İyi ve Kötü İstanbul

Bir çok şeyin başlangıcıdır İstanbul. Aynı zamanda bitişidir de farkında olmadan. İlk buluşmaların, aşkların ilk etkileşime geçtiği güzel bir şehirken ayrılıkların da gerçekleştiği boktan bir beton yığınıdır. Martılar vardır, Galata Kulesi vardır anılarınızı yeşerten, arka sokakları meyhaneleri vardır içinizi karartan.. Kavuşmalar vardır otobüs duraklarında vedalar vardır vapur iskelelerinde. En güzel, en tatlı vedadır belki de; tekrar kavuşmanın, hayatınıza anlam katacak kavuşmaların belirdiği öpücüğün yanağınıza kondurulduğu bir vedadır. Aylar sonra yine bir buluşma olur hava meydanında ve yine veda vardır ancak bu kez bir daha dönmemek üzeredir belki de.

Sultanahmet tarafı vardır her yeri hatıra dolu… Çorlulu Ali Paşa Medresesi var küllerin üstünüze savrulduğu nargilelerden, kahvenin bol köpüğünü hiç söylemiyorum bile. Tramvayın çıkardığı sesin bile farklı bir anısı vardır belki hayatınızda, unutamayacağınız. Yediğiniz balık ekmek, içtiğiniz kahve, cam şişedeki kaynak suyu, vapurlar, ara sokaklar, köhne odalar…

Önce şükredersiniz bu şehrin olduğuna tüm güzellikleri sunduğu için sonra kahredersiniz bütün güzellikleri elinizden aldığı için.