WordPress: Blogunuz Zararlı Site Olarak Algılanınca Yapılması Gereken 10 Öneri

Blog yazarlarının ya da daha geniş bir çemberi alırsak internet sayfalarının amacı hizmet verip içerik üretirken bir diğer yandan da ziyaretçinin güvenliğini en yüksek derecede sağlamaktır. Aksi taktirde altından kalkılamayacak maddi hasarlara yol açacağı gibi yok olma tehlikesini de karşısında bulmuş olur.

Hiçbir site yöneticisi böyle bir durumla karşılaşmayı elbette istemez ancak ortak kullanılan içerik yönetim sistemlerinin zaafı, yine özel yazdırılmış CMS sistemlerinin zaafı, kısacası internette iyilerin karşısında bir o kadar da uyanık ve kötülerin olması sebebiyle dış etkenler site yöneticisini bilmeden, haberi olmadan bu kabusun ortasına atabiliyor.

Birgün sabah geliyorsunuz, güzel bir içerik eklemek istiyorsunuz ve tarayıcı “bu siteye girmeniz güvenli değil”, “Bu site bilgisayarınıza zarar verebilir” gibi uyarılar vererek kendi emek verdiğiniz siteye girmemenizi isteyebiliyor. Antivirüs programı yanıp sönüp uyarı verebiliyor. En sevmediğim bu durumlarla kısmen de olsa karşılaşmış birisi olarak  bazı tavsiyelerim olacak.

1- “iframe” Kodlarına Hızlıca Gözat

Saldırganların genellikle yöntemleri site index.php, sidebar.php, single.php dosyalarından birine “iframe” ile başlayan bir kod parçacağı yerleştirerek sahte kazanç elde etmeleri ya da yönlendirme yapmaları olmakta. Bunun için söylediğim dosyaların içindeki iframe ile başlayan kodlara hızlıca gözatıp şüpheli olanları hatta mümkünse bir süreliğine hepsini kaldırmak olacak. Hepsini kaldırıdığımız taktirde bazı sosyal hesapları çalışmayabilir, sayaçlar düzgün sayım yapmayabilir ancak bir süreliğine bu gerekli. Ardından tarayıcı üzerinden hatanın alındığı sayfaya gidip konsoldan kodlar tekrar kontrol edilmelidir.

2- Tema Değiştir

Eğer kodlar ile değişiklik yapılarak alınan bir güvenlik zaafiyeti ise mevcut tema bir süreliğine terk edilmelidir. Sıradan bir tema kullanılarak yayına devam etmek ve tema dosyalarını A’dan Z’ye taradıktan ve gereken temizliği yaptıktan sonra tekrar kullanmak fayda sağlayacaktır.

3- Güncel Olmayan Eklentileri Kontrol Et

Güncel olmayan eklentiler çoğu zaman başa bela olabilirler. Bu yüzden tavsiyem güncellemelerini vakti gelince yapmaktır. Ancak bu panik anında karşılaşılırsa önce pasif hale getirip hatta mümkünse sunucudan dosyaları temizleyip tekrar güncel versiyonunu yüklenmesi gerekebilir.

4- Düşmanını Öğren

Eğer ki tarayıcımız bu hatayı veriyorsa muhtemel bir “trojan” bilgisi geçecektir detaylarında. Bu bilgiyi arama motorunda aratıp hakkında geniş bir bilgiye sahip olmamız, onu nerede ve nasıl arayacağımız hakkında bize daha fazla ipucu verecektir. Nerede olduğunu öğrendikten sonra temizlenmesi elbette çok daha kolay olacaktır. Ayrıca vereceği hasar hakkında da bilgi sahibi olacağımızdan dolayı önlemler alma şeklimiz daha soğukkanlı olabilir

5- Virüs Taraması Yap

Güvendiğimiz bir FTP programı yardımıyla sunucuya bağlanıp dosyaları gözden geçirmemiz ve hatta mümkünse bu dosyaları kişisel bilgisayarımıza indirip bir antivirüs programıya detaylı tarama yaptırmamız iyi bir hamle olacaktır. Gereken temizlik yapıldıktan sonra ise tavsiyem WordPress dosyalarını resmi sayfadan indirip güncelleme yapıyormuş gibi sunucuya atmak ardından da tema ve eklenti dosyalarını yüklemek olacaktır.

6- Test Et

Tüm bu işlemleri yapsak bile mutlaka bir farklı bilgisayardan ve bir farklı güvenlik programından, farklı bir tarayıcıdan mutlaka kontrol etmek gerekiyor. Hayatta kalmak için kökten temizlik yapmak şart!

7- Gerekli Önlemleri Al

Bu emeklerin boşa gitmemesini sağlamak için mevcut açıkların da kapatılması gerekiyor. Tema dosyalarının yazma izinlerini değiştirmek, sunucu şifresini ve WordPress şifresini değiştirmek bu önlemlerin en başında geliyor.

8- Anahtar Kelimelere Gözat

Bazen tüm bu telaş aslında dışarıdan bir saldırı değil de  ziyaretçi çekmek için yapılan kelime hatalarından kaynaklanabiliyor. Hem filtre programları hem de buna yakın hareket eden tarayıcılar anahtar kelimeler hoşuna gitmediği için engellemeyi gözümüze sokabiliyor. İçerik her ne kadar iyi olsa da başlık ve arama kelimelerinde yer aldığı için siteye bağlanmayabiliyor (porno vb gibi). Bunlarda da düzeltme yapmak hatta gerekiyorsa konuları silmek (en çok ziyaretçiyi çekiyor olsa dahi) iyi olacaktır.

9- Site Haritası Oluşturup Arama Motorlarına Tanıt

Bir sitemap dosyası oluşturup arama motorlarının yönetici sayfasından bu dosyayı görmelerini sağlamalıyız ki arama motoru bizim iyi mi kötü mü olduğumuzu anlayabilsin. Daha doğrusu ne yapmak istediğimizi bilsin. Bunu yapmak için hazır eklentiler kullanabiliriz.

10- Arama Motorlarına, Tarayıcılara, Filtrelere Temizlendiğini Söyle

Engellemenin olduğu sayfada mutlaka “bu site sana aitse” diyen bir kısım bulunuyor (filtre programları hariç). Buradan yönergeleri takip ederek temiz olduğumuzu ispat edebiliriz. Yönergeler yoksa da genel mantık şudur, arama motorlarının mutlaka bir yönetici ya da web araçları bölümü bulunuyor aynı Google ve Yandex’te olduğu gibi. Buradan güvenlik sekmesine gelip ilgili adreslerin tekrar gözden geçirilmesi istenilebilir. Bu süre fazla uzamayacağından ertesi gün ya da birkaç gün içinde tekrar engellemenin kalktığını görebiliriz. Böyle bir bölümü olmayan programlara ise bir e-posta göndermek faydalı olabilir.

 

 

Google Mezarlığına Çiçek Bırakın

Google, büyük umutlarla açtığı servislerin fişini bir bir çekerken bu konu biraz da mizaha sebep oldu. Geçtiğimiz günlerde hatırlarsanız Google Reader’ın da Temmuz ayında fişini çekeceğini duyurmuş ve büyük tepki çekmişti. Sebep olarak da kullanıcı sayısının azlığını göstermişti. Oysa ki benim gibi birçok kişinin en sık kullandığı Google servislerinden biriydi. Şimdi birileri Google’a mezarlık yapmış ve fişi çekilen servislere çiçek bırakabilmeyi mümkün kılmış. En çok çiçek şu anda Google Reader üzerinde bulunuyor 🙂 Ayrıca güzel ve ince bir espri ile Google Glass’ın mezarı hazırlanmış, daha çıkmadı ama o da mezar listesine girmiş 🙂

google-mezarlık

Mezara ulaşmak için burayı kullanabilirsiniz.

gplus.to: Türkiye’den Google+ Profil Yönlendirme Hizmeti

Geçtiğimiz günlerde Google+’dan bahsetmiştik. Servisin şu anki eksilerinden birisi Facebook’daki gibi kullanıcı adı olmaması. Bunun yerine şimdilik ID numarası veya Google Profil adresi ile yetiniyoruz. Google profil adresi de profiles.google.com/k.adi şeklinde olduğu için zahmetli oluyor açıkcası.

Bu zor durum PSDUP‘un da kurucusu olan ve Bilal Çınarlı ile çalışan Şirzat Aytaç’ın  dikkatini çekmiş olacak ki Google+ profilleri için kısacık bir adresle yönlendirme hizmeti veren gplus.to servisini açtı.

Kullanım için Nick Name kutusuna istediğiniz kullanıcı adını, ID kutusuna da Google+ profil numarasını giriyor ve Add butonuna basıyoruz. Hepsi bu kadar. İşlemin sonunda http://gplus.to/hyaman şeklinde bir adres ediniyoruz.

Servisi açan Şirzat’a da teşekkürü borç biliyoruz.

Google+

Facebook ve diğer sosyal ağların yaygınlaşması ile birlikte Google internet üzerindeki etkisini biraz da olsa kaybetmişti. Her ne kadar Facebook ile alanları çok çakışmasa da bu durum Google’ın hoşuna pek gitmemişti. Bir zamanlar Google’ın, Friendfeed’i alacağı yönündeki haberler de Facebook’a satılması ile son bulmuştu. Bunun üzerine Google sosyal ağ darbesi yememek için Wave ve Buzz servislerini açmıştı. Her ikisi de önce hepimiz tarafından Facebook’a rakip olarak geleceği yönünde değerlendirilse de görünen bambaşka birşeydi ve her iki servis de hüsranla sonuçlanmıştı Google için.

Facebook’un açılmasından bir süre sonra Google’ın da benzer bir servis açacağını, sohbet ve mesajlaşma altyapısı olarak Gmail’i, etkinlikler için Google Calender, lokasyon için Google Maps, video için Youtube, resim için de Picasa’yı kullanacığını ve işinin Facebook’tan çok daha kolay olduğunu içeren onlarca haber ve makale okumuştum. Ancak Google’ın şu ana kadar kurduğu ancak başarısız olduğu Buzz ve Wave’de bunlardan eser yoktu. Buzz, biraz daha Friendfeed’i andırsa da o tadı vermediğinden kullanıcılar kısa süre içinde Buzz’u terk ettiler.

Google, belki de şimdiye kadar hiç kimseye bahsetmediği “+1” imlemesini geçtiğimiz günlerde kullanıcılara sunmuştu. Bunun akabinde birkaç gün önce de Google+ (Google Plus) servisini diğer servislerinde de yaptığı eş zamanlı tasarım değişikliği ile birlikte bizlerin hizmetine açtı. Google+, ilk bakışta Facebook’u çok andıran bir arayüze sahip ve bu yüzden Google’ın şimdiye kadar Facebook’a rakip olarak açtığı ilk ciddi servis Google+ oldu.

Facebook/Twitter/Google+

Aslında Google+’nın Facebook’un bir kopyası olduğunu söylemek mümkün. Şu an için Facebook’tan eksiği uygulamaların yer almıyor olmasıdır. Ayrıca Twitter, Facebook, Friendfeed ve diğer servislerin entegrasyonu henüz mevcut değil. Aslında olmamasını birçok kişi gibi ben de benimsiyorum. Çünkü Facebook’u kullanırken durum güncellemelerini ve hatta paylaştığım içeriğin %85’lik kısmını Twitter üzerinden gönderdiğim iletiler ile sağlıyorum. Ancak Google+’da el emeği göz nuru bir çaba söz konusu. Girdilerin hepsi tek tek elle yapılıyor. Ayrıca uygulamaların olmaması da bana göre çok büyük bir avantaj. Biliyoruz ki Facebook kullanırken hergün gereksiz şekilde onlarca uygulama davetine maruz kalıyoruz. Arkadaşlarımızın profilleri kendi paylaştıklarından daha çok oyunların ve uygulamaların duvar mesajları ile doluyor. Bu durum da çöplüğü fazlasıyla andırıyor ne yazık ki. Facebook’tan artı yönü de kişileri değişik çemberlere alıp akışları, paylaşımları o doğrultuda göstermek oluyor. Görüntülü sohbet özelliği ve Facebook’a göre bildirimlerin biraz daha “aklı başında” gösterilmesi de büyük bir artı. Ve Google+ kesinlikle zaman tasarrufu sunuyor Facebook’a göre.

Arayüz

Google+’nın Facebook’a arayüz olarak benzediğini bir defa daha vurgulayayım. Navbar’da kişi arama, profil, arkadaşları görüntüleme, bildirim çubuğu ve ayarların bulunduğu bir kısım bulunuyor. Sol kısımda kişi gruplarına göre akışları görüntüleme, sohbet ortada paylaşımların görüntülenmesi, sağ kısımda arkadaşlarımızın gösterimi, önerilen kişiler ve alt kısımda da sohbet çubuğu yer alıyor. Sohbet aracını Gmail’den z tanıyoruz. Zaten ilk etapda Gmail içinde bulunan kişilerle sohbet imkanı sunuluyor.

Daha fazla kişi ile sohbet etmek  için sohbet başlığının yanındaki imlece tıklayarak açılan kutucuktan sohbet edilmesi istenen gruplarımızı seçiyoruz. Ancak şöyle bir sorunu da burada belirtmem gerekir; sohbet bölümünde çevrimiçi kişilerin tamamı görüntülenemiyor. Belli sayıda kişi görüntüleniyor. Diğer kişilere isimlerini arama kutucuğuna yazarak ulaşabiliyoruz.

Bildirim çubuğunda ise herşey tam anlamıyla mükemmel diyebiliriz. Bildirimler sayısı ile birlikte Facebook’taki gibi gösteriliyor. Ancak buradan sonra Google’ın ustalığının izlerine rastlıyoruz. Bildirimi seçtiğimizde başka bir sayfaya Facebook’taki gibi yönlenmeden aynı kutucuk içinde görüntüleniyor. Buradan yorum bile eklemek mümkün. Ayrıca önceki ve sonraki bildirimler sayesinde geçiş daha kolay hale geliyor. Bu yayını yoksay dediğimizde ise ilgili yayınla ilgili bildirimler bize ulaşmıyor. Bu şimdilik Facebook’ta mümkün değil ve bazen çok rahatsız edici olabiliyordu.

Profil görünümünde de aksi bir durum yok diyebiliriz. Paylaşımlarımızın gösterildiği sayfa, hakkımızda bilgilerinin yer aldığı sayfa, fotoğraflar, videolar, +1’ler ve Buzz’un olduğu sekmeleri görüyoruz. Hakkımızda bölümü Facebook’un kopyası. +1’ler’de ise sayfalarda +1 butonuna bastığımız imlemelerimizi gösteriyor. Facebook’ta “beğen” dediğimiz sayfaları bir arada göremiyorduk, sadece profilimizde “x bu sayfayı beğendi” yazısı ile yayınlanıyordu. Bu kısım tamamen yer imi olarak kullanılıyor kısaca söyleyecek olursak. Buzz sekmesinde servisin buraya gömüldüğünü görebiliyoruz. Kişiler kısmında “ortak kişiler”, ekleyenler ve eklenenler kısmı mevcut.

Paylaşım

Google+; metin, resim, video, bağlantı, lokasyon (yer bilgisi) paylaşımını kullanıcıların rahatça yapmasına imkan sağlıyor. İster akış bölümünde yer alan paylaşım kutusundan istersek de üst kısımdaki paylaş kutucuğundan paylaşımlarımızı yapabiliyoruz.  Üstelik paylaşım yapmak için illa ki Google+ sayfasında bulunmamıza gerek yok. Diğer Google servislerine de entegre edilen yeni çubuk  sayesinde Google Reader, Gmail ve diğer Google servislerindeyken de paylaşımlarımızı yapabiliyoruz. Yaptığımız bir paylaşım bir başka kişi tarafından tekrar paylaşıldığında ise bizim yaptığımız gönderinin altında yorum gibi “x paylaşım” ve paylaşımı yapan kişiyi gösteriyor.

Yer Bilgisi Paylaşımı

Yer bilgisi paylaşımı için Google+ kendi servisi olan Google Maps’i güçlü bir biçimde kullanıyor. Ancak bilgisayar ortamında yer bilgisinin çok düzgün çalıştığını söylemek pek de mümkün değil. Örneğin Alanya’da olduğum halde Antalya’nın tuzcular mahallesinde gösteriyor. Eğer Mobil bir cihaz kullanıyorsak GPS yardımı ile nokta atışı yapabiliyor diyebiliriz. Şu anda olmasa da ilerleyen günlerde Foursquare tarzı servisi Latitude entegre edilirse aynı yerdeki kişiler ile iletişim kurulması da sağlanabilir.

Çevreler

Google+, kullanımı çok kolay ancak kurulumu biraz zor bir sosyal ağ aslında. Zor olan kısmı da arkadaşların veya kişilerin tasniflenmesi. İlk etapda Google hesabımız içindeki kişiler karşımıza çıkarılıyor. Eğer istersek Yahoo, Hotmail içindeki kişilerimizi ekleyebiliyoruz. Değişik gruplara ayırmak, kendi gruplarımızı isteğimize göre oluşturmak mümkün. Burada yapacağımız düzenleme ile hem akışları izlemek hem de sohbeti gruplandırmak daha kolay hale geliyor. Ekleme için de üst kısımda çıkan ismi sürükle bırak ile çemberlere atıyoruz ve çok güzel bir kullanışı var.

Düne kadar Facebook’taki kişileri aktarmada sıkıntı yaşayabiliyorduk. Ancak Google Chrome eklentisi ile bunun da üstesinden geliniyor. Buradaki makale yardımı ile Facebook’taki arkadaşlarımızı Google+ içine ekleyebiliyoruz.

Google+ Mobile

Akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla birlikte her servisin mobil versiyonu da çok büyük önem kazandı. Google+’ın güzel bir mobil hizmeti var. İster uygulama istersek servisin mobil sayfası ile kullanabiliyoruz. Sayfa için m.google.com/plus adresine gitmek yeterli. Buradaki yönlendirme ile uygulama yardımı ile kullanmak isteyip istemediğimizi soracaktır servis. Ancak Android indirmede sorun yaşanabiliyor. Eğer siz de benim gibi Android için uygulamayı indirmede problem yaşadıysanız Ersin Koç’un sayfasındaki bu uygulamayı indirmek yeterlidir.

 

Rekabet

Google+, Twitter ve diğer benzeri servislerin üstünde bir sosyal ağ şu anda. Yani rakibi Facebook demek pek ala mümkündür. Bu yüzden Facebook ile Google+ çok sert bir rekabete gireceği şimdiden belli. Gereken özellikleri yavaş yavaş sisteme entegre eden Facebook ekibi dün Mark Zuckerberg’in yayınlanan haberlerine göre çok daha hızlı yapacaklar bu işi. Sesli konuşma özelliği kısa bir zaman içinde gelmiş olacak büyük ihtimalle. Google’ın bu konuda kaybedecek çok da birşeyi yok aslında ancak Facebook’un kaybedecek çok şeyi var. Bilinçli kullanıcı grubunun Google+’ya direkt geçiş yaptığını da göz önünde bulundurursak Facebook çok zorlanacaktır. Belki müzik sektörüyle darbe vurabilirdi Facebook yaptığı anlaşmalarla ancak artık çok geç. Çünkü Google’ın da bir müzik servisi var 🙂 Daha birçok kullanıcısını e-posta tabanına geçiremeyen facebook karşısında Gmail gibi bir devi de buldu aynı zamanda. Yani önde gidiyordu şimdiye kadar ancak bundan sonra önde gitse bile çok rüzgar alacak.

Benim kendi görüşüm ise Google nihayet aklı başında, oturaklı, hoşuma giden bir sosyal ağ projesine imza attı.

Neler Oldu Bitti?

Zamanımın çok büyük bir kısmını uzun zamandır sınavlara, kendime ve işlerime ayırdığım için çok üzülerek söylüyorum ki bloguma pek bakamadım. Ancak artık yaz geliyor ve umarım eskiden yakaladığım trendi tekrar yakalayacağım. Ben teknolojiden kendimi sıyırmışken neler oldu bitti şöyle kısaca birlikte göz atalım.

Kapılarını Müyap’dan dolayı kullanıcılarına kapatan Fizy tekrar yayına döndü. Aslında bu dönüşüyle mobil sürümünü de bekliyordum ben ancak bu yine olmamış. Baktığımız zaman Symbian, Android 2.1 cihazlara ve diğer çoğunluk sağlayan cihazlara destek veremiyor şu anda. Sayfa açıldığı zaman Flash Player uyarısı veriyor ve hüsranla sonuçlanıyor. Ayrıca çok ilginçtir ki o kadar geliştirici bulunmasına rağmen ilave uygulamalar ile de bu destek sağlanamıyor. Fizy ekibine konu ile ilgili bir mesaj attım anca cevabımı henüz alamadım. Eğer alırsam sizlerle paylaşacağım.

Firefox 4’ün kararlı sürümü kullanıcısyla buluştu. Her ne kadar Chrome’dan kopamasam da deneme imkanı buldum. Eskisine göre gözle görülür şekilde farklar var. Hem hız açısından hem de arayüz açısından.

Gmail kullanıcılarına ulaşan ses eki bulunan postalarda sesleri dinleme özelliği aktif hale geldi. Ayrıca Google artık bir müzik servisini de kullanıcılarına sunuyor.  Henüz sadece ABD’ye destek veren servisin çok ses getirdiğinden ve diğer ülkelere hizmet sunmaya başlamasıyla birlikte daha çok ses getireceğinden şüphemiz yok.

Twitter anasayfa tasarımını değiştirirken Flickr da mobil sürümünü güncelledi. Ayrıca Twitter bugün itibariyle HTML 5 destekli dokunmatik (akıllı) telefonlar için ortak bir arayüz hazırladı. Arayüzün uygulamalara benzer bir çizgi izlediği de göze ilk çarpanlar arasında.

Son günlerin aslında en tartışmalı konusu 22 Ağustos’da yapılacak olan kapsamlı internet filtreleme kararıyla ilgiliydi. Her yerde tepkiler devam ediyor. 138 kelimeyi kapsayan alan adı kısıtlaması gündemde. Bunun yanında kullanıcılar için de gelecek olan filtreleme oldukça fazla tepki gösterilmesine neden oldu. Ancak BTK’nin konuyla ilgili toplantının maddelerini açıkladığı sayfada 4. madde gözlerden kaçmıyor:

4- Güvenli İnternet Hizmeti’ni almak zorunlu mudur?Güvenli İnternet Hizmeti bir zorunluluk olmayıp, talep eden aboneler alabilecek, talep etmeyenlerin İnternet erişimlerinde ise mevcut duruma göre hiçbir değişiklik olmayacaktır. Bu hizmeti alıp almama, seçip seçmeme konusunda kullanıcıların rızası esas olup,  tam bir özgürlük mevcuttur.

Buradan anladığımız kadarıyla gösterilen tepki biraz yersiz. Ancak işin derinliklerinde neler yatıyor bunu da hiçbirimiz bilmiyoruz.

iPhone ve Android için güzel bir oyun olan Anry Birds artık Google Chrome üzerinden oynanabilecek. Oyunu kurmak ve oynamak için bu linki takip etmek yeterli.

Hatırladığım gelişmeler bunlarken birkaç cümleyle bundan sonrası için de bahsedelim. Artık blogumda Android uygulamalarını da inceleyeceğim. Androidli bir telefona sahip oldum ve model ile ilgili detaylı bilgiyi bir başka yazıda genişçe belirteceğim. içeriği ve hakları kendime ait olan bir diğer blogum BeyazBlog’un yeni tasarımı da bitmek üzere. Yaklaşık 8 aydır hiç yazı girmediğim BeyazBlog’a bol içerik ve çok değişik bilgilerle geri döneceğimin müjdesini de vermem doğru olur.

 

 

Google Müzik

Geniş bant internetin yaygınlaşmasının ardından en çok nasibini alan sektörler müzik ve video oldu. Hem olumlu yönde hem de olumsuz yönde nasiplendi her iki sektörde. Olumlu yönü yasal müzik yayını yapan servislerin artması oldu. Olumsuz yönü de korsan piyasasının çok daha rahat hareket etmesine imkan vermesiydi. Artık insanlar para harcamadan müzik dinlemeyi daha çok seviyor şüphesiz.

Kullanıcılarına ücretsiz müzik yayını yapan ilk servislerden birisi Last.fm’di. Ancak servis bir süre bu hizmetini ücretsiz sağladıktan sonra ücretli hale getirdi.

Ben kendim de iki yıl kadar last.fm’i aktif olarak kullandım. Bir süre ücretsiz daha sonra da ücretli olarak dinlemeye başladım. Ancak geçtiğimiz ay ödeme sisteminden çıkarak servisdeki hesabımı pasif hale getirdim. Şöyle düşününce aylık 5 dolar iyi bir ücret. Bir de yaptığım istatistiklerde servisi eskisi kadar kullanmadığımın farkına vardım. Bunun sebebi de Fizy.

Ardından internetten müzik dinleme adına Fizy ile bir devrim yapıldı. Kullanıcılara “playlist” oluşturma imkanı sağlayan ve diğer servislerden çektiği müzikler ile çok geniş bir kütüphane sunan Fizy son zamanların en çok kullanılan müzik servisi olmayı başararak gerek ülkemizde gerekse diğer ülkelerde Last.fm’i kısmen iğnelemiş oldu.

Bu pastaya artık bir ortak daha geliyor ki bunun adı Google. Google, dünden itibaren Hindistan’da müzik arama hizmetini sağlamaya başladı. Hizmetin sağlandığı sayfada öneri albümler de yer alıyor. Kullanıcı isteğine göre bunlardan seçim yapabiliyor veya istediği müziği arama yaptırıp dinleyebiliyor. Albümler Facebook, Twitter veya e-posta yolu ile paylaşılabiliyor.

İlerleyen günlerde diğer ülke kullanıcılarının da hizmetine açılacağını düşünebiliriz. Çünkü daha önce Çin kullanıcılarına bu hizmet sunulmuştu.

Fizy’nin ardından Google’ın da böyle bir hizmet vermesi müzik dinlemeyi seven her kullanıcının ilgisini çekecektir. Korsanın da kısmen önüne geçecektir. Çünkü böyle hizmet sunulmuşken kimse forumlarda veya ne olduğu belli olmayan sayfalar içinde “empi3” indirmek için kendini paralamayacaktır. İşin diğer bir ayağı da internet üzerinde dinlenen müziklerin sosyal ağlarda arkadaşlarla paylaşılması ki bu gün geçtikçe önem kazanıyor.

Yeniden Buradayım

Bir müddet aradan sonra tekrar merhaba. Bloga bile uğrayamadığım bu zaman zarfında bir üst sınıfa geçebilmek için finalleri verdim. Tek ders olsa da stresi çok oldu tabi. Onun hazırlığı bir yana iş yerindeki yoğunluktan dolayı da internet ile sosyal ağlar hariç irtibatımı kesmek zorunda kaldım. Sınavın arkasına da yine işlerin yoğunluğu baş gösterdi. Her ne kadar akşamları vaktim olsa da dinlenmeye de ihtiyacım olduğu için interneti maalesef ikinci plana almam gerekti. Bu dönemde hem internette hem de kişisel hayatımda gelişmeler oldu.

Kişisel gelişmelerden ilki geçtiğimiz gün yani 7 Haziran günü  yeni yaşıma girmem oldu. Sevgili Bilal Çınarlı’ nın doğum günü de aynı tarihe denk geldi. Hayatımdaki bir diğer yenilik motorumu satıp yenisini almam oldu. Yeni motorumla ilgili ufak tefek bir şeyler karalayacağım birkaç gün içerisinde.

İnternet hayatındaki gelişmeyse malum son Google servislerine erişim yasağıydı. Yine bir talihsizlikten dolayı birçok Google servisinden faydalanamıyoruz şu anda. Bloglarımın istatisiğini birçok internet insanı gibi ben de Google Analytics üzerinden takip ediyordum. Ancak şu anda takip edemiyorum. Analytics kodlarını ise kaldırmış değilim. Çünkü bu saçmalığın kısa sürede çözüme kavuşacağını hissediyorum. Ayrıca Google’ın verdiği değer de Analytics verileri ile doğru orantılı. Bu yüzden kodları kaldırmadım. Ek bir istatistik servisi de kullanmıyorum. Eğer biraz uzun sürecek olursa elbette değerlendirip farklı yöntemler düşüneceğim.

Hakan Demiray‘ı da geçmeyelim. Kendisi 6 ay önce bizlere vatani görev için veda etmişti ve geçen hafta geri döndü. Yeniden güzel yazılarıyla bizlere yol gösterecek kendisi. Fazla detaya inmeyeyim ama çok güzel projeler peşinde şu sıralar. Ayrıca Erhan da temasını yeniledi. Yeni temasının altında tasarım olarak yatan isim Cenk Akyıldız, kodlamada ise Erhan’ın kendisi oldu.

Beyazblog‘u da çok uzun zamandır rölantiye almış o şekilde devam etmesine neden olmuştum. Şimdi yeni tasarımını çizdim ve kodlamaya da en kısa zamanda alacağım. Ardından biraz daha değişmiş içerik ve tamamen değişmiş yeni yüzü ile size sunacağım.

Dünya Kupası’na iki gün kala TRT’nin maçları HD yayında vereceğini de hatırlatayım. Frekans bilgilerini de aşağıda görebileceğiniz TRT HD’nin görüntü kalitesi diğer HD kanallara göre çok iyi. Eğer Kanal D ve Star TV’nin HD kanalları ile mukayese edecek olursak çok ciddi bir kalite üstünlüğünden bahsedebiliriz.

12.688 MHz
Polarizasyon: Dikey (V) ,
S/R:5000
FEC : 3/4
Sistem:DVB-S2
Modülasyon:8PSK
Pilot:on
Yazımı burada sonlandırarak güzel makaleler ile geri döndüğümü de müjdelemek isterim.

Google Font Dizini

Google sağladığı API desteği ile birçok programcının ve tasarımcının gönlünün sultanı olmayı başarıyor. Gerekli birçok aracı bünyesinde bulundurması, programcılara kolaylık sağlaması bu durumu daha uzun süre düşürmeyecek gibi de duruyor. Webfonts adındaki yeni hizmeti ile sayfalarımızda kullandığımız farklı yazı karakterlerini direkt Google içinden almamız mümkün oluyor.

Anasayfada yer alan yazı karakterlerinden birini seçince yukarıdaki sayfaya yönlendiriliyoruz. Burada yazı karakteri tasarımcısının bilgileri, boyutu, karakter setini, örnek yazı gibi birçok bilgiyi kanlı canlı görebiliyoruz. Get the code sekmesinde ise aşağıda detayını göreceğimiz seçenekler bizi karşılıyor.

Buradaki kodlar sayfamıza beğendiğimiz yazı karakterini dahil etmek için bağlantı ve CSS kodudur. İlk kod sayfamıza yazı karakterini çağırmak içindir. İkinci kod ise CSS dosyamızda kullanım örneğini göstermektedir. Ayrıca font variants özelliği ile italik kalın, çizgili gibi biçimleri de kullanabiliyoruz.

Aynı jQuery alt yapısı gibi kodlayanların işini bir hayli kolaylaştıracak bir hizmet Google’a yakışır elbette.

Google Apps Market

Google’ın birkaç gün önce değişik yerlerde yakın bir zamanda kendi servisleri içinde çalışan uygulamarı dizin halinde sunacağı bir servisi hizmete geçireceğini okumuş, duymuştuk. İşte Google o bahsedilen Apps dizinini duyurdu. Burada tüm Google servisleri için hazırlanmış uygulama ve betikleri bulabiliyoruz. Kategoriler halinde sunulan dizinde arama yaptırmak mümkün. En fazla yüklenen uygulamalar, en fazla rağbet görenleri de ayrı ayrı görmek mümkün. Hem kendisi için hem de kullanıcılar için gerekli olan bir servisi daha hizmete sunan Google’ın çok iyi yaptığını da söylemeden yapamayacağım 🙂

Firefox’da goo.gl Kullanımı

Birçoğumuz Google’ın geçtiğimiz hafta  Goo.gl adında bir link kısaltma servisi açtığını biliyoruz. Ancak diğer URL kısaltma servislerindeki gibi servis olarak çalışmıyor. Yardımcı araçlar ve kendi bünyesindeki araçlar ile çalışıyor. Google Chrome için eklentisi var ancak Firefox için yapılan çok da birşey yok. Ben araştırıp anca bir tane eklenti bulabildim ama o da çalışmadı. Bunun yerine Bookmarklet imi olarak kullanılan güzel bir javascript betiğinden yararlanacağız.

Goo.gl =bu linki yer imlerine doğru sürükleyip bırakın.

Kullanım için de yer imlerindeki Goo.gl butonuna basıp oluşan kodu uyarı penceresinden kopyalamak yeterlidir.