Nerelerdeyim Ben?

Sınavlarla dolu bir haftasonunu geride bırakmanın sevincini daha henüz yaşayamadan, sınav sonrasına bıraktığım işlerin yığılması ile hayat trafiğim kırmızı ışık kuyruklarından daha beter bir vaziyete büründü. Sınavlar genel olarak iyi gibi ama hiç de belli olmaz, olamaz 🙂 Sınavın getirdiği tek heyecan bu bahsettiğim notlar değil elbette. Haberlerde duyduysanız Akdeniz Üniversitesi’nde taşlı, sopalı, silahlı kavgayı birkaç adım uzaktan izleme şansını bile yakaladım. Allah için güzel vurdular, kırdılar 🙂

Continue reading

TBY Ankara Buluşması

istanbul’da bolca düzenlenen bu buluşmanın Ankara ayağı 12 Nisan’da gerçekleşecek. Barış’ın yoğun çabaları ile meydana gelen bu buluşmaya bir aksilik çıkmazsa ben de katılacağım. Şu ana kadar gördüğüm isimler arasında dişican blog yazarları yok. Haydi kızla buluşmaya diyerek onları da beklediğimizi beyan ederim.

Continue reading

Hayattan Derleme

Ankara’dan geldikten sonra birkaç gündür bir yoğunluk aldı başını gidiyor. işin birini yapıyorsunuz başkası çıkıyor derken günlüğe birşey karalayamamışım :(. ilk önce Ankara seyehatimden bahsetmek istiyorum. Efem gayet hoştu, detaylı yazısını ve fotoğrafları Yiğit getirirse sizlerle de paylaşacağım :D. Enteresan ülkemizde gün geçmiyor ki yeni bir olayla karşılaşmayalım, hayretler içerisinde kalmayalım. Dün gazetede okudum, vatandaşın birisi kap-kaç olayına karşı yeni bir sistem geliştirmiş.Cep telefonu büyüklüğünde bir cihaz yapmışlar ve bu cihaz uygulandığı kişiye 150 voltluk elektrik veriyormuş :D. Hmm tamam hoş da icabında bu cihazı, tombiş, yürürken hemen yorulan, hışıl hışıl eden teyzeler de kullanacak ve teyzecan o aleti çıkarmadan kap-kaçcı arkadaşlar olayı büyük bir profesyonellikle halledeceklerdir :). Dün akşam internetin çok yavaş olduğunu yeniden hissedip TT’nin hız ölçme şeysinde boyumun ölçüsünü aldırdım. 256’lık bağlantı hızım ayaklar altında olup sadece 179’da kaldı. Bu durumdan sonra sinirlenen ben, birkaç Telekom yanlısına fırça/küfür savurmak için aradım 444’lü numarasını. Denyolar korkup telefona bile bakmadılar :D. Neyse yakındır bizim de söylecek birşeylerimizin olacağı günler. Şu yolda erkek arkadaşı ile tartışarak yürüyen dişicanları da hayret ve ibretle seyretmekteyim. Dün dışarıdan ince bir ses geldi ben bilgisayarım ile bütünleşmişken. Çıkıp baktım ki bir dişican elinde telefon birilerine bağırıyor ama o biçim. Azıcık dinlediken sonra anladım ki erkek arkadaşı ile kavga edyorlar. Anladığım kadarı ile kişican bu kızımızı otobüste bir olaydan dolayı rezil etme başarısını göstermiş, dişican da şimdi fırçayı atıyor tabi :D. Hmm bu arada unutmadan sitenin bazı bölgelerine “google adsense” reklamlarını koyduk. Fazla birşey kazandırmasa da günlük ekmek paramız çıkıyor şimdilik :D. Yazımı birkaç uyarı ile bitirmek istiyorum, arkadaşlar önceden de hatırlattığım gibi burası kız tavlama mekanı değil, arkadaşlık sitesine benzeyen bir yeri yok, MSN adreslerinizi kendinize saklayınız lütfen, burada arkadaşlık kurabileceğiniz dişican/kişican arkadaşlar yok. Lütfen yorumlarınızı daha bir itina ile yazınız. Çünkü mail adresinizi yorum içinde yazdığınız taktirde yorum onaylanmıyor. Fakat hala diretip buranın arkadaşlık sitesi olduğuna inanıyorsanız kendi keyfiniz bilir, siz yazarsınız ben silerim :D.

Yeniden Şehir Dışındayız

Yine blogumdan, sizlerden birkaç günlüğüne ayrılıyorum. Sebebi çok mühim olup, hayırlı bir iş olduğu birçok kişi tarafından desteklenmiştir. Efem gidiş istikametimiz eğer giderken otobüs şöförü uyumazsa dünyada Türkiye’de Ankara olacak, zaten uyursa fazla söze gerek yok pasaportsuz olarak öteki tarafa gideceğiz (Allah korusun). Efem işin şakası bir kenara kaladursun Yiğit ve ben siz bu yazıyı okurken kimbilir belki otobüse yeni bindik, belki bineli birkaç saat oldu, belki Kızılay’da kahvaltı yapıyoruz, belki de Ankara caddelerinde ring atıyor olacağız (ring atmak böyle çekirgemsi tavırlar içine girmek demek oluyor)… Benim geleceğimi duyan Ankara önemli tedbirler almış en acil olanından. Kriz masası oluşturmuşlar, felaket durumu için gerekli erzakları gidermişler. 2 gün yetecek kadar yemek stoklamışlar, Ankaralı Namık’ı da karşılama için hazırda bekletiyorlarmış :D. Ne gerek vardı efem (bu bölüme kadar güzel edebiyatımızın mükemmel abartma sanatlarından birine şahit oldunuz). Yolculuk öncesinde mp3 pileyırıma 489 mb’lık mp3 aşivledim en güzellerinden, şarj edilebilir GP marka pillerimizi doldurdum ki size sunacağım fotoğrafları çekerken makine “vıjııııık” diye kapanmasın. Onun dışında önemli başka bir hazırlığa gerek de yok zaten altı üstü 2 gün. Hmm Yiğitle yapacağım yolculuğa gelince henüz ben de bilmiyorum. Daha Konya sınırındayken ya o beni ya da ben onu aşağı atarım diye tahmin ediyorum. Tam enteresan birşey görüp uyandırdığımda “o ne ya yat uyu” diyecek. Ben de indircem kafasına (yolculukta uyumayı sevmeyen kişican modeli). Neyse efem bana şimdilik müsade, zaten vakit bulursam oradan da yazarım. Ben yokken ablam ve Cem sizlere eşlik edecekler.