Böyle Hayatın…

Atalarımız “aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık” demişler. Ne de güzel demişler; tam benim durumumu anlatmışlar. iki ucu pislikli bir değnekin ortasındayım. Dardayım, sıkıntıdayım, cenderenin içindeyim… inanın ki çok ama çok zor bir durumdayım. Yukarı tükürerek bıyığıma zarar vermek istemiyorum yani sevdiğim bir insana zarar vermek istemiyorum diğer taraftan da aşağıya tükürüp sakalıma yani başka sevdiğim insanlara zarar vermek istemiyorum. Derdimi kimseye de anlatamıyorum; iyi ki günlüğüm var. Tam olmasa da azıcık dökebiliyorum içimi. Bazen yeri geliyor birşey öğrendiğiniz zaman “lanet olsun o ana” diyorsunuz. Evet ben de öyle diyorum öğrendiğim bazı şeyler için. Lanet olsun onu öğrendiğim zamana… Bir zaman büyük bir alime sormuşlar hocam sen neler biliyorsun diye. O da ; benim bildiklerimi sizler bilseydiniz korkunuzdan, heyecanınızdan dağlara tırmanırdınız demiş. Aynen öyle; benim bildiklerimi de yaşadıklarımı da bir yaşasanız…(umarım yaşamazsınız). Şimdi düşünüyorum acaba konusunu sakladığım bu olayda doğru mu yapıyorum diye? Galiba yanlış da olsa doğru yapıyorum. Cevabı bile çelişkili. Açıkcası öyle lanet birgün yaşadım ki, ölsem ya da bu günü görmesem çok daha mı iyiydi diye düşünüyorum? Bir taraftan da hayat bu diyerek kendimi teselli etmeye çalışıyorum. Umarım bu konu ile ilgili aldığım kararlarda doğru yoldayımdır.