Hayattan Renkler

Hayata kaldığımız yerden devam ediyoruz. Akşam Gürkan’ın temasını teslim etmek için muteşem bir performans sergilediğim için kendime bi ara kıyak geçeceğim. Tema ile ilgili yazıyı ilerleyen saatlerde gireceğim yine buraya. Akşam ilker Abi’nin telefon sesinden duyduğum Müslüm Gürses ve Sezen Aksu’nun birlikte söylediği Sebahat Abla isimli parça ile geçirdim uzunca bir vaktimi. Aslında Müslüm Gürses’i pek değil hiç dinlemem, hele Coca Cola reklamında “bırrrr” diye kendinden geçtikten sonra asla. Ancak bahsettiğim şarkı çok hoş.

Continue reading

Afrika Sıcakları ile Kavruluyoruz-2

Koltuğun popomuza yapıştığı günler serisi devam ediyor tüm hızıyla. Sıcak, bütün gücü ile bizleri yakmakta, oramızın buramızın pişik olmasına sebep olmakta ve bilumum nebatatın, haşeratın ve cümle insanın deliler gibi davranış göstermesine vesile olmaktadır. Kediler olsun, köpekler olsun hiç fark etmez; sıcaklar bastırdığından bu yana kafayı gündüz vakti çekmiş babacanlar gibi dolaşmakta. Hamam böceklerini zaten söylememe gerek yok hepsi bozmuş kafayı. Ya insanlar? Özellikle de dişicanlar (Rus olanları) çıldırmışlar ki sokak ortasında bikini ile dolaşıyorlar. Onlar dolaşırken de biz cümle erkeklerin gözü kayıveriyor hatta bazıları abartıp önündeki otobüsü bile görmüyor, trafik kazası denen faaliyeti gerçekleştiriyorlar.

Continue reading

Simitçi Bile isyanlarda

Birkaç sabahtır üşenmeyip eve 100 metre uzaklıktaki simit fırınından kahvaltı için sıcacık simitler almaktayım. Kahvaltı ile aramın iyi olduğu söylenemez, özellikle yazın insanın canı hiçbirşey istemiyor o vakitte. Fakat simit sıcacık olunca durum değişiyor. Neyse biz mevzumuza gelelim. Sabah yine simit almak için gittim fırına ve selam verip içeriye girdim. Babacana simitlerin sıcak olup olmadığını sorduğumda verdiği cevap hem güzeldi hem de düşündürücüydü “simitler sıcak yeter ki insanlar soğuk olmasın”. Belli ki insanların somurtkan hallerinden sıkılmış, sabahları güleryüzlü insanlara simit satmayı özlemiş.

Continue reading

2007 ÖSS Manzaraları

Yarın hepimizin bilidiği gibi ÖSS yapılacak. Az önce gazetelere göz atarken aslında geçen yıllara göre hiçbir değişikliğin olmadığını da gördüm. Sınavdan önce mübarek zaatların yattığı türbeler sınav için umut merkezine dönüşmüş yine. Sınava girecek olan dişican veya kişican çalışmamışsa, türbedeki yatan ne yapsın! Zaten türbeye her giden sınavı kazansaydı gerek yoktu dersanelere, her türbe başına bir masa “gel abi kesin kazandırırız” tadında bir tanıtım, sonrasında ise en çok kazandıran türbeye bir sonraki sene yığılmalar görürdük. Ancak ne böyle birşey mümkün ne de akla mantığa uygun… Sınav filmindeki gibi bir de cinci hocalara gidenler varmış ki evlere şenlik.

Continue reading

Sıcak Günler Serisi

Sıcakların bastırması ile beraber sivrisinek ve adını bilmediğim birçok haşeratın oda sınırlarımın içerisinde gezinmekte, gezinmekle yetinmeyip bana saldırdığını görmekteyim. Vücudumun çeşitli bölgelerinde benim bile sayısını bilmediğim kadar kabarıklık bulunuyor. Zaten kaşınması ayrı bir dert; çok tatlı ve dehşet verici… Ayrıca sinek ilaçlarının herhangibir etkisinin olmadığı kanaatindeyim. Bir sineğin üzerine neredeyse bir kutu ilacı boşalttım, neticesinde kendim kafayı çekmiş alkolikler gibi olurken sinekde herhangibir etki yapmadığını gözledim.

Continue reading

Yaş 20 :)

Gönül isterdi ki bu yazıyı gece Ayyas‘ın yan taraftaki jestini görüp, duygulandıktan sonra yazmayı ancak Telekom denen katliamcı kurum yine internet keyfimi yarıda böldü. Gecenin bir vaktinde internetim gitti bununla birlikte ben de tercihimi yataktan yana kullandım. Evet efem koskca bir 20 seneyi geride bırakmanın heyecanını ve bir o kadar da üzüntüsünü yaşamaktayım. Mahalledeki veletlerle futbol maçı oynayıp oyunun ortsında yok yere penaltı için kavga ettiğimizi hatırlıyorum. Hatta ordan burdan düşüp kafamı gözümü yardığım günler de vardı, pek iç açıcı değillerdi ama çocukluğumun renklerindendi.
Continue reading

Uykulu Gözlerle

Uykulu gözlerle bilgisayarın başına geçmek gerçekten çok ilginç bir duygu. Özellikle çalışanlar yok mu? Onlar daha da ilginç. Dişican grupları daha uyanmamıştır ancak mutlaka MSN’de “günün dedikodusu” eylemini gerçekleştirebileceği bir arkadaşı vardır. O da yetmez gidip “Hürriyet Kelebek” ve türdeşlerini okur 🙂 Ya biz kişicanlar, sanki dişicanlardan bir farkımız var. Mesela kendimden örnekleme yapacak olursam sabahın köründe MSN’e giriyorum ve her sabah Serhat orada beni bekliyor 🙂 Selamlaşmamız akıllara zarar zaten ona hiç girmek bile istemiyorum. MSN’de sohbet yaptıkdan sonra doğru Fanatik gazetesinin spor başlıklarına gözatarım ki bu durum birçok kişican kullanıcının aynasıdır. Bir de rüyasında benim gibi bilgisayar görenler vardır. Biz kendimize bir isim bulamadık, siz gereken ismi yazarsınız bi zahmet 🙂

Continue reading

Kazaya Duyarlı Türk Vatandaşı

Kaza yapılan her yerde olay inceleme ekibi olarak bir halk topluluğu hazır bulunur. Polis gelinceye kadar derin sorgulamalarını sürdürürler. Bir de ilkyardım uzmanı olanlar vardır. Hayatlarında kaç defa ilkyardım yaptıkları bilinmez ve gerçekten de ilk defa yardım yapacaklardır. Olayı abartıp ben doktorum diyenleri de çıkar içlerinden. Halbuki alakası yoktur 🙂 Kaza olduğu zaman olay yerinde neden toplanılır bilemiyorum fakat bildiğim tek bir şey var; öyle bir topluluk görünce gaza gelip ben de gidiyorum. Yine kaza esnasında bir babacan gelir araçlara bakar. Eğer araçların ön tarafları yoksa “bişi yok canım” diyerek tatmin etmeye çalışır. Hmm acaba birşey olsa nasıl olurdu sorusu aklımıza gelir hemencik. Bazen de fiyat tahmininde bulunanlar çıkar ortamda. “Hmm çamurluk gitmiş, ön tampon inmiş sanayide 300 YTL’ye yaptırırsınız bunu” derler genelde.

Continue reading

Muhasebeymiş, Dersmiş, Hayatmış, Pehh

Dün tüm günümü muhasebe çalışmaya vererek kendi çapımda bir rekoru egale etmişim. Hani lisedeki gibi olsa yine güzelim kopya kağıtlarını hazırlayacağız ancak olmuyor. Gözetmen olarak babaannem yaşında teyzeler geliyor, ters düşmemek lazım onlarla. Bir de altı üstü muhasebe canım ne olacak? Bir bilanço, azıcık gelir tablosu üstüne de mizan ohh miss. Bir de demişler ki “muhasebe, finansın dilidir”. Yok canım daha neler? Finansın bir dili varsa o da yasal ve resmi tefeci olan bankalardır. Finansın altından girip üstünden çıkıyorlar. Bir de insan muhasebesi vardır ki ona hiç girmemek lazım. insan kendi kendini muhasebe etmelidir.

Continue reading

Burun ile Nargile içilir mi?

Sorunun cevabını sanırım videodan aldınız, yani içilirmiş 🙂 Bu çekimdeki kişi ve mekan tamamen gerçek dünyadan alınmıştır. Seslendirme ve çekim Yiğit tarafından yapılmış, gülme efektlerini de kendisi vermesine rağmen çorbada ben ve benim gibilerin de tuzu bulunmuştur. Ayrıca burun ile nargile içmenin câiz olup olmadığı Zekeriya Beyaz Hoca’ya danışılacaktır.
Continue reading