H-Yaman.com Bir Yaşında

Tam 1 sene önce hasta hasta kurmuştu Hamdi sitesini. SurFeR’ın bana yapmış olduğu gibi, bende büyüklerimden gördüm yaparım hesabı, H-Yaman yönetim paneline girip bu yazıyı yazarak doğum günü süprizi yapayım dedim Hamdi’ye.

Bugün H-Yaman’ın 1. yaş günü. Bu 1 yıllık süre içerisinde 698 yazı yazmış, Oranlarsak yani günde 1.91 kere yazı yazmış hayvan. Bu yazıları ile bir çok insanın dikkatini çekti. Bkz.ben. Ve H-Yaman en çok takip edilen bloglar arasında yerini aldı. Bir çok destekleme projesine katıldı. Destekledi, desteklemekte ve destekleme planları yürütmekte. Bu demek oluyor ki “destekliyorum arkadaş” diyerek sadece yazı yazmasından öte bir olay.

WordPress sisteminin pirilerinden biri oldu, tema çizdi, kod yazdı, tasarladı tasarlattı. WPdestek gibi bir WPciler için destek platformunda yazarlık yapmaya başladı. (Erhan’dan torpilli torpilli, çaktırmayın, şşş!)

Herif bol yiyip, erken uyuyuduğu için, 00.00’da yazı yayınlama kuralına uyamadı. Yayın yönetmeni, içerik danışmanı, otçu b*kçu olarak bana yalvardı, acıdım, kabul ettim, yayınladım yazılarını. Şaka len şaka 🙂

Nihayetinde çok güzel yazılar yazdı, bir çok blogcuyla kaynaştı. Bu, onun için en önemli olanı diye tahmin ediyorum, değilsede artık öyle, ayıp canım yazmışız bi’ kere. Sitesinin ne kadar görüntülendiğini ise hunharca belirtiyor sitesinin yan bölmesinde, 260910! Takip eden çoook insan var (ona göre 🙂 )

Söylemek istediğim şu ki “Nice Yıllara H-Yaman!”

Sevgiler aYYaS

Yeniden Şehir Dışındayız

Yine blogumdan, sizlerden birkaç günlüğüne ayrılıyorum. Sebebi çok mühim olup, hayırlı bir iş olduğu birçok kişi tarafından desteklenmiştir. Efem gidiş istikametimiz eğer giderken otobüs şöförü uyumazsa dünyada Türkiye’de Ankara olacak, zaten uyursa fazla söze gerek yok pasaportsuz olarak öteki tarafa gideceğiz (Allah korusun). Efem işin şakası bir kenara kaladursun Yiğit ve ben siz bu yazıyı okurken kimbilir belki otobüse yeni bindik, belki bineli birkaç saat oldu, belki Kızılay’da kahvaltı yapıyoruz, belki de Ankara caddelerinde ring atıyor olacağız (ring atmak böyle çekirgemsi tavırlar içine girmek demek oluyor)… Benim geleceğimi duyan Ankara önemli tedbirler almış en acil olanından. Kriz masası oluşturmuşlar, felaket durumu için gerekli erzakları gidermişler. 2 gün yetecek kadar yemek stoklamışlar, Ankaralı Namık’ı da karşılama için hazırda bekletiyorlarmış :D. Ne gerek vardı efem (bu bölüme kadar güzel edebiyatımızın mükemmel abartma sanatlarından birine şahit oldunuz). Yolculuk öncesinde mp3 pileyırıma 489 mb’lık mp3 aşivledim en güzellerinden, şarj edilebilir GP marka pillerimizi doldurdum ki size sunacağım fotoğrafları çekerken makine “vıjııııık” diye kapanmasın. Onun dışında önemli başka bir hazırlığa gerek de yok zaten altı üstü 2 gün. Hmm Yiğitle yapacağım yolculuğa gelince henüz ben de bilmiyorum. Daha Konya sınırındayken ya o beni ya da ben onu aşağı atarım diye tahmin ediyorum. Tam enteresan birşey görüp uyandırdığımda “o ne ya yat uyu” diyecek. Ben de indircem kafasına (yolculukta uyumayı sevmeyen kişican modeli). Neyse efem bana şimdilik müsade, zaten vakit bulursam oradan da yazarım. Ben yokken ablam ve Cem sizlere eşlik edecekler.

Kaybolmayan internet istiyouz

Dün sabahtan beri Telekom’un beni çıldırttığı bir zaman dilimindeyim. Yaklaşık 3.5 MB’lık bir dosya kağnı gücü ile 15 dakikada iniyor bu yetmezmiş gibi arada hat düşüyor. Hani Google’ı alma planlarım vardı ya; ondan vazgeçip önce Telekom’u almaya karar verdim :). Vatandaş rahat rahat kullansın diye, vatandaş “ohh be” desin diye. işin şakası bir yana müşteri hizmetleri de dahil olmak üzere Telekom’daki dişi/kişicanları falakaya yatırmak lazım. Fakat bize yakışmaz :D. Allah’tan bloga girebiliyor, MSN’de çetleşebiliyoruz. O da olmasa Telekomun önünde toplu soyunma eylemine gideceğiz. Bu arada Sitenin şu yukarıdaki pembe, kuşlu, otlu, ağaçlı resim vardı ya; işte ondaki kuşları Allah’ın izni ile kanatlandırdık. Artık onlar da canlı :). Otları da sallamıştık fakat otlar teknik bir nedenden dolayı namaz kılar gibi sallanınca kaldırmak zorunda kaldık.  Normal sallanan bir ot bulabilirsek onlar da canlanacak inşallah.

Continue reading

Yuvaya Döndüm

Bir haftalık aradan sonra yeniden bilgisayarımın başına geçebildim sonunda. iş sebebi ile şehir dışına çıkacağımı bir hafta önce duyurmuştum ve ben yokken birkaç makalem yayınlandı. Her zaman olduğu gibi yine yayın danışmanın Cem site ile ilgilendi. Ben yokken site birkaç saldırı almış ki en üzücü nokta bu oldu benim için. Acaba birilerinin damarına mı bastım yoksa meyve veren ağaç taşlanıyor mu? Umarım bir daha olmaz. Şimdi dönelim bana :D. Bilgisayarsız bir hafta çok anlamsızdı benim için. Günde sadece 2 saat internet imkanı vardı ki o kadarcık zamanda MSN’de mi konuşacaksın, siteye mi gireceksin e-postaları mı okuyacaksın… Geçen haftanın benim için tek güzel yanı Kurtlar Vadisi Terör’ün başlamış olması. Her yaşıtım gibi ben de Kurtlar Vadisi’ni keyifle izlerim. Bilgisayarımın başına geçtiğimde şöyle sanal alemdeki kıpraşmalara göz attım. Oldukça fazla gelişme yaşanmış ben yokken. Gittim geldim fakat değişmeyen bir şey var. O da internet hızı. Giderken bıraktığım internet kağnı gibiydi, geldim yine aynı :). Bugün pazar olmasına rağmen oldukça erken kalktım. Birazdan kahvaltı için hazırlanacağım çünkü ev ahalisinden kimsecikler yok :). Şöyle bir melemen mi yapsam diye düşünüyorum ama bir taraftan da üşeniyorum. Kahvaltıya çağıracak olan bir dişican veya kişican varsa tekliflerini kabul edebilirim. Haa unutmadan; geçenlerde Cinealanya ile ortak bir çalışmamız vardı hatırlarsanız. Sitemi referans göstererek Cinealanya üyeliği gerçekleştiren ziyaretçilerimiz bedava bilet almaya hak kazanacaktı. Maalesef sitemden sadece bir kişi gidip üye olmuş ve bedava bilete hak kazanmış. Gönül isterdi ki daha fazla kişiye bilet dağıtabilseydik. Neyse bir dahakine inşallah diyorum. Detayını şuracıktan inceleyebilirsiniz. Bugün eğer Yağız efendi satış yapmazsa uzun uzun zaman önce gittiğim sinemaya tekrar gideceğim arkasından da bi yemek fasılı yapabiliriz :D. Özlemişim ablamı, sitemi, günlük yazmayı, bilgisayarımı, yavaş internet bağlantımı, Ferrari 360 Spider maket arabamı, yani kısacası yaşantımı. Yuvaya döndüm, mutluyum 😀

Bir Pazar Günü Sabahı…

Pazar günleri en çok sevdiğim şey sabah kahvaltısından sonra çayımı alıp bilgisayarın başına geçmek ve internette o site senin bu site benim, divane gibi dolaşmak. Tabi bunun zevki pijamalar ile çıkıyor, yani pijamaları çıkarınca büyü bozuluyor. Şöyle Kubat, Yavuz Bingöl de olunca arka planda bu muhteşem üçlü tamamlanmış oluyor. Şimdi de yukarıda anlattıklarımı yapmaya çalışıyorum yani o site senin bu site benim dolaşıyorum :). Efem dün yeni bir monitor almaya karar verdim LCD olanından. Ancak bilgisayar için yeni birşey alacağım zaman her zaman olduğu gibi yine kararsız kaldım. Aslında kafamda bir model belirlemiştim ki imdadıma Cem yetişti. Onunla da şöyle ufak bir araştırma yaptık ve beğendiğim monitöre Hakan’ın da referans vermesiyle alacağım modeli belirledim. Alacağım monitör işte tam şurda yer alıyor, eğer bir önerisi olan varsa yorumlarda belirtirse sevinirim. Bugün ablam da kekimi yapmış, yani akşama doğru kek yemeye gideceğim (bu kek iddiadan kazanmış olduğum kek) :D. Dün demiştim çok yoğunum, projeler ile uğraşıyorum diye. Birisini bitirmek üzereyim ki “o la la” :D.  Şimdilik bana müsade. Yazılacak makaleler, hazırlanacak temalar, bitmeyi bekleyen projeler var. Şimdi onlarla sevişme zamanı 😀

iyi ki Doğdun Ayyas Blog

Bu yazıma benim içi önemli ve bir o kadar da güzel bir haber ile başlamak istiyorum. Daha h-yaman’ın olmadığı zamanlarda yayın hayatına başlayan, aziz dostum, yayın danışmanım, internet aleminin “Ayyas” kişiliği, Cem’in blogu “Ayyas Blog” 1 yaşında. Kendisine şu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da başarılı yayınlar diliyorum. Şimdi kendi dünyamıza dönebiliriz. Üzerinde çalışmakta olduğum bir proje için gece 2’ye kadar olan çalışmalarıma sabahın körü diye tabir edilen zamanın da öncesinde yani 5 gibi kalkıyorum. Gün içinde de esneme, uyuma isteği gibi faalieyetler peşimi bırakmıyor. Proje bittiğinde ise “herşey güzel olacak” diyorum. Birkaç güne de bitecek gibi görünüyor, hadi hayırlısı. Sürekli bilgisayarın başında oluyorum ve sanki bilgisayar ile evlenmiş gibiyim :D. Yazımı yazarken saat tam olarak 07:12 ve güneşi az da olsa görebiliyorum bu da havanın bugün hoş olacağına işaret ;). Bugünlerde ayrıca çiçeklere, böceklere, ağaçlara filan takmış durumdayım. Sebebini ben de bilmiyorum :). “Fark Bulma Oyunu” da tarafımdan bizzat bitirilmiş bulunmaktadır. ilgilenenlere şuraya ekran görüntüsünü görmeleri için koydum bile. Birkaç gündür Erhan ile de görüşemiyordum. Evet gerçekten görüşemiyordum çünkü aradığım zaman genelde derste ya da başka bir uğraş ile meşguldü. Ta ki dün akşama kadar sürdü. Sonunda akşam telefonu açtı ve evet sesini duyabildim. Tam sohbet ilerlemişti ki zannedersem şarjı bitti tüm hevesim içimde kaldı :D. Şu telefon firmaları neden aküye bağlı bir telefon yapmazlar ki hiç anlamam. Tüm söyleyeceğim önemli şeyler kaldı ortada. Neyse başka bir zamana artık. Ha Erhan’ı da azıcık ispitleyeyim. Okulda dergi çıkartmak için çalışmakta :). Finalleri başlamış durumda. Peki o çalışıyor mu? Hayır :D. Bunları benden duymadığınıza göre yazımızı yavaş yavaş bitirebiliriz. Son olarak hayat güzel efem. Yaşamak, sevdiklerinizle yaşamak… Ancak denyo felsefesi ile büyümüş canlar kafanızı bozmadığı taktirde.

Sıkıntım Var!!!

Çok sıkıcı bir pazar günü geçirdiğimi itiraf etmekten başka çare yok. Saat 11’den akşam 4’e kadar bilgisayarın karşısında tünemiş kuşlar gibi durarak geçirilen bir pazar günü ne kadar güzelse benimki de o kadar güzel geçti :D. Yalnız bu geçen süre zarfında beni çıldırtan bazı şeyler dikkatimi çekti. Mesela telefonumun bitmek üzere olan şarjı. Aldığım günden bu yana iyice bitmeden şarja tekrar takmıyorum telefonumu. Ancak bazı zamanlarda son çizgiye geldiğinde beni bir korku sarıyor. Acaba tam lazım olacağında biter mi? Kapanır mı? Bu sorunları yaşamamak için de evden çıkamdan önce hep doldurmak isterim şarjımı. Ancak o son çizgi öyle bir inat eder ki bazen bir türlü bitiremezsiniz şarjını. Dün gece ben de tek çizgiye inmiş olduğunu görünce biraz oynayayım dedim telefonla. Ama inat etti ya kapanmaz. Yapmadığım kalmadı son çizgi için. Müzik dinledim, anlamsız videolar çektim, ücretsiz hatları aradım kaç defa. Yarım saate yakın çabalarım sonucunda kapanmasını sağladım. Tüm bunlar gece yarısı, uykudan önce yaşandığı için sanki savaş kazanmışım gibi sevindim :D. Telefonumu şarja takıp huşÃ» içerisinde bir uykuya daldım.

Continue reading