yeşil olarak görülmektedir.

Continue reading

internetsiz Bilgisayar Bilgisayar Değildir

Başlıktan girmek istiyorum konuya. Fulda’nın reklamındaki “kontrolsüz güç güç değildir” ibaresinden esinlenerek koydum başlığı. Pek önemli sebebi de koca haftasonunu internetsiz geçirmemden kaynaklanıyor. Son iki haftadır ufacık bir sorundan kopan internetim en sonunda Cumartesi geç saatlerinde gidiş o gidiş tarzında bir ayrılış yaptı. ilk önce sebebini bilemedim ve Telekom’u arayıp destek istedim. Nihayetinde pazar günü yani dün bir kişican gelip arıza tesbiti yaptı ki sorunum hatta değilmiş. Telekom görevililerinin pazar günü çalışması ve hizmet vermeleri de kıyametin son alametlerinden olsa gerek 🙂 Sonrasında sorunun modemden kaynaklandığını öğrendim.

Continue reading

Nerde Kalmıştık?

Efem, son günlerde gerek iş yoğunluğundan, gerek suların kesik olması, internetin gidip gelmesi ve gerekse havaların yağışlı olmasından dolayı bloguma pek bakamadım 🙂 Şimdi diyeceksiniz işi gücü anladık da suların kesik olması ve diğerleri neden engel diye? Havalar yağışlı olunca bizim buradaki hatlar diken üstünde durduğu için internet anında gidiyor. Işık hızı ile yarışacak yakında kerata. Yağmur mu yağıyor, internetimiz de bizimle kafa bulurcasına “du bi işim çıktı hava bozuk ben de bozuğum” diyerek çekip gidiyor. Bu durum akşamları meydana geliyor ve bu da yazı psikolojimi bozuyor. Tam yazı yazmak için oturuyorum, yazıyorum bitiriyorum yayınla diyorum. O ne? “Sahip sayfayı bulamıyoz, dalga geçme bizimle önce internetini kontrol et” tarzı bir uyarı çıkıveriyor 😀 Ehh bilgisayara saygısızlık olmaz bizim alemde. Mecburen başka baharlara diye erteliyorum yazılarımı. Bu yazımda hayatımdaki gelişmelere dikkat çekmek istiyorum müsadenizle.

Continue reading

Feysbuklu Hayatım ve Maceralarım

Haftanın geride bıraktığımız kısmında günlüğe pek birşeyler karalayamadım. Bunda hem yoğun geçen bir haftanın temposunun hem de yazacak birşeylerin olmayışının parmağı var. Aslında yazacak konu çok fakat ne yalan söyleyeyim birazcık üşendim 😀 Kendime izin verdim kendi çapımda 🙂 Bu hafta haber turunu atlamamın sebebiyse haberlerin az olmasıydı. Önümüzdeki hafta iki haftalık bir haber turu karşınızda olacak. Yazı yazmadık ama yazacak çok şey biriktirdim…

Continue reading

Yaşantımın Son Dilimine Dair

Sabahın köründe, horozların daha göbek kaşıdığı, bizlerin ise afyon patlatma çabaları içinde olduğumuz vakitte şu Kral TV’de ne kadar enteresan müzikler çalıyor bilemezsiniz. Sabahın 7’sinde ismail YK çalınır mı be anam. Yani çıkıp ben söylesem ondan daha iyiydi. Öte yandan D-Smart üzerinde şu an yayına devam eden Animal Planet ise daha da ilginç şeyler yayınlamakda. Yine sabahın o vaktinde maymunlarda üremeyi yayınlıyor terbiyesizler. Çoluk çocuk va, Allah muhafaza görseler durum nasıl açıklanır?

Continue reading

Ramazan 2007 Serisi-1

Dün Ramazan ayı ile ilgili bazı şeylere değinmiştim. Akşam ilk teravih namazımızda dün “Küçük veletcanların “kıkır kıkır” güldüğü ve selam verildikten sonra bir amcanın onları tokatladığı veya azarladığı, genelde ön saflarda yer alıp yemekte tıka basa yiyen yaşlı amcaların sesli ve pis kokulu gaz kaçırma olaylarını devamlı yaptığı, ayrıca sarımsak kokusunun da kaçınılmaz olduğu, müezzinin kendinden geçip fazla bağırarak amfiyi bozuduğu, imamın da genelde 20. rekattan sonra namazı karıştırıp yeniden başladığına tanık olduğumuz” şeklinde ifade ettiğim teravih namazı modelinde sadece imamın rekatları karıştırması ve müezzinin amfiyi bozması eksikti. Diğer özelliklerle ilk etabı başarı ile tamamladık 😀

Continue reading

Yeni Üst Resim ve Kilosal Gelişmeler

Sonbahara girdiğimiz şu günlerde sitemi de mevsim normallerine çekmek için elimden gelen çabayı göstermeye çalışıyorum. Uzun süredir aklımda olan üst resmi değiştirme olayı gerek halet-i ruhiyemin dibe vuruşundan gerekse vakit bulamamdan dolayı bir süredir erteleniyordu. Dün biraz vakit ayırıp birşeyler yapmaya çalıştım. Haykıran vatandaşa gelince her ne kadar beni temsil ediyor desem de herifin enini, boyunu kendime göre bir türlü ayarlayamadım 😀 Azıcık uzun ve çalı tipli oldu ama nihayetinde resimdir. ilerleyen günlerde bir de duvarkağıdı çalışması gelebilir bu mevsimle ilgili. Gelelim günlük hayatımıza…

Continue reading

Taze Mim-Geçmişe Yolculuk

Uzun süredir mimlerin sesi soluğu kesilmiş, kimse kimseyi mıhlamıyordu. Ta ki, geçtiğimiz hafta sonuna kadar. Sırrı kardeşimiz yeni bir mim dalgasını başlatmış ve bu mim kendisinden Erhan’a, Erhan‘dan Hakan‘a ve son olarak da bana doğru dalga dalga geldi. Yeni mimin konusu diğerlerine göre daha eğlenceli aslında. Mimi yemiş olan vatandaş bloguna mimi konu alan bir yazı ile ufaklık olduğu vakitlerde çekilmiş bir adet mayolu resmini koyuyor 😀 Mayo işin şakası tabi ki, önemli olan ufakken çekilmiş herhangibir veya benimki gibi iki fotoğraf. Ben pası Hakan‘dan aldım. Kendisi doktorculuk oynadığım bir resim istemiş fakat ben oyunlarda bile doktor olamadım ki. Ben doktor olunca oyun genelde kanlı bitiyordu 😀 Neyse uzatmayalım fotoğraflara alalım sizleri.

Continue reading

Yeni Üst Resim ve Janjanlı Hayat

Eski, uçuşan kuşlarla dolu, kış modundaki animasyon odaklı üst banner yerini ilk açışta görmüş olmanızı temenni ettiğim yazlık resme bıraktı. Yazlık resimde içimden gelenleri aktarmak istedim aslında çok fazla düşünmedim. Sadece esinlenmek adına birkaç resme gözattım. Neticesinde de üst taraftaki şu resim ortaya çıktı ve hoş da oldu. Yapımında Photoshop (fotoşopar) kullanıldı. Azıcık yaz sıcağı ve sevgi ile harmanlandı 😀 Gelelim janjanı bol hayatımdaki yeniliklere.

Continue reading

Simitçi Bile isyanlarda

Birkaç sabahtır üşenmeyip eve 100 metre uzaklıktaki simit fırınından kahvaltı için sıcacık simitler almaktayım. Kahvaltı ile aramın iyi olduğu söylenemez, özellikle yazın insanın canı hiçbirşey istemiyor o vakitte. Fakat simit sıcacık olunca durum değişiyor. Neyse biz mevzumuza gelelim. Sabah yine simit almak için gittim fırına ve selam verip içeriye girdim. Babacana simitlerin sıcak olup olmadığını sorduğumda verdiği cevap hem güzeldi hem de düşündürücüydü “simitler sıcak yeter ki insanlar soğuk olmasın”. Belli ki insanların somurtkan hallerinden sıkılmış, sabahları güleryüzlü insanlara simit satmayı özlemiş.

Continue reading